Karaman merkeze bağlı köy.
Karaman’ın batısında yer alan köy, Karaman’a 44 km uzaklıktadır.
Engebeli bir arazi içerisinde kurulmuş olan köyün, bulunduğu yerin rakımı (deniz seviyesinden yüksekliği) 1.232 m’dir.
37° 6′ 29,52” kuzey, 32° 48′ 43,05” doğu koordinatlarında yer alan köyün komşuları; Muratdede ve Bozkandak köyleri ile Konya-Güneysınır Alanözü (Bardas) mahallesidir.
Köye, 8 km daha yakın 2 köy bulunmaktadır. Bozkandak 4 km ve Damlapınar (Manyan) 7 km’dir.
Köyün kuruluşu Türklerin Anadolu’ya yerleşmesiyle başlamıştır.
Adını, Karamanoğulları zamanında, Buhara’dan gelen mutasavvıf “Yalıncak Sultan” ve oğlu “Taç Ahmet”e izâfeten “Şeyhler” olarak almıştır.
Köy, 1965 yılına kadar “Şıhlar” olarak yazılmıştır. Halk arasında “Şıhlar” olarak bilinmektedir. Tapu kayıtları ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Bilgi Sistemi’nde (TAKBİS) “Şıhlar” olarak kayıtlıdır.
Köken olarak Avşar yörüklerine dayanmaktadır. Köyde bulunan medresede civar köylerden gelen talebelere İslâmî ve içtimaî dersler verildiği söylenmektedir.
Şeyh Süleymân Vâkfı olarak da geçen Şeyh Yalıncak Vâkfı, Belvirân kazâsına bağlı Şeyhler köyünde kayıtlı olmasına rağmen XV. yüzyılda Yalıncak Dede Zâviyesi Vâkfı, Ova Belvirân’a bağlı Bozkandak köyündeydi (Atatürk Kitaplığı, MC.O.,116/1, s. 39a).
Zâviyenin adı, Yalıncak Dede ve Şeyh Yalıncak olarak da yazılmıştır (Atatürk Kitaplığı, MC.O.116/1, s. 39a-40a).
İbrâhim Bey’den muafiyet için mektupları bulunan zâviye vakfının hâsıl-ı an öşr-i galle ve resm-i çift ve ağnam ve kovan ve gayriha 434 (Atatürk Kitaplığı, MC.O.116/1, s. 40a) akçe geliri vardı.
888 (1483) yılında Yalıncak Şeyh Zâviyesi’ni, Yalıncak Şeyh evlâdı tasarruf etmekteydi. Bir çiftlik yeri olan vakfın hâsıl-ı an öşr-i galle ve bağ ve kovan ve resm-i ağnam ve 78 gayriha 180 (Atatürk Kitaplığı, MC.O.116/1, s. 39b) akçe geliri yazılmıştı.
905 (1500) yılında vakfın çiftlikten 180 akçe geliri vardı (TKGMA., TD., nr. 565, vr. 57a). Yalıncak Şeyh evlâdı bir çiftlik yerlerinden resm-i çift ve ağnam vermezlerdi. Ancak raiyyet yerine ekerlerse öşür verirlerdi. Bunlardan vergi talep edilmemesi konusunda İbrâhim Bey’in mektubu da vardı (BOA., TD., nr. 40, s. 256).
924 (1518) yılında “karye-i Yalıncak Baba vâkf-ı zâviye-i şeyh-i mezbur olarak yazılan Şeyh Yalıncak Baba Zâviyesi’ne 15 nefer kaydedilmiştir. Zâviye toplam 1.600 akçe gelire sahipti. Bunlarla ilgili açıklamada bu cemaat şeyh-i mezbûrun neslidir rüsum ve avarız virmezler kendü vakf hâsılatını ziraat idecek ve öşür virmeyüb zâviyeye sarf ideler an sipahi yerin ziraat idecek heman öşür virürler” denilmişti.
Zâviyenin gelirinin üçte biri meşihat üçte ikisi ise zâviyede yemek yeme masrafıydı (BOA., TD., nr. 63, s. 295).
XVI. yüzyılın ilk yarısına ait bir kayıtta da 15 dervişin kaydedildiği zâviyenin 1.400 akçe geliri vardı. Vâkfın geliri meşihate ve misafirlere yemek yedirmeye ayrılmıştı.
926 (1522) yılında Şeyh Yalıncak Baba Zâviyesi’ne (mukarrer-i be-hükm-i Sultân Selim Han) kaydedilen 15 nefere üç nefer daha eklenmişti.
Zâviyeye 1.600 akçe gelir yazılmasına rağmen gelirin toplamı 1.900 akçe yapıyor. Cemaate dair açıklamada ise şu bilgi verilmiştir: “Bu cemaat şeyh-i mezburun neslidir rüsum ve avarız virmezler kendü vakf hâsılatını ziraat idecek ve öşür virmeyüb zâviyeye sarf ideler gayri sipahi yerin ziraat idecek heman öşür virürler. Masrafları cihet-i meşihat sülüs mahsul cihet-i taâm-ı zâviye sülsan” (BOA., TD., nr. 455, s. 353). H. 928/ M. 1522 yılında Bozkandak Köyü’nde zâviyeye dair bir kayıt yoktur (BOA., TD., nr. 455, s. 235).
928 (1524) yılında Çardaklı köyünden sonra yazılan zâviyede cemaat olarak 18 kişi vardı. Bunların sekizi zâviyedârdı. Vâkıf 1.300 akçe gelire sahipti (BOA., TD., nr. 399, s. 469).
936 (1530) yılında ise vakfın bir çiftlik yerden; öşür, bağ ve kovandan 1.000 akçe geliri vardı (387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman, 1996, s. 96).
Ellerindeki vâkıf yerlerinden dolayı resm-i çift ve resm-i ağnam vermeyen Yalıncak Şeyh evlâdı, raiyyet yerine öşrünü veren 18 neferin hâsılı 1.300 akçeydi (387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman, 1996: s. 94).
29 Zilhicce 983 (30 Mart 1576) tarihinde hâsıl-ı an tahvilat 1.860 akçe olan Şeyh Yalıncak Baba Zâviyesi’nden 400 akçe hisse Yusuf adlı kişinin timari idi.
14 Şa’bân 984 (6 Kasım 1576) tarihinde ise hâsıl-ı an öşr-i gallat olarak 1.860 akçenin 474 akçe hissesi Mustafâ Çavuş-oğlu Mehmed timarı idi. Zâviyenin adı “Şeyh Babalık” olarak ifade edilmiştir (387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman, 1996, s. 94).
991 (1583) yılında Yalıncak Köyü’ndeki zâviye, çiftlikten 220 akçe gelir elde etmişti (TKGMA., TD., nr., vr. 256a).
Köyle ilgili açıklamada; “çift yer tasarruf edenlerden 36, nim çift tasarruf edenlerden 18 ve nim çiftten az olanlardan kanun üzere dönüm akçesi alınır, çift ve nim çift verenler bennâk ve caba vermezler” yazılmıştır.
1209 (1795) yılında vakfın mütevellisi Seyyid Mehmed’in ölümü üzerine torunu göreve getirilirken (VGMA., HD., nr. 538, s. 55a) Zilkade 1242 (Haziran 1827) tarihinde Seyyid Mehmed’in de ölümü üzerine vâkıf evlâdından Seyyid Alî atanmıştır (VGMA., HD., nr. 542, s. 32b).
7 Muharrem 1284 (11 Mayıs 1867) tarihinde Şeyhler Köyü’ndeki Şeyh İbrâhim Yalıncak Baba bin es-Seyyid Yusuf bin es-Seyyid Mehmed’in (Bu ifadeden Yalıncak Baba’nın adının Şeyh İbrâhim olduğunu göstermektedir. Ayrıca neslinin kimlerden geldiği de buradan anlaşılmaktadır) zâviyesiyle çiftliği vakfının tevliyet ve zâviyedârlığını yapan vâkıf evlâdından es-Seyyid Alî bin Veliyüddin’in çocuksuz ölümü üzerine vâkıf evlâdından es-Seyyid Mehmed Emin bin Hüseyin bin Abdülkerim’e görevlerin verilmesi için mahallinden gönderilen ilam ve mazbata (KŞS., nr. 91, s. 150/2) üzerine muʻamele-i kuyudiye icra olunarak havale olunmuştu. Yalıncak Şeyh Vâkfı’nın tevliyeti evlâda şart koşulmuş ve Şevval 1280’den (Mart 1864) itibaren bir yıllık muhasebesinde 150 kuruş gelir ve gideri olmuştu.
Vâkfiye kaydının olmadığı zâviyenin defterhânede kayıtlı kadim zâviyelerden olduğu belirtilmiştir. Atamalarda ekber (en büyük) evlât öncelikliydi. Zâviyede gelene geçene yemek yedirmek, her yıl muhasebesini mahkeme ile görüp muhasebe suretini almak şartlarıyla atanmıştı (KŞS., nr. 92, s. 115/2, 115/3). Tahrir defterlerinde zâviyenin iki farklı köyde yazılması, şeyhin zâviyesi ile türbesinin farklı yerlerde olması ya da oğlunun diğer köyde bir zâviye kurması gibi nedenlerle açıklanabilir.
Köy ve Bozkandak köyü arasında “Samrak” adı verilen bir mevkideki medresede eğitim vermekte olan ve “Yalıncak Sultan” adıyla bilinen bir zâtın mezarı bulunmaktadır. Bu mezarlık “Dede” denilen mevkidedir.
Tenha yerlerde zâviye kuran Horasan erenlerinden olan bu dede de sonradan Şeyhler köyü adıyla bir köy kurulmuş olan boş arazilere zâviyesini kurmuş. Devlet tarafından kendisine tahsis edilen topraklarda, etrafına toplanan tarımcılarla kendilerinin ve zâviyesine gelen yabancıların ihtiyaçlarının sağlanmasını temin eden çok derin bir pir imiş.
Ahmed Taci adındaki oğlu da yüksek mertebelere ermiş olması nedeniyle büyük pirden, çeşitli sorunlarına, dertlerine deva istemeye gelenlere oğlu Ahmet Taci’yi salık verir, “O, benden daha üstündür” dermiş. Zâviyesi civarındaki Bozkandak köyü mezarlığına musallat olan sırtlanlar, gömülen her ölüyü yerlermiş. Köylüler de bu sırtlanları yok edememişler. Yalıncak Dede “ben ölünce cesedimi Bozkandak mezarlığına götürüp oraya gömün” demiş, bir zaman sonra ölen şeyh Bozkandak mezarlığına gömülmüş. Artık mezarlığa sırtlanlar uğramamışlar.
Halk arasında da “Yalıncak Sultan” ve oğlu “Taç Ahmet”le ilgili olarak bazı rivâyetler dolaşmaktadır.
Kendisini çekemeyenler tarafından türlü iftiralara maruz kalan Yalıncak Sultan’ın fırında yakılarak cezalandırılması kararlaştırılmış.
Yalıncak Sultan yakılmak için getirilmiş ve fırına atılmış. Burada Hz. İbrâhîm’in (as) başından geçtiği bilinen bir olay, takdir-i ilahî ile tekrarlanıyor. O fırındaki alevler Yalıncak Sultan’ı yakmıyor. Fırının kapağı ateş tamamen söndükten sonra açılıyor. Millet bir anda ne yapacağını bilmez şaşırmış bir halde bir tek yanık izi, bir tek çizik bile almadan fırından çıkan Yalıncak Sultan’ı görüyorlar.
Samrak’taki medresede tahsil görmekte olduğu yıllarda fizik olarak diğer arkadaşlarından küçük zayıf biriymiş Ahmet. Yine bir gün medresenin bahçesinde arkadaşlarıyla dolaşırken, gökten bir tacın kendilerine doğru indiğini fark ederler. Herkes tacın kendine indiğini düşünüp, kapmak için çırpınırken Ahmet, bir kenara çekilmiş, olanları izlemektedir.
Talebelerinin bu şekilde taç için çırpındığını gören hocaları şöyle seslenmiş: “O taç gökten bir kişi için iniyor.” Bu sözün arkasından taç kenarda sessizce bekleyen Ahmet’in kafasına inmiş. O günden sonrada bu olaydan dolayı Ahmet’e “Taç Ahmet” demişler.
Ayrıca “Çullu Hoca” denilen mutasavvıf bir zâtın mezarı bulunmaktadır. Köylülerin yağmur duası için bu zâtı yanlarında götürdükleri ve yağmurun yağdığı rivâyet edilmektedir.
Karaman’ın mahalle, kasaba ve köylerinin tarihçesini araştıran ve bunu kitabında yayınlayan Durmuş Ali GÜLCAN [1319 (1904)-1996], Taç Ahmed’in mezarının tekkenin avlusunda olduğunu ve Başkışla Nâhiyesi Müdürü Mustafa DURAL tarafından yıktırıldığını kaydetmektedir.
30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilip, 13 Aralık 1925 tarihli ve 243 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 677 Sayılı Tekke ve Zâviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedârlıklar İle Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun ile tekke ve zâviyeler kapatılmıştır.
Karaman Eyâleti Vakıfları fihristinin 32. sahifesinde Bozkan Köyü’nün Yalıncak Sultan Tekkesi’ne vakıf olduğu kayıtlıdır.
1256 (1844) yılı Temettü’ât defterinde Gaferiyâd (Kâzımkarabekir) kazâsına bağlı Şeyhler karyesi için; “Humbarhâne Tîmârı” ifadesi kullanılmıştır.
24 hâneye sahip karyedeki hâne reisleri ve meslekleri; …oğlu Hâcı Mustafâ Efendi (imâm), İsmâ’îl Keçe-oğlu Hasan (çiftçi), Sohta-oğlu Mehmed (çiftçi), Kulak-oğlu Ahmed (çiftçi), Seyyid-oğlu Cirki Mehmed (çiftçi), Cabbar-oğlu İbrâhim (çiftçi), Kulak-oğlu Abdülkadir (çiftçi), Kabak Hasan-oğlu İbrâhim (ırgat), Kara Hüseyin-oğlu Mehmed (çiftçi), Kabak Hasan-oğlu Hasan (ırgat), Abalı-oğlu Mustafâ (çiftçi), Avcı-oğlu Yûsuf (ırgat), Cabbar-oğlu Süleymân (ırgat), Tekeli-oğlu Mustafâ (çiftçi), Bekir’in-oğlu Halîl (çiftçi), Gaffar’ın-oğlu Habib (çiftçi), Şükrü-oğlu Seyyid (çiftçi), Abdülkerîm-oğlu Kara Ahmed (ırgat), Hasan Hakkı-oğlu Mustafâ (merkûmun emlâk, arâzî ve sâ’ir temettü’âtı olmayıb, şunun bunun i’ânesi ile geçinir), Memiş’in-oğlu Hasan (ırgat), Faik-oğlu Mehmed (ırgat), Mümtâz-oğlu Mehmed (ırgat), Hasan-oğlu Kara Mehmed (ırgat), Kara Mustafâ-oğlu Hasan (merkûmun emlâk, arâzî ve sâ’ir temettü’âtı olmayıb, şunun bunun i’ânesi ile geçinir) ve Velî-oğlu Alî’dir (merkûmun emlâk, arâzî ve sâ’ir temettü’âtı olmayıb, şunun bunun i’ânesi ile geçinir).
Karyede; 1 adet bargir (beygir), 5 adet ganem (koyun), 5 adet katır, 139 adet keçi, 63 adet keçi oğlak, 15 adet merkeb, 17 adet öküz, 10 dönüm bağçe, 25,5 dönüm bağ, 116,5 dönüm ednâ tarla, 17 dönüm hâlî tarla ve 99,5 dönüm mezrû tarla kayıtlıdır.
Karyenin hayvân kıymeti 5.471 kuruş, temettü’âtı 2.561 kuruş, genel yekûnu 11.027 kuruş, hâne başı ortalama gelir 460 kuruş, tekâlifi 1.916 kuruştur (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10043, s. 282-290).
Köyden başka; Amasya Göynücek, Isparta Sütçüler, Niğde Çiftlik, Tokat Niksar, Zonguldak Çaycuma, Aksaray Merkez, Bartın Kurucaşile, Kütahya Hisarcık ve Sinop Boyabat’taki köyler “Şeyhler” adını taşımaktadır.
Antalya Alanya, Malatya Akçadağ, Ordu Ulubey, Sakarya Hendek, Samsun Havza, Şanlıurfa Bozova, Çorum Mecitözü, Sivas Koyulhisar ve Ankara Akyurt ilçe merkezlerinde “Şeyhler” adında mahalleler bulunmaktadır.
Kastamonu Ağlı Fırıncık, Kastamonu Araç Recepbey, Bolu Göynük Hilaller, Bolu Mengen Aktepe, Bolu Seben Dedeler, Kastamonu Tosya Ahmetoğlu, Sivas Kangal Killik, Sivas Koyulhisar ilçe merkezi, Zonguldak Çaycuma Koramanlar, Sinop Ayancık Erikli ve Sinop Ayancık Gölköy’deki bağlıların adı “Şeyhler”dir.
Köy XVI. yüzyılın ikinci çeyreğinde 98 köy ile birlikte Karaman Vilâyeti, Lârende Sancağı, Belviran kazâna bağlı idi [937 (1530) yılı 387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman ve Rûm Defteri, s. 92-98, 116-117].
Köy, XVII. yüzyılda Gaferiyâd (Kâzımkarabekir) kazâsına bağlanmıştır.
Köy, 1256 (1840) yılı Temettü’ât Defteri’nde Gaferiyâd kazâsına bağlı olarak gözükmektedir.
Köy, Gaferiyâd kazâsı’nın 1256 (1885) yılında Karaman Kâzasına bağlanarak nâhiye merkezi haline gelmesiyle, Konya Vilâyeti, Karaman Kâzası, Gaferiyâd Nâhiyesi’ne bağlanmıştır.
1312-1317 (1897-1901) yılları 323 Numaralı Karaman Şer’iyye Sicili’nde Şeyhler Karyesi’nden nikâh akdinde ismi geçenler şunlardır: “Fâtıma bint-i Hüseyin, Mustafâ bin Sâlih, Fâtıma bint-i Yûsuf, Alî bin Hüseyin, Kabak Hasan bin Mustafâ.”
XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde Afgan (Narlıdere) Nâhiyesi’ne bağlanmıştır.
Köy, 1338 (1922) yılında Konya Vilâyeti Sıhhiye Müdürü Dr. Nazmi Azmi Bey [SELCEN, 1303 (1887), Arapgir, Malatya-1945, İstanbul] tarafından kaleme alınan “Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası-Konya Vilâyeti” kitabında, Konya Vilâyeti, Karaman Kazası, Afgan Nâhiyesi’ne bağlı köy olarak geçmektedir.
1338 (1922) yılında Afgan Köyü’nde bulunan nâhiye merkezi Başkal’a adı verilen Başkışla Köyü’ne taşınmıştır.
1928 yılında eski Türkçe alfabe ile yayınlanan “Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları” isimli kitapta Şeyhler Köyü; Konya Vilayeti, Karaman Kâzası, Başkal’a (Başkışla) Nâhiyesi köyleri arasında zikredilmiş ve eski Türkçe harfler ile “شيخلر”, Lâtin harfleriyle “Chéïhlar” şeklinde ifade edilmiştir.
Köy, Efgan (Narlıdere), Özdemir, Bardas (Alanözü), Burhan, Bucakkışla, Bozkandak, Pınarbaşı, Çatak, Çukurbağ, Habiller, Durayda (Ağaçoba), Sarıhacı, Dağal (Dağkonak), Kızılyaka, Kemran (Aybastı), Göcer, Manyan (Damlapınar) ve Yılangömü köyleri ile birlikte Başkal’a (Başkışla) Nâhiyesi’ne bağlı idi.
8 Haziran 1931 tarihli kararnâme ile Başkışla Nâhiyesi’nin merkezi, nâhiye mülhakatından Kızılyaka Köyü’ne nakledilmiştir (1 Temmuz 1931 tarihli ve 1837 sayılı Resmî Gazete).
Köy, 15 Haziran 1989 tarihinde kabul edilen 3578 sayılı 4 il ve 5 ilçe Kurulması Hakkında Kanun ile Karaman İli, Kâzımkarabekir İlçesi, Kızılyaka Bucağı’na bağlanmıştır (21 Haziran 1989 tarihli ve 20202 sayılı Resmî Gazete).
Daha sonra 17 Şubat 1993 tarihinde bucak merkezi (Kızılyaka), Bozkandak, Damlapınar (Manyan), Göcer ve Yılangömü köyleri ile birlikte Karaman İli, Merkez İlçesi, Merkez Bucağı’na bağlanmışlardır (22 Şubat 1993 tarihli ve 21504 sayılı Resmî Gazete).
1256 (1840) yılı Temettü’ât Defteri’nde Gaferiyâd kazâsına bağlı Masdad karyesinde; 24 hânede 51 erkek olarak kayıtlıdır. Buna göre nüfusunun 102-120 kişi olduğu tahmin edilmektedir.
1314 (1896) yılı Konya Vilâyeti Salnâmesi’ne (İl Yıllığı) göre 30 hânede 71 kişidir.
Köy, 1341 (1925) yılında yapılacak mebus (milletvekili) seçimleri yapılan sayımda 93 kişi olarak tespit edilmiştir.
Sapancalı Muallim H. Hüsnü Bey [SAVAŞÇIN, 1309 (1893), Sapancalı, Sakarya-1958, ?], 1338 (1922) yılında kaleme aldığı “Karaman Ahval-i İçtimâiyye Coğrafiyye ve Tarihiyyesi” isimli kitabında, Afgan nâhiyesine bağlı Şeyhler köyünün nüfusunu 14 hâne, 49 kişi ve Merkez kâzaya uzaklığının 9 saat olduğunu kaydetmiştir.
Köy; 1935’de 74, 1940’da 70, 1945’de 77, 1950’de 90, 1955’de 91, 1960’da 96, 1965’de 101, 1970’de 115, 1975’de 103, 1980’de 80, 1985’de 29, 1990’da 29 ve 2000’de 49 kişi olarak sayılmıştır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2007 yılında geçilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) göre köyün nüfusu 28 kişidir.
2008’de 25, 2009’da 26, 2010’da 27, 2011’de 27, 2012’de 26, 2013’de 19, 2014’de 14, 2015’de 14, 2016’da 13, 2017’de 15, 2018’de 12 ve 2019’da 17, 2020’de 17 ve 2021’de 14 kişi olarak tespit edilmiştir.
Köydeki sülale ve aldıkları soyadları; Karabacaklar (Akkuş), Hocalar (Atmaca), Aydınlar (Aydın), Demirler (Demir), Koçaklar (Koçak), Halilhocanınuşağı (Özen), Hacınınhasangiller (Uysal) ve Yıldızlar’dır (Yıldız).
16 seçmeni olan Şeyhler Köyü’nde 1 Kasım 2015 günü yapılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde 16 seçmen 1406 numaralı sandıkta oy kullanmıştır. Oyların tamamı geçerli sayılmıştır.
Şeyhlerliler, 14 oyla en fazla AK Parti’yi tercih etmişlerdir. MHP 12 oy almıştır. CHP ve HDP’ye ise oy çıkmamıştır.
16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halkoylaması (referandum) sonuçlarına göre; Şeyhler Köyü’nde %93,33 oranında “evet” çıkarken, %6,67 oranında “hayır” çıkmıştır.
Köyün Muhtarı; Ahmet KOÇAK’dır (irtibat numarası: 0530 878 51 66).
Köyün azaları; Hidayet KOÇAK, Zekeriya ATMACA, Mehmet KOÇAK, Asım DEMİR, Mehmet DEMİR ve Hasan ATMACA’dır.
Köyün eski muhtarları; Asım DEMİR (1984-2009), Hasan AKKUŞ (1975-1984), Hasan AYDIN (1973-1975), Ali DEMİR (1972-1973), Mehmet Emin UYSAL (1970-1971), Avni KOÇAK (1968-1969), Hasan AKKUŞ (1966-1968), İsmail KOÇAK (1963-1966), Mehmet KOÇAK (1954-1959), Yusuf AYDIN (1949-1953), Ahmet YILDIZ (1942-1949) ve İbrahim AKKUŞ’tur (1941).
Köyün geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Köyde üzüm başta olmak üzere buğday, arpa, elma, nar, zeytin, armut, kayısı, kavak ve kiraz gibi ürünler yetiştirilmektedir.
Köyde 35,927 dekar alan nadasa bırakılmaktadır.
Köyün sadece 97 küçükbaş hayvan (keçi) varlığı bulunmaktadır. Köyün mera varlığı bulunmaktadır.
Köyün kadastrosu 29 Ağustos 1981 yılında kesinleşmiştir. Köy; “orman bitişiği köy” kapsamında olup, 374,9568 hektar orman varlığı bulunmaktadır.
Köyün mevkileri; Bahçegüneyi, Çıbankabaağaç, Dereboyu, Gezeg, Gezegardı, Haneönü, İznikçeşmesi, Karaburun, Katrankayası, Köyiçi, Köyyanı, Mezarcivarı, Oluktaşı, Sazak, Sığıröldü, Topraklık ve Yafta’dır.
Köyün kargir câmii bulunmaktadır.
Köyde bulunan ilkokul öğrenci sayısının azlığından kapanmıştır. Köyün öğrencileri ilkokul için Kızılyaka Köyü’nde bulunan ilkokula, ortaokul için ise Bozkandak Köyü’nde bulunan ortaokula taşınmaktadır.
Köy, gelenek ve göreneklerine bağlıdır. Köyün yemekleri olarak kaygana adlı tatlısı ve kışın kar pekmezlenmesi meşhurdur.
Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur.
Köyde sağlık ocağı bulunmamaktadır. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köy içi yolları parke taşı ile kaplanmıştır.
BİBLİYOGRAFYA:
Hamit Şafakcı, “Belvirân Kazası Tekke ve Zaviyeleri (1476-1876)”, Vakıflar Dergisi 45-Haziran 2016, s. 77-79; Alaattin Aköz, 323 Numaralı Karaman Şer’iyye Sicili 1897-1901 (R. 1312-1317), Konya 2012, s. 67, 69, 78; Güler Silay, Belviran Kazası Tarihçesi ve Sosyokültürel Yapısı, Konya 2015, s. 25; Doğan Koçer, Karaman Temettü’ât Defterleri, Karaman 2007, c. I, s. 92, 232, 238; c. III, s. 421-427; Musa Şaşmaz, Türkiye’nin İdari Taksimatı (1920-2013), Ankara 2014, c. VIII, s. 323; Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları, Dahiliye Vekaleti, İstanbul 1928, s. 854; Durmuş Ali Gülcan, Karaman Mahalle, Kasaba ve Köyleri Tarihçesi, Karaman 1989, s. 304-307; Kâzımkarabekir’92, Karaman 1992, s. 111; Sapancalı H. Hüseyin, Karaman Ahval-i İçtimâiyye, Coğrafiyye ve Tarihiyyesi (R. 1338/ H. 1341), yayınlayan İbrahim Güler, Ankara 1993, s. 36; Abdullah Uysal, Necati Alodalı, Musa Demirci, Dünü, Bugünüyle Karaman Kültür-Tarih-Coğrafya, Konya 1992, s. 281; Nazmi Selcen, Türkiye’nin Sıhhi-i İctimâi Coğrafyası Konya Vilayeti, Yayına hazırlayan ve sadeleştiren: Mehmet Karayaman, Konya 2009, s. 80; İçişleri Bakanlığı, İller İdaresi Genel Müdürlüğü, Köylerimiz (1 Mart 1968 gününe kadar), Ankara 1968, s. 495; Orman İçi ve Orman Bitişiği Köyler ve Belediyeler, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarımsal Üretimi Geliştirme Genel Müdürlüğü, Ankara 2003, s. 378; https://biruni.tuik.gov.tr/medas/?kn=95&locale=tr erişim tarihi: 05.02.2016; http://karaman.gov.tr/il-mahalli-idareler-mudurlugu erişim tarihi: 19.02.2016; http://www.resmigazete.gov.tr erişim tarihi: 19.02.2016; www.msb.gov.tr erişim tarihi: 07.02.2016; https://wikipedia.org erişim tarihi: 27.01.2017; http:// www.karamankadastro.gov.tr erişim tarihi: 27.01.2017; https://e-icislerigov.tr erişim tarihi: 07.02.2016; https://sonuc.ysk.gov.tr erişim tarihi: 07.02.2016; www.kubbealtilugati.com erişim tarihi: 27.01.2017; https://tr.wikipedia.org erişim tarihi: 27.01.2017.
Uğur ERKAN.