Bir ara bucak merkezi olan Karaman merkeze bağlı köy.

Karaman’ın batı yönünde Konya-Karaman yolunun 1 km güneyinde yer alan köy, Karaman’a 17,4 km uzaklıktadır.

Köyün bulunduğu yerin rakımı (deniz seviyesinden yüksekliği) 1.043 m’dir.

37° 11′ 45,5382” kuzey, 33° 1′ 37,6356” doğu koordinatlarında yer alan köyün komşuları, Kâzımkarabekir ilçe merkezi, Kâzımkarabekir Mecidiye, Mesudiye, Bölükyazı (Masara), Çakırbağ (Dilbeyan), Yazılı (Göndere), Pınarbaşı ve Başkışla’dır.Torosların uzantısı olarak halk dilinde adlandırılan Özkes, Gürüz, İmirme, Manda ve Hacıbaba dağları köyün güneyinde ve güneybatısında bulunmaktadır.

Köye, 8 km daha yakın 2 köy bulunmaktadır. Bölükyazı (Masara) 7,41 km ve Mesudiye 7,58 km’dir.

Köyün eski adı “İlistra” olup, Lykaonia şehirlerinden birisi idi. Azda olsa tahrifata uğrayan köyün adı daha sonraları “İlisıra” şeklinde telaffuz edilmiştir.

XVI. yüzyıl Larende (Karaman) Kazası’nda yerleşme ve nüfusu ile ilgili araştırma yapan ve bunu kitabında yayınlayan Osman GÜMÜŞÇÜ, İlisıra’nın Türkçe olmadığını kaydetmiştir.

Köy, 1338 (1922) yılında Konya Vilâyeti Sıhhiye Müdürü Dr. Nazmi Azmi Bey [SELCEN,1303 (1887), Arapgir, Malatya-1945, İstanbul] tarafından kaleme alınan “Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası-Konya Vilâyeti” kitabında, Konya Vilâyeti, Karaman Kazası, Merkez Nâhiyesi’ne bağlı köy olarak geçmektedir. Kitabı yayına hazırlayan Yrd. Doç. Dr. Mehmet Karayaman, köyün ismini “Elbasıra” olarak Lâtinize (transkript) etmiştir.

Sapancalı Muallim H. Hüsnü Bey [1309 (1893), Sapancalı, Sakarya-1958, ?]; 1338 (1922) yılında kaleme aldığı “Karaman Ahval-i İçtimâiyye Coğrafiyye ve Tarihiyyesi” isimli kitabında, merkez kazâya tabi’ köyler arasında zikretmiş ve Karaman’a mesafesinin 4 saat olduğunu kaydetmiştir.

SAPANCALI, köyde “Âli 2” sınıfında 60 talebeli bir mektebin varlığından bahsetmektedir.

1928 yılında eski Türkçe alfabe ile yayınlanan “Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları” isimli kitapta İlisıra Karyesi; Konya Vilayeti, Karaman Kazası, Merkez Nâhiyesi köyleri arasında zikredilmiş ve eski Türkçe harfler ile “اليصره”, Lâtin harfleriyle “Ilissira” şeklinde ifade edilmiştir.

Köyün “İlisıra” olan ismi 1961 yılında Türkçe olmadığı için “Yollarbaşı”na çevrilmiştir. Türkiye’de 12 binden fazla köyün ismi (%35 kadarı) değiştirilmiş durumdadır. Yapılan köy adı değiştirme işlemlerinde her zaman isabetli kararlar alındığını söylemek zordur.

Karaman’ın mahalle, kasaba ve köylerinin tarihçesini araştıran ve bunu kitabında yayınlayan Durmuş Ali GÜLCAN, İlisıra adının hiçte yakışığı olmayan bir ada (Yollarbaşı) çevrildiğinden bahsetmektedir. GÜLCAN “Her ne kadar; İlisıra adı eski uygarlıklardan kalma bir ad idiyse de târihte milliyet konusu olamaz. Eski uygarlıklardan bir andaç, bir iz, bir işâret olan herhangi bir ad aracılığıyla târih sahifelerine târihler eklenebilir.” demektedir.

GÜLCAN, köyün nüfus artışı nedeniyle dağ tarafına değil de tarım arazileri içine genişletilmesi ile Konya-Karaman yolu güzergâhı belirlenmesini eleştirmiştir.

İlistra’nın antik çağda önemli bir merkez olduğu, adına bastırılan sikkelerden anlaşılmaktadır. Şehrin sikkeleri Marcus Aurelius (161-180) ve Lucius Verus (161-169) ile Marcus Julius Philippus (244-249) dönemlerine aittir. Sikkelerin üzerinde Zeus, Herakles, Athena ve Tyche tasvir edilmiştir.

Köyün Hellenistik, Roma ve Bizans döneminde önemli bir koloni olduğu anlaşılmaktadır. 325 yılındaki Nikaia (İznik) konsülünden itibaren piskoposluk merkezidir. Ayrıca 431’de Ephesos (Efes) ve 451’de Khalkedon (Kadıköy) konsülerinde de temsil edilmiştir.

Hierocles, Notitiae episcopatuum adlı eserinde İlistra’nın XII. yüzyıla kadar varlığından söz edilmektedir.

İlisıra, Sir William Moir Calder (1881-1960) ve George Ewart Bean’ın (1903-1977) M.S. 63-72 yılları arası Roma eyalet sınırlarını vermiş olduğu detaylı haritada; “Strategia Antiokheiana” adı verilen eyalet sınırları içerisinde gösterilmiştir. Eyaletin adı, IV. Antiokhos’un adına izafeten verilmiştir (M.S. 37).

İç Anadolu’yu Akdeniz’e bağlayan “Orta Dağlık Klikya Yolu” İlistra’dan geçmekte idi. Bizans döneminde; Ikonion’u (Konya) Laranda’ya (Karaman) bağlayan yol, Konya’dan güneye doğru Konya-Karaman yolunu izleyerek, İçeri Çumra, Alibeyköy, Kodylessos (Güdelesin), Bosala (Özyurt), Pyrgoi (Kâzımkarabekir), İlistra (Yollarbaşı), Laranda (Karaman) ve Mut üzerinden Göksu Vadisi’ni izleyerek Silifke’ye kadar ulaşmaktadır. Bölge yerleşimlerindeki keramikler üzerinde yapılan analizler, Konya ve Karaman üzerinden Sertavul Geçidi yoluyla sağlanan ulaşımın Neolitik dönemlerden Demir çağına kadar kesintisiz şekilde devam ettiğini ortaya koymuştur.

Ayrıca araştırmalar, İlistra’dan (Yollarbaşı) geçerek Konya-Karaman yoluna uzanan “Eski Şehir Antik Yolu”nun varlığını ortaya koymaktadır.

Kesintisiz yerleşime sahne olan 200x200x30 m boyutlarındaki İlisıra Höyüğü, piknik alanı yapımı nedeniyle tahribatlar olmuş, teraslama yapılmak suretiyle ağaçlandırılmıştır. Yüzeyde gözlemlenen seramiklerin büyük çoğunluğu Hellenistik, Roma ve Bizans dönemi karakteri göstermektedir. Öte yandan höyüğün tepesinde antik çağlarda iskân gördüğüne dair çok sayıda mimarî parçalar bulunmaktadır.

Yollarbaşı Camii’nin giriş kapısının her iki yanını Bizans dönemi çifte sütunlar süslemektedir.

Köyün 7 km güneydoğusundan itibaren Özkes Dere Vadisi başlamaktadır. Burada yol kenarındaki kayalık alanda 2 adet kaya nişi yer almaktadır. Köyün 8 km doğusunda Altınlıkaya mevkiinde yer alan tepede bir kale yerleşimi bulunmaktadır. Topoğrafyaya uygun olarak seyrettiği anlaşılan kale yoğun tahribat görmüştür. Öte yandan bağların eteğinde yer alan ana kayada yakın zamana kadar bir kadın kabartması olduğu söylenmektedir.

Köyün 7,1 km güneyinde yer alan Emmirme mevkiindeki kaçak kazı yerlerinde Bizans dönemine ait yapı izlerine rastlanmaktadır.

Bizans dönemine ait olması gereken oldukça süslemeli mermer blok, Konya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir (envanter no: 98). Müzeye, İlisıra’dan 1936 yılında hibe yoluyla getirilmiştir. Üç kemerli panelin içerisinde ortada haç motifi, yandaki panellerde ise stilize ağaç motiflerine yer verilmiştir.

Taştan girlandlı sunak (altar) Karaman müzesi bahçesinde sergilenmektedir (envanter no: A.2847). 1988 yılında bir yol yapım çalışması sırasında bulunmuş, 1989 yılında müzeye taşınmıştır. Roma dönemine ait olduğu düşünülen eser, 3 adet boğa başı (bukranium) tarafından taşınan girlandla bezenmiştir.

Hatuniye Medresesi kapı portalının sol yan tarafında İlistra’dan getirilen tabana yatık olarak yerleştirilen beyaz mermer blok yer almaktadır. Bloğun üzerinde 10 satırlı bir yazıt bulunmaktadır. Yazıtta “İlistralılar”dan bahsedilmektedir. GÜLCAN, Karaman’a yakınlığı sebebiyle Karaman kalesi ve Hatuniye Medresesi’ndeki büyük beyaz ve gök mermer taşlar ile sütunların İlisıra’daki harabelerden getirilmiş olması ihtimali üzerinde durmaktadır.

1476 (1476) yılı Fatih adına Karaman Eyâleti vakıflarını tespit eden İlyazıcı defterinde Mısırhoca Mescidi’ne (mütevellisi Mevlânâ Teberrük) gelir olarak İlisıra’da bağ ve bir çok tarla vakfedilmiştir.

Köy, XVI. yüzyılda “İlisıra” adıyla Lârende Nâhiyesi’ne bağlı köyler arasında yer almaktadır [Başbakanlık Osmanlı Arşivi, 906 (1500) yılı Mufassal Tahrir Defteri, s. 907’de hassa; 948 (1541) yılı Mufassal Tahrir Defteri, s. 189 ve 992 (1584) yılı Mufassal Tahrir Defteri, varak nu: 189 a].

İlisıra Karyesi, alçak platoda yer alıp da yerel şartlara bağlı olarak geliri atan köyler arasında yer aldığından hemen padişah hassasına bağlanmıştır [Başbakanlık Osmanlı Arşivi 906 (1500) yılı Mufassal Tahrir Defteri, s. 904-918].

906 (1500) yılı tahrir defterinde gayrimüslim (gebran) nefer sayısı 6 olarak kaydedilmiştir. 924 (1518) yılından itibaren İlisıra’da gayrimüslim varlığına rastlanmamaktadır.

924 (1518) yılında 101 hâne ve 200 Müselman (Müslüman) neferden ibaretti. Vergi hâsılı (geliri) 32.738 akçe idi.

“Suvirmez” karyesinde “tabi-i İlisıra” [Başbakanlık Osmanlı Arşivi 924 (1518) yılı Mufassal Tahrir Defteri, s. 234] kaydına rastlayan GÜMÜŞÇÜ, bu gün için hiç izi olmayan bu yerleşim merkezinin Yollarbaşı yakınında olduğunu kaydetmektedir.

İlisıra karyesi, tahrir defterinde; 101 hâne ve 200 neferli olarak geçmektedir [Başbakanlık Osmanlı Arşivi, 924 (1518) yılı Mufassal Tahrir Defteri, s. 239]. Komşu karye olan Gaferyâd (Kâzımkarabekir) ise 95 hâneli ve 183 neferli olarak kaydedilmiştir [Başbakanlık Osmanlı Arşivi, 924 (1518) yılı Mufassal Tahrir Defteri, s. 223].

935 (1529) yılında 138 hâne ve 240 Müselman neferden müteşekkildi. Vergi hâsılı 33.078 akçe idi.

Kıbrıs’ın fethinden [9 Rabiulevvel 979 (1 Ağustos 1571)] sonra askeri bakımdan Kıbrıs’ı İstanbul’a bağlayan yol (köşegen yol) İlisıra’dan geçiyordu. İstanbul’dan başlayan yol, Konya’ya kadar eski güzergâhını takip ederken, buradan sonra İlisıra, Lârende ve Mut gibi tahkim edilmiş merkezleri takiben Silifke’ye ulaşıyordu.

1081 (1671) yılında çıktığı hac seyâhati sırasında Alaiye’den (Alanya) Ermenak’a ulaşan Evliyâ Çelebi [1019 (1611)- 1092 (1682)], buradan da Gaferiyâd (Kâzımkarabekir) ve İlisıra üzerinden Larende’ye (Karaman) ulaşmıştır.

Evliyâ Çelebi, İlisıra’nın Karaman Eyâleti’nin Gaferiyâd Kazâsı’na bağlı bir nâhiye olduğunu kaydetmiştir.

Evliyâ Çelebi, “Kal’anın dizdârı ve 12 muhâfız eri vardır. Celâlî şâkilerinden (eşkiya) korktukları için halkı toplanarak, yerden iki insan boyu yüksekliğinde taştan kârgir kal’a yapmışlardır. Kal’a duvarının üst kısmı dört adam boyu kerpiçtir. Bu, pek güzel bir kal’adır. Kal’a Kâfiriyyad Sahrâsının ortasında dört köşe, köhne bir binadır. İç kal’ası yüksek bir yerdedir. Çevresi bin adımdır. Kal’nın etrafında hendeği yoktur. Fakat birbirini gözler burçları ve iki kapısı vardır. Birisi yıldız tarafına  açılır Kâfiriyyat kapısı, birisi kıbleye bakar Karaman kapısıdır. Bu kapı civarında , varoşta bir kaç ev ve kal’a içinde dört mahalle ve altı mihrablık câmi ve mescid, üçyüz toprak örtülü ev vardır. Evlerin hepsi tek kattır ve cemâati çok kadîm tarzda toprak örtülü ve bir minâreli câmii vardır.” demektedir.

Evliyâ Çelebi, İlisıra’da Köseoğlu’nun bir hamamı ve onbir dükkânı bulunduğunu, bütün halkının güherçile çıkardıklarını bunu acâyip bir san’at olduğunu, Karadağ dibinde binden fazla bağ ve bahçeleri bulunduğunu, sahrâlarının ekim ocağı hâlinde, karaarpası ile karamumu ve buğdayının pek şöhretli olduğunu da ilâve eder.

Evliyâ Çelebi’nin bahsettiği kale günümüze ulaşamamıştır. Âbideleri ve kitâbeleriyle Karaman tarihini araştıran ve bunu kitabında yayınlayan İbrahim Hakkı KONYALI [1312 (1896)-1984], İlisıra kalesinin duvarlarının bir taş ocağı halinde kullanıldığından ve bâzı yerlerde döküntüleri ve temellerinin görüldüğünden bahsetmektedir. Dış kaleye ait Karaman ve Kasaba kapısı ile iç kaleye ait Hisar ve Küçük kapı adları mahallelerde geçmişin mirası olarak yaşatılmaktadır.

Ayrıca Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nden; İlisıra’nın tarlalarında çok ekin yetiştiği, kara arpası ve buğdayının meşhur olduğu anlaşılmaktadır. Yine Evliyâ Çelebi, buradan verimli tarlalar içerisinde bir saat gittiklerini kaydetmektedir.

GÜLCAN da, İlisıra’da 10 dükkânın güherçile işi ile iştigal ettiğini ve bunları barut yapım atölyelerine sattıklarından bahsetmektedir.

1083 (1672) yılında İlisıra halkı her sene gelen tahsildârlara gereken, tahrîrde yazılı vergiyi ve gerektiğinde ek vergileri de tam ve zamanında ödemektedirler. Ancak Gaferyâdlılar kendileriyle beraber defterde yazılı olan dışında ağır vergileri de ödemelerini isterler ve sürekli tacizde ve eziyette bulunurlar.

İlisra halkı bu durumu payitahta bir arzuhalle bildirirler. Padişah IV. Mehmed Han,  Lârende ve Konya kadılarına gönderilen fermanda; adı geçen köy ahalisi üzerlerine edâsı lâzım gelen ek ve diğer vergilerin toplanmasına me’mûr olanlara tahrîr defteri gereğince Lârende kazâsı halkıyla beraber eda edip kusurları yok iken halen Gaferiyâd kazâsı tarafından bunlardan ağır vergiler isteyerek tacizde ve eziyette bulundukları doğru ise engel olunup bu köy halkını Gaferiyâd halkına karşı haksızlıklar konusunda korumaları ve kanunî olmayan ağır vergi taleplerinden alıkoymaları emredilmiştir.

 “Karye-i İlisıranın hâne hususiçün emr-i şerifdir;

Akza kuzâti’l-müslimîn evlâ vülati’l-müvahhidîn ma’deni’l-fazli ve’l-yakîn vâris-i ulûm-ı enbiyâ-i ve’l-mürselîn hüccetü’l-hakkı ale’l-halkı ecmaîn el-muhtessu bi-mezidi inayeti’l-meliki’l-muîn Mevlanâ Konya kadısı zîdet fezailühü ve kıdvetü’l-kuzati ve’l-hukkam ma’deni’l-fazlı ve’l-kelam Mevlânâ Lârende kadısı zide fazlühü tevki-i refi-i hümâyûn vâsıl olıcak ma’lum ola ki Lârende kazâsına tabi’ İliısra ma’a mahallât nâm karye ahalisi hâlen der seadetime adam ve arzuhal gönderüb biz her sene üzerimize edası lâzım gelen avârız ve teklif-i sairemizi cem’ine me’mûr olanlara emr ve defter  mûcebince tahrîr defteri mûcebince kazâ-i mezbûr ahalisiyle maan eda idüp kusurumuz yoğiken  halen Gaferiyâd kazâsı reâyâsı şirrete sulûk idüp tahrîr defterine ve kadimden olagelmişe muhalif vaki’ olan tekâlîf-i şâkkayı bizimle maan edâ eylen deyü rencide eylemekden hâlî değildir. Elimizde olan mevkûfât defteri suretine muhâlif-i hilâf-ı emr ve defter ol veçhile rencide olunmamak bâbında emr-i şerif virilmek rica ideriz deyü bildirdikleri ecilden hazîne-i ‘âmiremde mahfuz olan mevkûfat defterlerine nazar olundukda Lârende kazâsına tabi’ karye-i mezbûrun on iki hane ile üç rubu’ avârız haneleri olduğu mestur ve mukayyed bulunmayub emr ve defter mûcebince amel olunmak emr idüb buyurdum ki hükm-i şerifim vardıkda bu bâbda sadır olan emir üzre amel idüb dahi göresiz karye-i mezbûre ahalisi üzerlerine edâsı lâzım gelen avârız ve teklif-i sâirelerin cem’ine me’mûr olanlara tahrîr defteri mûcebince Lârende kazâsı reâyâsıyla maan eda idüb kusurları yoğiken halen Gaferiyad kazası tarafından bunlardan Teklif-i şâkka-i bizimle maan eda eylen deyu rencide ve remîde eyledikleri vâki’ ise men’ ve def’ idüb karye-i mezbûre reâyası üzerlerine edâsı lâzım gelen avârız ve teklif-i sâirelerine ellerine verilen mühürlü ve nişanlı mevkûfât defteri mûcebince kâzâ-i mezbur ahalisiyle maan eda eylediklerinden sonra Gaferiyâd kazâsı tarafından teklif-i şâkka talebiyle hilâf-ı emr ve defter rencide ve remîde itdürmeyüb husus-ı mezbûr içün tekrar şikâyet olunmalu eylemeyesiz. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i’timat kılasuz. Tahriran fi’l-yevmi’l-hâmisi aşera Saferü’l-hayr sene: Semâne ve seb’în ve elf.

Vasale fî 15 Cemâziye’l-ûlâ Sene 1083. Be makam-ı Kostantiniyye el-Mahruse” (Konya Şer’iyye Sicilleri, c. XVI, s. 701, v. 195a.)

29 Rabiulahir 1177 (6 Kasım 1763) tarihli 288 numaralı Karaman Kadı Sicili’nin 89/2 sayfasında Yollarbaşı’nın adı “İlisıra” olarak geçmektedir.

Muharrem 1180 (1766) yılında tanzim edilen Karaman’daki Ağa/Zeyn-el Âbidin/ Çavuşzâde/Âbid Câmii’nin Türkçe vakfiyesinin 24. maddesinde; câmii, minâre, din ilimleriyle meşgul olacak 9 hücreli medrese ve kütüphanenin kıyamete kadar yaşamaları için İlisıra’daki bezirhânenin 1/2 hissesinin  gelir olarak vakfedilmiştir.

15 Rebiulahir 1188 (25 Haziran 1774) tarihinde Devlet merkezinden çeşitli sebeplerle gelen görevlilere ve ayrıca kazânın bazı hizmetleri için Karaman’dan yapılan masraflara mukabil karye halkından tahsil edilmek üzere; Karye-i İlisıra’nın hissesine 1.130 kurûş vergi düşmüştür (KŞS., nr. 290, s. 28).

5 Safer 1189 (7 Nisan 1775) tarihinde 25 Rebiülahir 1188’den 5 Safer 1189’a kadar (5 Temmuz 1774- 7 Nisan 1775) Karaman’da biliktiza yapılmış olan masraf mukabili Karye-i İlisıra’ya 2.850 kurûş vergi taksim edilmiştir (KŞS., nr. 290, s. 88).

3 Recep 1189 (30 Ağustos 1775) tarihinde Saferü’l Hayr’ı 5. gününden, Receb-i Şerîfinin başına gelinceye dek (7 Nisan 1775-28 Ağustos 1775) Karaman’da biliktiza yapılmış olan masraf içerisinde “İlisıra ve İbrâla ve saire imdad” olarak 100 kurûş kaydı bulunmaktadır. Bu masarif mukabili Karye-i İlisıra’ya 3.500 kurûş vergi taksim edilmiştir (KŞS., nr. 290, s. 114).

19 Zilhicce 1189 (10 Şubat 1776) tarihinde 1189 senesi Saferü’l-Hayr’ı 15. gününden, Zilhicce’nin 19. gününe gelinceye kadar (17 Nisan 1775-10 Şubat 1776) Devlet merkezinden çeşitli sebeplerle gelen görevlilere ve ayrıca kazânın bazı hizmetleri için Karaman’dan yapılan masraflara mukabil karye halkından tahsil edilmek üzere; Karye-i İlisıra’ya 2.900 kurûş vergi tahakkuk ettirilmiştir. Ayrıca İlisıra karyesine imdadiye olarak 1.500 kûruş masraf yapılmıştır (KŞS., nr. 290, s. 126).

20 Zilhicce 1190 (30 Ocak 1777) tarihinde 19 Receb 1190’dan 20 Zilhicce 1190’a kadar (3 Eylül 1776-30 Ocak 1777)  Karaman’ın biliktiza vaki olan masarifatı Karaman’da sakin ulemâ, sülehâ, âyân ve ahali meyanında hesap edilerek mahalle ve karyelere taksim edilmiştir. Buna göre Karye-i İlisıra’ya 2.900 kurûş vergi düşmüştür (KŞS., nr. 290, s. 163/2).

19 Receb 1190 (3 Eylül 1776) tarihinde 1189 senesi 19 Zilhiccesi’nden 1190 senesi 19 Receb-i şerifi’ne kadar (10 Şubat 1776- 3 Eylül 1776) İlisıra karyesinin vergi borcu olan 2.613 kurûş masraf olarak gösterilmiştir. Bu vergi borcu 15 Safer 1189-19 Zilhicce 1189 (17 Nisan 1775-11 Şubat 1776) dönemine ait idi (KŞS., nr. 290, s. 153/1).

1800’den itibaren Anadolu’yu dolaşan İngiliz subayı William Martin LEAKE (1777-1860), Konya yönünden Çumra, Gaferyâd (Kâzımkarabekir) ve İlistra üzerinden Karaman’a gelmiştir (LEAKE 1824, 94 vd).

7 Rebî-ül âhir 1245 (6 Ekim 1829) tarihinde Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye’den Lârende Kazâsına gönderilen askerler arasında Karye-i İlisıra’dan Mahmûd-oğlu Ömer ve Ya’kûb-oğlu Hüseyin bulunmaktadır (KŞS., nr. 296, s. 3.4).

1245 (1830) yılında İlisıralı Şerîfe’nin eşyâsı; 1 adet köhne yorgan, 1 adet def’a yorgan kılıf, 1 adet minder kılıf, 4 adet köhne yasdık, 1 adet çuval parçası, 1 adet kilim parçası ve 1 adet gömlek parçası şeklinde beyân edilmiştir (KŞS., nr. 296, s. 13.2).

Karye-i İlisıra, senede bir def’a olmak üzere 1245 (1830) yılı için hâkim efendilere 18 kurûş ve mutâd kâtiplere 15 kurûş olmak üzere toplam 33 kurûş aidat veriyordu (KŞS., nr. 296, s. 14.1).

5 Rebîü’l-evvel 1246 (24 Ağustos 1830) yılında Medîne-i Karamânda tertîb olunan iâne-i tazmin-i ticâret akçesi defterinde; İlisıralı Hâcı Halîl Efendi 300 kûruş ve İlisıra muhtârı Hâcı Osmân 300 kurûş sermaye ile kayıtlıdır (KŞS., nr. 296, s. 26.1).

12 Cemâziye’l-evvel 1246 (7 Kasım 1830) tarihli Medîne-i Lârende kazâsı mahallât (mahalleler) ve kurâsından (karyeler) cem’ ve tedârik birle Konya’ya irsâl olunan şaîrin (köy ve kazaların arpa) defterinde; İlisıra karyesinden şaîr 50 kile beyân olunmuştur (KŞS., nr. 296, s. 155.1).

1246 (1830) yılında Lârende kazâsında askerlik yapanlar arasında İlisıra karyesinden Kilim-oğlu Mehmed’in-oğlu Ömer bulunmaktadır (KŞS., nr. 296, s. 50.2).

5 Cemâziye’l âhir 1246 (21 Kasım 1830) tarihinde rûz-i kâsımı i’tibâriyle kırk altı senesi Cemâziye’l âhiri gayetine kadar altı mâhda (ayda) Karye-i İlisıra’ın mesarîfâtı 500 kurûştur (KŞS., nr. 296, s. 52.1).

17 Cemâziye’l-âhir 1246 (3 Aralık 1830) tarihli miras taksimi defterinde; Medîne-i Lârende mahallâtından Fenâri Mahallesi sâkinlerinden iken bundan akdem bi-emrillâhi teâlâ vefât iden Abid Oğlu Alî’nin terekesinde; İlisıralı Ahmed Efendi’de zimem (alacak) 244,5 kurûş bulunduğu ifade edilmektedir (KŞS., nr. 296, s. 129.2).

7 Receb 1246 (22 Aralık 1830) tarihinde İlisıra nâm karye sâkinlerinden Masdarlı Mehmed’in vefâtı üzerine tanzim edilen miras taksimi defterinde; zevcesi Havva bint-i Abdullâh ile çocukları; Hamza, Hüseyin, Alî, İsmâ’îl, Eymeş, Döndü ve Esmâ’nın isimleri geçmektedir. Ayrıca “İlisıralı Hâcı Ramazan Ağa’ya deyn-i müsbet 1.050 kurûş” ifadesine rastlanmaktadır (KŞS., nr. 296, s. 150.1).

5 Zilhicce 1246 (17 Mayıs 1831) tarihinde rûz-i hızır i’tibâriyle yani Zi’l-hiccetü’ş-Şerîfenin beşinci gününe gelinceye kadar altı mâhda; Karye-i İlisıra’nın Der-Saâdete bildirilen masrafı 3.816 kurûştur. İlisıra karyesinin Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye mesarîfâtı 500 kurûştur (KŞS., nr. 296, s. 94.1).

15 Safer 1247 (26 Temmuz 1831) tarihinde Karye-i İlisıra’dan El-Hâc Osmân-oğlu Veysel’in Alî, Berber Abdullâh-oğlu Ya’kûb, Fartlı-oğlu Süleymân’ın-oğlu İsmâ’îl ve Sinan’ın Yusûf’un-oğlu Rasûl askere alınmıştır (KŞS., nr. 296, s. 86.2).

19 Cemâziye’l-evvel 1247 (25 Kasım 1831) tarihinde İlisıralı Gülüm-oğlu Hasan, müddeti tekmîl olmağla izin tezkiresiyle der-aliyyede taburu tarafına gönderilmişdir.

Medîne-i Lârendeye tâbi’ İlisıra sükkânından Gülüm Oğlu Hasanın izin tezkiresi; “Asâkir-i Hassa-i Şâhâne Soğuk Çeşme Ta’lîmhânesi onbaşılarından Hasan bin Abdullâh’ın târih-i tezkireden i’tibâren üç mâh müddetiyle Karamâna gidüb gelmesine asâkir-i hassa baş kâtibi efendi inhâsıyle merkûmun mürûruna tarafımızdan izin virilmekle esnây-ı râhda zâbitân ve sâire taraflarından bir gûne mümânaat olunmamak ve müddet-i merkûm tekmîl oldıkda her ne mahalde olur ise olsun derhâl ahz olunarak Âsitaneye iâde olunması içün işbu tezkire tahrîr ve yedine i’tâ olunmuşdur. Fi 15 Safer sene 47 (26 Temmuz 1831)” (KŞS., nr. 296, s. 88.3).

1 Rebîü’l-evvel 1247 (10 Ağustos 1831) tarihinde İlisıra nâm karye sâkinlerinden Süleymân bin Mustafâ Beğ nâm kimse mahkemeye müracaat ederek, karye-i mezbûr civarında Ağca Mahmûd’da vaki arâzîyi Gümüş Beğ’in zabt ettiğini iddia etmiştir. Şahitlerin dinlenmesinden yerin kadîm çayırlık ve mer’a olduğu, İlisıra, Gafaryâd ve Pınarbâşı ahalilerinin hayvanlarını otlattığı anlaşılmıştır. Merkûmlar müdâhale ve muârazadan menolundu ise de arâzî-i mezkûrden bir dönümüne Gümüş Beğ bûye gars idüb ve iki dönümüne dahi Süleymânın pederi müteveffâ Mustafa Beğ bûya gars idüb emekleri sebkat eylediğine binâen bir dönüm bûyalık merkûm Gümüş Beğ’e ve iki dönümü dahi Süleymâna terk olunmuştur (KŞS., nr. 296, s. 150.1).

27 Rebîü’l-ûlâ 1247 (5 Eylül 1831) tarihli hisse-i irsiyyesinin müfredat defterinde; Alaca Suluk mahallesi sâkinlerinden iken bundan akdem vefât iden Mahmûd’un sulbî oğlu Mehmed’e pederi müteveffây-i mezbûrdan ve ammisi Abdullâh’dan ve karındaşı Alî’den bi’l-irsi’ş-şer’î isâbet ve intikâl iden hisse-i irsiyyesi içerisinde, İlisıralı Ordu-oğlu’nda zimem 115 kurûşun bulunduğu belirtilmektedir (KŞS., nr. 296, s. 112.3).

1 Rebîü’l-âhir 1247 (9 Eylül 1831) tarihinde asâkir-i hassa-i şâhâne ve Mansûre-i Muhammediyye alayları ikmâl-i noksanları için gönderilen ve Kütahya’ya varmadan firar eden 8 askerin yerine İlisıra karyesinden Buçukzeyni-oğlu Mustafâ, Der-Saâdete gönderilmiştir (KŞS., nr. 296, s. 96.2).

3-4 Haziran 1885’de Karaman’dan hareket eden Amerikalı Arkeolog John Robert Sitlington STERRET (1851-1914), İlistra ve Gaferyâd (Kâzımkarabekir) üzerinden Bosala’ya (Özyurt) geçmiştir (STERRET 1888b, 18 vd).

1256 (1840) yılı temettü’ât defterinde İlisıra için; “İşbu İlisıra karyesi civârında olan karyeler bundan 150 yıl mukaddem levendan urgununda perâkende ve ahâlîleri perîşân olup, yeri hâlî ve tarlaları mu’attal kalmış olduğundan bazı arâzîlerinin İlisıra karyesi ahâlîleri zira’at ve bazı arâzîlerini zira’at ide geldikleri (Masara çiftliği, Millî Adana Mezrâsı, Derbeyân (Dirbeyân) Mezrası, Davgandos Çiftliği)” ifadesi kullanılmıştır.

Karyedeki hâne reisleri ve meslekleri; Büyük Hoca-zâde İbrâhim Efendi (imâm), Abdurrahmân Efendi-oğlu Mehmed Efendi (imâm), Hâcı Abdullâh-0ğlu Hâcı Velî (çiftçi), Abdullâh-oğlu Mustafâ (çiftçi), Kara Hasan’ın Mustafâ-oğlu Abdülkerîm (çiftçi), Çoban Yûsuf Âli-oğlu Ahmed (çiftçi), Andal Süleymân-oğlu Mehmed (çoban), Abîd Mustafâ-oğlu İsmâ’îl (çiftçi), Mustafâ-oğlu Halîl (kalaycı), Mustafâ-oğlu Osmân (kalaycı), Solak Mûsâ-oğlu Mehmed (ırgat), Aladağlı Osmân-oğlu Abdullâh (altı sene evvel bila tezkire firar ettiği), Recep Ömer-oğlu Alî (çiftçi), Alî-oğlu Mehmed (eskici), Güllü’nün Mehmed-oğlu Mustafâ (ırgat), Mûsâ-oğlu Memiş (eytâm), Solak Alî-oğlu Hasan (çiftçi), Herdem Osmân-oğlu Mehmed (ırgat), Dağlı Mustafâ-oğlu Velî (çoban), Dağlı Mustafâ-oğlu Hasan (ırgat), Abdullâh-oğlu Türkmen Osmân (çoban), Hâlib Ahmed-oğlu İsmâ’îl (çiftçi), Hâcı Osmân’ın Mehmed-oğlu Mehmed (çiftçi), Koca Ahmed-oğlu Mehmed (çiftçi), Osmân-oğlu Mahmûd (çiftçi), İflaz İbrâhim-oğlu Derviş (çiftçi), Derviş-oğlu İbrâhim Dede (çiftçi), Hâcı Şişman-oğlu Hâcı Mehmed (çiftçi), Kara Mahmûd-oğlu Mustafâ (çiftçi), Gâzân Velî-oğlu Yahyâ (hatabkeş), Mahmûd-oğlu İsmâ’îl (ırgat), Abdullâh-oğlu Şavklı Ahmed (çoban), Barutcu Osmân-oğlu Abdurrahmân (ırgat), Dağlı Ahmed-oğlu Hüseyin (fukara güruhundan), Göndereli Mevlüd-oğlu Süleymân (eytâm), Kalaycı Velî-oğlu Mehmed (ırgat), Ağa Ebûbekir-oğlu Alî (çoban), Kara Hüseyin-oğlu Mehmed (çiftçi), Hâcı Alî-oğlu Alî (eytâm), Bulanık Mûsâ-oğlu Mustafâ (çiftçi), Kör Hüseyin-oğlu İbrâhim (çiftçi), Hüseyin-oğlu Abdulfettah (çiftçi), Bulanık-oğlu Abdurrahmân (asker), İbrâhim-oğlu Taktak Hüseyin (berber), Taktak İbrâhim-oğlu İbrâhim (ırgat), Çoban Alî-oğlu Ramazân (ırgat), Ordu Ahmed-oğlu Ramazân (çiftçi), Kellam İsmâ’îl-oğlu Alî (ırgat), Ebûbekir-oğlu Mehmed (ırgat), Ya’kûb-oğlu Göde Ömer (ırgat), Sarı Berber-oğlu Alî (ırgat), Muytâb Mustafâ-oğlu Hasan (çiftçi), Matar Mehmed-oğlu Memiş (çoban), Yahnici İbrâhim-oğlu Ömer (ırgat), Hâcı Alî Ağa’nın İbrâhim-oğlu Mehmed (çiftçi), Kethüdâ Mehmed-oğlu Hamza (çiftçi), Süleymân-oğlu Küçük Hüseyin (çiftçi), Dede-oğlu İsmâ’îl (çiftçi), Dâ’î Mehmed-oğlu Emrullah (ırgat), Abdülvehhâb-oğlu Alî (çiftçi), Çorbacı Ahmed-oğlu Süleymân (çiftçi), Hâcı Alî Ağa’nın-oğlu Mustafâ (çiftçi), Çorbacı Abdullâh-oğlu Hüseyin (çiftçi), Adalı Alî-oğlu Gök Ebûbekir (çiftçi), Recep Ömer-oğlu Recep (ırgat), Îsâ-oğlu Halîl (çiftçi), Selli-oğlu Mehmed (ırgat), Ya’kûb-oğlu Abdülgani (çiftçi), Bekri Mahmûd-oğlu İbrâhim (çiftçi), Bekri Mahmûd-oğlu Mevlüd (ırgat), Tatar Hüseyin-oğlu İbrâhim (çiftçi), Abdüllâtif-oğlu Memiş (imâm), Yahnici İbrâhim-oğlu Yûsuf (ırgat), Kıçıkırık Alî-oğlu Mehmed (ırgat), Hamza-oğlu Mehmed (ırgat), Ya’kûb Halîl-oğlu Hüseyin (çiftçi), Abdülmuttalîb-oğlu Âli (ırgat), Tiryaki Alî-oğlu Ömer (çiftçi), Süllü-oğlu Âli (çoban), Ya’kûb Alî-oğlu Osmân (çiftçi), Adaş Memiş-oğlu Yahyâ (meflûc), Adaş Memiş-oğlu Mustafâ (çiftçi), Ya’kûb Alî-oğlu Alî. (çiftçi), Kör Ahmed-oğlu Alî (ırgat), Süllü-oğlu Ahmed (ırgat), İsmâ’îl Efendi-oğlu Mehmed Efendi (imâm), Hâcı Selâm-oğlu Memiş (çiftçi), Eyyûb-oğlu Mahmûd (çiftçi), Osmân-oğlu Hatîb Ahmed Efendi (çiftçi), Mûsâ-oğlu İbrâhim (çiftçi), İnce Kara-oğlu Mustafâ (çiftçi), İnce Kara Mehmed-oğlu Mustafâ (ırgat), Kellâm Îsâ-oğlu Mehmed (çiftçi), Semerci Alî-oğlu Halîl (çiftçi), Çolak Ahmed-oğlu Mehmed (eytâm), Yaralı Mustafâ-oğlu Hasan (ırgat), Kurt Osmân-oğlu Memiş (ırgat), Hasan-oğlu Mûsâ (çiftçi), Cin Alî-oğlu Halîl (eskici), Kel Abdî-oğlu Abdî (çiftçi), Abdülganî-oğlu Alî (çiftçi), Koca Ahmed’in Abdî-oğlu Mehmed (çiftçi), Adalı Abdülkadîr-oğlu Mustafâ (çiftçi), Andal Süleymân-oğlu Alî (çiftçi), Hasan-oğlu Abdulvehhâb (eskici), Adalı Himmet-oğlu Velî (eytâm), Güccük Alî-oğlu Alî (çiftçi), Güccük İsmâ’îl’in Ömer-oğlu İsmâ’îl (ırgat), Hadî Köse-oğlu Hüseyin (çiftçi), Abdülhadî-oğlu Mehmed (ırgat), Abdülhadî-oğlu Osmân (ırgat), Hadimli Abdülmü’min (ırgat), Abdülhadî-oğlu İbrâhim (ırgat), İbrâhim-oğlu Şeyh Halîl (ihtiyâr), Kellem-oğlu İsmâ’îl (çiftçi), Hamza-oğlu Muhyiddin (çiftçi), Ağzıyumuk İbrâhim’in-oğlu Mehmed (çiftçi), Mustafâ-oğlu Hanım Hasan (çiftçi), Mucuk Mehmed-oğlu Mehmed (çiftçi), Boz Alî-oğlu Mûsâ (çiftçi), Boz Alî-oğlu Mehmed (çiftçi), Mucuk Mehmed-oğlu Mûsâ (çiftçi), Boz Alî-oğlu Süleymân (çiftçi), Mucuk Alî-oğlu Mehmed (ırgat), Canım Alî-oğlu Hamza (çiftçi), Hâcı Osmân-oğlu Mehmed (çiftçi), Sokağa Sığmaz Hüseyin-oğlu Alî (ırgat), Resil Mehmed-oğlu Mustafâ (ırgat), Hâcı Ebûbekir-oğlu Hâcı Hasan (çiftçi), Boşnak Resil-oğlu Ahmed (ırgat), Hâcı Osmân-oğlu Koca İbrâhim (çiftçi), Himmet-oğlu Hüseyin (ırgat), Hâcı Bekir-oğlu Hâcı Mehmed Efendi (çiftçi), Gümüş Beğ-oğlu Ömer Bey (çiftçi), Mustafâ Beğ-oğlu Süleymân (ırgat), Battâl Memiş-oğlu Alî (çiftçi), Emîr Mehmed-oğlu Alî (dülger), Battâl Abdullâh-oğlu Memiş (çiftçi), Ömer Ahmed-oğlu İbrâhim (çiftçi), Sarı Kethüdâ-oğlu Mûsâ (çiftçi), Ömer Mehmed-oğlu Mûsâ (çiftçi), Cirk Mehmed-oğlu Bayram (çiftçi), Kırtıllı Süleymân-oğlu Mehmed (ırgat), Kırtıllı-oğlu Süleymân-oğlu İsmâ’îl (çoban), Keleş Ahmed-oğlu Durmuş (ırgat), Ahi İsmâ’îl-oğlu Mehmed (çiftçi), Köse Velî-oğlu Mustafâ (ırgat), Hamza-oğlu İbrâhim (ırgat), Ketebeli Ahmed-oğlu Osmân (ırgat), Melik Salîh-oğlu Alî (çoban), Boyacı Mustafâ-oğlu Mustafâ (alil), Yunus-oğlu Süleymân (eytâm), Karamanlı Abdullâh-oğlu Alî (çoban), Alî Çelebi-oğlu Mehmed (çiftçi), Cirk Mehmed-oğlu Mustafâ (ırgat), Keleş Âli-oğlu Ömer (ırgat), Ahmed-oğlu Mehmed (çiftçi), Ankaralı Mehmed-oğlu Hasan (bir san’atla meşgul olmadığı), Ahmed-oğlu Ebûbekir (ırgat), Köse Mahmûd-oğlu Alî (çiftçi), Barutcu Osmân-oğlu Hüseyin (ırgat), Çolak Abdülkadîr-oğlu Mehmed (ırgat), Kart Hüseyin-oğlu Mustafâ (ırgat), Dellal Osmân-oğlu Mahmûd (ırgat), İsmâ’îl-oğlu Kara Nebî (çiftçi), Abdullâh-oğlu Duralî (ırgat), Mazlîn Mehmed-oğlu Alî (çiftçi), Hâcı Abdullâh-oğlu Osmân (ırgat), Abdüsselâm-oğlu Hüseyin Efendi (imâm), Ramazân-oğlu Muharrem (ırgat), İlhan Ahmed-oğlu Alî (çiftçi), Körpe Hüseyin-oğlu Âli (ırgat), Körpe Mehmed-oğlu Ömer (ırgat), Kara Abdullâh-oğlu Mahmûd (ırgat), Nazik İbrâhim-oğlu İbrâhim İsmâ’îl-oğlu İbrâhim (ırgat), Nâçâr İbrâhim-oğlu İsmâ’îl (çoban), Cennet Hasan-oğlu Hasan (çoban), Nazik Mustafâ-oğlu İbrâhim (ırgat), Körpe Mehmed-oğlu İbrâhim (ırgat), Çolak Ahmed-oğlu İbrâhim (çoban), Çoban Alî-oğlu Mehmed (çoban), Buldan İsmâ’îl-oğlu Alî (eytâm), Resil Ahmed-oğlu İsmâ’îl (çiftçi), Hâcı Osmân-oğlu Veysel (çiftçi), Nasûh-oğlu Ahmed (çiftçi), Bağdatlı Mustafâ-oğlu Abdullâh (çiftçi), Hâcı Boz-oğlu Mahmûd (ırgat), Hasan-oğlu Ahmed (alil), Abdî-oğlu Mustafâ (çiftçi), Koca Yûsuf-oğlu Mûsâ (çiftçi), Basmacı Abdullâh-oğlu Mustafâ (çiftçi), Basmacı Mustafâ-oğlu Hâcı Alî (çiftçi), Tunuslu Abdullâh-oğlu Osmân (çiftçi), İbrâhim-oğlu Hâcı Abdüsselam (çiftçi), Kör Abdülkadîr-oğlu Mustafâ (çiftçi), Abdulmuttalîp-oğlu Hasan Beğ (Şehrî 150 kuruş maaş ile sipâhi tekaüdü), Ankaralı Ömer-oğlu Mustafâ (çiftçi), Ahmed-oğlu Derviş Efendi (hatîb), Şa’bân İbrâhim-oğlu Mehmed (çiftçi), Muharrem-oğlu Hasan Beğ (Sipâhi Tekaüdü), Çoban Yûsuf-oğlu Abdî (çoban), İmâm Ahmed-oğlu İbrâhim (çiftçi), Arab Mûsâ-oğlu Seyyid (ırgat), Sarı Süleymân-oğlu Mehmed (ırgat), Süllü Ahmed-oğlu Abdülbâkî (çiftçi), Ordu-oğlu Mustafâ (çiftçi), Mustafâ-oğlu Abdülhalîm (çoban), Cor Mustafâ-oğlu İsmâ’îl (ırgat), Ankaralı Alî’nin Damadı Emîn (ırgat), Â’ma Süleymân-oğlu Hasan (ırgat), Salîh-oğlu Mehmed (ırgat), Boz Hasan-oğlu Ahmed (çiftçi), Ordu İbrâhim-oğlu Bayram (çiftçi), Taktak İsmâ’îl-oğlu Mehmed (eytâm), Şahin Osmân-oğlu Abdullâh (çiftçi), İsmâ’îl-oğlu Söylemez Süleymân (meflûc), Mustafâ-oğlu Satı Mehmed (berber), Abdülkerîm-oğlu Mahmûd (çiftçi), Hâcı Ramazân-oğlu Abdurrahmân (çiftçi), Yûsuf-oğlu Sinan (çiftçi), Sinan-oğlu Mehmed (çiftçi), Safer Hasan-oğlu Mustafâ (ırgat), Sarı İdris-oğlu Mehmed (ırgat), Kart Mehmed-oğlu Mustafâ (ırgat), Kart Mehmed-oğlu Alî (çiftçi), Yamakçı Mûsâ-oğlu Durmuş (ırgat), İsmâ’îl-oğlu Güccük Mustafâ (çiftçi), Fellah Mahmûd-oğlu Süleymân (alil), Halîl-oğlu Hâcı Mustafâ (demirci), Abdullâh-oğlu Süleymân (berber), Ordu Hasan-oğlu Mehmed (çiftçi), Kara Velî-oğlu Mehmed (ırgat), Katırcı Mehmed-oğlu Hasan (çoban), Abdullâh Efendi-oğlu Mustafâ (fukara güruhundan), Aladağlı Mehmed-oğlu Mustafâ (fukara güruhundan) ve Hâcı Mustafâ-oğlu Hoca İdris’dir (ırgat) (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10434).

Hâne sayısı 256 olan İlisıra’da; 34 bargir (beygir), 68 camus (manda), 5 camus (manda) tanası, 4 boz deve, 1 tülü deve, 1 esb (at), 1.803 adet ganem (koyun), 154 toklu, 178 inek, 10 tanalı inek, 1.820 keçi, 178 oğlak, 371 merkep, 37 merkep sıpası, 3 sıpalı merkep, 346 öküz, 41 tana, 1 tay, 3 tosun, 87 zenbûr (arı) kovanı,7 asiyâb (değirmen) hissesi, 5 dönüm bahçe, 428,5 dönüm bağ, 93,25 dönüm boyalık arsa, 1 demirci dükkânı, 1100 dönüm alâ (verimli)  tarla, 3.431,5 dönüm ednâ (verimsiz) tarla, 57 dönüm evsât (orta hâlli)  tarla, 2.211,5 dönüm hâlî (boş, işlenmemiş) tarla, 2.377 dönüm mezrû (ekili) tarla varlığı kayıtlıdır.

Emlâk kıymeti 103.941 kuruş, hayvân kıymeti 139.041 kuruş, temettü’atı 48.130 kuruş, hâne başı ortalama gelir 1.137 kuruş ve tekâlifi 21.595 kuruştur (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10442, s. 132-166).

26 Teşrîn-i evvel 1325 (8 Kasım 1909) tarihinde ibtidâî mektepleri mevcut olup da muallim maaşları yeniden düzenlenerek açılacak olan bazı köylerin isimlerinin yer aldığı liste yayınlanmıştır. Bu listede Karaman dâhilinde Kılbasan, Gaferyad, İlisıra, İbrala ve Fezkale köyleri yer almaktadır. R. 1325/ M. 1909 senesi Kasım ayı başına kadar açılması düşünülen bu mekteplerle ilgili şartlar, Vilâyet Tensîk Komisyonu tarafından kararlaştırılmıştır. Vilâyet makamından ilgililere bu konuda bilgi verilerek, gereğinin yapılması emredilmiştir. Söz konusu mekteplerde muallimlerin maâşlarının 1325 (1909) senesi Kasım ayı başlangıcından itibaren aylık 200 kurûş olarak maârif hissesinden ödenmesi, Bu mekteplere tayin edilecek muallimlerin ise dâr’ül-muallimîn mezunlarından veya ehliyetnâmesi olanlarla bu konuda gerekli vasıflara sahip bulunanlardan seçilerek tayini ve ilgili yerlerce gerekli vasıflara sahip muallimler bulunamayacaksa vilayetçe tayin edilerek gönderilmek üzere bilgi verilmesi istenmiştir (Konya Vilâyet Gazetesi, nr. 1942, s. 2).

4 Ağustos 1332 (17 Ağustos 1916) tarihinde Karaman, Ereğli ve Sultaniye (Karapınar) kazâları arasında eşkıyalık yapan asker kaçağı Karaman’ın İlisıra köyünden Kabakoğlu Derviş’in jandarmalar tarafından yakalandığı hakkında, Konya Valiliği’nden İçişleri Bakanlığı’na yazı gönderilmiştir:

“(Konya Vilâyeti’nden),

Dâhiliye Nezâret-i Celîlesi’ne,

Devletlü efendim hazretleri,

Bundan beş mâh mukaddem kıt’a-i askeriyesinden firârla memleketine gelerek Karaman, Ereğli ve Sultaniye kazâları aralarında İngiliz mavzeri ile müsellah olduğu hâlde tarîk-i şekâvete cür’et ve iki şahsı katl eden Karaman’ın İlisıra karyesinden Kabakoğlu Derviş nâm cânî Temmuz’un yirmi sekizinci günü (28 Temmuz 1332) Mecidiye karyesinde bir hânede karı raks etdirmekde iken ta’kîbine çıkarılan jandarma müfrezeleri tarafından mezkûr hâne ablukaya alınarak teslîm olması için nesâyih-i lâzıme icrâ edilmiş ise de silahla müdâfa’a ve mukâbeleye kıyâm etmesiyle bir sâ’at devâm eden müsâdeme netîcesinde teslîm-i nefse mecbûr etdirilerek derdest edildiği ve bu miyânda Bozkır kazâsı bölük çavuşlarından Raşid’in sol bacağından mecrûh olduğu Vilâyet Jandarma Alay Kumandanlığı’ndan mu’tî jurnal üzerine berây-ı ma’lûmât arz olunur, ol bâbda emr ü fermân hazret-i men lehü’l-emrindir.

Fî 17 Şevval sene [1]334 ve fî 4 Ağustos sene [1]332

[imza] Vali Vekîli Defterdâr” (BOA, DH. EUM. 5. Şb, 27 /28).

1934 yılında İlisıra nahiye merkezi; İlisıra Köyü’nden Gaferyâd (Kâzımkarabekir) Köyü’ne nakledilmiştir (12 Mayıs 1934 tarihli ve 2698 sayılı Resmî Gazete). Gaferyâd (Kâzımkarabekir) merkezli ama adı İlisıra nâhiyesi olarak devam etmiştir.

8 Mart 1947 tarihinden itibaren İlisıra Köyü’ne bağlı Masara Çiftliği, Yoğunlar Çiftliği’ni de kendi çevresine almak suretiyle “Masara” adlı ayrı köy haline getirilmiştir (21 Mart 1947 tarihli ve 6562 sayılı Resmî Gazete).

İdare Heyeti’nin 26 Eylül 1946 tarihli kararıyla İlisıra Nâhiyesi’nin adının ecnebi (yabancı) ve asıldan bozulma bir kelime olduğu nâhiye merkezinin Gaferyâd olduğuna göre, İlisıra ile alakası olmadığından “Gaferyâd” olarak değiştirilmiştir (30 Mayıs 1947).

Devlet Şurası’nın (Danıştay) muvafık mütalâasına dayanan Dahiliye Vekâleti’nin (İçişleri Bakanlığı) 12 Nisan 1956 tarihli ve 621-314-72/7133 sayılı yazısı üzerine, 1580 sayılı Kanunun 9 uncu maddesine göre, İcra Vekilleri Heyeti’nce 21 Nisan 1956 tarihinde “Gaferiyâd” adının “Kâzımkarabekir” olarak değiştirilmesi kararlaştırılmıştır (16 Mayıs 1956 tarihli ve 9308 sayılı Resmî Gazete).

13 Haziran 1956 tarihinde Konya Vilâyetinin Karaman Kazasına bağlı Gaferyâd Nahiyesi’nin adı “Kâzımkarabekir” olarak değiştirilmiştir (2 Temmuz 1956 tarihli ve 9347 sayılı Resmî Gazete).

Günümüzde İlisıra adında bir yerleşim yeri bulunmamaktadır. Şanlıurfa Viranşehir-İlçe Merkezi’ndeki bir mahallenin adı Yollarbaşı’dır.

GÜLCAN, köyün önündeki höyüğün Hititler veya Frikyalılar çağından kalma olduğunun sanıldığını ve buranın ilk insanlarının İsoriler olduğunu kaydetmiştir.

İlisıra’nın Necib Ağalar denilen ailenin mensup bulunduğu sipâhi ağasının üssü olduğunu kaydeden GÜLCAN, Akçamahmud, Pınarbaşı, Göndere ve Menderegümü’nün bu sipâhi ağasının zeâmeti ve timarı olduğunu ifade etmiştir.

Köyde; Sadık Sultan ve İshak Baba türbesi bulunmaktadır. Sadık Sultan’ın Mevlânâ Celâleddin Rumi’nin kandilcisi olduğu söylenmektedir. Ne vakit yaşadığı, ne vakit öldüğü belli değildir. GÜLCAN ise bu zâtın Mevlevî değil, Rufâî ve Kadirî tarikatı ileri gelenlerinden olduğunu iddia etmiştir. İshak Baba da halk arasında saygı gösterilen ve mertebesi yüksek bir zâttır.

Köyde; 10 adet câmii (Asar/ Hisar, Ulu (Büyük) Câmii, Çarşı, Garip (Fıstık), Gücar (İshakbaba), Hacıilyas (Kasabakapı),  Küçükkapı, Özkes, Pelitaltı ve Recep Hoca) ve 9 adet mezarlık bulunmaktadır. Bu camilerden 2 tanesi (Ulu ve Pelitaltı Câmii) tarihidir.

Ulu Cami/ Câmi-i Kebîr; Selçuklular zamanında 642 (1235) yılında inşa edilmiştir. Câmi, muntazam kesme taşlardan yapılmıştır. Yapıda devşirme yani gayr-i İslamî devirlerin mimarî enkazı da kullanılmıştır. Kıble duvarının dışında bir kiliseden getirildiği anlaşılan, üstünde haç (istavroz) kabartması bulunan bir taş yerleştirilmiştir. Haçın iki ucunda kalp şekilleri vardır. Câmi, mescid ve Cumalık (yazlık-kışlık) şeklinde iki parçadır. 7 âdi taşın kemerlediği kapısının üstünde başka yerden getirildiği anlaşılan Cin Suresi’nin 18. ayeti yazılıdır. Son cemaat yerini katran ağacından yapılmış dört sütunun tuttuğu toprak dam örtmektedir. Sütunların ahşap başlıklarını zarif istalâktitler süsler. Son cemâat yerinin sağında eskiden bir mektep vardı, şimdi bu yıkılmış üstündeki kitâbeli taş da mâbedin türbe tarafındaki duvarının köşesine yerleştirilmiştir.

Dört katran direk üzerine yüklenen toprak damın örttüğü yazlık kısım soluna, kıble tarafına ve kışlık kısmına açılan ikişer pencereden ışık almaktadır. Mihrabı alçıdandır. Mihrabın iki tarafında ve istalâktitlerinin üstünde “Devamlı izzet, ikbâl, selâmet ve sâhibi için saadettir” dua cümleleri tekrarlanmıştır. Bu dua cümleleri askerî müzede bulunan bir çok miğferlerin, kolçakların ve zırhların üstlerinde de görülmektedir. Geometrik ve bitkisel süsleri çok iyi yapılmıştır.

Kışlık ve cumalık denilen kısma sağdaki bir kapıdan geçilmekte olup, kapı kanatları orijinaldir. Türk kakma ve tahta işleme san’atının şaheser bir örneğidir. Demir çivileri de enteresandır. Fildişi ve kemik kakmalarla süslenen kapı kanatlarının üst kısımlarında birer hadis yazılıdır. Ancak bu hadislerin bir kısmı okunamaz haldedir.

Cumalık kısımda katran sütunlar üzerine altı boğdam halinde oturtulmuş tahta iki tavanlı dam örtmektedir. Bu kısımda 18 tane sütun olmak üzere kışlık yerle beraber toplam 22 adet katran sütunlar üzerinde topraktan oturtulmuştur. Burası da iki sıra halinde 17 pencereden ışık almaktadır. Mihrabı istalaktitli alçıdandır. Mihrabın muhtelif yerlerinde Selçuklu devrine ait yedi sekiz parça çini mevcuttur. Altı köşeli mavi iki çini ile kelime-i tevhid tamamlanmıştır. İki mihrabı da orijinal istalaktitli alçıdandır.

Evliyâ Çelebi, Seyahatnâmesi’nde cemaatinin kesretinden (çokluk) bahsetmiştir.

Caminin ilk tamiratı 940 (1535) yılında Kanuni döneminde yapılmıştır. 1942 yılında tamirat geçirmiş, 1961 yılında da bütün duvarlar giriş haricinde yeniden inşa edilmiş olup, topraktan kaldırılarak kiremitle daha sonra çinko ile kaplanmıştır.

Orta Câmii, 1957 yılında yeniden yapılmıştır. Avlu duvarı önündeki iki mor renkli taş Kızıl Kilise harabelerinden getirilmiştir. Minârenin küpünde de Kızıl Kilise harabelerinden getirilmiş bir lâhid parçası kullanılmıştır. Camiin önünde fesli ve uzun püsküllü serpuşu bulunan bir mezar bulunmaktadır. Bu mezar H. 1259/ M. 1843 yılında vefat eden ve hayırsever bir zât olan Gümüş Mehmet Ağa’ya aittir.

Köyde; 11 adet kilise (Bulanıkpınarüstü, Büyükkale, Emirme, Kartalkaya, Kızıl, Kocakale, Kocatepe, Küçükkale, Meliz ve Topraklık) kalıntısı bulunmaktadır.

Kasaba içinde Selçuklular’dan kalma 1 adet hamam (Köseoğlu Hamamı) mevcuttur. Bu hamamı işletenlerin torunları köyde “Köseoğlu” soyadını almıştır. Bu hamam bugün faal değildir.

Köyde belediye teşlkilatı 1948 yılında teşkil edilmiştir. Ancak 2007 yılı içerisinde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından adrese dayalı yapmış olduğu nüfus sayım sonuçlarının açıklamış, 22 Mart 2008 tarihli ve 26824 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun”un Geçici 1 nci maddesinde TÜİK verilerinde nüfusu 2 binin altında kalan ve 4 nolu cetvelde yazılı belediyelerin tüzel kişilikleri kaldırılarak köye dönüştürülmüştür.

Danıştay 8 inci Daire Başkanlığı’nın almış olduğu 19 Aralık 2008 gün ve E: 2008/ 4826, K: 2008/ 8384 sayılı kararı gereğince belediye başkanlığı tarafından TÜİK tarafından yapılan nüfus sayımına itiraz ve Konya İdari Mahkemesi’ne açılan dava ile bir kez daha belediyelerin tüzel kişiliğinin devam etmesinden dolayı Yollarbaşı’nda 28 Mart 2009 tarihinde belediye seçimleri son kez yapılmıştır.

Böylece Yollarbaşı Belediyesi, 6 Aralık 2012 tarihli ve 28489 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”la nüfusu 2 binin altında kaldığından kapatılmıştır.

Belediye başkanları; Mehmet SARIÜZÜM (2009-2014), Hasan Hüseyin TÜRKER (2004-2009), İbrahim AKTAŞ (1999-2004), Hasan Hüseyin TÜRKER (1994-1999), Osman ÜNÜVAR (1989-1994), Ahmet DEMİREL (1984-1989), İ. Hakkı GÜRBÜZ (1980-1984), Osman ŞİŞMANOĞLU (1977-1980), Hüseyin BUĞDAYCI (1969-1977), Bahattin KEKLİK (1964-1969), Remzi SARIALTIN (1960-1964) ve Mehmet AKSOY’dur (1955-1960).

Köy, 924 (1518) yılında 101 hâne ve 200 Müslüman neferden ibaretti

935 (1529) yılında 138 hâne ve 240 Müslüman neferden müteşekkildi.

1246 (1831) tarihli Lârende Nüfus Defteri’nde (COA, Nfs. d 3451); İlisıra Köyü, 336 hanede 834 kişi olarak kayıtlıdır.

1256 (1840) yılı Temettü’ât Defteri’nde İlisıra köyü; 256 hânede 652 erkek olarak kayıtlıdır. Buna göre nüfusunun 1.304-1.536 kişi arasında olduğu tahmin edilmektedir.

Köy, 1290 (1873) yılı Konya Vilâyeti Salnâmesi’ne (İl Yıllığı) göre 836 kişidir.

1311 (1893) yılı Konya Vilâyeti Salnâmesi’nde 1.509 kişi kayıtlıdır.

1314 (1896) yılı Konya Vilâyeti Salnâmesi’nde 243 hânede, 1.509 kişi kayıtlıdır.

1320 (1905) yılı Konya Vilâyeti Salnâmesi’nde 1.571 kişi olarak tespit edilmiştir.

Sapancalı Muallim H. Hüsnü Bey, 1338 (1922) yılında köyün nüfusunu 310 hâne ve 1.100 kişi olarak kaydetmiştir.

1341 (1925) yılında yapılacak mebus (milletvekili) seçimi için hazırlanan nüfus defterine göre nüfusu 1.729 kişidir.

Köy; 1935’de 1.474, 1940’da 1.762, 1945’de 1.715, 1950’de 1.717, 1955’de 2.000, 1960’da 2.169, 1965’de 2.528, 1970’de 2.367, 1975’de 2.877, 1980’de 2.430, 1985’de 2.427, 1990’da 2.028 ve 2000’de 2.636 kişi olarak sayılmıştır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2007 yılında geçilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) göre köyün nüfusu 1.263 kişidir.

2008’de 1.191, 2009’da 1.203, 2010’da 1.200, 2011’de 1.267, 2012’de 1.191, 2013’de 1.151, 2014’de 1.122, 2015’de 1.069, 2016’da 1.052, 2017’de 1.054, 2017’de 1.018, 2019’da 989, 2020’de 975 ve 2021’de 973 kişi olarak tespit edilmiştir.

Yollarbaşı halkının büyük bir kısmı Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde işçi olarak çalışmaktadır. Bu işçilerin yazın tatilini geçirmek üzere köye döndüklerinde nüfusu ikiye katlanmaktadır.

Köy nüfusuna kayıtlı ailelerin soyadları; Acar (Naçarlar), Avkan (Muallim), Ak, Akar, Akarçay, Akarsu, Aker, Akkanat, Akkaya, Aksay, Aksoy, Aktaş, Aküzüm (Hasselâmoğlu), Alanyalı, Albayrak, Alsar, Altay, Altunay, Andal, Ankaralı, Arabacı, Aras, Arı, Arıkan, Arkadaş, Arlı, Armutcu, Arslan, Arslanbaş, Atalay,  Atay, Atıcı, Avcı, Ay, Aydın, Aydınalp, Aydınlı, Aydoğan, Bağcı, Bakırcı, Balcı, Baltacı, Bayar, Bayrakçı, Berber, Bostancı, Boyalı, Boz, Bozal, Bozkır, Bozkurt, Buğdaycı, Bulanık, Bulduk, Bulut, Bülbül, Büyük, Camcı, Canbulat, Cengiz, Ceran, Coşkun, Çakıl, Çalışkan, Çelik, Çelikkaya, Çetin, Çınar, Çimen, Çoban, Çolak, Çıbıkçı, Çiçek, Demiralp, Demirci, Demirçivi (Demirci Ömer), Demirel, Demiröz (Demirci), Deniz, Dereli, Doğan, Dokuman, Duman, Dülger, Düzdaş, Ekiz, Elmalı, Erdem, Erdemir, Erdeo, Ergincanlı, Ergün, Eriş, Ermenekli, Eroğlu, Ertaş, Erzincanlı, Eyvaz, Gedikli, Genç, Gencer, Gezer, Göçer, Gök, Gökalp (Gök Derviş), Göktaş (Onbaşı Dede), Gönder, Gören, Görpe, Güçlü, Güleç, Gülcan (Hamamcı İdris), Gümüş, Güneş, Gür (Emicik), Gürbüz, Gürel, Gürsoy, Güven, Güzel, Hacıvelioğlu, Harman, Irmak, Işık, İlkyaz, ince, İncekara, İşçi, İşyeri, Kabakçı, Kanat, Kalkan, Kanat, Kap, Kaplan, Kapucu, Kara, Karabulut, Karadağ (Türkmen Halil), Karagöz, Karakaya, Karan, Karaüzüm, Kart, Kazan, Keklik, Keleş, Kılıçarslan, Kılınç, Kısacık, Kısacıkoğlu, Kış, Kızılgün (Kümük Ahmet), Kirtiş, Kocamaz, Kocaoğlu, Koçak, Konal, Koruk, Koşar, Köseoğlu, Kömürcü, Kurban, Kurşun, Kuru, Kuzucu, Küçük, Küçükberber, Küçükkara, Küçükler, Küçükoğlu, Kütük, Leylek, Marangoz, Mermer, Mermertaş, Mutlu, Oğuz, Okuyucu, Onat, Orduoğlu, Orman, Ovalı, Önder (Nebioğlu), Öskez (Kadılar), Özalp, Özcan, Özel, Özenç, Özer, Özgünel, Özkan, Özsoy (Nedimin Mehmet), Öztaş, Öztürk, Peker, Pınarbaşı, Polat, Pirişçi (Hasselâmlar), Polat, Sağsu, Sağtaş, Sarıaltın, Sarıerik, Sarıkamış, Sarıkaya (Battal Ali), Sarıtaş, Sarıüzüm, Sarnıç, Savran (Keleş Hüseyin), Saygılı, Serçe, Sert, Sezer, Silay, Solak, Solgun (Naçaroğlu), Sucu, Sungar, Şahin, Şekerci, Şen, Şimşek, Şişmanoğlu, Sonyaz (Bekirin Mehmet Koruklar), Tahtabıçak, Tahtalı, Taktak, Tandoğan (Emir Dede), Taş, Tekin, Topal, Toprak, Toptaş, Tosun, Tuncer, Tunçcan, Turan, Turgut, Turgüler, Türker, Türkkanı, Uslu, Uyar, Uysal, Uzun, Ünal, Ünüvar, Üstündağ (Kurtlular), Üzümcü, Veziroğlu, Vural, Yağcı, Yağlıoğlu, Yakıcı, Yalçınkaya (Yörük Hafız), Yanar, Yaman, Yapıcı, Yaprak (Kütük Havva), Yaprakçı, Yaralı, Yargı, Yaşar, Yavuz, Yazıcı, Yeşil, Yıldırım, Yıldız, Yılmaz, Yozgatlı, Yüksekdağ, Yüksel, Yürük ve Yüzgeç’tir.

819 seçmeni olan Yollarbaşı Köyü’nde 1 Kasım 2015 günü yapılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde 699 seçmen 1419, 1420 ve 1421 numaralı sandıklarda oy kullanmıştır. 679 oy geçerli sayılırken, 20 oy geçersiz sayılmıştır.

Yollarbaşılılar, 499 oyla en fazla AK Parti’yi tercih etmişlerdir. MHP 98 oy ve CHP 57 oy almıştır. HDP’ye ise hiç oy çıkmamıştır.

16 Nisan 2017 tarihinde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halkoylaması (referandum) sonuçlarına göre; Yollarbaşı Köyü’nde %79,46 evet çıkarken, %20,54 oranında hayır çıkmıştır.

Avukat olan 1954 İlisıra doğumlu Ali PINARBAŞI, XVIII. dönem Anavatan Partisi’nden (ANAP) Konya milletvekilliği yapmıştır. TBMM anayasa (1987-1989) ve adalet (1989-1991) komisyonlarında görev alan PINARBAŞI, Karaman’ın il olmasında etkin rol oynamıştır.

Köyün muhtarı, Hacı Ali KÜÇÜKBERBER’dir [irtibat numarası: 0 (530) 243 31 77].

Köyün azaları; Muharrem AY, Ali AKIN, Onur EYVAZ ve Mustafa AKER’dir.

Köyün mevkileri; Akçamahmut, Apilininbağı, Arapkoyağı, Ayasın, Ayıpınarı, Başpınar, Belyolu, Beyoturumkayası,  B.kluboyun, Büyükkale, Çakıl, Çataldere, Çiftlik, Çınaryolu, Çopurunkoyağı, Çukurbağ, Dedeardıç, Değirmenderesi, Dere, Duraydayolu, Düdüğümyolu, Düdüğümkırı, Düdüğümköşkü, Düdüğünkırı, Gerey, Göller, Gönderekırı, Gümüşünkocakoyak,Gürün, Gürünyolu, Gürüz, Gürüzyolu, Gürüzüntepe, Hacıömerinçatı, Hacıilyas, Istanaz, İkiözdenyolu, İkiözden, İkiözdenkırı, İkiözdenyolarası, İkiözdenyolu, İlyasınçatı, İstasyonkırı, Kabaağaç, Kabaağaçkırı, Kabaağaçyolu, Kağnıyolu, Kanlıkavak, Karaağaç, Karacalarkırı, Karaçar, Karaçöğür, Karalgaziyolu, Karlıkkırı, Kartkoyağı, Kasababağları, Kasabaçukuru, Kasabakırı, Kasabayolu, Kaşyoluarası, Kayaönü, Kelleminçatı, Kızılçubuk, Kızılçubukçatı, Kızılyol, Kiliseyolu, Kocatepesi, Kozağaç, Kömelik, Kömürlüyer, Körbağyolu, Körköprü, Kösürelik, Kösyolu, Köşkkırı, Köşkyoluarası, Köşkyolu, Köyiçi, Köykırı, Kullukyeri, Kurbağayolu, Kuslukkırı, Kuyucak, Kuyucakyolu, Kuzlukhan, Kuzulukkırı, Küçükkale, Kürüz, Manda, Marayolu, Masaraıtırı, Masarayolu, Masarakırı, Masarayolu, Merayolu, Mercikkırı, Mercikyolu, Merdivenlikuyu, Mere, Mezarardı, Mucuğunbağı, Nebisekisi, Özdeniçi, Özdeninkaşı, Özdenkırı, Özdenyolu, Özdenyoluarası, Özkes, Özkesderesi, Özkesyolu, Palamuttepe, Pamukluk, Sapseki, Sinaryolu, Sinarkırı, Suvermez, Şehirkırı, Şehiryolu, Taşlıkoyak, Tosbağayolu, Tosbalık, Tosbağalıkkırı, Tozlukuyu, Tuzlukkırı, Ufacık, Uluk, Uluyol, Yoğunlarkırı, Yoğunlaryolu ve Yörüköldükoyağı’dır.

Köyün bağları ve kuyuları; Ahmetoğlu Koyağı, Akçeşme (Topçunun Kuyu), Altınlı Kaya, Avarlık (Fartlı Kuyu), Battalın Koyak (solda), Bentin Başı (Çoban, Köseoğlu Kuyusu), Çalılı Dere, Emir Ali’nin Koyağı, Gerey (Gıcırın Kuyu), Gergah Kolu (Kabakçı Kuyu (solda), Havuttepe, Henifi Damı, İncekaralı Koyağı, Kamışlı Büklüm (Kamışlıbüklüm Kuyusu), Karaaslan (Karaaslan Kuyusu), Kaya Boğazı, Kızılkisle, Kiraz Deresi (Bayram Orman Kuyusu), Kösürelik, Lâletaş, Makinelibağ, Meliz Ardı (Zıpır Kuyu), Omaroğlu Koyağı (solda), Öskezin Çelengi, Sinan Koyağı, Sokak Kaya (Ikış Kuyusu), Su Vermez, Tahtalının Koyağı, Taş Ağılı, Tilki Kalesi, Topraklık, Yılanlı Koyak ve Yörük Mezarlığı’dır (Şıhdede Kuyusu).

Köyün yolları ve kuyuları; Ahca Mahmut Yolu (Tekeli Kuyu), Bel Yolu, Bozal’ın Çat, Büyük Özden Yolu, Cevizli Koyak (Cevizli Kuyu), Durayda Yolu (Karaoğlanlar Kuyu), Düdüğüm Yolu (Tellek Kuyu), Eskişehir Yolu (taşyol), Gürüz Yolu (Kabakçı Kuyu), Hâcı Ömer’in Çat, Istanas Çatı, Kabaağaç Yolu, Kağnı Yolu, Karacalar Yolu, Karalgazi Yolu, Kart Koyağı (Bahattin Kuyu), Kasaba Yolu (taşyol) (Görpe Kuyu), Kellemin Çat, Kızılçıbık Yolu, Körbağ Yolu, Köşk Yolu (Kabak Kuyu), Kum Yolu, Kuyucak Yolu, Küçük Kilise Yolu, Masara Yolu (Şiddet Kuyu), Mercik Yolu, Mere Yolu, Özkes Yolu, Palamut Tepe Yolu, Sinar Yolu (asfalt yol) (Hafızhacı Kuyu), Şehir Özden Yolu, Tosbağalık Yolu, Ulu Kasaba Yolu, Yoğunlar Çatı ve Yoğunlar Yolu’dur.

Köyün mahalle ve sokaklarındaki kuyular; Asar Kuyu, Baldan Himmet Kuyusu, Battal  Kuyusu, Bozlak Kuyusu, Demirci Kuyusu, Dış Kuyu (Çopurların meydanda), Duman Kuyusu, Ekiz Kuyusu, Fıstık Kuyusu, Goruk Kuyusu, Gücar Kuyusu, Hacı Ömer Kuyusu, Hacı Ahmet Kuyusu, Hafızhoca Kuyusu (Yılmaz’lar), Hatıp Kuyusu, Hetdat Kuyusu (çeşmenin yanı), Kabak  Kuyusu, Kart Kuyu, Kasaba Kapısı Kuyusu (Salon yanı), Kellem Kuyusu, Kocaoğlanların Kuyusu, Küçükkapı Kuyusu (Baltacı’lar yanı), Mazlum Kuyusu, Meydan Kuyusu (Karaüzüm’lerin  anı), Naçar Kuyu (Mezarlığın önü), Okkalar Kuyusu (Çıkmaz sokakta), Ordu Kuyusu  (Çiçek Sokağı), Pelitaltı Kuyusu, Taşlı Kuyu (Igıdaların evi yanında), Topal Şaban Kuyusu, Zıpır Hüseyin Kuyusu (Çamurlu Sokak) ve Zıpır Ömer Kuyusu’dur (Ordu Ali’nin evi yanında).

Köye su şebekesi 1960 yılında gelmiştir. Bu tarihten itibaren evlere abone verilmeye başlandığından önce sokaklardaki çeşmeler, sonrada kuyular kapanmıştır.

Üç tarihî çeşmeden sadece biri ayakta kalabilmiştir. Bunlar; Hetdat Çeşmesi (Ulu Camii meydanı, ayaktadır), Asar Câmii Çeşmesi ve Kasaba Kapı Çeşmesi’dir.

Köyün geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Köyün sulu tarıma elverişli alanlarıyla tarım ve hayvancılık gelişmektedir.

Köyde buğday başta olmak üzere arpa, mısır, üzüm, badem, elma, kuru fasulye, nohut, ayçiçeği, Macar fiği, yonca, kavun, karpuz, kiraz ve soğan gibi ürünler yetiştirilmektedir. 3.673 dekar alan nadasa bırakılmaktadır.

Köy 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu kapsamında 2005 yılında 12.954,4 hektar alan başarı ile toplulaştırılmıştır.

Köyün 1.124 büyükbaş ve 2.057 küçükbaş hayvan varlığı bulunmaktadır.

Köyde; tarım kredi (2165 sayılı), tarımsal kalkınma ve sulama kooperatifleri bulunmaktadır.

1997 yılında kurulan sulama kooperatifinin 104 ortağı bulunmaktadır ve 2.300 dekar alanda sulama hizmeti vermektedir.

Köyde, Devlet Su İşleri (DSİ) Konya 4. Bölge Müdürü tarafından plânlanan gölet ve sulama inşaatının sözleşmesi 25 Mart 2016 tarihinde imzalanmıştır. Sözleşme kapsamında temelden 23,5 m yüksekliğinde kil çekirdek homojen dolgu gölet ve 2.670 dekar basınçlı borulu sulama inşaatı yapılacaktır. 7 milyon 505 bin TL sözleşme bedeli olan iş, yer tesliminden itibaren 650 takvim gününde tamamlanacaktır.

DSİ 42. Şube Müdürlüğü kontrollüğünde devam eden Yolllarbaşı Göleti ve Sulaması işinde Ekim 2016 itibarıyla %42 fizikî gerçekleşme sağlanmıştır.

Köyün yaklaşık 8 km güneyinde ve Öskez Deresi üzerinde yer alan tesisin tamamlanmasıyla 2.670 dekar tarım alanı borulu şebeke tipi sistemle sulanacak ve 267 kişiye istihdam sağlanacaktır.

Köyün arazi kadastrosu 31 Aralık 1997 yılında tamamlanmıştır. Orman kadastrosu 3 Nisan 1998 yılında ilân edilmiş olup, 1.655,7 hektar orman varlığı bulunmaktadır.

Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) Karaman ili Maden Haritası’na (2006) göre köyde “mangenez” madeni bulunmaktadır.

Köyde bakkal, hububatçı, kahvehâne, berber, demir doğrama atölyesi, inşaatçı ve marangoz bulunmaktadır.

Köyde ilk ve ortaokul mevcut olup eğitim ve öğretime devam etmektedir. Ayrıca halk kütüphanesi bulunmaktadır.

Köye üç otobüs ve transport ile Karaman’a düzenli olarak ulaşım sağlanmaktadır.

Köyün dolması ile meşhurdur. İlisıra dolması yapımında; taze veya kuru patlıcan (uzun ince doğranmış) bulgur, kıyma, maydanoz, baharat, tereyağı, salça, tuz ve domates kullanılmaktadır.

Önce kuru patlıcan haşlanır. Kıyma, bulgur, rendelenmiş domates, salça, maydanoz ve baharat ilave edilen harç karıştırılır ve el içerisinde oval hale getirilir.(İçli köfte şeklinde) daha sonra haşlanmış patlıcanlar dışında sarılarak tencereye yerleştirilir. Üzerine örtecek kadar su konur. Tuz ilave edilir. Bir ağırlık konarak ağzı kapatılır ve 45 dakika pişirilir. Sarımsaklı süzme yoğurt ilâve edilerek afiyetle yenmektedir.

Bidik, köye özgü bir çörek çeşididir. Kahvaltı ve ikindi çayında yenilen bidik, yol azığı için de ideâldır. Bidiğin malzemeleri; un, maya, tuz, süt ve yağdır. Yoğrulan hamur bir saat bekletildikten sonra, beze yapılarak içi çukur olarak şekillendirilir. Tepsiye sıralanan bidiklerin çukurları çırpılmış olan yumurta ile doldurulur. Kenarlarına bir fırça ile yumurta sürülür ve birer çay kaşığı tereyağ tam ortasına konur. Az miktarda tuz ve çörekotu (cüccem) serpilir. Fırına verilen bidikler kızarıncaya kadar pişirilir.

BİBLİYOGRAFYA:

Alâaddin Aköz, XVI. Asırda Lârende Kazâsı Hakkında, Osmanlı Araştırmaları XII, İstanbul 1993, s. 112, 122; Yücel Dağlı, Seyit Ali Kahraman, Robert Dankoff, Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, İstanbul 2005, c. 9, s. 156, 157; Sevda Gürbüz, 296 Numaralı Karaman Şer’iye Sicili Çerçevesinde 1829-1832 Yılları Arasında Karaman’da Sosyal, İdarî ve Hukukî Hayat, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2009, s. 49, 74, 75, 102, 103, 159, 161, 166, 245, 250, 251, 265, 267, 271, 272, 273, 315, 424, 425, 426, 440, 441; Fatma Keser, Konya Vilâyet Gazetesi’ne Göre II. Meşrutiyet Başlarında Konya Sancağı, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2008, s. 375; Hatem Aka, H. 1186-1190 (M. 1772-1776) Tarihli 290 Numaralı Karaman Şer’iye Sicil Defterinin İncelenmesi, Selçuk Üniversitesi (Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 1994, s.78, 80, 81, 85, 87, 89, 90, 92, 94, 95, 100; Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları, Dahiliye Vekaleti, İstanbul 1928, s. 853; İbrahim Hakkı Konyalı, Âbide ve Kitâbeleri İle Karaman Tarihi (Ermenek ve Mut Âbideleri), İstanbul 1967, s. 30, 161, 147, 185, 338, 345, 360 ; Osman Gümüşçü, XVI. Yüzyıl Larende (Karaman) Kazası’nda Yerleşme ve Nüfus, Ankara 2001, s. 36, 38, 61, 71, 99, 112, 113, 173, 175, 180, 188, 195, 215; Cengiz Eroğlu, Murat Babuçoğlu, Fuat Tigin, Osmanlı Arşiv Belgelerinde Sultaniye-i Karapınar, Ankara 2013, s. 235; Ahmet Cengiz, Karaman Tarihi (XVIII. Yüzyıl), Konya 2014, s. 28, 128; Mehmet Kurt, Antik Çağda Karaman (Laranda) ve Yakın Çevresi (Tarihî Coğrafya-Yerleşimler-Kalıntılar-Buluntular), Konya 2011, s.15, 16, 18, 26, 28, 32, 36, 37, 48, 87, 88, 89, 99; Mehmet Kurt, Karaman (Laranda) Çevresindeki Kaya Yerleşimleri, Konya 2012, s. 21, 22, 42, 44; TBMM Albümü (1920-2010), Ankara 2010, c. III, s. 1216; Durmuş Ali Gülcan, Karaman Mahalle, Kasaba ve Köyleri Tarihçesi, Karaman 1989, s. 335-344; Harun Tunçel, Türkiye’de İsmi Değiştirilen Köyler, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Elazığ 2000, c. X, S. 2, s. 23-34; Abdullah Uysal, Necati Alodalı, Musa Demirci, Dünü, Bugünüyle Karaman Kültür-Tarih-Coğrafya, Konya 1992, s. 188; Şeyda Taşdemir, 1831 Tarihli Lârende (Karaman) Nüfus Defteri’nin Değerlendirilmesi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2019, s. 14; Nazmi Selcen, Türkiye’nin Sıhhi-i İctimâi Coğrafyası Konya Vilayeti, Yayına hazırlayan ve sadeleştiren: Mehmet Karayaman, Konya 2009, s. 80; Doğan Koçer, Karaman Temettü’ât Defterleri, Karaman 2007, c. I, s. 65, 66, 231, 237; c. II, s. 304-380; Sapancalı Muallim H. Hüseyin Bey, Karaman Ahval-i İçtimâiyye Coğrafiyye ve Tarihiyyesi (1338 R./ 1341 H.), Yayınlayan: İbrahim Güler, Ankara 1993, s. 72, 86; https://www.karamandan.com/Kose_Yazilari-Ilisra_Gaferiyad_Anlasmazligina_Shne_Cozum-k24101.html erişim tarihi: 05.02.2016; https://biruni.tuik.gov.tr/medas/?kn=95&locale=tr erişim tarihi: 05.02.2016; http://karaman.gov.tr/il-mahalli-idareler-mudurlugu erişim tarihi: 19.02.2016; http://www.resmigazete.gov.tr erişim tarihi: 19.02.2016; https://sonuc.ysk.gov.tr erişim tarihi: 07.02.2016; http://www.karamankulturturizm.gov.tr/TR,129519/koy-dolmasi-ilisira-dolmasi.html erişim tarihi: 01.09.2016; https://tr.wikipedia.org/wiki/Yollarba%C5%9F%C4%B1,_Karaman erişim tarihi: 01.09.2016; http://bucivar.com/karaman/merkez/yollarbasi erişim tarihi: 01.09.2016; http://www.dsi.gov.tr erişim tarihi: 01.09.2016; https://www.facebook.com/yollarbasi (Kemal ARABACI) erişim tarihi: 01.09.2016.

Uğur ERKÂN.