Karaman merkeze bağlı bir köy.

Karaman Sudurağı-Akçaşehir yolu üzerinde yer alan köyün, tarihi eskilere dayanmaktadır.

Karaman’ın kuzeydoğusunda yer alan köy, Ayrancı-Karaağaç Köyü, Akçaşehir Kasabası, Çoğlu, Osmaniye, Beydili, Salur köyleri ve Sudurağı Kasabası’yla komşudur.

Köyün rakımı (deniz seviyesinden yüksekliği) 1.010 m’dir.

37° 19′ 8,004” kuzey ve 33° 21′ 34,0986” doğu koordinatlarında yer alan köy, Karaman’a 20 km uzaklıktadır.

Köye 8 km mesafeden daha yakın 6 köy bulunmaktadır. Salur 2,69 km, Sudurağı 3,64 km, Beydili 5,34 km, Alaçatı (Canhasan) 7,14 km, Kızık 7,81 km ve Sazlıyaka (Güdümen) 7,9 km’dir.

Köyün, “Perenti” adında bağlısı bulunmaktadır.

Köyün eski ismi Aşıran’dır. XVI. yüzyıl tahrir ve tapu kadastro kuyud-ı kadime arşivlerinde Aşûrân ve Aşırânlar şeklinde geçmektedir.

Köy sınırları içerisinde yer alan Derbe (Kerti) Höyük, bütün dikkatleri üzerinde toplamaktadır. Höyük üzerinde yapılan araştırmalarda bazı yapıların temel izleri ile İlk Tunç Çağı, M.Ö. II. Bin, Demir Çağı yanında Hellenistik, Roma ve Bizans devirlerine ait çanak çömlek parçaları görülebilmektedir. Derbe’nin adı İncil’de de adı geçmektedir (Ahd-i Atik, Bab. XXIV, 301; Bab. XVI 306).

Aziz Pavlos tarafından üç kez (M.S. 47, 50 ve 53) ziyaret edilen bu yer, Hristiyanlık dünyası tarafından kutsal kabul edilen bir piskoposluk merkezidir. Hz. İsa’dan sonra kendilerine dinî lider olarak kabul edilen “Michael” burada yatmaktadır. Onun için Derbe’yi ziyaret eden Hristiyanlar, kendilerini hac yapmış saymaktadırlar.

Köyün Sudurağı sınırı bitişiğindeki Devri mevkiinde Karamanoğlu İbrahim Bey İmaret Vakfiyelerinde Dervi (Devri) isimli bir karyeden bahsedilmektedir [869 (1465)].

Karye-i Devri; 888 (1483) yılı Karaman Vilâyeti’nde vâkıfların kaydedildiği Murâd Çelebi Defteri’nde (İstanbul Taksim Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet Yazmaları, nr. O. 116/1); şu şekilde geçmektedir:

“Evkâf-ı Nefs-i Lârende ma’a Nevâhi

175- Vâkf-ı İmâret-i İbrâhim Beğ bin Karaman der nefs-i Lârende mukarrer be mektub-i hümayun tevliyed benâm-ı Pîr Alî Çelebî bin mahdum be hükm-i cihân muta’; “ an karye-i Dervi tabi’-i Lârende hâsıl-ı öşr 3.050.”.

Aşûrân Karyesi, 906 (1500) yılında “Aşıranlar” olarak geçmektedir (Başbakanlık, Osmânlı Arşivi, Mufassal Tahrir Defteri-TT 40, s. 977).

924 (1518) yılında Aşûrân Karyesi, Kâş Nâhiyesine bağlı idi. Karye 9 hâne ve 14 Müslüman neferden müteşekkildi. Karyenin vergi hâsılı (geliri) 2.687 akçe idi.

Aynı yılda Dervi (Devri) Karyesi; 28 hâne ve 47 Müslüman neferden müteşekkildi. Karyenin vergi hâsılı 5.180 akçesi vakıf geliri (Karamanoğlu İbrahim Beğ İmareti) ve 3.717 akçe idi. Kerti Karyesi ise 6 hâne ve 9 Müslüman neferden müteşekkildi. Karyenin vergi hâsılı 1.832 akçe idi.

935 (1529) yılında Aşûrân Karyesi, Kâş Nâhiyesine bağlı idi. Karye 12 hâne ve 16 Müslüman neferden müteşekkildi. Karyenin vergi hâsılı 2.710 akçe idi.

Aynı yılda Dervi (Devri) Karyesi; 31 hâne ve 51 Müslüman neferden müteşekkildi. Karyenin vergi hâsılı 5.070 akçesi vakıf geliri (Karamanoğlu İbrahim Beğ İmareti) ve 39.102 akçe idi. Kerti Karyesi ise 7 hâne ve 12 Müslüman neferden müteşekkildi. Karyenin vergi hâsılı 2.120 akçe idi.

XVI. asrın sonlarına doğru Tımar Ruznamçe Defteri’ne göre Karye-i Aşuran; Karaman eyâleti, Konya sancağının, Lârende nâhiyesine tâbi’ idi.

5 Zilhicce 983 (6 Mart 1576) tarihinde Karye-i Aşuran ve Çavundur ve mezra‘a-i Hacı Paşa ve mezra‘a-i Evliya Çiftliği hâsılı 9.867 akçe ve 300 tımar hissesi Mirzâ-oğlu Mehmed’in elindedir (RD., nr. 48, s. 8/2).

24 Muharrem 983 (23 Nisan 1576) tarihinde Karye-i Aşuran ve Çavundur ve mezra‘a-i Hacı Paşa ve mezra‘a-i Evliya Çiftliği hâsılı 9.867 akçe olup, 300 tımar hissesi Hamza’nın elindedir (RD., nr. 48, s. 10/1).

29 Muharremü’l-harâm 984 (28 Nisan 1576) tarihinde Karye-i Aşuran’ın hâsılı 4.025 akçe ve Karye-i Aşuran ve Çavundur ve mezra‘a-i Hâcı Paşa ve mezra‘a-i Evliya Çiftliği hâsılı 9.867 akçe ve 300 tımar hissesi livâ-i mezbûre Miralemi olan Abdurrahmân’ın elindedir (RD., nr. 48, s. 11/2).

992 (1584) yılında Aşûrân Karyesi, Kâş Nâhiyesine bağlı idi. Karye 33 Müslüman neferden müteşekkildi. Karyenin vergi hâsılı 5.000 akçe idi.

Aynı yılda Dervi’nin (Devri) vergi hâsılı 12.900 akçesi vakıf geliri (Karamanoğlu İbrahim Beğ İmareti) ve 7.500 akçe idi. Kerti Karyesi ise 95 Müslüman neferden müteşekkildi. Karyenin vergi hâsılı 6.200 akçe idi.

Cemaziyelevvel 1188 (Temmuz 1774) yılında Kale mahallesi sakinlerinden Seyyid Mehmed bin Hâfız Ömer, Garaz-zâde Seyyid Mehmed’le şirket-i inân (idâri ortaklık) ile ortak iken vefât etmiş; verâseti zevcesi Esma bint-i Hâcı İbrâhim ile kızları Zâhide ve Fâtıma ismindeki küçüklere intikal etmiştir. Müteveffanın Aşiranlı Hamza ve oğlunda 8,5 kurûş alacağı çıkmıştır (KŞS., nr. 290, s. 33-34/2).

13 Zi’l-ka’de 1246 (25 Nisan 1831) tarihinde “Lârende Kazâsına tâbi’ Aşiran çiftliği sâkinelerinden Şerîfe bint-i Mustafâ nâm bikr-i bâliğanın talibi olan Mehmed bin Hasan nâm kimesneye yiğirmi bir bin akçe mihr-i müeccelesiyle huzûr-i şer’de akd-i şer’î olunmıştır” (KŞS., nr. 296, s. 170.2).

15 Safer 1247 (26 Temmuz 1831) tarihinde Aşiran çiftliğinden; Karapınarlı-oğlu Ahmed’in-oğlu Mehmed, askere alınmıştır (KŞS., nr. 296, s. 86.2).

1256 (1840) yılı Temettü’ât defterinde Aşıran Çiftliği için; “Sâhib-i Çiftlik Konya hânedân-ı kiramından el-hac Tahir Efendi hazretlerinin hariminindir; Sipâhi Tîmârı olub Süvari Sîpâhilerinden Niğdeli Sipâhi Hâcı Mustafâ ta’şir ide geldiği” ifadeleri kullanılmıştır.

Aşıran Çiftliği’ndeki hâne reisleri ve meslekleri; Nakib-zâde el-hâc Tahir Efendi (çiflik sahibi), Nasûh-oğlu İbrâhim (çiftçi), Konyalı-oğlu Hüseyin-oğlu Yûsuf (çiftçi), Konyalı Hâcı Hasan-oğlu Ahmed (çiftçi), Divleli Mustafâ-oğlu Hasan (çiftçi), Sarı Ömer-oğlu Hasan (çiftçi), Karapınarlı Ahmed’in-oğlu Mustafâ (çiftçi), Dağlı Hasan-oğlu Ömer (çiftçi), Arap İsmâ’îl-oğlu Bayram (çiftçi), Karayerin-oğlu Mustafâ’nın-oğlu Hâcı Velî (çiftçi), Mü’min-oğlu Alî (çiftçi), Kabakçı Hasan-oğlu Ahmed (çiftçi), Arab İsmâ’îl-oğlu Ahmed (çiftçi), Dağlı Osmân-oğlu Abdullâh (eytâm), Arab İsmâ’îl-oğlu Mehmed (çiftçi), Konyalı Hüseyin’in-oğlu Ca’fer (çoban), Tobsuz-oğlu Abdulkadir (çiftçi), Köse Mustafâ-oğlu Mûsâ (çiftçi), İslidirek Mehmed-oğlu Mehmed (çiftçi), Kör Süleymân-oğlu Mehmed (çiftçi), Kör Süleymân-oğlu İsmâ’îl (çiftçi), İbrâhim-oğlu Durmuş (çiftçi), Deli Mehmed-oğlu Velî (çoban), Berber Osmân-oğlu Ahmed (çiftçi) ve Kara Mustafâ-oğlu Mehmed’dir (çiftçi) (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10438).

25 hâneye sahip Aşıran Çiftliği’nde; 1 adet bargir (beygir), 4,5 adet camus (manda), 158 adet ganem (koyun), 10 adet toklu, 3 adet inek düğesi, 35 adet inek, 1 düğeli inek, 99 adet keçi, 10 adet kısrak-bargir, 7,5 adet kısrak, 16 adet merkeb, 9 adet merkeb sıpası, 50 adet öküz, 11 adet tana, 8 adet tay, 3 adet tosun, 5 adet zenbûr (arı) kovanı, 310 dönüm ednâ tarla, 30 dönüm hâlî tarla ve 280 dönüm mezru tarla kayıtlıdır.

Çiftliğin emlâk kıymeti 620 kuruş, hayvân kıymeti 17.935 kuruş, temettü’âtı 5.430 kuruş, yekûnu 23.985 kuruş, hâne başı ortalama gelir 960 kuruş ve tekâlifi 1.445 kuruştur (BAO., ML., VRD., TMT., nr. 10442, s. 281-284).

Kerti Çiftliği için “Sâhib-i Çiftlik Hâcı Hatip Efendizâde Ömer Şakir Efendi; der tîmâr-ı sipâhi ve nısfı Suğla Mukata’ası perakendesi olduğu” ifadesi kullanılmıştır.

2 hâneye sahip çiftlikte; 1 adet camus (manda), 2 adet inek ve 3 adet öküz kayıtlıdır. Hayvân kıymeti 640 kuruş, temettü’âtı 240 kuruş, yekûnu 880 kuruş ve hâne başı ortalama geliri 440 kuruştur (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, ML. VRD. TMT. Defter no: 10442, s. 288-290).

Karaman’daki Hoca Mahmut Camii ve Dar’ül-huffazını Aşırânlı Konyalıoğlu’nun tamir ettirdiği, kitabesinden anlaşılmaktadır [1311 (1894)].

İnşa kitâbesi bulunmayan Koçakdede mahallesindeki Aşıran Çeşmesi’nin de bu hayırsever tarafından yaptırıldığı söylenmektedir.

Karaman’da Aşıran gibi Foni, Kerti, Devri, Salur ve Güdümen çiftlikleri bulunuyordu. Kerti ve Devri yöresi toprakları XVIII. yüzyıl sonraları ile XIX. yüzyıl başlarında Hatipoğulları’ndan İlmî Efendi’nin mülkü idi. Bir komplo ile katledilen İlmî Efendi’den sonra oğlu Şakir Efendi ve torunu Hâcı Arif Efendi bu toprakları 1259 (1843) veya 1261 (1845) yıllarında peyderpey Atçekenler’e (Esbkeşân) satmışlardır. Atçekenlerin bu adla anılmalarının sebebi çok sayıda ve çok iyi cins at yetiştirmelerinden dolayıdır.

GÜLCAN, bu Atçekenler’in, Alayundlu soyundan geldiğini ve Aksaray Eskil dolaylarından Kuzançalı yazısında ikâmet eden Ali Efendi’nin oğulları olduğunu kaydetmektedir.

Karapınar’da ikâmet eden ve aynı zamanda muhasip olan Ali Efendi oğullarından Ömer Lütfi Ağa, adamları ve çiftçilerini buraya yerleştirmiştir. Ömer Lütfi Ağa’nın kardeşleri Konya, Cihanbeyli Taşpınar Kasabası ile Eşmekaya’ya yerleşmişlerdir.

Ömer Lütfi Ağa’nın ömrünü son zamanlarını köyde geçirdiği ve ayağı kırıldıktan sonra vefat etmiştir.

Köye ait toprakların Ömer Lütfi Ağa’nın evladlarına 1190 (1776) yılında geçtiği, bu tarihte tanzim edilen tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır.

Ömer Lütfi Ağa’nın 3 erkek evlâdı (Süleymân, Alî ve Mehmed) ile 9 kızı bulunuyormuş. Büyük oğlu Süleymân Konya’da yaşarken, küçük oğlu Mehmet Bey’in Eşmekaya’da bilâveled vefat ettiği kaydedilmektedir.

Ömer Lütfi Ağa’nın’nın oğlu Ali Bey’in babası vefat ettiğinde 8 yaşında olduğu, annesinin başka birisiyle izdivacından sonra babasından kalan mirası öğrenince köye dayısı Hacı Seyfi Ağa’nın yanına geldiği anlatılmaktadır. Dayısının kızı ile evlenen Ali Bey’in, kız kardeşlerinin hisselerini almak suretiyle çiftlikte söz sahibi olduğu kaydedilmektedir.

XIX. yüzyılın ikinci yarısında böylece burası köy olarak hukukî bir varlık kazanmıştır.

1313 (1908) yılı Şubat ayında Karaman kazâsının bazı köyleri hayvânlarında uyuz hastalığı ortaya çıkmıştır. Bu hastalığı muâyene ederek fennî tedbirlere başvurmak üzere vali tarafından vilâyet baytar müfettişi İbrâhim Efendi Karaman’a gönderilmiştir. Baytar müfettişi Konya’ya dönüşünde uyuz hastalığı ile ilgili olarak valiye bir rapor vermiştir.

Raporda kazâ merkezine civâr Kızık, Aşiran, Sıdırva, Cinason ve eski Güdümen köyleri hayvânları arasında kısraklar  ile tayların ekserisinde cereb (uyuz) hastalığı olduğunun anlaşıldığı, hastalığın ismi bu köyler civârında bulunan merâda yaz günlerinde toplanılan sürüde zuhûr ederek kış mevsiminde etkisini gösterdiğini belirten İbrâhim Efendi, kışın tekrar başlamak üzere yazın etkisini yitiren uyuz hastalığının ciddi bir tedavisi yapılmadığı takdirde kışın yine ortaya çıkacağını ahâliye anlattığını, ayrıca hastalıklı hayvânların ayrı ahırlara koydurularak, bir arada bulundurulmadığını ve tedavisi hakkında halka gerekli bilginin verildiğini belirtmiştir.

Müfettiş, köy ahâlisine bu hastalığın tedâvisi ile ilgili reçeteleri bırakarak, tek tek yapılması gereken işlemi de göstermiş ve her köyde ayrı merâlar tayini ile tedâvi neticesinde olumlu sonuç alınmasını sağlamıştır.

İbrâhim Efendi’nin uyuz hastalığı ile ilgili olarak ahâliyi tarif ettiği tedâvi yöntemi ise şu şekildedir: “Esâsen hevâmm-ı cerebîyi (uyuz hastalığı böceği) öldürmek lâzımdır. Hastalıklı hayvânlar güzelce sabunla fırça ile yıkandıktan sonra benzin, petrol, tütün hangisi olur ise olsun birisi su ile kaynatılarak bu su ile bir kilo hâmız-ı arseniki, on kilo kibrîyyet hadîd (demir) yüz kilo su içerisinde eritildikten sonra hayvânların uyuz olan yerlerini dökülecektir.”

Vilâyet gazetesi yönetimi, gazetelerin köylere varıncaya kadar gittiğini belirterek böyle bir illet ve hastalığın hayvânlarda görülür görülmez yukarıdaki fennî tarife göre tedâviye girişilmesini istemiştir [Konya Vilâyet Gazetesi, nr. 1855, s. 1-2, sene 5 Şubat 1323 (18 Şubat 1908)].

Köy, 1338’de (1922) Konya Vilâyeti Sıhhiye Müdürü Dr. Nazmi Azmi Bey [SELCEN, 1303 (1887), Arapgir, Malatya-1945, İstanbul] tarafından kaleme alınan “Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası-Konya Vilâyeti” kitabında, Konya Vilâyeti, Karaman Kazası, İbrala Nâhiyesi’ne bağlı köy olarak geçmektedir.

Sapancalı Muallim H. Hüsnü Bey [SAVAŞÇIN, 1309 (1893), Sapancalı, Sakarya-1958, ?]; 1338 (1922) yılında kaleme aldığı “Karaman Ahval-i İçtimâiyye Coğrafiyye ve Tarihiyyesi” isimli kitabında, İbrala Nâhiyesi’ne bağlı köy olarak geçmektedir.

1928 yılında eski Türkçe alfabe ile yayınlanan “Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları” isimli kitapta Aşıran Köyü; Konya Vilayeti, Karaman Kazası, Merkez Nâhiyesi köyleri arasında zikredilmiş ve eski Türkçe harfler ile “عشران”, Lâtin harfleriyle “Achran” şeklinde ifade edilmiştir.

21 Mayıs 1938 Pazar günü Konya Valisi Cemal BARDAKÇI ve Karaman Kaymakamı Celal ÜNSELİ’nin başkanlığında Karaman At Yarışları At Meydanı’nda yapılmıştır. Yarışları yirmi binden fazla izleyici takip etmiştir. Cirit müsabakalarının ardından yapılan yarışlarda 1. Koşuyu Aşıran’dan Ömer ATÇEKEN’in tayı, 2. Koşuyu Kadınhanlı Seyit’in atı, 3. Koşuyu Kemal ODABAŞI’nın “Yıldırım”ı kazanmıştır (Ekekon Gazetesi, 24 Mayıs 1938, Y. 4, S. 534- 224, s. 1).

Köy, Konya İli, Karaman İlçesi, Merkez Nâhiyesi’ne bağlı iken, 21 Haziran 1989 tarihinde kabul edilen 3578 sayılı 4 il ve 5 ilçe Kurulması Hakkında Kanun gereğince Karaman İli, Merkez İlçe, Merkez Bucağı’na bağlanmıştır (21 Haziran 1989 tarihli ve 20202 sayılı Resmî Gazete).

Kahramanmaraş’da bir ilçe; Elazığ-Kovancılar, Kastamonu- Araç ve Sivas-Koyulhisar’daki köylerin adı ile Tunceli-Pülümür-Bozağakaraderbendi’deki bağlının adı Ekinözü’dür.

“Aşıran” olan köyün ismi 1961 yılında yabancı ad taşıdığı gerekçe gösterilerek “Ekinözü” olarak değiştirilmiştir. Bu değişiklikte “aşıran” kelimesinin “aşır-mak” fiilinden “çalmak, çalıp götürmek, araklamak” anlamının katkıda bulunduğu düşünülmektedir. Bu yıllarda anlamları güzel çağrışımlar uyandırmayan, insanları utandıran, gururunu incitici, yahut alay edilmesine fırsat tanıyan kelimelerden oluşan isimler Türkçe dahi olsalar değiştirilmiştir.

Köye “Ekinözü” ismi tarlalarının verimli olması ve genellikle ekin ekilmesi nedeniyle verilmiştir. Tapu kayıtları ile Tapu Kadastro Bilgi Sistemi’nde (TAKBİS) köyün adı, “Aşiran (Ekinözü)” olarak geçmektedir.

Aşıran isminin “aş-veren” isminden geldiği iddia edilmiştir. Rivayete göre; çiftlikte bulunan büyük bir ağacın altında çalışanlara aş (yemek) pişirilip, dağıtıldığı için bu isim verilmiştir.

Karaman’ın mahalle, kasaba ve köylerinin tarihçesini araştıran ve bunu kitabında yayınlayan Durmuş Ali GÜLCAN [1319 (1904), Karaman-1996 Karaman], ise “Aşıran” isminin toprak ürünlerinden alınan bir vergi olan aşardan (öşür) geldiğini savunmuştur. GÜLCAN’a göre aş “ ا (elif)” ile yazılırken, aşar “ع (ayn)” ile yazılmaktadır.

924 (1518) yılında 9 hâne ve 14 Müslüman neferden müteşekkildi. Dervi (Devri) Karyesi; 28 hâne ve 47 Müslüman ve Kerti Karyesi ise 6 hâne ve 9 Müslüman neferden müteşekkildi.

935 (1529) yılında 12 hâne ve 16 Müslüman neferden müteşekkildi. Dervi (Devri) Karyesi; 31 hâne ve 51 Müslüman ve Kerti Karyesi ise 7 hâne ve 12 Müslüman neferden müteşekkildi.

992 (1584) yılında 33 Müslüman neferden müteşekkildi. Kerti Karyesi ise 95 Müslüman neferden müteşekkildi.

1246 (1831) tarihli Lârende Nüfus Defteri’nde (COA, Nfs. d 3451); Aşiran Çiftliği, 15 hanede 41 kişi olarak kayıtlıdır. Aynı şekilde Kerti Çiftliği de, 2 hanede 7 kişi olarak yazılmıştır.

1256 (1840) yılı temettü’ât defterinde 25 hâne ve 54 erkek kayıtlıdır. Buna göre nüfusunun 108-150 arasında olduğu tahmin edilmektedir.

Köy, 1314 (1896) yılı Konya Vilâyeti Sâlnâmesi’nde (İl Yıllığı) 36 hâne ve 122 kişi olarak kaydedilmiştir.

Köyün nüfusu 1320’de (1904) 35 hanede 150 kişidir.

Sapancalı Muallim H. Hüsnü Bey, 1338 (1922) yılında Aşıran Köyü’nün nüfusunu 35 hâne ve 166 kişi olarak kaydetmiştir.

1341 (1925) yılında yapılacak mebus (milletvekili) seçimi için hazırlanan nüfus defterine göre nüfusu 158 kişidir.

Köy, 1935’de 263, 1940’da 303, 1945’de 378, 1950’de 389, 1955’de 391, 1960’da 431, 1965’de 438, 1970’de 436, 1975’de 455, 1980’de 497, 1985’de 529, 1990’da 502 ve 2000’de 497 kişi olarak sayılmıştır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2007 yılında geçilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) göre köyün nüfusu 477 kişidir.

2008’de 491, 2009’da 488, 2010’da 492, 2011’de 502, 2012’de 476, 2013’de 493, 2014’de 491, 2015’de 487, 2016’da 466, 2017’de 458, 2018’de 497, 2019’da 479, 2020’de 466 ve 2021’de 466 kişi olarak tespit edilmiştir.

Köydeki sülâleler ve aldıkları soyadları; ? (Eşmekaya’dan gelip, yerleşmişler, Baş), ? (Beydili’den gelip, yerleşmişler, Çimen), ? (Akçaşehir Kasabası’ndan gelip yerleşmişler, Sarıer), ? (Karapınar’dan gelip yerleşmişler, çiftçi yapmışlar, Konuş), ? (Konuşlar’la teyze çocukları, Turacılar), ? (Kayseri Develi’den gelmişler, Karaaslan), Hacıseyfiağalar (Ömer Lütfi Ağa’nın oğlu Ali Bey’in dayısının çocukları olup, Cingöz ve Cingözer soyadını almışlar), Hacıseyfiağa’nın damadı Osman’ın çocukları (Kırşehir Bozak Köyü’nden gelmişler, Bıyık soyadını almışlar), Ömer Lütfi Ağa’nın damadı Hacı Hasan Efendi’nin çocukları (Ereğli’nin Gaybi Köyü’nden gelmişler,  Arpınar ve Bağa soyadını almışlar), Ömer Lütfi Ağa’nın oğlu Süleyman Bey’in torunları (Kalkancı soyadını almışlar), Ömer Lütfi Ağa’nın ortakçısının çocukları (Taşkent’ten gelmişler, Yıldız soyadını almış), Ömer Lütfi Ağa’nın ortakçısının çocukları (Solak soyadını almışlar), Ömer Lütfi Ağa’nın oğlu Ali Bey’in çocukları (Atçeken soyadını almışlar), Ömer Lütfi Ağa’nın oğlu Süleyman Bey’in çocukları (Küçükatçeken soyadını almış), Ömer Lütfi Ağa’nın oğlu Ali Bey’in damadı Hacı’nın çocukları (Eşmekaya’dan gelmişler, Oğuz soyadını almışlar).

379 seçmeni olan Ekinözü Köyü’nde 1 Kasım 2015 günü yapılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde 340 seçmen 1354 numaralı sandıkta oy kullanmıştır.

332 oy geçerli sayılırken, 8 oy geçersiz sayılmıştır. Ekinözülüler, 151 oyla en fazla CHP’yi tercih etmişlerdir. AK Parti 116 oy ve MHP 55 oy almıştır. HDP’ye ise 1 oy çıkmıştır.

365 seçmeni bulunan Ekinözü Köyü’nde 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Parlamanter Sistem’den Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçişi öngören Anayasa değişikliği referandumunda 325 seçmen 1340 numaralı sandıkta oylarını kullanmışlardır.

321 oy geçerli sayılırken, 4 oy geçersiz sayılmıştır. Ekinözülüler Anayasa değişikliğine 105 oyla evet derken, 216 oyla hayır demişlerdir.

Köyün Muhtarı;  Asım ARPINAR’dır [irtibat numarası: 0 (534) 218 07 02].

Köyün azaları; Tahir ATÇEKEN (Ruhi oğlu), Hikmet BIYIK (Kazım oğlu), Salih Zeki HALKACI ve Hamza ATÇEKEN’dir (Rasim oğlu).

Köyün eski muhtarları; Arslan KÜÇÜKATÇEKEN (2014-2019), Nejmi ATÇEKEN (2009-2014), Vehbi ATÇEKEN (2004-2009), Mehmet CİNGÖZER (1999-2004), Haşim AKPINAR (1994-1999), Mehmet ARPINAR (1989-1994), Adnan OĞUZ (1984-1989), Naci CİNGÖZER (1977-1984), Mehmet ARPINAR (1973-1977), Servet ATÇEKEN (1968-1973), Lütfi ATÇEKEN (1965-1968), Memduh ATÇEKEN (1962-1965), Asım ATÇEKEN (1956-1962), Rıza BIYIK (1951-1956), Hamza BAĞA (1950), Ali ATÇEKEN (1949-150), Ahmet ATÇEKEN (1948-1949), Rıza BIYIK (1947-1948) ve Ziya CİNGÖZ’dür (1942-1947).

Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Köyde buğday başta olmak üzere dane mısır, kuru fasulye, şekerpancarı, arpa, yağlık ayçiçeği, silajlık mısır, elma, yonca, Macar fiği ve sarımsak yetiştiriciliği yapılmaktadır.

Karaman’a 1948 yılında ilk gelen biçerdöver, bu köy ve Göztepe köylerinde çalışmıştır.

Köyde sulu tarım yapılmaktadır. 2009 yılında 6.131 hektar alanda başlatılan 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu gereği arazi toplulaştırması başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiştir.

Arazi toplulaştırması tamamlanan köyde tarla içi yolların ağaçlandırılması amacıyla Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından Ağaçlandırma Protokolü imzalanmıştır.

Köyün, 741 adet sığır, 13.391 adet koyun ve 668 adet keçi varlığı bulunmaktadır.

Köyün 228.525.507 hektar mera varlığı bulunmaktadır.

Köyün arazi kadastrosu 09.04.1967 tarihinde kesinleşmiştir. Köyün orman varlığı bulunmamaktadır.

Köyde ilkokul, 1959 yılında köy odasında açılmıştır. Köyün tahsil gören gençlerinden Cavit ATÇEKEN burada vekil öğretmenlik yapmıştır. Köylerinde ilkokul açılıncaya kadar Salur Köyü’nün çocukları eşek sırtında bu okula taşınmıştır.

Bu gün köyün öğrencileri, Sudurağı Kasabası’ndaki ilkokula taşınmaktadır.

Köyün medâr-ı iftiharı İstiklâl Harbi şehididir. Garp (batı) Cephesi’nde vatanını müdafaa eden Elvancıoğullarından Ahmet oğlu Hüseyin [1309 (1892)- 29 Temmuz 1337 (1921)]; Oluklu Muharebesi’nde şehadet şerbetini içmiştir.

Köyde kış aylarında “An Daşı” oyunu oynanır (Kaynak Kişi: I. ATÇEKEN). “Bir oyuncunun kolları bacaklarının arasına sıkıca bağlanır. Aralarına minder doldurulur. Oyuncu böylece kıpırdayamaz duruma gelir. Sınırları temsil eden halı ve kilimin ortasına oturtulur. İki oyuncu da tarla sahibi olur. Amaçları birbirine karışan tarlaları belirlemektir.

I. Tarla Sahibi — Ahmet Ağa benim darlam daha geniş olması gerekir. Kim daraltmış benim darlamı böyle? (Bağlı oyuncuyu tutarak karşı tarafa yuvarlar.)

II. Tarla Sahibi — Nassolurmuş bakalık? Benim sınırımı geçiyorsun, öte git bakalık. Ali Ağa sınırımın nerede olduğunu bana sen mi öğreteceksin? Bu nedenle an daşını şöyle almamız gerekir. (Bağlı oyuncuyu yukarı kaldırıp yere vurur, karşı tarafa yuvarlar.)

I. Tarla Sahibi — Ahmet Ağa, Ahmet Ağa kendine gel. Benim darlamı daraltmaya hakkın yok! Müsaade viremem.

Bağlı oyuncuyu tekmeler, kaldırır yere vurur. Karşı tarafa yuvarlar. Oyun, acemi oyuncunun ağlamasına dek sürdürülür.”

Halk arasında köy için “Akşama kalma, Aşıran’da kalma” deyişi kullanılmaktadır. 1977 yılına kadar yaz aylarında bütün köy, Perenti Yaylası’na çıktığından köyde kimse kalmaz imiş, bir Allah’ın kulunu bulmak mümkün değilmiş. Bu nedenle bu sözün söylenmiş olabileceği zannedilmektedir.

1977 yılından sonra köye cereyan (elektrik) geldikten sonra yaz aylarında köyde oturmaya başlamışlardır (Kaynak: Mehmet CİNGÖZER (Eski Muhtar).

Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup, köy içi yolları 2011 yılı Ağustos ayı itibariyle parke taşı ile kaplanmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Mehmet Akif Erdoğru, “Murâd Çelebi Defteri: 1483 Yılında Karaman Vilâyetinde Vakıflar-II”, Tarih İncelemeleri Dergisi, c. XVIII, S. 2, Aralık 2003,  s. 117; Sevda Gürbüz, 296 Numaralı Karaman Şer’iye Sicili Çerçevesinde 1829-1832 Yılları Arasında Karaman’da Sosyal, İdarî ve Hukukî Hayat, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2009, s. 245, 246, 478; Fatma Keser, Konya Vilâyet Gazetesi’ne Göre II. Meşrutiyet Başlarında Konya Sancağı, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2008, s. 242, 243; Osman Gümüşçü, XVI. Larende (Karaman) Kazasında Yerleşme ve Nüfus, Ankara 2001, s. 57, 59, 62; Alâaddin Aköz, XVI. Asırda Lârende Kazâsı Hakkında, Osmanlı Araştırmaları XIII, İstanbul 1993, s. 115, 116, 125, 126; Suat Yıldız, (H.984) 1576-1577 Tarihli Timar Ruznamçe Defterine Göre Karaman Eyaleti, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2010, s. 156, 225, 226, 555, 556; Doğan Koçer, Karaman Temettü’ât Defterleri, Karaman 2007, c. I, s. 82, 83, 231, 237, 242; c. II, s. 274-281; Hatem Aka, H. 1186-1190 (M. 1772-1776) Tarihli 290 Numaralı Karaman Şer’iye Sicil Defterinin İncelenmesi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 1994, s. 174; Şeyda Taşdemir, 1831 Tarihli Lârende (Karaman) Nüfus Defteri’nin Değerlendirilmesi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2019, s. 15; Nurgül Dursun, Konya’da Spor (1938-1950), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2010, s. 125; Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları, Dahiliye Vekaleti, İstanbul 1928, s. 853; Durmuş Ali Gülcan, Karaman Mahalle, Kasaba ve Köyleri Tarihçesi, Karaman 1989, s. 178188; Abdullah Uysal, Necati Alodalı, Musa Demirci, Dünü, Bugünüyle Karaman Kültür-Tarih-Coğrafya, Konya 1992, s. 34, 143; Mehmet Kurt, Antik Çağda Karaman (Laranda) ve Yakın Çevresi, Konya 2011, s. 71-74, 149; Mustafa Denktaş, Karaman Çeşmeleri, Kayseri 2000, s. 84; Mehmet Kurt, Eskiçağda Karaman, Ankara 2017, s. 154-157, 149; Vehbi Uysal, Karaman Derbe Kertihöyük, Kayseri 1990, s. 18; Ramazan Özgan, Derbe Antik Kenti, Karaman 2000, s. 49; Özlem Varışlı Atçeken, Karaman’da Oynanan Köy Seyirlik Oyunları ve Türküleri, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2015, s. 102; İçişleri Bakanlığı, İller İdaresi Genel Müdürlüğü, Köylerimiz (1 Mart 1968 gününe kadar), Ankara 1968, s. 202, 610; İçişleri Bakanlığı, İller İdaresi Genel Müdürlüğü, Konya İli (Bülten 65), Ankara: 1965, s. 36; Musa Şaşmaz, Türkiye’nin İdari Taksimatı (1920-2013), Ankara 2014, c.8, 322; biruni.tuik.gov.tr/medas/?kn=95&locale=tr erişim tarihi: 05.02.2016; 2015 Yılı Faaliyet Raporu, Karaman Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Karaman 2016, s. 10, 11; www.msb.gov.tr erişim tarihi 07.05.2016; www.karamankadastro.gov.tr erişim tarihi 07.05.2016; www.ttk.gov.tr/index.php?Page=Sayfa&No=385 erişim tarihi: 07.05.2016; karaman.gov.tr/il-mahalli-idareler-mudurlugu erişim tarihi: 19.02.2016; sonuc.ysk.gov.tr/module/ssps.jsf erişim tarihi: 07.02.2016; http://www.haritatr.com/ekinozu-koyu-haritasi-mba5c erişim tarihi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Ekin%C3%B6z%C3%BC,_Karaman erişim tarihi: 07.05.2016; bucivar.com/karaman/merkez/ekinozu erişim tarihi: 07.05.2016.

Uğur ERKÂN.