Karaman merkeze bağlı, aynı zamanda bucak merkezi olan köy.

Köy, Toros dağlarının kuzey eteklerindeki yeşil bir vadi içerisinde yer almaktadır.

37° 9′ 23,8206” kuzey, 33° 30′ 53,7114” doğu koordinatlarında arasında yer alan köy, Karaman’a 36 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır.

Köyün rakımı (deniz seviyesinden yüksekliği) 1.403 m’dir.

Köy; Sudurağı, Taşkale (Kızıllar), Dokuzyol (Orzala), Çimenkuyu, Güçler, Üçbaş, Sarıkaya ve Ağılönü (Selerek) köyleri ile komşudur.

Köyün kuruluş tarihi bilinmemektedir. Köy, Hitit döneminde “Walwara” ile lokalize edilmektedir. Hititologlar Emil FORRER, Albrecht GOETZE, G. KİZZ, John GARSTANG ve Oliver Robert GURNEY aynı fikirdedir. (Monte, G. F. Del-Tischler, J. 1978 Reportoire Geographique des Textes Cuneiformes VI, s. 473)

Köyün en eski yerleşim yeri, caminin yer aldığı kayalıklarda bir kale veya kale görevi üstlenmiş karakol kulesinin civarında yer almaktadır. Burası İbrala Deresi içlerinden gelebilecek tehlikelere karşı, Toroslarda güvenli geçiş için elverişli bir konuma sahiptir.

Manazan Mağaraları, Yeşildere-Taşkale köyleri arasında uzanan Yeşildere Vadisi’nin kuzeyinde, kil oranı yüksek kireç taşı arazide, yüksek bir kaya kütlesine, tamamen insan eli ile oyulmuş beş katlı toplu meskenler hâlindedir.

Orijinal kullanımı mağara yerleşimi olarak kullanılan kompleks, 13.02.1986 tarihli ve 1879 sayılı karar ile sit alanı olarak tescillenmiştir.

İlk iki kat doğu-batı yönünde hücre seklinde birçok odacıktan oluşmaktadır. Ortada bulunan yüksek kaya kütlesi içerisine oyulan diğer katlar yörede sırasıyla kum kale, at meydanı ve ölüler meydanı olarak adlandırılmaktadır.

Üst katlara çıkış 60-70 cm eninde, yaklaşık 1-1,5 m yüksekliğinde koridorlar ve 1×1 m ölçülerindeki bacalarla sağlanmaktadır. Her katın ortasında büyük galeriler ve bu galerilere açılan hücre odacıklar bulunmaktadır.

Mağaraların ön yüzü tabiî olaylar sonucu tahrip olduğundan günümüzde belirgin bir girişi yoktur. Vadiyi doğudan ve batıdan kontrol edebilecek stratejik konuma sahiptir. İlk iki katta birçok mezar odası ve iki şapel tespit edilmiştir. Bu kilise ve şapeller Hristiyanlık döneminde manastır olarak kullanılmıştır. Bunların içerisinde bazı geometrik şekillerin ve freskoların izleri görülmektedir. Şapellerin en büyüğü doğu bölümde yer almaktadır. Üstü beşik tonozlu olup yamaçta yer alan güney cephe tabiî olaylar sonucu yıkılmıştır.

Ayrıca en üst kat olan ve ölüler meydanı olarak adlandırılan galeride birçok ceset parçaları tespit edilmiştir. Buradan elde edilen tüm bir kadın cesedi Karaman Müzesi’nde sergilenmektedir. Kil oranı yüksek kireç taşı içerisinde ısı ve nemi sabit tutması nedeniyle organik maddelerin bozulmasını geciktirmektedir. Mağaralar güvenlik nedenlerinin yanında bu ısı ve nemi sabit tutma özellikleri nedeniyle oyulmuş ve kullanılmış olmalıdır.

Karaman Müzesi’nde A.2722 envanter numarasına kayıtlı olan bronz tanrıça heykeli (0.02,5 m taban çapında ve 0.11,5 m yüksekliğinde), 1986 yılında ağaçlandırma çalışmaları sırasında tesadüfen bulunmuştur. Muhtemelen Roma dönemine ait heykel iki elini yanlara açmış şekilde tasvir edilmiştir. Başında hotuz biçimde tacı olup, kulakları belirgin ve küpelidir. Sol elinde uzun boyunlu bir kuş yer almaktadır. Kırık olan sağ elinde de tanımlanamayan bir cisim taşımaktadır. Eser aşırı biçimde okside olmuştur.

Denircik’ten gelmiş pişmiş topraktan uzun gövdeli bir boğa figürü (0.11 m dikey boy, arkada 0.04,5 m, kafa bölümünde 0.05,5 m) 1995 yılında satın alma yoluyla kazandırılmıştır. Karaman Müzesi’nde A.4007 envanter numarasına kayıtlı figür; kurşunî renkteki hamur üzerine devetüyü renginde boyanmıştır. Boynuzları ön ayaklarının tamamı, arka ayaklarının ve kuyruğunun bir bölümü kırılmıştır. Yutak önündeki deri çıkıntısı ve cinsel organı belirgin olarak işlenmiştir.

Anadolu’nun Türkleşmesi döneminde Türkler, çevrede hâlen aynı adlarla anılan Meğil, Çakırkuyu, Ümmet töreni, Beşağıl, Kulaca, Tekke, Demirci, Kınık, Kayalıağıl, Mendik, Kartalpınarı, Kızılcakuyu, Boncuk, Şahinöreni, Üçbaş, Sarıkaya, ve Nalıma adlı örenlerde kabile olarak yaşamışlardır.

Daha önceleri sadece yaz aylarında gidilen Kayaönü, Denircik, Kiriçci, Kızılcakuyu ve Nalıma yaylaları bugün devamlı yerleşim merkezleri haline gelmiştir.

Karaman ve köyleri ile ilgili olarak araştırmalar yapan ve bunu kitabında yayınlayan Durmuş Ali GÜLCAN [1319 (1904)-1996], köyün “İbrala” olan adının geçmiş çağlardan kalma bir ad veya bu adın az çok tahrifata uğramış şekli olduğunu ileri sürmüştür.

Köy, tarihi süreçte Walwara/ Bavrâla/ İfrâla/ İvrâla ve İbrâla isimleri ile telaffuz edilmiştir.

888 (1483) yılı Karaman Vilâyeti’nde vâkıfların kaydedildiği Murâd Çelebî Defteri’nde (İstanbul Taksim Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet Yazmaları, nr. O. 116/1); “Vâkf-ı İmâret-i İbrâhim Beğ bin Karaman der nefs-i Lârende mukarrer be mektub-i hümayun tevliyed benâm-ı Pîr Alî Çelebî bin mahdum ve hükm-i cihân-muta’; “an karye-i İvrâla tabi’-i Lârende hâsıl-ı öşr 3.050″ şeklinde geçmektedir.

Yine aynı defterde “Vadi-i Foni” şu şekillerde geçmektedir:

Evkâf-ı Nefs-i Lârende ma’a Nevâhi

181- Vâkf-ı Medrese-i Hâtûn der nefs-i Lârende müderris Mevlânâ Taceddîn be hükm-i cihân muta’;  “zemin der Foni muttasıl be asyab harab kıt’a hâsıl an öşr 30” ve “asyab der Vadi-i Foni harab.”

204- Vâkf-ı Zâviye-i Emîr Şâh der nefs-i Lârende hariç ez defter meşihat der tasarruf-ı Mevlânâ Kıvam be hükm-i şerîf; “an asyab-ı Karabolu der Vadi-i Foni der kurb-i Kaya 5 sehm min 12 fi sene 440.”

209- Vâkf-ı Mescid-i Sinan Beğ bin Hâcı İsmâ’îl der mahalle-i Sekizçeşme ber muceb-i vâkfiyye-i şer’îyye cihet-i tevliyed hums hâsıl; “mezra’a-i Lasun der Vadi-i Foni tabi’-i Lârende hâsıl-ı öşr 180 (50b).

Köy, XVI. asırda ilk önce Lârende Nâhiyesi’ne bağlı iken daha sonra Kaş Nâhiyesi’ne bağlanmıştır.

906 (1500) yılında köyün adı, “İvrâla”olarak geçmektedir. Bu yüzyılda coğrafi üstünlüğünü kullanan ve merkezi konumda bulunan İvrâla, ticaret merkezi fonksiyonu kazanmıştır. Ayrıca karyede 37 nefer gebran (gayr-i Müslim) nefer bulunuyordu (BAO, TD, nr. 40, s. 994).

924 (1518) yılında 35/? hâne ve 7/40 Müselman (Müslüman)/gebran neferden ibaretti. Vergi hâsılı (geliri) 4.290 akçesi İmaret-i İbrahim Beg vakfı geliri ve 3.100 akçesi normal olmak üzere toplam 7.390 akçe idi.

Köy, 935 (1529) yılında 39 hâne ve 52 Müselman neferden ibaretti. Vergi hâsılı; 7.600 akçesi İmâret-i İbrahim Beg Vakfı geliri ve 1.200 akçesi normal gelir olmak üzere toplam 8.800 akçe idi. Karyenin “Çiftlik” adındaki mezraasından ise 300 akçe vergi alınmaktaydı.

948 (1541) yılında köy için “İfrâla el meşhur Bavrâla” ifadesi kullanılmıştır. Ayrıca “Mezraa-yı Demürcü (tabi-i Değicek), bu köy ve İvrâla halkı ziraat eder.” ifadesi geçmektedir. İbrala Çayı adı verilen Foni Çayı’nın suları ile sulu tarım imkânının bulunması fazlaca köyün bu çay etrafında toplanmasına yol açmıştır (BAO, TD, nr. 415, s. 161, 179).

XVI. asrın sonlarına doğru Tımar Ruznamçe Defteri’ne göre Karye-i İvrala ve Karye-i Denicik (Denircik); Karaman eyâleti, Konya sancağının, Lârende nâhiyesine tâbi’ idi.

15 Cemâziye’l-evvel 983 (22 Ağustos 1575) tarihinde Karye-i Denircik’in hâsılı 2.477 akçe olup, tımarı Babek evlâdından Şah Alî ve Derviş’in elindedir (RD., nr. 48, s. 27/1).

5 Receb 983 (10 Ekim 1575) tarihinde Karye-i İvrala’nın hâsılı 6.252 akçe olup, tımarı Abdî-oğlu Mehmed’in elindedir (RD., nr. 48, s. 34/2).

20 Şevvalü’l-mükerrem 983 (22 Ocak 1576) tarihinde Karye-i Denircik’in hâsılı 2.477 akçe ve karyenin nezdinde Demürci mezra’asının hâsılı 299 akçedir. Tımarı Mahmûd’un elindedir (RD., nr. 48, s. 8/1).

14 Rebi‘u’l-evvel sene 984 (24 Haziran 1576) tarihinde Karye-i Denircik’in hâsılı 2.477 akçe olup, tımarı Kılıç’ın elindedir (RD., nr. 48, s. 26/2).

14 Şa‘banü’l-mu‘azzam 984 (6 Kasım 1576) tarihinde Karye-i İvrala ve Karye-i Kayacık ve mezra’a-i Koğalü ve Gözek ve ? ve Kızılyer’in hâsılı 11.933 akçe ve 2.934 akçe hisse tımarı Dergâh-ı ‘âlî çavuşlarından Mustafâ Çavuş-oğlu Mehmed’in elindedir (RD., nr. 48, s. 78/1).

992 (1584) yılında 264 Müselman ve 32 gebran neferden ibaretti. Vergi hâsılı; 4.290 İmaret-i İbrahim Beg Vakfı geliri ve 3.100 akçesi normal hasıla olmak üzere 7.390 akçe idi.

Karyede 2 bâb tahûnhâne bulunuyordu. Buradan 120 resim (vergi) alınmakta idi.

Ayrıca nezd-i karye-i İvrâla Mevkii’nde bulunan “Ertâç” adındaki mezraanın vergi hasılı ise 550 akçe idi (BAO, TK, nr. 113, vr. 202 b.).

Lârende şehrinin Odun (ve) Toprak defterinin beyanında; Karye-i İbrala’nın yol yapımı için kullanılmak üzere 18 kantar toprak ve 18 kantar odun tahsis olunmuştur [KŞS., nr. 280, 1a, sene 1054 (1644)].

Karye-i İbrala’nın vergi meblağının 1.500 akça olduğu beyan edilmiştir [KŞS., nr. 280, 17a/1, sene 1062 (1652)].

Lârende şehrinin Sarı köyünde Mehmed, Sündük ve Eyyûb isimli şahısların kendi hâllerinde yaşayan başkalarına zarar vermeyen insanlar olmasına rağmen, İbrala Köyü’nde yaşayan Hızır ve kardeşi İlyas ve Şarlıoğlu’nun harp aletleriyle bunları sakatlamışlar ve konu mahkemeye intikal etmiştir [KŞS., nr. 280, 19a/4, sene 1064 (1654)].

Konya Sancağı’nda Kâş Nâhiyesi’nde İbrala nam karye ve gayride üç bin akça tımara mutasarrıf olan Yûsûf isimli şahsın bir kişinin ihbarı sonucu me’mûr olduğu Girit Ceziresi Seferi’ne gelmediği anlaşıldığı için 3.000 akçalık tımarının bu seferde yararlık gösteren Hüseyin’e verilmiştir [KŞS., nr. 280, 19a/5, sene 1064 (1654)].

1175 (1762) yılında İbrala Köyü’nde yaşayanlar o tarihte Karaman voyvodası olan Çavuş-zâde Seyit Zeynel Abidin Ağa’yı İstanbul’a şikâyet etmişler, davanın valilik divanında görülmesi için merkezden ferman gönderilerek şikâyetçi olan köylülerin Zeynel Abidin Ağa ile yüzleşmesi için Konya’ya gelmeleri istenmiştir. İbrala Köyü’nün imâmı ve bazı köylüler “Şikâyetten bizim haberimiz yok, biz şikâyetçi değiliz” diye ifade verince dava düşmüştür. (BOA., Cevdet Dâhiliye, nr. 7975, KŞS., nr. 288, s. 53/1.)

Karapınar menzili için toplanan avarız ve nüzul vergisini ve mal-ı imdadiyeyi zamanında ödeyemeyen İbrala Köyü’ne 1165 (1752) yılında mübaşir görevlendirilmiş, bu vergileri köylünün ödeyecek gücünün olmadığı görülünce 110 kuruşluk indirime gidilmiştir (KŞS., nr. 286, s. 25/3).

İbrala, 29 Rebî-ü’l-âhir 1177 (6 Kasım 1763) tarihli ve 288 numaralı Karaman Kadı Sicili’nin 89/2. sayfasında Karaman Kazası’na bağlı 29 köyden birisi olarak geçmektedir.

15 Rebî-ü’l-âhir 1188 (25 Haziran 1774) tarihinde Devlet merkezinden çeşitli sebeplerle gelen görevlilere ve ayrıca kazânın bazı hizmetleri için Karaman’dan yapılan masraflara mukabil karye halkından tahsil edilmek üzere; Karye-i İbrâla’nın hissesine 700 kurûş vergi düşmüştür (KŞS., nr. 290, s. 28).

Cemaziyelevvel 1188 (Temmuz 1774) yılında Kale mahallesi sakinlerinden Seyyit Mehmet b. Hafız Ömer, Garaz-zâde Seyyid Mehmed’le şirket-i inân (idâri ortaklık) ile ortak iken vefât etmiş; verâseti zevcesi Esmâ bint-i Hâcı İbrâhim ile kızları Zâhide ve Fâtıma ismindeki küçüklere intikal etmiştir. Müteveffanın İbrâlalı odabaşında 7,5 kurûş alacağı çıkmıştır (KŞS., nr. 290, s. 33-34/2).

15 Cemaziyelahir 1188 (23 Ağustos 1774) tarihinde Lârende kazâsına tâbi İbrâla karyesinden Elhâc Abdurrahmân vefat etmiş, verâseti, zevcesi Elife (220 kurûş) ile büyük oğlu Mustafâ (1.026 kurûş 80 akçe) ve büyük kızı Hadîce’ye (513 kurûş 40 akçe) intikal etmiştir. Müteveffanın 15 kuruş kıymetinde 10 Arab, 140 kuruş değerinde 1 Gulâm-ı Arab’ı ve 130 kuruşluk 1 cariyesi vardır (KŞS., nr. 290, s. 41/1).

5 Muharrem 1189 (8 Mart 1775) tarihinde Karaman’a gelmekte olan Adana valisi ve maiyyetinin yolları İbrâla karyesine uğradığında başağası bir gece kalmak niyetiyle karyeye varmış, ancak ahâlinin karyelerine sokmak istememesi, ağanında zorla girmesi yüzünden cinayet işlenmiştir. Köylüler ağanın 8-10 neferini öldürmüşlerdir (KŞS., nr. 290, s. 74/2).

5 Safer 1189 (7 Nisan 1775) tarihinde 25 Rebiülahir 1188’den 5 Safer 1189’a kadar (5 Temmuz 1774- 7 Nisan 1775) Karaman’da biliktiza yapılmış olan masraf mukabili Karye-i İbrâla’ya 2.150 kurûş vergi taksim edilmiştir (KŞS., nr. 290, s. 88).

3 Recep 1189 (30 Ağustos 1775) tarihinde Saferü’l Hayr’ı 5. gününden, Receb-i Şerîf’in başına gelinceye dek (7 Nisan 1775-28 Ağustos 1775) Karaman’da biliktiza yapılmış olan masraf içerisinde “İlisıra ve İbrâla ve saire imdad” olarak 100 kurûş kaydı bulunmaktadır. Bu masarif mukabili Karye-i İbrâla’ya 2.750 kurûş vergi taksim edilmiştir (KŞS., nr. 290, s. 114).

19 Zilhicce 1189 (10 Şubat 1776) tarihinde 1189 senesi Saferü’l-hayr’ı 15. gününden, Zilhicce’nin 19. gününe gelinceye kadar (17 Nisan 1775-10 Şubat 1776) Devlet merkezinden çeşitli sebeplerle gelen görevlilere ve ayrıca kazânın bazı hizmetleri için Karaman’dan yapılan masraflara mukabil karye halkından tahsil edilmek üzere; Karye-i İbrâla’ya 2.200 kurûş vergi tahakkuk ettirilmiştir. Ayrıca İbrâla karyesine imdadiye olarak 1.500 kûruş masraf yapılmıştır (KŞS., nr. 290, s. 126).

19 Receb 1190 (3 Eylül 1776) tarihinde 1189 senesi 19 Zilhiccesi’nden 19 Receb-i şerifi’ne kadar (10 Şubat 1776- 3 Eylül 1776) Karaman’da biliktiza yapılmış olan masraf mukabili Karye-i İbrâla’dan 1.550 kurûş vergi ödemesi istenmiştir (KŞS., nr. 290, s. 153/1).

20 Zilhicce 1190 (30 Ocak 1777) tarihinde 19 Receb 1190’dan 20 Zilhicce 1190’a kadar (3 Eylül 1776-30 Ocak 1777) Karaman’ın biliktiza vaki olan masarifatı Karaman’da sakin ulemâ, sülehâ, âyân ve ahali meyanında hesap edilerek mahalle ve karyelere taksim edilmiştir. Buna göre Karye-i İbrâla’ya 2.900 kurûş vergi düşmüştür (KŞS., nr. 290, s. 163/2).

Anadolu’yu dolaşan seyyâhları kaleme alan İngiliz Albay William Martin LEAKE (1777-1860); Alman seyyâh Ulrich Jasper SEETZEN’in (1767–1811), Karaman-İbrala üzerinden Tarsus’a geçtiğini yazmaktadır.

7 Rebî-ü’l-âhir 1245 (6 Ekim 1829) tarihinde Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye’den Lârende Kazâsına gönderilen askerler arasında Karye-i İbrâla’dan Mustafâ-oğlu İbrâhim ve Hasan-oğlu Mahmûd bulunmaktadır (KŞS., nr. 296, s. 3.4).

5 Rebîü’l-evvel 1246 (24 Ağustos 1830) yılında Medîne-i Karamânda tertîb olunan iâne-i tazmin-i ticâret akçesi defterinde; İbrâla karyesinden Kethüdâ Hasan 200 kûruş sermaye ile kayıtlıdır (KŞS., nr. 296, s. 26.1).

12 Cemâziye’l-evvel 1246 (7 Kasım 1830) tarihli Medîne-i Lârende kazâsına bâ buyuruldı matlub olunub kazâ-i mezbûrun mahallât ve kurâsından cem’ ve tedârik birle Konya’ya irsâl olunan şairin (köy ve kazaların arpa) defterinde; İbrâla karyesinden şaîr 100 kile beyân olunmuştur (KŞS., nr. 296, s. 155.1).

1246 (1830) yılında Lârende kazâsında askerlik yapanlar arasında; İbrâla karyesinden Tekye-nişîn Mehmed-oğlu Mehmed bulunmaktadır (KŞS., nr. 296, s. 50.2).

11 Receb 1246 (26 Aralık 1830) tarihinde Medine-i Lârendeye tabi’ İbrala nâm karye sâkinlerinden Süleymân, Cedîd Mahallesi sâkinlerinden Ağçaşarlı Halîl’den alacağı için da’va açmıştır. İbrâla karyesi civârında Havlı, Köydere ve Miyegül mezralarının adı geçmektedir (KŞS., nr. 296, s. 56.2).

29 Şevvâl 1246 (12 Nisan 1831) tarihinde Eminüddin evkâfı mütevellisi Şerîfe Hanine bint-i İsmâ’îl tarafından açılan davada bâ berât-ı âlî ve sûret-i defter-i hâkanî ber vechi- tevliyet mutasarrıf oldığım evkâfdan İbrâla Karyesi civârında Foni Dere nâm mahalde bir bâb âsyâb ve nezdinde bir kıt’a bağını Tartân Zâde el-hâc Halil Ağa’nın fuzûlî zabt ve ta’şir ettiğini, yedinde olan fermân-ı celîl mantûkınca alınub tarafına teslîm olunmasını talep etmiştir. Dava safahatinde Hâdimi-zâde Abdullâh Hasib Efendi, Hevâce-zâde es-seyyid el-hâc Mehmed Efendi, Gözübüyük-zâde Yahya Efendi, İbrâla karyesi İhtiyârı Hasan kethudâ, Sâbık İhtiyâr Kara Koca Mehmed Ağa, Ömer Ağa’nın oğlu es-seyyid Alî, Îsâ Kethudâ ve karındaşı Yahyâ, karye-i mezbûr imâmı İbrahim Efendi, Elif-oğlu İbrâhim ve Çalı-oğlu İsmâ’îl’in adları geçmektedir (KŞS., nr. 296, s. 133.1).

19 Zi’l-ka’de 1246 (1 Mayıs 1831) tarihli Tartân -zâde Hâcı Halîl Ağa’nın Eminüddin Vâkfı’nın hükm-i mürâsele-i şer’iyye kaydı; “Fahru’l-akrân Medîne-i Lârende Kazâsı Voyvodası Vekîl İbrâhim Ağa, ba’de’t-tahiyye el-vâfiye inhâ olunur ki: Kirişci Baba mütevellisi Şeyh Sun’ullah Efendi’nin İbrâla karyesi civârında Foni deresinde vâki’ mûmâ-ileyhin vâkfiyesinde mukayyed oldığı vech üzere bir bâb asiyâb ile nezdinde bir kıt’a bağın öşrü kendûye aid olub bundan mâ-adâsına sâbıkada dere-i mezbûrda vâki’ Eminüddin evkâfından kat’ eyleyüb kendi yedinde olan hınta öşrünü şeyh merkûmdan tahsîl ve Eminüddin mütevellisi Tartân-zâde El-Hâc Halîl Ağa’ya teslîm eylemeniz içün işbu mürâsele tahrîr ve tarafınıza irsâl olundı, vüsûlünde gerekdir ki ber mûceb-i mürâsele amil olasız vesselâm.” şeklindedir (KŞS., nr. 296, s. 74.1).

27 Zi’l-ka’de 1246 (9 Mayıs 1831) tarihli İbrâla karyesinden Korkor-oğlu Osmân Veled-i İbiş nâm kimesnenin izin tezkiresi; “Asâkir-i Mansûre Alaylarından birinci alayın birinci taburunun üçüncü bölüğünde beşinci onbaşının altıncı neferi Karamanlı Osmân İbiş sekiz mâha [aya] kadar sılasına gidüb gelmek ve izin müddeti hıtâmından evvelce avdet eylemek şartıyle sıla içün Karaman’a azîmete izin ve ruhsat virildiğini müş’ır işbu tezkire tahrîr ve yedine i’tâ olundı. Vasl-ı kayd gurre-i Muharrem sene 46 (1 Muharrem 1246) (22 Haziran 1830).” şeklindedir (KŞS., nr. 296, s. 81.1).

5 Zilhicce 1246 (17 Mayıs 1831) tarihinde rûz-i hızır i’tibâriyle yani Zi’l-hiccetü’ş-Şerîfenin beşinci gününe gelinceye kadar altı mâhda Karye-i İbrâla’nın Der-Saâdete bildirilen masrafı 3.521 kurûştur. İbrala karyesinden olub Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye neferâtından Hasan’ın kezâlik muâfiyetinden üzerine vârid olan sâliyne kezâlik 120 kurûştur (KŞS., nr. 296, s. 94.1).

15 Safer 1247 (26 Temmuz 1831) tarihinde Karye-i İbrâla’dan Kozağın Sülün-oğlu Mehmed ve Kelleci-oğlu Alî’nin-oğlu Monla Hüseyin, askere alınmıştır (KŞS., nr. 296, s. 86.2).

1 Rebîü’l-âhir 1247 (9 Eylül 1831) tarihinde asâkir-i hassa-i şâhâne ve Mansûre-i Muhammediyye alayları ikmâl-i noksanları için gönderilen ve Kütahya’ya varmadan firar eden 8 askerin yerine İbrâla karyesinden Monla’nın-oğlu İsmâ’îl, Der-Saâdete gönderilmiştir (KŞS., nr. 296, s. 96.2).

25 Rebîü’l-âhir 1247 (3 Ekim 1831) tarihinde Medîne-i Lârende mahallâtından Say Mahallesi sâkinlerinden iken bundan akdem vefât iden Hamal Ali nâm müteveffânın terekesinde; İbrâlalı Abdilik Hasan’da bâ temessük 100 kurûş ve def’a İbrâlalı Tâtâr-oğlu’nun karındaşı Hasan’da bâ temessük 82 kurûş bulunduğu ifade edilmektedir (KŞS., nr. 296, s. 98.1).

2 Safer 1270 (4 Kasım 1853) tarihinde Karapınar’a bağlı Sıdrova (Sudurağı) köyü ile Larende’ye (Karaman) bağlı İbrala (Yeşildere) köyleri arasında su anlaşmazlığından çıkan, ölüm ve yaralamayla sonuçlanan olaya karışanlar yargılanmışlardır. Bu olayla ilgili olarak, Konya Vilayeti İdare Meclisi’nden Meclis-i Vâlâ’ya (Danıştay) gönderilen yazıda; Konya Sancağı’na bağlı Larende Kazası’yla Karapınar Kazası sınırlarında bulunan Sıdrova ve köyleri ahalileri arasında su anlaşmazlığından dolayı olay çıkmıştır. Olaya karışanlar celb olunmuş ve yaralananlar ile yaralamaya sebebiyet verenler mahkemeye çıkarılarak yargılanmışlardır. Mahkeme neticesinde taraflar 16.550 kuruş tazminatla anlaşmış ve sulh olmuşlardır. Tazminatın ve sulhün kabulü hakkında 14 adet ilam hazırlanmıştır. Olaydaki öldürme konusu için ise ayrı bir ilam düzenlenmiştir. Konuyla ilgili olan tüm evrak ekte sunulmuş olup, durum arz olunmuştur (BOA., MVL., nr. 265, s. 1-13).

9 Rabiulevvel 1270 (10 Aralık 1853) tarihinde Karapınar Kazası’na bağlı Sıdrova (Sudurağı) köyü halkı ile Lârende (Karaman) Kazası’na bağlı İbrala (Yeşildere) köyü ahalisi arasında su meselesi yüzünden çıkan kavgada ölüm ve yaralamalara sebebiyet verenlerin yargılanmaları ve bunlara verilen cezalar hakkında, Meclis-i Vala’dan (Danıştay) Sadaret’e (Başbakanlık) yazı gönderilmiştir: “…Sıdrova karyesi ahâlîsinden Seyyid Aziz İbrala ahâlîsinden Seyyid İbrahim’e taş ile ağzına urub dört dişini çıkarmış olduğundan bin kuruş ve Osman bin Abdurrahman Demirci Seyyid Ömer’in bel ile sol … eylediğinden iki bin beş yüz ve yine ahâlîden İsmail Süleyman’ın kebîr bıçak arkasıyla başına ve sâ’ir a’zâsına vurarak cerh etmekle yüz kuruş ve yine … kezâlik kebîr bıçak ile yüzünden cerh etmesiyle iki yüz kuruş ve Osman Ali’yi bıçak ile alnından cerh ederek bu dahi iki yüz kuruş ve Humayoğlu Ali diğer Ali’yi bıçak ile bileğinden cerh eylediğinden iki yüz kuruş ve Osman dahi Seyyid Mehmed’i bıçak ile parmağından cerh eylediğinden üç yüz kuruş ve Abidin Süleyman’ı bıçak ile sol kolundan cerh etmekle yüz kuruş ve merkûm Humayoğlu Ali Hasan’ı kılıç ile sol bileğinden cerh etmesiyle dört yüz kuruş ve yine İbrale karyesi ahâlîsinden Abidin Seyyid Musa’yı kılıç ile kulağından ve Ali ve İbrahim dahi sopalar ile a’zâsından darb ve cerh etmeleriyle bin kuruş yine karye-i merkûme ahâlîsinden Osman Seyyid Mustafa’nın bıçak ile başından ve Ahmed dahi sopa ile a’zâsından urub cerh etdiklerinden yüz elli kuruş ve İbrahim dahi Seyyid İsmail’i sopa ile başından ve omzundan darb ve cerh eylediğinden kezâlik yüz elli kuruş ve İbrahim diğer İbrahim’i sopa ile darb ederek dişlerini sakatladığından yüz kuruş ve Abdülkadir Halil İbrahim’i sopa ile sol gözü üzerinden darb ve cerh etmiş olduğundan yüz elli kuruş bedel üzerine sulh edilmiş ve müdde’îler mebâliğ-i mezkûreyi kabûlleriyle sulhan müdde’iyyün aleyhimin zimmetleri ibrâ ve iskât etmiş olduğundan müdde’iyyün aleyhimden nesne da’vâsına kâdir olmayacakları cânib-i Fetvâhâne’den zahr-ı i’lâmâta tahrîr ve imlâ kılınmış olub sûret-i iş’ârâta nazaran bu mâdde bayağı arbede sûretinde vukû’ bulmuş ve mâdde-i darb ve cerha mütecâsir olan eşhâsın töhmet ve cinâyetleri müsâvâtda görünmüş ve içlerinden merkûm Abdülkadir katl-i nefse dahi cür’et eylemiş olduğundan merkûmdan mâ-adâsının habsleri târihinden i’tibâren mahallinde altışar ay müddetle vaz’-ı pıranga olunarak hitâm-ı müddetlerinde sebîllerinin tahliyesi ve merkûm Abdülkadir’in mâdde-i katle mücâsereti cihetiyle verese-i maktûl ile murâfa’a ve muhâkeme-i şer’iyesi bi’l-icrâ usûlü üzere iktizâ eden zabta ve i’lâmının gönderilmesi bâbında vâlî-i müşârün ileyh hazretlerine emirnâme-i sâmîleri tastîri lâzım geleceği muhât-ı ilm-i âlî-i vekâlet-penâhîleri buyuruldukda ol bâbda emr ü fermân hazret-i men lehü’l-emrindir.” (BOA., MKT., MVL., nr. 76, s. 45).

1256 (1844) yılı Temettü’ât defterinde İbrala için “Vakf-ı Karamanzâde İbrâhim Beğ ve Vakf-ı Nalama ve Vakf-ı Anadolu ve malikane ve Mirahur Yusuf Ağa bervech-i meşrutiyet evladiyet ayende ve revendeye sarf olunageldiği ve Vakf-ı Hatuniye ve Vakf-ı İsmail Hacı ve Vakf-ı Kitabcı Baba ve Sipâhi timârı olub, sipâhi tarafından rü’yet ve ta’şîr olunageldiği” ifade edilmektedir.

Aynı defterde İbrala; camii ve mescit etrafında olmak üzere 5 mahalleye ayrılmıştır.

a) Kilise Câmii (Câmii Kinise) Mahallesi’nin hâne sayısı 34’dür.

Mahalledeki hâne reisleri ve meslekleri; Yahyâ Efendi-oğlu Süleymân (eytâm), Molla Alî-oğlu Hasan (çiftçi), Firar Memiş-oğlu Süleymân (çiftçi), Demirci Mehmed-oğlu Süleymân (çiftçi), Kör Mustafâ-oğlu Mehmed (ırgat), Çakal İsmâ’îl-oğlu Mehmed (çiftçi), Mûsâ-oğlu Yanık Alî (çiftçi), Demirci Alî-oğlu Velî (çiftçi), Âli-oğlu İbrâhim (eskici), Kapucu Alî-oğlu Mehmed (çiftçi), Budala Ahmed-oğlu Ahmed (çiftçi), Tahtacı-oğlu Mehmed (ırgat), Deli Yahyâ-oğlu Mûsâ (çiftçi), Kuyruk Ahmed-oğlu Velî (çiftçi), Alî-oğlu Süleymân (eytâm), Budala Mehmed-oğlu Hüseyin (çiftçi), Deli Alî-oğlu Velî (berber), Abdülgaffâr-oğlu İbrâhim (çiftçi), Recep-oğlu Alî (ırgat), Recep Alî-oğlu Hasan (ırgat), Budala Ahmed-oğlu Bekdaş (çiftçi), Çakal Süleymân-oğlu Îsâ (çiftçi), Hâcı Hakkı-oğlu Bekdaş (çiftçi), Kalem Hasan-oğlu Hüseyin (çiftçi), Beğ Halîl-oğlu Mehmed (ırgat), Berber İsmâ’îl-oğlu Hüseyin (çiftçi), Hammâl Osmân-oğlu Alî (ırgat), Himmet-oğlu Süleymân (çiftçi) ve Murad Mustafâ-oğlu Mehmed’dir (çiftçi) (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10486, s. 35-44).

Mahallede; 1 adet boz daylak deve, 1 adet daylak deve, 1 adet deve, 3 adet dişi küçük deve, 1 adet lök deve, 2 adet tülü daylak deve, 2 adet tülü deve, 210 adet ganem (koyun), 56 adet toklu, 3 adet inek düğesi, 17 adet inek, 1 adet düğeli inek, 5 adet tanalı inek, 165 adet keçi, 52 adet oğlak, 39 adet merkep, 2 adet sıpalı merkep, 45 adet öküz, 4 adet tana, 8 adet zenbûr (arı) kovanı, 1 hisse asiyâb (değirmen), 1,5 dönüm bahçe, 1,5 dönüm bağ, 13,5 dönüm alâ tarla, 319 dönüm ednâ tarla, 8 dönüm evsât tarla, 146,5 dönüm hâlî tarla, 194 dönüm mezrû tarla varlığı kayıtlıdır.

Emlâk kıymeti 1.853 kuruş, hayvân kıymeti 17.644 kuruş, temettü’atı 6.310 kuruş, yekûnu 25.807 kuruş, hâne başı ortalama gelir 759 kuruş ve tekâlifi 2.120 kuruştur (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10442, s. 80-84).

b) Hâcı Bayram Veli Mescidi Mahallesi’nin hâne sayısı 52’dir.

Mahalledeki hâne reisleri ve meslekleri; Hamza Efendi-oğlu İbrâhim Efendi (imâm), Molla İbrâhim-oğlu İsmâ’îl (çiftçi), Mustafâ-oğlu Mustafâ (çiftçi), Ömer Ağa’nın-oğlu Alî (çiftçi), Hanlı-oğlu Mûsâ (çiftçi), Çulcu Yahyâ-oğlu Mehmed (çoban), Naib Hüseyin Mehmed (çiftçi), Mehmed-oğlu Bekmezci Hasan (çiftçi), Demirci Velî-oğlu Ahmed (çiftçi), Elif İbiş-oğlu İbrâhim (çiftçi), Hanlı İsmâ’îl-oğlu Abdülkadîr (ırgat), Meteriş-oğlu Alî (çiftçi), Tak Hüseyin-oğlu Alî (çiftçi), Durmuş-oğlu Alî (çiftçi), Ebûbekir-oğlu Memiş (çiftçi), Ahmet-oğlu Asmacı Abdullâh (çiftçi), Bacak Ahmed-oğlu Ahmed (çiftçi), Mûsâ Beğ-oğlu Süleymân (çiftçi), Süleymân-oğlu Alî (5 sene evvel askere gittiği), İmâm-oğlu Mehmed-oğlu Abdullâh (ırgat), İmâm Mehmed-oğlu İsmâ’îl (ırgat), Kalender Mehmed-oğlu Veysel Mehmed (çiftçi), Îsâ Kethüdâ-oğlu Hâcı Süleymân (çiftçi), Ferrâş Hüseyin-oğlu Osmân (çiftçi), Muhsin-oğlu Mustafâ (çiftçi), Hâcı Koca Ağa’nın-oğlu Mehmed (çiftçi), Hâcı Hasan-oğlu Hasan (çiftçi), İmâm Halîl-oğlu İsmâ’îl (çiftçi), Kırış-oğlu İbrâhim’in-oğlu Mustafâ (çiftçi), Hâcı Mustafâ’nın-oğlu Abdurrahmân (çiftçi), Mustafâ Ağa-oğlu Süleymân (çiftçi), Hâcı Memiş-oğlu Alî (çiftçi), Halîl-oğlu Abdülvehhâb (çiftçi), Pezir Âli-oğlu Mehmed (çiftçi) Hasan Ağa-oğlu Hâcı Hüseyin (çiftçi), Karabacak Hasan-oğlu Mehmed (eytâm), Öksüz Mustafâ-oğlu Abdullâh (çiftçi), Mehmed-oğlu Mustafâ (eytâm), Mustafâ-oğlu Karabacak Mûsâ (çiftçi), Körpeden İbrâhim-oğlu Ahmed (çiftçi), Memiş-oğlu Hüseyin (çiftçi), Sipâhi Süleymân-oğlu Hasan (çiftçi), Hâcı Hasan Ağa-oğlu Îsâ (çiftçi), Mehmed-oğlu Kart Osmân (çiftçi), Uzun Abdî-oğlu İbrâhim (çiftçi), Kelleci Ahmed-oğlu Mustafâ (çiftçi) ve Ahmed-oğlu Ömer Ağa’dır (dört mâh akdem asâkir-i nizâmiyeden Enderun’dan mahreç).  (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10486, s. 2-18).

Mahallede; 4 adet bargir (beygir), 38 adet deve, 1 adet esb, 621 adet ganem, 464 keçi, 96 adet oğlak, 130 adet toklu, 8 adet camus (camız), 2 adet inek düvesi, 16 inek, 3 adet kısır inek, 10 adet tanalı inek, 10 kısrak-bargir, 3 adet kısrak, 3 adet taylı kısrak, 71 adet merkeb, 1 adet merkep sıpası, 2 sıpalı merkep, 82 adet öküz, 4 adet tana, 6 adet tay, 4 adet tosun, 11 adet zenbûr (arı) kovanı, 106 hisse asiyâb (değirmen), 6375 dönüm bahçe, 9 dönüm bağ, 0,5 dönüm boyalık arsa, 51 dönüm alâ tarla, 688 dönüm ednâ tarla, 43 dönüm evsât tarla, 382,5 dönüm hâlî tarla, 399,5 dönüm mezrû tarla varlığı kayıtlıdır.

Emlâk kıymeti 5.844 kuruş, hayvân kıymeti 49.608 kuruş, temettü’atı 9.870 kuruş, yekûnu 65.322 kuruş, hâne başı ortalama gelir 1.256 kuruş ve tekâlifi 3.190 kuruştur (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, ML. VRD. TMT. nr. 10442, s. 86-93).

c) Alî Fakih (Fakı) Mescidi Mahallesi’nin hâne sayısı 29’dur.

Mahalledeki hâne reisleri ve meslekleri; Mustafâ-oğlu Hâcı Mehmed Efendi (imâm), Abbâs-oğlu Hâcı Hüseyin (çiftçi), Halîl-oğlu Îsâ (çiftçi), Mestanlı Mustafâ-oğlu Hasan (çiftçi), Hasan-oğlu Kara Hasan (çiftçi), Kadı Mahmûd-oğlu Mehmed (çiftçi), Mehemmed-oğlu Sarı Hasan (çiftçi), Hâcı-oğlu Abdülkadîr (ırgat), Abdî-oğlu Hasan (çiftçi), Hâcı Bekir-oğlu Hâcı Mehmed (çiftçi), Emîr Hüseyin-oğlu Hüseyin (çiftçi), Şişek Ömer-oğlu Mustafâ (çiftçi), Kör Hasan-oğlu Halîl (ırgat), Kethüdâ Süleymân-oğlu Mevlüd (çiftçi), Tatar Ömer-oğlu Mehmed (çiftçi), Otlu Velî-oğlu İbrâhim (ırgat), Kadı-oğlu Hasan (çiftçi), Alî-oğlu Hâcı Ahmed (çiftçi), Gödeş Mehmed-oğlu Halîl (çiftçi), Ahmet Çelebi-oğlu Ahmed (çiftçi), Sarı Abak Mehmed-oğlu Ahmed (çırak), Mustafâ-oğlu Hâcı Mehmed (çoban), Veysel Mustafâ-oğlu Hamza (çiftçi), Îsâ-oğlu Çöl Âli (ırgat), Kara Sipâhi Mehmed-oğlu Durmuş (çoban), Karabelâlı-oğlu Abdullâh-oğlu İbrâhim (çoban) ve Kara Mûsâ-oğlu Mûsâ’dır (ırgat) (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10486, s. 45- 54).

Mahallede; 14 adet bozdeve, 16 adet deve, 300 adet ganem (koyun), 80 adet toklu, 1 adet inek düvesi, 12 adet inek, 2 adet kısır inek, 3 adet tanalı inek, 238 adet keçi, 65 adet oğlak, 2 adet kısrak-bargir (beygir), 1 adet taylı kısrak, 30 adet merkeb, 3 adet merkep sıpası, 2 sıpalı merkep, 43 adet öküz, 2 adet tana, 2 adet tay, 2 adet tosun, 8 adet zenbûr (arı) kovanı, 6 hisse asiyâb (değirmen), 0,25 dönüm bahçe, 6,5 dönüm bağ, 28 dönüm alâ tarla, 315 dönüm ednâ tarla, 8 dönüm evsât tarla, 107 dönüm hâlî tarla, 244 dönüm mezrû tarla varlığı kayıtlıdır.

Emlâk kıymeti 2.245 kuruş, hayvân kıymeti 25.487 kuruş, temettü’atı 5.510 kuruş, yekûnu 33.242 kuruş, hâne başı ortalama gelir 1.146 kuruş ve tekâlifi 1.815 kuruştur (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10442, s. 95-99).

d) Hâcı İlyas Mescidi Mahallesi’nin hâne sayısı 22’dir.

Mahalledeki hâne reisleri ve meslekleri; Kelleci-oğlu Hüseyin Efendi (imâm), İbrâhim-oğlu Battâl Mustafâ (çiftçi), Çolak İsmâ’îl-oğlu İsmâ’îl (çiftçi), Kara Mustafâ-oğlu Osmân (çiftçi), İbrâhim-oğlu Yunus (çiftçi), Korkor İbrâhim-oğlu Osmân (ırgat), Cöngel İsmâ’îl-oğlu Mustafâ (çiftçi), İlyas-oğlu Mehmed (çiftçi), Kara Fakı-oğlu Mehmed (ırgat), Hayrullah Mustafâ -oğlu Hasan (çiftçi), Mehmed-oğlu Yahyâ (çırak), Kazak Amca-oğlu Hasan (çiftçi), Kazak Süleymân-oğlu Hasan (çiftçi), Deli Mehmed-oğlu Mehmed (çiftçi), Kethüdâ Ahmed-oğlu Â’reç İbrâhim (müsin ve ihtiyâr), Halkacı Yahyâ-oğlu Süleymân (ırgat), Hıdır-oğlu Tatar Mustafâ (ırgat), Topsakal-oğlu Süleymân (kizir), Abdullâh-oğlu Kel Ömer (çoban), Tütdü Hasan-oğlu Hasan (çiftçi), Kara Hüseyin-oğlu Şahin Mehmed (çiftçi), Sümen-oğlu Hüseyin (çiftçi), Palan İbrâhim-oğlu Hasan (çiftçi) ve Usta İbiş-oğlu Alî’dir (çiftçi) (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10486, s. 27-35).

Mahallede; 8 adet bozdeve, 9 adet deve, 183 adet ganem (koyun), 37 adet toklu, 10 adet inek, 1 adet kısır inek, 2 adet tanalı inek, 134 adet keçi, 20 adet oğlak, 1 adet kısrak-bargir (beygir), 23 adet merkep, 1 adet merkep sıpası, 1 adet sıpalı merkep, 29 adet öküz, 1 hisse asiyâb (değirmen), 2 dönüm bahçe, 1 dönüm bağ, 14 dönüm alâ tarla, 144 dönüm ednâ tarla, 3 dönüm evsât tarla, 78 dönüm hâlî tarla, 83 dönüm mezrû tarla varlığı kayıtlıdır.

Emlâk kıymeti 1.043 kuruş, hayvân kıymeti 16.263 kuruş, temettü’atı 3.460 kuruş, yekûnu 20.766 kuruş, hâne başı ortalama gelir 944 kuruş ve tekâlifi 770 kuruştur (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10442, s. 101-104).

e) Hacı Eyyûb Mescidi Mahallesi’nin hâne sayısı 29’dur.

Mahalledeki hâne reisleri ve meslekleri; Kara Mustafâ-oğlu Molla Mehmed (çiftçi), Ömer Ağa-oğlu Mahmûd (çiftçi), Mahmûd Beğ’in-oğlu Alî (çiftçi), Meydan-oğlu Mahmûd (çiftçi), Duman İbrâhim-oğlu Mehmed (hizmetkâr), Mehmed Beğ’in-oğlu Osmân-oğlu Mehmed (çiftçi), Hıdır-oğlu Süleymân (ırgat), Hüseyin-oğlu Ahmed (çiftçi), Eski Süleymân-oğlu İsmâ’îl (ırgat), Tekkenişîn Mustafâ-oğlu Hasan (talebe), Mûsâ-oğlu Mûsâ (çiftçi), Damdayatmaz Mehmed-oğlu İsmâ’îl (çırak), Mevlüd-oğlu Alî (çırak), Küçük Alî-oğlu Hasan (eytâm), İsmâ’îl-oğlu Makbûl (çiftçi), Mehmed-oğlu Şeyh İbrâhim (çiftçi), Tülü İbrâhim-oğlu Mehmed (ırgat), Yeğen Süleymân-oğlu Mustafâ (dülger), Eski Yahyâ-oğlu Ahmed (çiftçi), Molla Mehmed-oğlu Ebûbekir (çiftçi), Kurtyemez-oğlu Hasan (çiftçi), Şamar-oğlu Halîl’in-oğlu Mehmed (çiftçi), Kırışık Mûsâ-oğlu Bayram (çırak), Seyyid Mustafâ-oğlu İbrâhim (çiftçi), Yahyâ-oğlu Mustafâ (çiftçi), Büyük Osmân-oğlu Osmân (çiftçi), Mehmed-oğlu Mehmed (eytâm) ve Osmân-oğlu Kara Halîl’dir (çiftçi) (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10486, s. 18-27).

Mahallede; 6 adet camus (manda), 18 adet deve, 236 adet ganem (koyun), 69 adet toklu, 1 adet inek düvesi, 19 adet inek, 1 adet kısır inek, 126 adet keçi, 31 adet oğlak, 4 adet kısrak-bargir (beygir), 1 adet taylı kısrak, 39 adet merkep, 2 adet sıpalı merkep, 46 adet öküz, 1 adet tosun, 2,5 hisse asiyâb (değirmen), 1 dönüm bağ, 14 dönüm alâ tarla, 306 dönüm ednâ tarla, 9,5 dönüm evsât tarla, 169,5 dönüm hâlî tarla, 160 dönüm mezrû tarla varlığı kayıtlıdır.

Emlâk kıymeti 1.237 kuruş, hayvân kıymeti 22.030 kuruş, temettü’atı 5.270 kuruş, yekûnu 28.537 kuruş, hâne başı ortalama gelir 984 kuruş ve tekâlifi 1.540 kuruştur (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10442, s. 105-108).

Amerikalı Arkeolog John Robert Sitlington STERRET (1851-1914), 1884-1885 yıllarında yapmış olduğu seyahatte bölgenin tarihî coğrafyasına dair önemli bilgiler vermektedir. STERRET, 29 Mayıs’ta İbrala’ya ulaşmıştır (STERRET 1888b, s. 15).

Köy hakkında İngiliz Seyyâh Edwin John DAVIS’te (1826-1901), Karamanoğulları döneminden kalan Akköprü’den bahsetmek dışında detaylı bilgi vermemiştir (DAVIS 1879, s. 434).

26 Teşrîn-i evvel 1325 (8 Kasım 1909) tarihinde ibtidâî mektepleri mevcut olup da muallim maaşları yeniden düzenlenerek açılacak olan bazı köylerin isimlerinin yer aldığı liste yayınlanmıştır. Bu listede Karaman dâhilinde Kılbasan, Gaferyad, İlisıra, İbrala ve Fezkale köyleri yer almaktadır. 1325 (1909) senesi Kasım ayı başına kadar açılması düşünülen bu mekteplerle ilgili şartlar, Vilâyet Tensîk Komisyonu tarafından kararlaştırılmıştır. Vilâyet makamından ilgililere bu konuda bilgi verilerek, gereğinin yapılması emredilmiştir. Söz konusu mekteplerde muallimlerin maâşlarının 1325 (1909) senesi Kasım ayı başlangıcından itibaren aylık 200 kurûş olarak maârif hissesinden ödenmesi, Bu mekteplere tayin edilecek muallimlerin ise dâr’ül-muallimîn mezunlarından veya ehliyetnâmesi olanlarla bu konuda gerekli vasıflara sahip bulunanlardan seçilerek tayini ve ilgili yerlerce gerekli vasıflara sahip muallimler bulunamayacaksa vilayetçe tayin edilerek gönderilmek üzere bilgi verilmesi istenmiştir (Konya Vilâyet Gazetesi, nr. 1942, s. 2).

Yeşildere, 1338 (1922) yılında Dr. Nazmi Azmi Bey (SELCEN) tarafından kaleme alınan “Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası (Konya Vilâyeti)” adlı eserde; Konya Vilâyeti, Karaman Kazası’na bağlı bir nahiye olarak geçmektedir. İbrala Nahiyesi’ne 14 köyün (Madenşehri, Beydili, Sediroba, Üçbaş, Dağa, Dinek, Aşıran, Ağın, Sarıkaya, Gödeste, Osmaniye, Akçaşehir, Kızıllar ve Ağın) bağlı olduğu kaydedilmektedir.

Sapancalı Muallim H. Hüsnü Bey [1309 (1893), Sapanca, Sakarya-1958, ?]; 1338 (1922) yılında kaleme aldığı “Karaman Ahval-i İçtimâiyye Coğrafiyye ve Tarihiyyesi” isimli kitabında, İbrala nâhiyesine araba ile gidilebildiğini ve merkez kazâya uzaklığının 6 saat olduğunu kaydetmiştir.

SAPANCALI, köyde; “Mutavassıta 1” sınıfında 40 talebeli bir mektebin varlığından bahsetmektedir.

SAPANCALI, İbrala için “toprağının kısm-ı azamı ovalık ve bir kısmı da bataklıklara civar olduğundan sıtma eksik değildir.” demiştir. Ayrıca İbrala ahalisinin lisan ve libas itibariyle Karaman halkına tamamıyla benzediğini kaydetmiştir.

1928 yılında eski Türkçe alfabe ile yayınlanan “Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları” isimli kitapta İbrala; Konya Vilayeti, Karaman Kazası, Merkez Nahiyesi köyleri arasında zikredilmiş ve eski Türkçe harfler ile “أبراله“, Lâtin harfleriyle “Ebrala” şeklinde ifade edilmiştir.

Bu kitapta; İbrala Nahiyesi’ne bağlı köy sayısı 10 olarak geçmektedir (Üçbaş, Selerek, Dağa, Feyzürreşat, Kızıllar, Kızıllarağını, Kayaönü, Gödet, Gödetağını ve Gögeş).

Köyün İbrala olan ismi; 1961 yılında İçişleri Bakanlığı tarafından yabancı ad taşıdığı gerekçesiyle “Yeşildere” olarak değiştirilmiştir. Âbideleri ve kitâbeleri ile Karaman tarihini araştıran ve bunu kitabında yayınlayan İbrahim Hakkı KONYALI [1311 (1896)- 1984], tarihî “İbrala” adının bir veba salgını halinde şuursuzca devam ettirilen ad değiştirme hastalığından kurtulamadığını ifade etmektedir. KONYALI, köye “Yeşildere”den ziyâde “Yûnus Emre” adının verilmesi gerektiğini de dile getirmiştir.

15 Haziran 1989 tarihinde kabul edilen “3578 sayılı 4 il ve 5 ilçe Kurulması Hakkında Kanun” gereğince Karaman İli, Merkez İlçe, Yeşildere Bucak Merkezi olmak üzere 6 köy (Taşkale, Çimenkuyu, Güçler, Kızıllarağını, Sarıkaya ve Üçbaş) bağlanmıştır (21 Haziran 1989 tarihli ve 20202 sayılı Resmî Gazete).

Ülkemizde “Yeşildere” isminde birçok yerleşim yeri bulunmaktadır. İçinden ve yakınından dere geçen ve yeşilliğe sahip yerleşim yerlerine bu ad verilmiştir.

Aydın Kuyucak, Balıkesir Bigadiç, Bursa Karacabey, Erzurum Horasan, İzmir Kiraz, Konya Cihanbeyli ve Meram, Manisa Demirci, Ordu Korgan, Samsun Asarcık, Samsun Tekkeköy, Denizli Acıpayam, Bingöl Genç, Rize Merkez Muradiye, Isparta Sütçüler, Denizli Buldan, Hakkari Yüksekova, İzmir Konak, Malatya Pütürge, Yozgat Akdağmadeni, Tokat Pazar Üzümören, Samsun Ayvacık, Erzurum Yakutiye, Gaziantep Oğuzeli, Antalya Muratpaşa, Samsun Atakum ve Samsun Çarşamba ilçe merkezlerindeki mahallelerin adı “Yeşildere”dir.

Amasya Merkez, Burdur Gölhisar, Çorum Merkez, Elazığ Kovancılar, Gümüşhane Merkez, Kütahya Çavdarhisar, Sivas Gürün, Sivas Kangal, Sivas Zara, Uşak Merkez, Kütahya Simav, Rize Merkez, Giresun Görele, Kırşehir Akçakent ve Osmaniye Düziçi’deki köylerin adı “Yeşildere”dir.

Afyonkarahisar Başmakçı Çığrı, Burdur Bucak Beşkonak ve Rize Kalkandere Yeşilköy’deki bağlıların adı “Yeşildere”dir.

Köyde, 1954 yılında belediye teşkilatı kurulmuştur. İlk belediye başkanı Abdulkadir ALPELLİ’dir (1954-1968). Daha sonra sırasıyla Hüseyin ÜNLÜER (1968-1973), Yusuf Ziya TALA (1973-1980), Mustafa Kemal ÜNLÜER (1984-1989), Yusuf Ziya TALA (1989-1994), Neriman KÖSE (1994-2004) ve İbrahim KOÇAK (2004-2014) belediye başkanı seçilmişlerdir.

2007 yılı içerisinde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından adrese dayalı yapmış olduğu nüfus sayım sonuçlarını açıklamış, 22.03.2008 tarihli ve 26824 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun”un Geçici 1’nci maddesinde TÜİK verilerinde nüfusu 2.000’in altında kalan ve 4 nolu cetvelde yazılı belediyelerin tüzel kişilikleri kaldırılarak köye dönüştürülmüştür.

Danıştay 8’inci Daire Başkanlığı’nın almış olduğu 19.12.2008 gün ve E: 2008/4826, K: 2008/8384 sayılı kararı gereğince belediye başkanlığı tarafından TÜİK tarafından yapılan nüfus sayımına itiraz ve Konya İdari Mahkemesi’ne açılan dava ile bir kez daha belediyelerin tüzel kişiliğinin devam etmesinden dolayı Yeşildere’de 28 Mart 2009 tarihinde belediye seçimleri son kez yapılmıştır.

Yeşildere Belediyesi, 06/12/2012 tarihli ve 28489 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”la nüfusu 2.000’in altında kaldığından kapatılmıştır.

1965 yılında Ord. Prof. Dr. Mahmut Sadi IRMAK’ın [1320 (1904), Seydişehir, Konya – 1990, İstanbul] başkanlığında bir heyet (Prof. Dr. İbrahim Hakkı KONYALI, Behçet Kemal ÇAĞLAR) tarafından yapılan araştırmada; İsmâ’îl Hâcı’nın Yûnus Emre’nin dedesi olduğu ortaya çıkmıştır.

Arşiv vesikalarında ve tarihi kaynaklarıyla “Yûnus Emre’nin Karamanlı” olduğunu ilim dünyasına ilân eden KONYALI, İsmâ’îl Hâcı’nın harap türbesini ziyaret etmiştir. KONYALI, Yûnus Emre’nin dedesi Horasanlı İsmâ’îl Hâcı’nın Tekke Köyü’nden kuraklık dolayısıyla İbrala’ya göç ettiklerini, Yûnus Emre ailesinden birçoğunun ve tekkenin mütevellilerinin buraya yerleştiğini kaydetmektedir. KONYALI, bunların ellerinde beratlarının olduğunu gördüğünü ifade etmektedir.

Devlet arşivlerindeki belgeler ışığında Yûnus Emre’nin yaşadığı yeri araştıran ve bunu kitabında yayınlayan Prof. Dr. İbrahim Hulûsi GÜNGÖR (1928-2012), Yavuz Selim Han’ın 924 (1518) tarihli İlyazıcı Defteri kaydında bulunan belgede ismi geçen 24 yerden 17 tanesinin yerini tespit etmiştir. Tespit edemediği 7 yerden 4 tanesinin obruk olmasından dolayı ağızlarının kapanmış olduğunu belirtmiştir.

GÜNGÖR, Yûnus Emre’nin ait olduğu İsmâ’îl Hâcı Cemâati’nin yerleşim yeri ile Yûnus Emre’nin Karamanoğlu İbrâhim Bey’den satın aldığı toprakları haritaya işlemiştir. Böylelikle Yûnus Emre’nin birkaç kuşak öncesi dedesi İsmâ’îl Hâcı’nın mezarının Yeşildere’de bulunduğu sonucuna varmıştır.

1246 (1831) tarihli Lârende Nüfus Defteri’nde (COA, Nfs. d 3451); İbrala Köyü, 160 hanede 409 kişi olarak kayıtlıdır.

1256 (1840) yılı Temettü’ât defterinde İbrala Köyü, 166 hânede 482 erkek olarak kayıtlıdır. Buna göre nüfusunun 996-964 olduğu tahmin edilmektedir.

Konya Vilâyeti Salnâmeleri’nde (il yıllığı); 1311 (1893) yılında 1.208  ve 1320 (1902) yılında nüfusu 1.240 olarak tespit edilmiştir.

Sapancalı Muallim H. Hüsnü Bey, 1338 (1922) yılında köyün nüfusunu 256 hâne ve 1.597 olarak kaydetmiştir.

1341 (1925) yılında yapılacak olan mebus (milletvekili) seçimi için hazırlanan genel nüfus defterine göre 1.248’dir.

1935’de 1.663, 1940’da 1.491, 1945’de 1.690, 1950’de 1.890, 1955’de 2.031, 1960’da 2.249, 1965’de 2.311, 1970’de 2.576, 1975’de 3.250, 1980’de 3.202, 1985’de 4.191, 1990’da 3.371 ve 2000’de 4.144 kişi olarak sayılmıştır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2007 yılında geçilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) göre köyün nüfusu 1.740 kişidir.

2008’de 1.344, 2009’da 1.264, 2010’da 1.129, 2011’de 1.006, 2012’de 955, 2013’de 899, 2014’de 846, 2015’de 837, 2016’da 846, 2017’de 818, 2018’de 835, 2019’da 805, 2020’de 791 ve 2021’de 798 kişi olarak tespit edilmiştir.

704 seçmeni olan Yeşildere Köyü’nde 1 Kasım 2015 günü yapılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde 636 seçmen 1414, 1415, 1416 ve 1417 numaralı sandıklarda oy kullanmıştır. 627 oy geçerli sayılırken, 9 oy geçersiz sayılmıştır.

Yeşildereliler, 337 oyla en fazla AK Parti’yi tercih etmişlerdir. CHP 205 oy alırken, MHP 68 oy almıştır. HDP’ye ise 4 oy çıkmıştır.

16 Nisan 2017 tarihinde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halkoylaması (referandum) sonuçlarına göre; Yeşildere Köyü’nde %57,6 evet çıkarken, %42,4 oranında hayır çıkmıştır.

Köyün muhtarı, Lütfi BULUT’tur [irtibat numarası: 0 (533) 635 22 23].

Köyün azaları; Hulusi GÜMÜŞTAŞ, Hikmet AYDIN, Ali İhsan AKTAŞ ve Yakup ERGEN’dir.

Köyün eski muhtarları; Ali Osman UYSAL (1989), Mustafa ELLİKÇİ (1984-1989), Durmuş Ali İNCE (1977-1984), İbrahim SOLAK (1975-1977), Mehmet GÖKDEMİR (1973-1975), Durmuş Ali İNCE (1972-1973), Mehmet AVCI (1971-1972), Mehmet AKÇAÖZ (1968-1971), Mehmet SOLAK (1967), Sait CAN (1965-1967), Durmuş Ali İNCE (1963-1964), İbrahim SOLAK (1960-1963), D. Ali İNCE (1960), Mehmet MERCAN (1956-1959) ve Ahmet MERCAN’dır (1956).

GÜLCAN, İbrala, Dereköy (Fisandon), Zengen (Başharman) ve Paşabağı (Göves) köyü halklarını, giyim, kuşam ve fizyonomileri hatta lehçe bakımından birbirlerine benzetmiş-lehçeden kasıt ağız veya aksan olmalıdır- bu köy halklarının İran’ın Hamse Eyaleti’nden gelen Türkmenlerden olduğu tespitinde bulunmaktadır.

Karaman’ın yakın tarihteki kültürü ve geleneklerini araştıran ve bunu kitabında yayınlayan Ahmet Talat DURU ise Kılbasan, Yeşildere (İbrala),  Zengen, Paşabağı (Göves) ve Dereköy (Fisandon) köylerinin giyimlerini birbirine tamamen benzetmektedir. DURU, giyim şekillerini; “Altı buçuk metre pazenden entari şalvar takım. Gençler başlarına kenarı siyahlı yüzyirmi santimlim değirmi çember, yaşlılarda aynı çemberin siyahını alırlar. Örtü olarak potükare örtü de kullanırlar.” şeklinde tarif etmektedir.

Köydeki sülâleler ve aldıkları soyadları; Abitler (Ceyhan), Acarlar (Fatılar’da denilmektedir, Acarçengel, Acarkol, Acarşan, Acarözmen, Acaruygun), Adilhocalar (Özsoy), Akkabaklar (Hırıklar’da denilmektedir, Kalkan), Akkuşlar (Alparslan), Albistanlılar (Büyükalpelli), Aliağalar (Arslan, Özmen), Ambarcılar (Ünüvar), Aşşıklar (Çelik), Avaralar (Altunbaş), Azılılar (Uğur), Baldaşlar (Tangüleç), Barutçular (Yaşar), Bataklar (Yaman), Battallar (Karabulut), Bayatmüdürü (Tankişi), Benlibekirler (Demirtaş), Demirci Süleymanoğulları (Demir), Bombalar (Sakızlı), Boyacı Raşit (Tiryakioğlu), Bozgırlı Küflüler (Coşkun), Bülbüller (Bülbül), Cavitler (Karayumak), Cemaliler (Ergen), Cücceler (Yasak), Çabıtlar (Uluer), Çakallar (Çelikdemir), Çandımlar (Tuncel), Cılıslar (Çolaklar da denilmektedir, Koç), Çolaklar (Şahin), Davarlar (Çobanoğlu), Decikler Hanifi Hoca (Turan), Delidurmuşlar (Canbakış), Deligadirler (Özten), Dıydınlılar (Çalımlı), Dikkulaklar (Özdere), Dumanlar (Duman), Ebişler (Dik), Ellezler (Kayasan), Emmiler (Hanifihocalar da denilmektedir, Turhan), Eskiciler (Uysaler), Eskiler (Eroğlu), Eşşekciler (Doğru), Eyşealiler (Gültekin), Gadirisler (Duysak), Garaaliler (Söbeviler’de denilmektedir, Günay), Garakediler (Karademir), Garayalanlar (Aydemir), Gasabınkeloğlan (Yüksel), Gavallar (Kılıçaslan), Gazeller (Göker), Gızıllıoğulları (Doğruöz), Gocaaliler (Kelbelekler de denilmektedir, Özen), Goçluk (Tunçdemir), Goraşlılar (Çatıkkaş), Gödeler (Tekinbaş), Gödüklüler (Özkan), Gökçeler (Sakızlı, Şık), Göksülümanlar (Demirözcan), Gutullar (Doğmuş), Güdümenli Kuzgunlar (Serin), Hacıahmetler (Bulut), Hacıbakılar (Öztürk), Hacıbekdeşler (Şimşirler’de denilmektedir, Eryiğit), Hacıeliler (Uysal), Hacıhanifi ve Hacıhamzalar (Taşkın), Halhullar (Gökdoğan, Ünlüer), Hallovlar (Gofalaklar’da denilmektedir, Arkuntaş), Hataylılar (Arıkürün), Hesapçılar (Erbay), Hıralar (Taş), Hökümetler (Bayad), Hüseyinefendiler (Doğan), İbişler (Akalın), İciler (Karabaş), İdareetmezler (Oğuz), İmamlar (Baydoğan, Koçak), İmrohorlar (Okyay), İnce Ağızlar (Çağlayankaya), İreşberler (Kalenderoğlu), İsligızlar (Akdağ), İsmihaccası (Öncan), İstanbullular (Özel), Kamiller (Celal), Karabacaklar (Yalçındağ), Karacalar (Karacabağ), Kartoğlanlar (Kart), Kasaplar (Akay), Katipler (Ceran), Kavaslar (Akat), Kederetliler (Sarıkavak), Kelarifler (Karaduman), Kelçavuşlar (Altunöz), Kelleciler (Akyayla), Kelleciler (Aydoğan), Kelmusalar (Altuntaş), Kengiler (Tuğlu), Kesteller (Özırmak), Ketezler (Özyer), Kınıklar (Kınık), Kirkitler (Dağ), Kördurmuşlar (Özkır), Kurtoğulları (Çiçek), Kurtoğulları (Yeşildal), Kürsoğulları (Çınar), Kürthızırlar (Kolyiğit), Lobutlar (Özdil), Lorular (Kelleciler’de denilmektedir, Güller), Mavışoğulları (Koçyiğit), Mayahoşular (Çetin), Membiller (Eren), Memetgocalar (Aysan), Memişçavuşlar (Bal), Mennioğulları (Ekmekçiler’de denilmektedir, Oğuzcan), Mulluşperiler (Toksöz), Mustuklar (Gündemir), Navalılar (İpekdal), Obrukçular (Ayoğlu), Osman Çavuşlar (Uludağ), Osmanhocalar (Uruplar ve Ezgenler’de denilmektedir, Harmankaya), Ödemişliler (Kirirciler de denilmektedir, Kutluyer), Ölezler (Güner), Paçaçıkartmazlar (Aydın), Paşalar (Özer), Pezerler (Tekeş), Postamusalar (Torunoğlu), Sağır hafızlar (Yemenici), Sakarlar (Çakallar da denilmektedir, Ündemir), Sarılar (Bağçiçek), Selimler (Özkaynak), Sultanınveliler (Ercan), Sofular (Deniz), Söbeviler (Güneş), Şamaralisi (Uluad), Şataflılar (Ünal), Şesüdüler (Ayhan), Şevkethasanlar (Tankut), Şınıgırıklar (Boztepe), Şimşekler (Şimşek), Şişikler (Gülten), Takavitler (Gümüştaş), Tala (Erzurum Hınıs’tan gelip yerleşmişler), Taliler (Karataş), Tatosmanlar (Turgut), Tektenler (Erkan), Telliler (Özat), Topalmusalar (Yılmaz), Uçanlar (Demirbaş), Ülükler (Özkal), Ümmüler (Yıldırım), Üseliler (Yeşil), Veyisoğulları (Ateş), Yağcılar (Yücetaş), Yaylılar (Hacıramazanlar’da denilmektedir, Göktaş), Yedigöbekler (Avcı), Yirikler (Soydoğan), Yörükbekiriler (Özbakış), Zambırlar (Hacıeliler’de denilmektedir, Kaya) ve Zeynebinahmet’tir (Yiğit).

Köydeki lakaplar; Akoğlan, Altındiş, Alvanlı, Ataş kızı, Avara, Avcı, Avkat, Azılı, Babili, Bahdi, Bala, Baldaş, Ballı, Balyemez, Batak, Bayat Müdürü, Bıyıklı, Bomba, Boncukcu, Boruzan, Boyacı, Bülüç, Ceyar, Cokey, Contirik, Cüngül, Çakal, Çanak, Çapıt, Çayan, Çolak kız, Çungur, Dabıl, Dappa, Davar, Dıydınlı, Diğrendiş, Dolaşık, Eğşi (Ekşi), Ekmekçi, Ellez, Erkek, Eskiler, Eyef, Fındık, Gabak, Gallak, Gara, Gara oğlan, Garip, Gavurcu, Goca, Gırlı, Goca kafa, Goreli, Goşluk, Göcen, Gödüklü, Gramper, Guril, Gutu, Günah, Haccalı, Hallov, Hataylı, Hesapçı, Hızır, Hödük, Hökümet, İbiş, İci, İmrohor, İreşber, Kalaycı, Karayalan, Kedez, Kel Kırıcı, Çavuş, Kederetli, Kel, Kelbelek, Kelleci, Kestel, Keş, Ketez, Kılay, Kıllı, Kımıl, Kikirdek, Kirkit, Köfün, Kör, Kurt, Kutu, Küflü, Lobut, Mavin (Muavin), Mayahoşu, Maymun, Mevlânâ, Motur, Mulluş, Nalbant, Oprukçu, Öbek, Pantul, Paşa, Pellenci, Peri, Pırtı, Posta, Saçamaz, Sakar, Sakız, Sert, Sünnetçi, Sümüklü, Süt Azgını, Şataflı, Şendoğdu, Şeşüdü, Şimşir, Takavit, Takkalı, Tarzan, Tat, Tekden, Telli, Tombudu, Topal, Uçanlar, Uzun sayı, Üseli, Yalancı, Yeşil, Zahar, Zambır ve Zopcuk’tur.

Köyün geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Buğday başta olmak üzere arpa, dane mısır, nohut, elma, yonca, silajlık mısır ve kuru fasulye yetiştirilmektedir. 1.000 dekara yakın bir alan nadasa bırakılmaktadır.

Köy, 2083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu gereğinde 07.11.2012 tarihinde uygulama alanı ilân edilmiş olup, toplulaştırma çalışmaları devam etmektedir.

Köyde arazi kadastrosu 24.09.1971 yılında kesinleşmiş olup, 608,7356 hektar orman varlığı bulunmaktadır.

Köyde 1.660 büyükbaş ve 5.181 küçükbaş hayvan varlığı bulunmaktadır.

Köyde tarımsal kalkınma ve sulama kooperatifleri bulunmaktadır. Köyde daha önce faaliyet gösteren 1419 Sayılı Tarım Kredi Kooperatifi ise kapatılmıştır.

Sulama (8.700 ha), taşkın ve içme suyu amaçlı İbrala Barajı’nın 2011 yılında tamamlamasından sonra Sudurağı Kasabası ile birlikte kurulan Yeşilsu Sulama Birliği faaliyetine başlamıştır.

Köyün mevkiileri; Aşağıdere, Adabendi,  Akgöçük, Akköprü, Akpınar, Akseki, Asarlık, Aşağıbağ, Bağaltı, Bentbaşı, Kuzyaka, Baraklı, Benttaşı, Boncuk, Cemel, Çat, Çatkocabelen, Çayırbükü, Çayırkuyu, Çiftgil, Çileli, Çomaklı, Çukuryavşan, Değirmenderesi, Demirci, Denircik, Derebeyi,    Devlingeçkoyağı, Döşeme, Dua, Emece, Erikli, Ermeni, Foni, Gavuralanı, Geriz, Gölağacı, Gölgeli, Hacıpaşa, Hamurkesen, Hisarlık, Işılan, İbili, İmambağı, İzzetgediği, Kamışağıl, Karabayır, Körsevat, Karşıyaka, Kartalpınarı, Kavakderesi, Kayabaşı, Kayalıbük, Kayaönü, Kenevirli Tapır, Kepez, Kınıkini, Kızılcakuyu, Killikkayası, Killikkoyağı, Kirişçi, Kocapınar, Kömebağ, Köprübaşı, Körkuyu, Körseyvat, Köyiçi, Köyönü, Kulaca, Kulebi, Kurukavak, Manayan, Manazan, Mendik, Meyil, Musakuyusu, Nalıma, Ova, Ovacık, Pınarkolu, Safiye, Sarnıçözü, Satılmış, Seki, Şimşir, Tekke, Tepecik, Tepeyakası, Toklucak, Tolkabristan, Tolmezarlık, Tosbağa, Tuzaklı, Yalnızdağ, Yanıkharman, Yöreme ve Yukarıdere’dir.

Toros dağlarının kuzey yamaçlarından doğan ve sel rejimli İbrala Çayı üzerinde, sulama ve içme suyunu karşılamak amacıyla 1998-2004 yılları arasında “İbrala Barajı” inşa edilmiştir. Kaya gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 7.439.000 m3, akarsu yatağından yüksekliği 58,00 m, normal su kotunda göl hacmi 132,00 hm3, normal su kotunda göl alanı 6,70 km2dir. Baraj 13.000 hektarlık bir alana sulama hizmeti vermektedir.

Köyde, ilkokul 1928 yılında, ortaokul 1969 yılında, lise 1980 yılında açılmıştır. Ancak ortaokul ve lise kapanmıştır. Merkez’deki öğrenciler Şehit Öğretmen Hamza ÇETİN ilkokulu’nda okumaktadır. Kayaönü ve TOKİ’deki öğrenciler Sudurağı ilk ve ortaokuluna taşınmaktadır.

Tek kubbeli ve muntazam taşla inşa edilen Kilise Câmii köyün girişindedir. Sel baskınları sebebiyle yüksekte olan caminin alt pencereleri toprakla dolmuştur. 1950 yılında mâbedin soluna tuğla minare yapılmıştır. 1953 yılında çıkan bir yangında binanın bir kısmı yanmış ve aslına uygun olmayan bir özellikle tamir edilmiştir. Kilise’nin Bizanslılar devrinden kaldığı tahmin edilmektedir. KONYALI, mâbedin XVII. asrın son yıllarına kadar kilise halinde kalıp, harap olduğunu, sonra Hacı Ali Ağa isminde bir hayırsever tarafından yenilenircesine camiye çevrildiğinden bahsetmektedir. Bu kişi mâbede dükkânlar, evler, arazi ve kıble tarafındaki hamamı vakfetmiştir [1059 (1649) tarihli Kilise Camii Vakfiyesi, Konya Vakıflar Müdürlüğü 2 numaralı defter, s. 470].

KONYALI, Konya Vakıflar Müdürlüğü 2 numaralı defterde İbarala’da bir Kâdirî, birde Yunusî tekkelerinin varlığına rastlamıştır. KONYALI, Yunusî Tekkesi’nin Yunus Emre’nin adına nispet edilmiş olması ihtimalinden bahsetmiştir.

Hacı Bayram Camii’nin mimarî bir kıymeti yoktur.

Kale Camii, köyün ortasında tabiî bir kalenin üzerinde düz damlı ve sade yapısıyla Selçuklu tarzı izlenimi vermektedir. KONYALI, mabedin önünde eski kalenin hazine dairesi olan kısmen çökmüş bir obruk bulunduğunu kaydetmektedir.

Köyün köprüleri; Ağa köprüsü, Döşeme köprüsü, Nalıma Köprüsü, Akköprü ve Denircik Köprüsü’dür. Akköprü dışındaki köprüler eski özelliklerini taşımamaktadırlar. Akköprü Selçuklular döneminde yapılmıştır. Şu an itibariyle yanına yapılan yeni köprü trafiğe açılmıştır. Tarihi Akköprü araç trafiğine kapatılmıştır.

Köyde Kilise Câmii’nin kıble yönünde yer alan tarihi hamam, Osmanlı hamam mimârîsinin küçük ve pırlanta bir örneğidir. Soyunma yerini ve halvetlerini kubbeler örter. Hamam otuz yuvarlak pencereden ışık almaktadır. Hamam çok şirin ve ferahtır. İkisi kapalı, ikisi açık dört yıkanma yeri ve kurnası vardır. Zamanında seller sonucu tahrip olmuş kullanılamaz hale gelmiştir. 1950 yılında restore edilip hizmete açılmıştır.

Köyde resmî bir halk kütüphanesi ve Kur’an Kursu bulunmaktadır.

İbrâlalı Mustafâ Efendi [?-1319 (1903)]; İbrâla’da doğmuştur. Doğduğu ve büyüdüğü ev bugün “Sızı Tekkesi” olarak bilinmektedir. Tahsilini Konya’da ikmal eden Mustafâ Efendi, Konya’ya yerleşti. Feyziye Medresesi’nde uzun yıllar müderrislik yaptı. Nakipoğlu Medresesi’nde de dersler verdi. Okuttuğu talebe sayısı ve ders çeşidi onun ilminin büyüklüğünü göstermektedir.

Köyde; Saya, Saya Gezme, Saya Gezmesi, Sayıl, Saya Kutluğu gibi isimler verilen oyunlar, yeni yılın karşılanması ve bereketli olması amacıyla Ocak-Şubat ayları içinde yapılır. Köyde sayaya “maya” denilmektedir. Köyün saya manisi aşağıdaki şekildedir:

“Saya sallınbaya,

Dört ayağı nallınbaya,

Saya geldi duydunuz mu?

Selâm verdim aldınız mı?

Bay kayadan kayadan,

Yılan akar kayadan.

Bü bü dedim meledi,

Önüne koydum yaladı.

Güğür güğür güğürdesin,

Güğürdeği doldurasın.

Ver ver diyen ablanın,

Taş perçemli oğlu olsun,

Verme verme diyen ablanın,

Kel başlı kızı olsun.”

Köyde kış aylarında “Karı Koca” oyunu oynanır (Kaynak Kişi: Lütfi GENÇ). Yetenekli oyuncu ile acemi oyuncu bir yorgan altına girerler. Köylüler (gülüşürler), karıya turayla vurur ve el değiştirerek turayı saklarlar.

Koca — Hanım bugün nasılsın bakalık? Hele şöyle yaklaş. Kim vurdu kim vurdu? Kim vurdu, kim vurdu? İlle de, ille de kim vurdu?

Karı ve koca tura vurulduktan sonra aniden yorganın altından başlarını çıkararak turayı kimin vurduğunu bulmaya çalışırlar. Koca bazen yorganın altından elini çıkartarak turayı diğer oyunculardan alır. Yanındaki acemi oyuncuya vurur ve atar. Bazen de diğer oyuncular bile anlaşılmasın diye turayı yere vururlar. Koca bunun üzerine canı yanmış gibi acıyla bağırır. Sonuçta acemi oyuncu epeyce dayak yer. Oyun hile anlaşılıncaya kadar devam eder.

Köyde oynanan oyunlardan biri de “Külâh” oyunudur (Kaynak Kişi: İ. YAMAN). Oyuncular; kâğıttan birer külah yaparak başlarına giyerler. Daha önceden üzerine gaz ve kül karışımı yayılmış tepsi ortaya getirilir. Bütün oyuncular tepsinin çevresine oturarak başlarını eğerler, bu arada oyunculardan biri tepsinin ortasındaki karışımı aniden kibritle yakar. Külahı yanan ateşten tutuşanların hemen kaçması gerekir. Odada oyunu seyreden diğer oyuncular, kaçamayan oyuncuları turayla döverler.

Yeşildere köyünde kına töreninde aşağıdaki türkü söylenmektedir:

“Oğlanevi tarafından:

Kına yakmaya geldik,

Yüzüne bakmaya geldik.

Eğ boynunu gelinim,

Altın takmaya geldik.

Yüksüğümün kaşına,

Gözlerinin yaşına,

Sarı kına yakalım,

Toz zülüflü başına.

Niye gülmüyor yüzün?

Gönlün dolmasın hüzün.

Bugün mutlu göreceğiz,

Neşeli olsun düğün.

Kız evi tarafından:

Bugün misafir kızımız,

Dertli çalıyor sazınız,

Yeter ki mutlu olsun,

Mevla’dan bu niyazımız.

Kınacılar kına yakar,

Parmağına altın takar.

Top zülüflü başından,

Kınanın suları akar.

Ördek gölümüzde değil,

Saymık dilimizde değil,

Mutlu görmek isteriz,

Mevla’dan bunu dileriz.”

Yeşildere köyünde (Denircik) söylenen kına türküsü aşağıdaki şekildedir:

“Ahmederim mahmuderim,

Dağlarda koyun güderim.

Yakman elime kınayı,

Ben kınasızda giderim.

Gara çadır ildir ildir,

Kardaş tabancamı doldur.

Vallah kardaş suçum yoktur,

Zalim analığı bir öldür.

Çekiverin atımın başını,

Siliverin gözlerimin yaşını.

Sakın ağlatmayın kız kardaşımı.

Şen anam evin şen olsun,

Ben gidiyorum ha habarın olsun.

Ocağa koydular bulgur kazanı,

Başıma koydular kahır tacımı,

Garip anam çeksin benim acımı.

Şen anam evin şen olsun,

Ben gidiyorum ha habarın olsun.

Gelinin başı yatmaz,

İğneler atlasına batmaz.

Güveyi gelinsiz yatmaz.

Şen anam evin şen olsun,

Gidiyorum ben ha habarın olsun.

Ama ıçcağa vardın mı ?

Yunduğun yeri gördün mü ?

Gelin olduğunu duydun mu?

Anam bensiz evi neylesin?

Altın tastan yoğurdunu ayran eylesin.

Babamın oğlu var beni neylesin?

Şen anam evin şen olsun,

Gidiyorum ben ha habarın olsun.

Tepsiye korlar tuzu,

Ağlatmayın hanım kızı.

Anasının kadın kızı,

Bugün misafirdir size.

Bu akşamlık yarın öğlen,

Ununu uğra ettiğim,

Hamurunu beze ettiğim,

Çamlaşıp ekmeğini ettiğim,

Kal evimiz kal,

Şen evimiz şen kal.

Biner atın aksağına,

Gider olun yükseğine.

Bak yengenin samsağına,

Kızım kınan kutlu olsun,

Bacım ağzın tatlı olsun.

Yarenim kızlar elveda,

Esvap yıkadığım pınarlar,

Sıva çaldığım duvarlar,

Yiyip içtiğim yarenler,

Bacımların yoldaşlarım,

Yarenlerim yoldaşlarım elveda.”

Köyde her yıl 20-21 Ağustos tarihlerinde Yunus Emre Festivali yapılmaktadır.

Yeşildereliler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Yeşildere’ye gönül bağı ile bağlı olan, Yeşildereliler’in sorunlarına ortak olmasını kendilerine amaç edinmiş kişiler tarafından 1991 yılında kurulmuştur.

Köyde Karaman-Ayrancı karayolu üzerinde (Şahintepesi mevkiinde) 137 adet tarımköy konutu, 1 adet 8 derslikli ilköğretim okulu, 1 adet cami, 1 adet ticaret merkezi Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nca (TOKİ) tarafından tamamlanarak, hak sahiplerine teslim edilmiştir.

Köyde kaya kütlelerinin evlere zarar vermemesi için Karaman AFAD Acil Yardım Müdürlüğü ekiplerince şev koruma çalışmaları yapılmıştır. Geçici kabulü 01.11.2016 tarihinde gerçekleşen Gabion toprakarme duvar yapımı ve çelik ağlarla şev koruması yapım işi 173.636,97 TL’ye mal olmuştur.

BİBLİYOGRAFYA:

Alâaddin Aköz, “XVI. Asırda Lârende Kazâsı Hakkında”, Osmânlı Araştırmaları XIII, İstanbul 1993, s. 112, 116, 122, 128; Mehmet Akif Erdoğru, “Murâd Çelebi Defteri: 1483 Yılında Karaman Vilâyetinde Vakıflar-II”, Tarih İncelemeleri Dergisi, c. XVIII, S. 2, Aralık 2003,  s. 117, 120, 124; Fatma Keser, Konya Vilâyet Gazetesi’ne Göre II. Meşrutiyet Başlarında Konya Sancağı, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2008, s. 375; Sevda Gürbüz, 296 Numaralı Karaman Şer’iye Sicili Çerçevesinde 1829-1832 Yılları Arasında Karaman’da Sosyal, İdarî ve Hukukî Hayat, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2009, s. 49, 103, 159, 171,  215, 234, 245, 246, 268, 272, 273, 276, 379, 381, 440, 441; Hatem Aka, H. 1186-1190 (M. 1772-1776) Tarihli 290 Numaralı Karaman Şer’iye Sicil Defterinin İncelenmesi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış (Yüksek Lisans Tezi), Konya 1994, s. 78, 80, 81, 85, 87, 89, 92, 94, 157, 174, 175, 176; Suat Yıldız, (H. 984) 1576-1577 Tarihli Timar Ruznamçe Defterine Göre Karaman Eyaleti, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2010, s. 156, 224, 240, 241, 249, 289; Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları, Dahiliye Vekaleti, İstanbul 1928, s. 854; İbrahim Hakkı Konyalı, Âbideleriyle ve Kitâbeleriyle Karaman Tarihi, Ermenek ve Mut Âbideleri, İstanbul 1967, s. 141, 292, 294, 316, 334, 336, 378, 379, 457, 529; Mehmet Çoraman, 280 No’lu Karaman Şeriye Sicili, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Afyonkarahisar 2011, s. 23, 33, 34, 35, 37, 96, 107, 108; İbrahim Hulûsi Güngör, Devlet Arşivlerindeki Belgelerle Yunus Emre, Karaman 1991, s. 9-25, 37, 44, 47, 48; Osman Gümüşçü, XVI. Larende (Karaman) Kazasında Yerleşme ve Nüfus, Ankara 2001, s. 20, 32, 36, 39, 51, 61, 103, 108, 113, 119, 173, 195; Doğan Koçer, Karaman Temettü’ât Defterleri, Karaman 2007, c. I, s. 59-63, 231, 242; c. II, s. 155-210; Şeyda Taşdemir, 1831 Tarihli Lârende (Karaman) Nüfus Defteri’nin Değerlendirilmesi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2019, s. 14; Nazmi Azmi Bey, Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası Konya Vilâyeti, Yayına hazırlayan: Mehmet Karayaman, Konya 2009, s. 80; Ahmet Cengiz, Karaman Tarihi (XVIII. Yüzyıl), Konya 2014, s. 123, 128, 174, 233, 303; Mehmet Kurt, Antik Çağda Karaman (Laranda) ve Yakın Çevresi (Tarihî Coğrafya-Yerleşimler-Kalıntılar-Buluntular), Konya 2011,  s. 11, 18, 20, 23, 84, 86, 87, 104, 152, 156; Abdullah Uysal, Necati Alodalı, Musa Demirci, Dünü, Bugünüyle Karaman Kültür-Tarih-Coğrafya, Konya 1992, s. 187; Ahmet Talat Duru, Karaman’ın Yakın Tarihteki Kültürü ve Gelenekleri, Konya 1999, s. 40; Mehmet Kurt, Eskiçağda Karaman, Ankara 2007, s. 38, 41, 62; Durmuş Ali Gülcan, Karaman Mahalle, Kasaba ve Köyleri Tarihçesi, Karaman 1989, s. 326-334; İçişleri Bakanlığı, İller İdaresi Genel Müdürlüğü, Konya İli (Bülten 65), Ankara: 1965, s. 38; Musa Şaşmaz, Türkiye’nin İdari Taksimatı (1920-2013), Ankara 2014, c. VIII, s. 322; c. X, s. 178; Mehmet Ali Uz, Konya Alimleri ve Velileri, Konya: 2013, s. 286; Cengiz Eroğlu, Murat Babuçoğlu, Fuat Tigin, Osmanlı Arşiv Belgelerinde Sultaniye-i Karapınar, Ankara 2013, s. 153-155; Cengiz Topal, Karaman Kültür Envanteri, Karaman 2007, s. 97; Mehmet Vehbi Uysal, Karaman Folkloru Derlemeler, Karaman 1981, s. 34, 53- 55; Özlem Varışlı Atçeken, Karaman’da Oynanan Köy Seyirlik Oyunları ve Türküleri, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2015, s. 45, 70, 84, 112, 113, 122, 161, 162, 167, 168, 169; Sapancalı Muallim H. Hüseyin Bey, Karaman Ahval-i İçtimâiyye Coğrafiyye ve Tarihiyyesi (1338 R./ 1341 H.), Yayınlayan: İbrahim Güler, Ankara 1993, s. 34, 86; http://www.ibrala.com/ erişim tarihi: 27.08.2016;  http://bucivar.com/karaman/merkez/yesildere erişim tarihi: 27.08.2016; http://www2.dsi.gov.tr/baraj/detay.cfm?BarajID=262 erişim tarihi: 27.08.2016; sonuc.ysk.gov.tr/module/ssps.jsf erişim tarihi: 07.02.2016; biruni.tuik.gov.tr/medas/?kn=95&locale=tr erişim tarihi: 05.02.2016; karaman.gov.tr/il-mahalli-idareler-mudurlugu erişim tarihi: 19.02.2016, https://www.karamangundem.com/yerel/o-koyde-erozyon-riskine-karsi-olaganustu-onlem-h329738.html erişim tarihi: 24.11.2017.

Uğur ERKÂN.