1940’lı yıllar.
Orta mektebin küşadresmi üzerinden 7 yıl geçmiş. Halkın gayretleri ile bir evceğizce[1] açılan mektep, daha sonra eski Hükûmet konağına taşınmıştır.[2]
Her geçen yıl rağbetin arttığı bu mektebin bekâsını ve gelişmesini temin etmek gerekiyordu. Fizikî olarak mektep olarak plânlanmayan bir binada faaliyetine devam ediyordu. Mevcut binanın tamir ve tadilatı epey bir yekûn teşkil ediyordu. Yeni bir mektep binası inşa edilmesi elzemdi.
Talebe pansiyonu açılması düşünülüyordu Ayrıca, okuldan mezun olacak fakir ve müstait talebelerin tahsillerinin devamının temini de önem arz etmekteydi.
Bütün bu vaziyet Müdür Cevdet Bey’i[3], kara kara düşündürüyordu.
Müdür beyin imdadına 27 Karaman sevdalısı yetişir. Ardından merkezi Karaman Kâzası olmak üzere, “Ortaokul Koruma Cemiyeti”teşkil edilir.
Cemiyetin müessisleri arasında kimler yoktu ki.
Avukat Emin Agâh Ünver,[4] Belediye Reisi Yusuf Ziya Göncü,[5] bulgur ve zahire tüccarı Ali Pınarbaşı[6], bulgur ve zahire tüccarı İbrahim Dölek, bulgur ve zahire tüccarı Halil Özdoğan[7], müteahhit, bulgur ve zahire tüccarı Ali Ziya Duru,[8] Avukat Hasan Kaynak, manifatura tüccarı Hadi Eriş, manifatura tüccarı Raşit Adıgüzel[9], Müftü Mehmet Yaralı,[10] Millî Ticaret Şirketi Müdürü İbrahim Kayserilioğlu,[11]Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Ahmet Talat Şen,[12] zahire tüccarı Hasan Leblebici[13], manifatura tüccarı Kâzım Uğurlu[14], bulgur tüccarı Kadir Güneş, Belediye fen memuru Mehmet Ali Gürkan, okka tüccarı Osman Hicabi Tartanoğlu[15], Halkevi reisi Fevziye Gürkan, manifatura tüccarı Yusuf Özler, manifatura tüccarı Şemsi Kayserilioğlu[16], zahire ve peynir tüccarı Hasan Özpeynirci, manifatura ve peynir tüccarı Yusuf Peynirci, Ortaokulu müdürü Cevdet Baykal, Cumhuriyet Müddeî Umûmîsi muavini Osman Kaplangı, Orta mektep kâtibi Arif, bulgur ve koyun tüccarı Ali Sandıkçı,[17] maliye veznedarı Faik Kayserili[18] ve Tayyare Cemiyeti muhasibi Ali Yapıcı.
Öncelikle hukukçu âzalar tarafından Cemiyetler Kanununa[19] tevfikan cemiyetin ana nizamnâmesi[20] tanzim edilir. Konya Vâlisine vermek üzere hazırlanan beyannâmeye, ana nizamnâmeden iki nüsha iliştirilir. Ve vilâyetin yolu tutulur.
Çünkü Kanunun 4 üncü maddesi, bir cemiyetin faaliyete geçebilmesi için; ana nizamnamenin verildiği mülkî makamca tescil olunduğuna dair bir vesika alınmasını şart koşmaktadır.
Ayrıca, 5 inci maddesine göre tescil vesikasını istihsal eden cemiyet bir ay içinde; adını, merkezini, ikametgâhını ve ana nizamnâmesi[21] ile idare heyeti âzalarının öz ve soyadlarını, meslek ve san’atlarını ve ikametgâhlarını[22] iki gazete ile ilân ettirmeğe mecburdu.
Cemiyete âza olacak kadın ve erkek eşhasta; duhuliye olarak 1 lira ile ayda 25 kuruştan aşağı olmamak ve 10 liradan fazla olmamak şartıyla muayyen bir para vermeyi kabul etmek şartları arandı.
Şubesi olmadan teşkilâtlanan cemiyet, mukayyet âza mecmuunu teşkil eden umumî heyet, umumî heyet tarafından müntehap 7 kişilik idâre heyeti ve umumî heyet tarafından 3 kişilik murakabe heyeti tarafından idâre edilecekti.
Umumî heyet, kasabanın muhtelif yerlerinde talik olunacak ilân varakaları ve yevmi gazetelerden birisi ile yapılacak ilânla her yıl mart ayı içinde adiyen toplanacak. Toplantı ilân tarihinden itibaren 3 ilâ 10 gün içinde yapılacaktı. Yapılacak ilândan toplantının gün ve saati ve yeri bildirilecek, umumî heyet idâre heyeti kararı veya âza mecmuunun beşte birinin talebiyle fevkalâde olarak idâre heyeti tarafından içtimaa davet olunacaktı.
Umumî heyet adi içtimalarında; idâre heyetinin bir yıllık çalışma ve murakıpların teftiş raporlarını tetkik ve münderacatına vukuf peyda ettikten sonra icabını karara bağlanacak. Ve gelecek yılda yapılması lâzım gelen hususat hakkında mütalasıder meyan ve senelik bütçeyi tanzim ve tastik edecekti. Ana nizamnâmenin 7 inci maddesinde tespit edilen usul dairesinde idâre heyeti asil ve yedek âzalarını ve murakıplarını seçecekti.
Şu kadar ki, ilk idâre heyeti âzaları ile murakıplar, müessis âzalar tarafından 7 inci madde ile mevzu usul dairesinde seçilmişlerdir.[23]
Cemiyet, 5 inci maddede tayin edildiği üzere 7 kişilik bir idâre heyeti tarafından idâre olunacaktı. Bu heyet aralarından birini “birinci reis” ve birini “ikinci reis”, birini “umumî kâtip” ve birini de “muhasip ve veznedar” seçecekti.
Âzalık intihâl ettiği taktirde umumî heyet tarafından vuku bulan seçimde en çok rey almış olan yedek âza ile boşluğu doldurulacaktı. Şayet yedek âzalar açık rey ile seçilmiş oldukları taktirde kura keşidesi suretiyle muamele yapılacaktı.
İdare heyeti bir defadan eksik olmamak şartıyle reisin tensip edeceği günde adiyen toplanacaktı. Âzadan üçünün talebiyle ve reis tarafından çağırmak üzere fevkalâde surette de toplanılacaktı.
İdâre heyeti yarıdan fazla âzanın huzuruyla teşekkül ve bunların ekseriyet arasıyla mukarrarat ittihaz edecekti.
Reis; cemiyeti temsil, rûznâmeyi tanzim ve müzakeratı idâre edecek ve bilcümle evrakları muhaberata umumi kâtiple imza koyacaktı. İkinci reis; reise muavenet ve yokluğunda ona vekâlet edecekti. Umumî kâtip; idâre heyeti kararlarını zabıt ve cemiyetin evrak ve muhabere defterlerini muhafâza edecekti.
Muhasip veznedar; cemiyetin hesaplarını, ruyet evrakı sarfiyelerini, varidat ve masraf defterlerini, vezne defterini tanzim, vâridatı tahsil ve usulüne tevfikan tekemmül eden sarfiyat evrakı bedellerini tediye vazifesine müteallik evrak ve defatiri ve yedinde mevcut nukut ve ayınları muhafâza edecekti.
Cemiyetin hesabatı,üç kişilik murakabe heyeti tarafından teftiş ve murakabe altında bulundurulacaktı. Murakıplar lüzum gördükleri zaman hesaplarını teftiş ve raporlarını tanzim edeceklerdi.
Yıllık toplantıda umumî heyete arz edilmek üzere toplantıda alakalı üç gün evvel idâre heyetine tevdi edeceklerdi.
Cemiyetin idâre heyeti ve murakıpları fahri çalışacaklar. Ancak idâre heyetince görülen lüzum üzerine ve tayin edecekleri ücretle kâtip, tahsildar ve işbaşları istihdam edilebilecekti.
Cemiyetin gelir kaynakları şunlardı: Âza duhuliyeleri, âza aylık taahhüdatı, müsamereler hasılatı, nakdî ve aynîteberruat ve müteferrik hasılat. Aynîteberruat altın, esham ve tahvilât gibi menkul kıymetler alacağı gibi zahire, inşaat malzemesi, ders ve giyim levazımı ve sair menkul eşyada olabilecekti. Aynen istifade kabil olmayan eşya, altın, esham ve tahvilât gibi kıymetler idâre heyeti kararıyla ve açık artırma usulüyle satılarak, nakde tahvil olunacaktı. Bağışlama ve vasiyet suretiyle verilen gayri menkullerden mektep hizmetlerine tahsisi mümkün olmayan gayri menkuller hakkında 3512 sayılı Kanunun 17 inci maddesi hükümlerine göre muamele yapılacaktı.
Cemiyetin varidatı, muhasip ve veznedarın imzasını muhtevi makbuz mukabilinde alınacaktı.
Cemiyetin masrafları,idâre heyeti kararıyla bütçesi dâhilinde yapılacak. Muhasip ve veznedar nezdinde idâre heyetinin tahdit ve tayin edeceği miktardan fazla para bulundurulmayacaktı.
Cemiyetin parası Karaman Ziraat Bankası şubesine reis ve muhasibin müşterek imzalarıyla tevdi tenmiye olunacak. Ve bankadan yine reis ve muhasibin müşterek imzaları ile geri alınacaktı. Sarfiyatı ise idâre heyetinin müşterek ve müteselsilen mesuliyetleri altında ve sarf evrakına yazılacak tediye şerhinin cümlesi canibinden imza edilmek suretiyle icra olunacaktı.
Cemiyetin parasının ve ayinlerinden idâre heyeti müştereken ve müteselsilen mesul olacaktılar.
Cemiyetin tutacağı defterler şunlardı: Âza kayıt defteri, idâre heyeti karar defteri, gelen ve giden evrak defteri, varidat defteri, sarfiyat defteri, vezne defteri ve bilânço ve hesabı katî defteri.
Bu nizamname, umumî heyet toplantısında mevcudun üçte ikisinin vereceği kararla tâdil olunabilecekti.
Cemiyetin feshi halinde nukut ve emvali menkulesi Halkevine[24] emvali gayri menkulesi dahi muvazene-i umumîyeye devr olunacaktı.
İşte Karaman’ın gözbebeği mektebin koruma cemiyeti. Bu cemiyet, Karaman maarifinin bekâ ve gelişmesine büyük katkılar sağlamıştır.
Bu arada yeni hedef de dillendirilmiyor değildi hani. Karaman’a “lise” yakışmaz mıydı!
Uğur ERKÂN.
_________________________________________________________________
[1] Tapucak Mahallesi’nde Ayazlara ait iki katlı bir ev.
(http://www.karamandauyanis.com/yâzarlar/abdullah-uysal/karaman-da-ilkler/481/ Yayım tarihi: 06 Ağustos 2015).
[2] 1938 yılında Eski Hükûmet Konağı’na (Yunus Emre Ortaokulu’nun şimdiki yerindeki bina) taşınmıştır.
(http://www.karamandauyanis.com/yâzarlar/abdullah-uysal/karaman-da-ilkler/481/ Yayım tarihi: 06 Ağustos 2015).
[3] Urfa Orta Mektebi direktörü iken 1937 yılında Karaman Orta Mektebi direktörlüğüne tayin olmuştur. (Ulus Gazetesi, 30 Ağustos 1937, Sayı: 5780, s. 2; Akşam Gazetesi, 21 Eylül 1937, Sayı: 6800, s. 4).
[4] Karaman’ın ilk avukatlarındandır. İstiklâl Harbi’nde ihtiyat zabiti olarak başarılı hizmet vermiştir. CHP İlçe başkanlığı yapmıştır. Aynı zamanda İl Genel Meclisi’nde Karaman’ı temsil etmiştir. Daha sonra DP’ye geçmiştir. Konyalı, kendisinden “Karaman’ın kıymetli ve asil çocuğu” şeklinde bahsetmektedir. (İbrahim Hakkı Konyalı, Âbideleri veKitâbeleri İle Karaman Tarihi, Ermenek ve Mut Âbideleri, İstanbul: 1967, s. 751).
[5] 1321 (1905) Karaman doğumlu olup, Göncüzâde Abdurrahman Efendi’nin oğludur. 1938-1949 yılları arasında Karaman belediye başkanlığı yapmıştır. Has-Un fabrikasının ortaklarındandır. (Hasan Pınarbaşı, Karaman’ın Geçmiş 50 Yılı ve Tanınmış Kişileri, Karaman: 2017, s. 196)
[6] 1316 (1900) Karaman doğumlu olup, İmam oğlu Hasan Efendi’nin oğludur. Ticarete 16 yaşında başlamıştır. 1933 yılında Karaman’da ilk bulgurhaneyi ortakları Bektaş Güler ve Hasan Leblebici ile birlikte kurmuşlardır. Has-Un fabrikasının ortaklarındandır. İstanbul’da 1959 yılında vefat etmiştir. (Hasan Pınarbaşı, Karaman’ın Geçmiş 50 Yılı ve Tanınmış Kişileri, Karaman: 2017, s. 254-257).
[7] 1315 (1899) doğumlu olup, Çataklı Yemen şehidi Halil Onbaşı’nın (aynı zamanda şair idi) oğludur. Çanakkale gazisidir. Karaman’da bulgur ve zahire tüccarlığı yaptı. Bu işi İstanbul’da da sürdürdü. 1970’li yıllarda Karaman’a avdet etti. Kendi adıyla maruf Hacı Halil Özdoğan Camii’nin (1972) banisidir. 1990 yılında vefat etti. (Yeğeni 1951 doğumlu Halil ÖZDOĞAN mülakâtından).
[8] 1316 (1900) Karaman doğumlu olup, Şeyh Sunullah oğullarından Suni Efendi’nin oğludur. 1930’lu yıllarda zirai ürünler toplayıp İstanbul’a sevk etmiş, İstanbul’dan ve askeriyeden gelen bulgur talepleri üzerine 1935 yılında kardeşi İhsan ile birlikte Karaman Züğürtler Yaylası’nda bulgurhane açmıştır. Türkiye’nin ilk ve öncü bulgur markası olan Duru Bulgur’un kurucusudur. 1979 yılında vefat etmiştir. (Ahmet Talat Duru, Kirişçi Mahallesi, Karaman: 214, s. 44; Hasan Pınarbaşı, Karaman’ın Geçmiş 50 Yılı ve Tanınmış Kişileri, Karaman: 2017, s. 126-128).
[9] Karaman Uray (Belediye) üyeliğinde bulunmuştur.
[10] 1302 (1886) Fisandun (Dereköy) doğumlu olup, Fisandunlu Hacı Bekir oğlu İbrahim Efendi’nin oğludur. Tamburacızâde Mustafa Efendi’den boşalan Karaman müftülüğüne 1931 yılında getirilmiş, 34 yıl 6 ay vazife yapmıştır. Karaman’ın pek çok sosyal, kültürel ve iktisadî faaliyetine katıldı. Kaymakam ve belediye başkanlarına omuz verdi. İşlerin takibi için onlarla Ankara’nın yolunu tuttu. Esmer benizli oluşu sebebiyle halk arasında “Kara Müftü” olarak biliniyordu. 27 Aralık 1970 tarihinde darı bekaya göç eylemiştir. (https://ugur-erkan.com/karamanansiklopedisi/yarali-mehmet/ Yayım tarihi: 3 Ocak 2016).
[11] 1322 (1906) Karaman doğumlu olup, Kayserilizâde Hacı Ömer Efendi’nin oğludur. 1949-1950 yılları arasında Karaman belediye başkanlığı yapmıştır. Karaman’a bir çocuk kütüphanesi hediye etmiştir. (Hasan Pınarbaşı, Karaman’ın Geçmiş 50 Yılı ve Tanınmış Kişileri, Karaman: 2017, s. 196).
[12] Yusuf Hoca’nın oğludur. Karaman Halkevi başkanlığı yapmıştır. İl Daimi encümen üyeliği de yapmıştır. İnşaat Yüksek Mühendisi Vedat Ahmet Şen’in babası idi. (Hasan Pınarbaşı, Karaman’ın Geçmiş 50 Yılı ve Tanınmış Kişileri, Karaman: 2017, s. 282).
[13] Karaman Uray (Belediye)üyeliğinde bulunmuştur.
[14] Karaman Uray (Belediye) üyeliğinde bulunmuştur.
[15] Hacı Sami Tartan’ın damadı idi. Şabaniye Cami imameti ve vaizlikten emekli oldu. Mobil Petrol bayiliği yaptı. Türkçe Öğretmeni Cengiz TARTANOĞLU’nun babası idi. (1949 doğumlu Halil Remzi TARTAN mülakâtından).
[16] Karaman Uray (Belediye) üyeliğinde bulunmuştur.
[17] 1315 (1899) Ayrancı doğumlu olup, daha küçük yaşlarda Karaman’a yerleşmiştir. (Hasan Pınarbaşı, Karaman’ın Geçmiş 50 Yılı ve Tanınmış Kişileri, Karaman: 2017, s. 17).
[18] 1320 (1904) Karaman doğumlu olup, Kayserilizâde Sabit Efendi’nin oğludur. 1932-1934 yılları arasında Karaman belediye başkanlığı yapmıştır. Mal müdürlüğü veznedarlığından emekli olmuştur. (Hasan Pınarbaşı, Karaman’ın Geçmiş 50 Yılı ve Tanınmış Kişileri, Karaman: 2017, s. 196).
[19] 28 Haziran 1938 tarihinde kabul edilen 3512 no.lu Cemiyetler Kanunu, Resmî Gazete’de neşredildiği 14 Temmuz 1938 tarihinde muteber olmuştur.
[20] Cemiyetin ana nizamnâmesi; 8 başlık (Teşkilât, Heyeti umumîye, İdare heyeti, Mürakipler, Cemiyetin gelirleri, Cemiyetin masrafları, Cemiyetin defterleri, Müteferrik hükümler) ve 24 maddeden müteşekkildi.
[21]“Ortaokul Koruma Cemiyeti Nizamnamesi” Cemiyetler Kanununa tevfikan ilân ettirilmiştir. (Ulus Gazetesi, 21 Eylül 1940. Sayı: 6874, s. 6).
[22] Keyfiyet Cemiyetler kanununa tevfikan ilân ettirilmiştir. (“İdare heyeti âzaları”, Ulus Gazetesi, 3 Haziran 1940, Sayı: 6764, s. 8).
[23] Cemiyetin ilk idâre heyeti şu isimlerden oluşuyordu: Avukat Emin Agâh Ünver (birinci reis), Karaman Cumhuriyet Müddeî umumî muavini Osman Kablanğı (ikinci reis), Karaman bulgur ve zahire tüccarı İbrahim Dölek (umumî kâtip), Karaman bulgur ve zahire tüccarı Ali Pınarbaşı (muhasip veznedar), Karaman bulgur ve zahire tüccarı Ali Ziya Duru (âza), Karaman bulgur ve zahire tüccarı Halil Özdoğan (âza) ve Karaman Cumhuriyet Halk Partisi Reisi Ahmet Talat Şen (âza).
[24] Halkevleri, Atatürk’ün çok güvendiği ve çok bel bağladığı bir devrim kurumu olarak 19 Şubat 1932’de kurulmuştur. Türk Ocakları’nın yerine ikame edilen Halkevlerinin 9 kol halinde örgütlenmesi uygun görülmüştür. Bunlar: Dil, Edebiyat, Tarih; Güzel Sanatlar; Temsil (Tiyatro ve Seyirlik oyunlar); Spor; Sosyal Yardım; Halk Dershaneleri ve Kurslar; Kütüphane ve Neşriyat; Köycülük; Müze ve Sergiler. Yalnız ne var ki her Halkevinde bu kolların hepsinin bulunması şart koşulmamış, bölge durum ve özelliklere göre üçünün açılması yeterli görülmüştür. İnönü zamanında nüfusu az olan yerlerde Halkevi yerine Halkodası adıyla ona benzer daha küçük birimler açılmasına karar verilmiştir. Halkevlerinin sayısı 1950 yılında 478’e, Halkodalarının sayısı ise 4 bin 322’ye ulaşmıştır. Çok partili hayata geçildikten sonra bunların CHP’nin yan kuruluşları olarak çalışmaları ve partiyle organik bir bağlantı içinde bulunmaları eleştirilmiştir. Yeni kurulan Demokrat Parti’nin ve diğer partilerin Halkevlerinden yararlanma isteklerine tüzüğün elvermediği gerekçe gösterilerek olumsuz cevap verilmiştir. CHP de Halkevlerini partiler dışı bir kuruluşa dönüştürme konusunda yavaş davranmıştır. Böylelikle Halkevlerinin kapısına 8 Ağustos 1951 tarih ve 5830 sayılı yasa ile kilit vurulmuştur. Bir kısım binaları yeniden açılan Türk Ocakları’na verilmiş diğerleri de Hazineye mal edilmiştir. (ARIKAN, Zeki, “Halkevlerinin Kuruluşu ve Tarihsel İşlevi”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Ankara: 1999, Sayı: 23, C. VI, s. 262, 278, 279).