Karaman merkeze bağlı köy.

Karaman’ın kuzeydoğusunda ovalık alanda yer alan köy, geniş ve verimli topraklara sahiptir.

Köyün bulunduğu yerin rakımı (deniz seviyesinden yüksekliği) 1.009 m’dir.

37° 18′ 42,84” kuzey ve 33° 19′ 49,4616” doğu koordinatlarında yer alan köy, Ekinözü (Aşıran), Sudurağı, Beydili, Kızık, Alaçatı (Canasan), Sazlıyaka (Güdümen) ve Hamidiye (Suğla) köyleriyle komşudur.

Köy, Karaman’a 17,4 km uzaklıkta olup, Salur’un merkezine 8 km mesafeden daha yakın 7 köy (Ekinözü 2,69 km, Sudurağı 4,42 km, Beydili 4,67 km, Kızık 5,37 km, Alaçatı 5,8 km, Sazlıyaka 5,83 km ve Hamidiye 7,91 km) bulunmaktadır.

Salur Höyük (Tescil ve Karar No: 01.12.2008-2779); Köyün 1,1 km güneyinde bulunan 128 parsel numaralı alan üzerinde yer almaktadır. Yöre halkı tarafından burası Salur Tepesi olarak bilinmektedir. Bu tepe Sudurağı Kasabası, Salur ve Ekinözü (Aşıran) köylerinin sınırlarının birleştiği bir noktada bulunmaktadır.

Höyük doğu-batı yönünde 145 m çapındadır. Yerleşme ilk olarak İngiliz Arkeoloji Enstitüsü’nden David Henry FRENCH (1933-2017), tarafından tespit edilmiş ve İlk Tunç Çağı’na tarihlendirilmiştir.

Orta ve Güney Anadolu’nun Erken Bronz ve Geç Kalkolitik dönem ilişkilerini araştıran ve bunu kitabında yayınlayan İngiliz Arkeolog James MELLAART (1925-2012), bu höyüğü Geç Kalkolitik merkezler arasında göstermiştir.

Höyüğün toprak yüzeyinde yapılan incelemede I. Bin, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait seramik parçalarına rastlanmıştır. Ayrıca yüzey araştırmasında burasının nekropol (mezarlık) alanı olarak da kullanılmış olduğunu gösterir kemik parçalarına ve kafataslarına rastlanmıştır.

Höyüğün bulunduğu alan tarım arazilerinin arasında kalmıştır. Kuzeyinde drenaj kanalı bulunmaktadır. Höyük fazla yüksek olmayan (3-4 m yüksekliğinde) yayvan bir tepe görünümündedir.

Karye-i Sâlûr; XVI. asrın başlarında Lârende nâhiyesine tabi idi. Salur boyunun, Salur cemaatinin yurdu olarak geçmektedir (BOA., TD., nr., 40, s. 905).

924 (1518) yılında 10 hâne ve 6’sı mücerred olmak üzere toplam 17 Müslüman neferden ibaretti. Vergi hâsılı (geliri) 10.786 akçe idi (BOA., TD., nr. 455, s. 226-227).

935 (1529) yılında 11 hâne ve 18 Müslüman neferden ibaretti. Vergi hâsılı 10.250 akçe idi.

948 (1541) yılında köy için “Mezraa-yı Kılınç nam-ı diğer Balkarcadam (tabi-i Çavındır), Çavındır, Sâlûr, Sıdırva halkı ziraat eder” ifadesi geçmektedir (BOA., TD., nr., 415, s. 131, 192).

962 (1554) yılında 4’ü mücerred olmak üzere toplam 10 Müslüman neferden ibaretti (BOA., TD., nr. 415, s. 192).

992 (1584) yılında Kâş nâhiyesi’ne bağlanan köy 56 Müslüman neferden ibaret olup, vergi hâsılı 7.130 akçe idi. Ayrıca köydeki 1 bâb bezirhâneden ise 25 resim vergi alınıyordu. (Tapu ve Kadastro Kuyud-ı Kadim Arşiv Mufassal Tahrir Defteri TK., nr. 113, v. 213 a.).

XVI. asırda Lârende kazâsında yerleşme ve nüfusu araştıran Osman GÜMÜŞÇÜ, Karaman’ın ova köylerinin büyük bir kısmı sahip oldukları geniş tarım alanları ve ovanın en çukur yerinde bulunan suğlalar yardımıyla yapılan sulu tarım yapılması nedeniyle gelirlerinin oldukça fazla olduğunu ve bu nedenle Salur Köyü’nün gelirlerinin padişah hassasına ayrılan köyler arasında olduğunu kaydetmektedir.

1311 (1894) yılı Konya Vilâyeti Sâlnâmesi’nde (İl Yıllığı) köyün kaydına rastlanmaktadır. Karaman’ın mahalle, kasaba ve köylerinin tarihçesini araştıran ve bunu kitabında yayınlayan Durmuş Ali GÜLCAN’a [1319 (1904), Karaman-1996 Karaman] göre köy; bu tarihten kısa bir zaman sonra dağılmıştır.

Dağılan köyün arazileri Karaman’daki nüfuz sahibi kişiler tarafından çiftlik hâline tebdil edilerek, zılyedlerine geçirmişlerdir. Bu kişilerin vârisleri de buraları çiftçilere parça parça satmasıyla 1930’lu yıllarda köy yeniden toplanarak kurulmuştur.

Köy, idarî bakımdan Konya ili, Karaman İlçesi, Merkez Bucağı’na bağlı iken, 15 Haziran 1989 tarihinde kabul edilen 3578 sayılı 4 il ve 5 ilçe Kurulması Hakkında Kanun ile 40 köyle birlikte Karaman İli, Merkez İlçesi, Merkez Bucağı’na bağlanmıştır (21 Haziran 1989 tarihli ve 20202 sayılı Resmî Gazete).

Antalya Elmalı, Kumluca ve Manavgat; Manisa Gördes; Samsun Ladik; Şanlıurfa Siverek; Balıkesir Manyas; Isparta Yalvaç; Kütahya Gediz; Nevşehir Ürgüp ilçe merkezleri ile Yozgat Sorgun Bahadın’daki mahallelerin adı “Salur”dur.

Bolu Gerede, Çankırı Orta, Çorum Merkez, Erzincan Refahiye, Isparta Şarkikaraağaç, Tokat Artova ve Tokat Zile’deki köyler “Salur” adını taşımaktadır.

Sinop Erfelek Yeniköy’deki bağlının adı “Salur”dur.

GÜMÜŞÇÜ, köyün ismini sosyo-ekonomik hayat tarzlarının bir sonucu olarak ait bulunduğu boy isminden aldığını kaydetmektedir.

Salur boyu; Oğuzların Üç-Ok kolunun Dağ-Han oğullarından sayılmaktadır. Kaşgarlı Mahmûd’un Divanü Lugati’t -Türk’ünde “Salğur سلغر”; Reşîdüd-dîn Fazlullah-ı Hemedânî’nin [644 (1247) ila 647 (1250), Hemedân-717 (1318), Tebriz] tanınmış eseri Câmi’üt-tevârih’inde; “Salur (سالور) nereye varsa kılıç ve çomağı iş görür ” ve Yazıcı-oğlu’nda (Tevârih-i Âl-i Selçuk’u kaleme aldığı tarih 827 (1424) veya 840 (1436) “Salur (سالور) yani kandeki irişesin kılıç ve çomağın revân ola” olarak geçmektedir.

Eski zamanlarda boyların toylarda yiyecekleri koyun etinin kısımları da bir kaideye bağlanmıştır. Reşîdüd-dîn’de bu kısımlara endâm-i goşt (etin bir kısmı), Yazıcı-oğlu’nda sünük (kemik) deniliyor. Ongunlar gibi her dört boyun (Salur, Kızık, BEymür, Alayundlu ve Üreğir) da müşterek bir sünüğü vardır. Buna göre; Salur boyunun sünüğü “ucayla adu”dır.

Ongunu “uc” kuşudur ve kendine özgü özel damgası vardır.

Metinlerde Salvur, Salgur, Salûr, Salgır ya da Salur şeklinde yazılmış olan “Salur” kelimesinin aslı, “salgur” kelimesinden gelmiştir. “Salgur ” kelimesi ise, Türkçe’de “salmak ” fiilinin “sal-” köküne “-gur” eklenerek yapılmıştır. Böylece, saldırıya hazır savaşçı anlamına gelen “Salgur” adı, zamanla “salur” ya da “salır” şeklini almıştır. Ayrıca, salur kelimesi “kılıç” anlamına da gelmektedir.

Dede Korkut destanlarında Salur Kazan’ın mühim bir mevki işgal etmesi Salurların, Oğuzların tarihinde önemli roller oynadığı kanaatini uyandırmaktadır. Salurlar, İran’da Fars Atabeyliği’ni kurdular. XVI. yüzyılda Tarsus, Kadirli, Konya, Bozok ve Hamid bölgelerinde görülen Salurların önemli bir kolu da Türkmenistan’da bulunmaktadır.

X-XI. yüzyıllarda üç oklardan Salur Boyu, Oğuzlara liderlik etmiştir.

Moğol devrine kadar Salğur şeklinde yazılan bu boy Oğuzların tarihinde önemli roller oynamıştır. Anadolu’da da kalabalık bir topluluğu temsil etmekte ancak adı Teke, Otamış gibi isimlerle anılmaktadır.

XIX. yüzyılda Türkmenistan bölgesini elinde bulunduran Teke, Yomut, Sarık gibi boylar Salurların türemeleridir.

Oğuzlar’ın (Türkmenler) tarihleri ve boy teşkilâtı hakkında kapsamlı bir esere imza atan Faruk SÜMER [1340 (1924)-1995], “Türkmenler etnik olarak Salur Türkleri’nden teşekkül etmiştir” demektedir.

SÜMER; tahrîr defterlerinden Anadolu’da 51 tane “Salur” adında köy veya mezrayı tespit etmiştir. Yusuf HALAÇOĞLU başkanlığında yapılan “Anadolu’da aşiretler, cemaatler ve oymaklar” adlı çalışmada ise mükerrerleriyle birlikte bu sayı 136’ya çıkmaktadır. Salur boyunun cemaat sayısı 2.318, hâne sayısı 69.416 ve mücerred sayısı 21.578’dir.

Hazar-Ötesi Türkmenleri arasında Salurlar pek kalabalık bir halde bulunuyorlardı. Bu husus boyun mühim bir kısmının batıya göç etmemiş olduğunu gösteriyor.

Selçuklu fethine katılan Salurlar, İran’da kendi adlarıyla anılan bir devlet kurmuş, Anadolu’nun iskânında da geniş ölçüde rol oynamış ve Kadı Burhaneddin gibi büyük şahsiyetler yetiştirmişlerdir.

Ünlü tarihçi İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI [1304 (1888)-1977], Karaman aşiretinin Salur veya Afşar boylarına ait olduğuna dair iki rivayetten bahsetmektedir.

Mehmet Fuad KÖPRÜLÜ [1306 (1890)-1966] de makalelerinde Karamanoğulları’nın Salur boyundan olduğunu ortaya koymuştur.

Karamanoğulları tarihini yazan Karamanlı araştırmacı Tahsin ÜNAL [1336 (1920)-1988] da, Karamanoğulları’nın bağlı bulunduğu Salur’ları, Oğuzlarla birlikte ele almıştır.

Böylece Salur boyunun ve Karaman obasının, Selçuklular ile beraber, 308’lerden (920) sonra Türk Yurdu’ndan (Yukarı Yurt), yani Ural Dağlarının doğusu, Hazar Denizi ile Aral Gölü’nün kuzeyi ve Altay Dağlarının batısındaki bölgeden çıktıklarını; Harezm, Maveraünnehr ve Horasan bölgelerine indiklerini; bu bölgelerde, uzun zaman Samanoğulları, Gazneliler, Karahanlılar gibi değişik Müslüman-Türk devletlerinde görevler üstlendiklerini yazmıştır. Ayrıca, Selçukluların mensup olduğu Kınık boyu ile, Karamanlıların mensup olduğu Salur boyunun aynı tarihsel olayları, aynı sosyal ve iktisadî kaderleri paylaştıklarını belirtmiştir.

ÜNAL, Karamanoğulları’nın Anadolu’ya gelişlerini ise, Türk yurdundan itibaren Salur boyunun da öteki Oğuz boyları ile birlikte Yukarı Yurt’tan, 920’de, İli ve Isık Gölü’nün çevresine geldiklerini; sonra, Maveraünnehr’e geçtiklerini; uzun süre yukarıda söz edilen devletlerin hizmetlerinde bulunduktan sonra 431-596 (1040-1200) tarihleri arasında Azerbaycan bölgesine yerleştiklerini; oradan da 617 (1220) yılında ortaya çıkan Moğol saldırıları karşısında Anadolu’ya gelen öteki boylarla birlikte Anadolu’ya ulaştıklarını açıklamıştır.

GÜLCAN, köylüler için; “rençberlikten yetişip, ev, bark, arazi ve davar sahibi olan bu köyün halkı çalışkandırlar. Çalışkanlıklarına göre de varlıklı ve hâlinden memnun insanlardır” ifadesini kullanmaktadır.

Köy; 1311 (1894) yılı Konya Vilâyeti Sâlnâmesi’nde 349 kişi olarak kayıtlıdır.

Köy; 1935’de 91, 1940’da 133, 1945’de 168, 1950’de 240, 1955’de 247, 1960’da 297, 1965’de 326, 1970’de 321, 1975’de 317, 1980’de 284, 1985’de 338, 1990’da 326 ve 2000’de 238 kişi olarak sayılmıştır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2007 yılında geçilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) göre köyün nüfusu 187 kişidir.

2008’de 211, 2009’de 209, 2010’da 188, 2011’de 193, 2012’de 192, 2013’de 189, 2014’de 181, 2015’de 189, 2016’da 187, 2017’de 188, 2018’de 179, 2019’da 178, 2020’de 175 ve 2021’de 167 kişi olarak tespit edilmiştir.

Köylünün çoğu çalışmak için Avrupa’nın yolunu tutmuştur.

Köydeki sülâleler ve aldıkları soyadları; Candanlar (Çiğil’den gelmişler, Candan),  Kerimoğulları (Doğan), Kumpirler (Duman), Kabakçılar (Güleç), ? (Karapınar’dan gelmişler, Günaydın), Hanımoğlu (Kaçmaz), Vahapoğulları (Kılıç), Memedoğulları (Aşıran’dan gelme, Konuş), Ahmethoca (köyün fahrî imâmı, Özer), Basıroğulları (Özkan), Muharremoğulları (Özkaya), Kakçılar (Özkaya), Şabanoğulları’dır (Karapınar’dan gelme, Uysal).

Köyün medar-ı iftihârı Çanakkale şehididir. Er Hâcı Himmet-oğlu Hâcı Mustafâ [1296 (1880)-2 Haziran 1331 (15 Haziran 1915)]; Birinci Cihân Harbi, Çanakkale Cephesi, Seddülbahir Muharebesi’nde şehadet şerbetini içmiştir.

144 seçmeni olan Salur Köyü’nde 1 Kasım 2015 günü yapılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde 135 seçmen 1400 numaralı sandıkta oy kullanmıştır. Kullanılan oyların 133’ü geçerli sayılırken, 2 oy geçersiz sayılmıştır.

Salurlular, 122 oyla en fazla AK Parti’yi tercih etmişlerdir. CHP 6 oy ve MHP 3 oy almıştır. HDP’ye ise oy çıkmamıştır.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylaması (referandum) sonuçlarına göre; Salur Köyü’nde %89,23 oranında “evet” ve %10,77 oranında “hayır” çıkmıştır.

Köyün muhtarı, Ramazan ÖZKAYA’dır [irtibat numarası: 0 (543) 292 21 31].

Köyün azaları; Enes KILIÇ, Atilla ÖZKAYA, Ali Beke ÖZGAN ve Mustafa KILIÇ’tır.

Köyün eski muhtarları; Bilal KILIÇ (2014-2019), Fevzi UYSAL (2004-2014), Ayhan GÜNAYDIN (1999-2004), İbrahim GÜLEÇ (1972-1999), İrfan DUMAN 1984-1992), Mahmut GÜLEÇ (1973-1984), Mustafa GÜLEÇ (1972-1973), Mahmut GÜLEÇ (1968-1971), Mustafa ÖZKAN (1963), Kerim DOĞAN (1959-1961), Tevfik DUMAN (1954-1958), Sefer GÜLEÇ (1952), Kazım UYSAL (1952), Sefer GÜLEÇ (1950) ve Halil ÖZKAYA’dır (1947-1950).

Köyün iklimi, karasal iklimin etkisi altındadır. Köy yazları sıcak, kışları ise soğuk ve kar yağışlıdır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Buğday başta olmak üzere dane mısır,  şekerpancarı, kuru fasulye, yonca, arpa ve elma yetiştiriciliği yapılmaktadır.

76,048 dekar alana nadasa bırakılmaktadır.

Köyde 509 adet büyükbaş hayvan varlığı ile 1.168 adet koyun ve 292 adet keçi olmak üzere toplam 1.460 adet küçükbaş hayvan varlığı bulunmaktadır. 50 adet arı kovanı mevcuttur.

Köy, Karaman Ovası taşkın koruma tesislerinden yararlanan çevre köyleri (Kılbasan, Akçaşehir, Dinek, Çoğlu, Osmaniye, Hamidiye, Burunoba, Göztepe, Kızık, Sudurağı, Ekinözü ve Beydilli) ile bir araya gelerek “Karaman Ovası Taşkın Koruma Tesisleri” adında 1969 yılında bir birlik kurmuşlardır. Birliğin kuruluş sermayesi yararlanma oranına göre belirlendiğinden Salur Köyü Muhtarlığı 300 TL’lik katkıda bulunmuştur. Birlik, boşaltım kanallarının Devlet Su İşleri (DSİ) yetkililerinin kontrol ve gözetiminde bakımını, korunmasını ve temizlenmesini gerçekleştirmiştir.

Köy, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu gereğince 08.03.2007 tarihinde uygulama alanı ilân edilmiş ve 7.674 dekar alanın toplulaştırması başarıyla tamamlanmıştır.

Köyün kadastrosu 18 Eylül 1966 tarihinde kesinleşmiştir. Köyün orman varlığı bulunmamaktadır.

Köyün mevkileri; Bayramköyü, Harman yeri, Kekik, Köyiçi ve Salurtepesi’dir.

Köyün ilkokulu 1964 yılında açılmıştır. Köyün çocukları Sudurağı Kasabası’ndaki ilkokul ve ortaokula taşınmaktadır.

Köyde sağlık ocağı/evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

BİBLİYOGRAFYA:

Yusuf Halaçoğlu, Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar (1453-1650), Ankara 2009, c. I, s. XVI, XVII, XXVI, XXX- XXXII; c. IV, s. 1940; Alâaddin Aköz, XVI. Asırda Lârende Kazâsı Hakkında, Osmanlı Araştırmaları XIII, İstanbul 1993, s. 113, 117, 124, 127, 130; Besim Atalay, Divanü Lûgat-it-Türk Tercümesi I-III, Ankara 1998, c. 1, s. 55-58; Zeki Velidi Togan, Oğuz Destanı-Reşideddin Oğuznâmesi, Tercüme ve Tahlili, İstanbul 1982, s. 50-52, Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri- Boy Teşkilatı-Destanları, İstanbul 1999, s. 163-267; Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, Ankara 1993, c. I, s. 327, 354; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı tarihi I, İstanbul 1995, s. 46; Köprülüzâde Mehmet Fuat, “Oğuz Etnolojisine Dair Tarihi Notlar (Salurlar)”, Türkiyât Mecmuası, İstanbul 1925, I, s.191; aynı yazar, “Salur”, İ.A., İstanbul 1966, VIII, 136-137; aynı yazar, Türkiyât Mecmuası, “Anadolu Beyliklerine Ait Notlar” (Karamanoğulları), İstanbul 1928, II, s.14; Derleme Sözlüğü, Türk Dil Kurumu, Ankara 1978, X, s. 3529; Tahsin Ünal, Karamanoğulları Tarihi, Ankara 1957, s.5-10; Türkler, Ankara 2002, c. II, s. 472, 558; Ahmet Cengiz, Karaman Tarihi (XVIII. Yüzyıl), Konya 2014, s. 14, 128; Osman Gümüşçü, XVI. Yüzyıl Larende (Karaman) Kazasında Yerleşme ve Nüfus, Ankara 2001, s. 64, 111, 114, 119; James Henry Mellaart, Early Cultures of The South Anatolian Plateau II, Late Chalcolithic and Early Bronze Ages in The Konya Plain, AS, XIII, s. 200; Abdullah Uysal, Necati Alodalı, Musa Demirci, Dünü ve Bugünüyle Karaman (Kültür-Tarih-Coğrafya), Konya 1992, s. 175; Mehmet Kurt, Eski Çağda Karaman, Ankara 2007, s. 67, 82, 186; D. Ali Gülcan, Karaman Mahalle, Kasaba ve Köyleri Tarihçesi, Karaman 1989, s. 290; İçişleri Bakanlığı, Mehmet Bildirici, Tarihi Su Yapıları (Konya, Karaman, Niğde, Aksaray, Yalvaç, Side, Mut, Silifke), Ankara 2009, s. 328; İller İdaresi Genel Müdürlüğü, Köylerimiz (1 Mart 1968 gününe kadar), Ankara 1968, s.457; Musa Şaşmaz, Türkiye’nin İdarî Taksimatı (1920-2013), Ankara 2014, c. VIII, s. 322- c. X, s. 229; Osman Ülkümen, Karaman ve Çevresi Türkmenleri (Tarihi-Kültürü), Karaman 2011, s. 36, 38, 55; biruni.tuik.gov.tr erişim tarihi: 05.02.2016; karaman.gov.tr erişim tarihi: 09.05.2016; sonuc.ysk.gov.tr erişim tarihi: 07.02.2016; http://bucivar.com erişim tarihi: 11.07.2016; www.msb.gov.tr erişim tarihi: 11.07.2016; http://www.tayproject.org erişim tarihi: 11.07.2016; https://tr.wikipedia.org erişim tarihi: 11.07.2016.

Uğur ERKÂN.