
Cânbâzzâde Mevlânâ Kâdı Abdurrahmân Efendi
(XV. asır)
Lârende (Karaman) kâdısı.
Bütün Konya Sâlnâmelerinde sehven “gâzî” yazılmasına rağmen “gâzî” değil, “kâdı” idi.
Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Sandukasında vefat tarihi boş bırakılmıştır.
Künyesi; Cânbazzâde Yûnus oğlu Mevlâna Kâdı Abdurrahmân’dır. Buradan dedesinin adının “Cânbâz” olduğu anlaşılmaktadır. Şikârî’ye göre Cânbâz, Karamanoğlu II. İbrâhim Hân’ın defterdârı idi ve kızını ona vermişti. Nasuh Bey amcası oluyordu. Bu da onu Karaman hanedânı mensubu yapar. Halk arasında “Cânbaz Kâdı” olarak şöhret bulmuştur.
Cânbâz (cân-bâz) kelimesi; Farsça’dan dilimize geçmiş olup, kelime anlamı itibariyle “cânıyla oynayan ve cânını tehlikeye sokan” demektir. Kelime Türkçe’den Bulgarca, Sırpça ve Yunanca’ya da geçmiştir. Cânbâzlar ip oynadıkları için bunlara resenbâz da denilmiştir.
Mecazi olarak bir işi en ince noktalarına kadar bilen ve bunun için aldatılıp, alt edilemeyen, çok mâhir ve kurnaz kimseyi anlatmaktadır.
Kayıtlar kendisinin ilmiye sınıfından olduğu ve Lârende’de “kâdılık” makamına kadar yükseldiği hususunda ittifak etmektedir.
Kâdılar; fertler arasında ortaya çıkan hukukî anlaşmazlıkları, nizaları, çekişmeleri şer’î hükümlere göre çözümlerler, davaları karara bağlar ve hukukî muameleleri yerine getirirlerdi. Bu arada eğitim-öğretimle ilgili ve dinî, içtimaî, siyasî, idarî, askerî mahiyette çok çeşitli görev ve faaliyetler icra ederlerdi. Bunun için kâdılar, ihtiram edilen [saygı duyulan] şahsiyetler olup şerefli bir mevkiiye haizlerdi.
Kâdılık unvanının önünde zikredilen “Mevlânâ” kelimesi “Efendimiz” manasına gelmekte olup, “hazret” gibi bir saygı ifâdesi olarak kullanılmıştır.
Türbenin giriş kemerinin üst kısmında mermer üzerine Lâtin alfabesiyle “Karaman Beğlerinden II. İbrahim Beğ’in Kadıaskeri Canbaz Kadı Abdurrahman Efendi Türbesi”, onun üzerine ise bitkisel motifli bir mermerin sağ alt köşesine “1535” tarihi yazılmıştır. Yapının restorasyonu sırasında yerleştirilen bu tarih ihtilaflıdır.
Ayrıca Cânbâz, İbrahim Bey’in defterdârı olup, aynı zamanda güveyi [damadı] idi. O da Kâdı Abdurrahmân’ın dedesidir.
Anadolu Selçukîlerinde olduğu gibi Karamanoğullarında da kâdıaskerlik [kâzaskerlik] müessesesi bulunuyordu. Bunlar sultanla birlikte seferlere katılır, bu sırada ortaya çıkan davalara bakar, ayrıca adlî oturumlarda hazır bulunurlardı. Kâdıların kâzaskerlik görevlerini birlikte üstlendiklerine dair örnekler mevcuttu.
Türbesinin bitişiğinde câ’mii ve mektebin de banisi ve vakfın müessisi idi. Vakfiyede; “Mevlânâ Abdurrahmân’ın Lârende’de taşla ve tuğla ile yaptığı eşsiz bir binayı Kur’ân öğretilmek üzere vakfettiği” ifadesi geçmektedir. Binânın yanında abdest almak, abdest bozmak ve yemek yemek için de ayrıca üç yer yaptırmıştır (Kadim Kayıtlar Arşivi, no. 584, 992 (1584) tarihli İlyazıcı Defteri; Konya Vakıflar Müdürlüğü, Vakıf Kayıtlar Defteri, no. 4, s. 564; Konya Şeriye Sicili (KŞS), no. 9, s. 181; no. 27, s. 284].
Tedrisatın idamesi için gayrimenkuller tahsis etmiştir. Konya’nın Sahra nâhiyesine tabi İrmek Köyü mektebin vakfı idi [CDABOA, Cevdet Evkaf (C. EV), Dosya no. 495, Gömlek no. 25026; KŞS, no. 11, s. 142].
Karaman’ın (Lârende) tarihini inceleyen ve bunu kitabında yayınlayan Abdülgaffar TOTAYSALGIR [1294 (1877)-1950], 929’da (1522) inşa edilen Yeni Minare Câmi’inin (Câmi’-i Cedîd) banisi olduğunu kaydetmiştir.
Türbe, târihî vesikalarda Fenârî Mahallesi’nde gösterilmiştir. Günümüzde türbenin bulunduğu yer, Tahsin Ünal Mahallesi 571 ada 11 (12) parselde kayıtlıdır. (Karaman Belediyesi, İmar ve Şehircilik Müdürlüğü, “Türbeler” Dosyası, Klasör No: 17).
Gayrimenkul Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 11.07.1980 gün ve 2313 sayılı kararı ile koruma altına alınmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı Konya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü’nün 07.04.1993 tarihli ve 1611 no.lu kararı ile birinci grup tarihi eser olarak tescil edilmiştir (Dosya No: 70-00-124).
Kare planlı türbe muntazam kesme taş ile inşa edilmiştir. Sekizgen yüksek bir kasnak üzerine oturan kubbe ile örtülmüştür. Kubbe eteği taştan, üst kısmı tuğla ile yapılmıştır. Doğu, batı ve güney cephelerde alta dikdörtgen formlu birer pencere açılır. Yapının girişi kuzey cephededir. Basık kemerli giriş, cephelere göre daha içerlektir. Girişin söveleri yekpare taştır.
Ayrıca bir mermer taş üzerine Lâtin alfabesiyle kazınmış “Canbaz Gazi Türbesi/Yapılış T: XV. Yüzyıl/Karamanoğlu Devri” türbe içinde muhafaza edilmektedir. Dört köşesindeki deliklerden daha önce türbenin girişinde asılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Girişin iç sathındaki kemerler dilimlidir. İç duvarları moloz taş ile örülüp sıvanmıştır. Pencerelerin üst kısımlarından itibaren atılan ahşap hatıl, duvarları çepeçevre dolanmaktadır. Güneydeki pencerenin üzerinde ayrıca sivri kemerli bir niş bulunur. Kubbeye geçişte pandantiflere yer verilmiştir.
Türbenin içinde tek bir sanduka vardır. Selçuk tarzındaki bu 1,59 m. uzunluğundaki mermerin başucunda fevkalâde nefîs bir sülüs ile ve müsennâ denilen tarzda “Her nefs, ölümü tadacaktır.” anlamına “Külli nefsin zâikatü’l-mevt” (Ankebût, 57) yazılıdır. Sandukanın sağına yine aynı yazı ile:
“El-merhûm el-mağfûr es-sâ’îdü’ş-şehîdü’l-muhtâc ilâ rahmetillâhi te’âlâ Abdurrahmân Efendi bin Yûnus Efendi eş-şehîd bî-Cânbâz-zâde (Merhum, mağfur, sa’îd, şehîd, Allah’ın rahmetine muhtaç Yunus Efendi oğlu Cânbâzzâde diye meşhur Abdurrahmân Efendi)” yazılmıştır.
Sol tarafına da, dört madalyonla ayrılmış şunlar yazılmıştır:
“Yâ nâzıran bi-kabri/mütefekkirân bî emrî/küntü bi’l-emsi misluke/bükran nasîru misli”
(Ey kabrime bakan/benim hâlimi düşünen!/ben dün senin gibi idim/yarın da sen benim gibi olursun!)
Sandukanın ayak tarafında yalnız (fî tarih) yazılıdır. Kâdı Abdurrahmân Efendi türbesini hayatta iken yaptırdığı için vefatından sonra taşa tarihi yazılacaktı. Bu yapılmadığı için yeri boş ve açık kalmıştır. Yazıların aralarına lâleler, dal ve yaprak motifleri serpiştirilmiştir.
Dünü ve Bugünüyle Karaman (Kültür-Tarih-Coğrafya) adlı kitapta “Türbede ayrıca II. İbrahim Bey’in kızının oğlu, Cambazkadı Zade Nasuh Bey’in babası ve ailesinin mezarı vardır.” ifadesi kullanılmıştır.
Mektebin adı belgelerde; “Cânbâz Kâdı Mekteb-i Şerîfi dimekle ma’rûf Kurşunlu Muallimhâne Mektebi” [Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşiv Defteri (VAD), no. 560, s. 145], “Cânbâz-zâde Kâdı Abdurrahmân Efendi Mektebi” [Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (CDABOA), Hatt-ı Hümayun (HAT), Dosya no. 1664, Gömlek no. 55; Cevdet Maarif (C. MF), Dosya no. 148, Gömlek no. 7382], “Cânbâz-zâde Sıbyan Mektebi” [CDABOA, C. MF, Dosya no. 148, Gömlek no. 7382] ve “Cânbâz Kâdı nâmı ile mâ’rûf Cânbâz-zâde Yûnus oğlu Mevlânâ Kâdı Abdurrahmân Mektebi” [CDABOA, C. MF, Dosya no. 495, Gömlek no. 25026] gibi isimlerle anılmaktadır.
Muallimhâneye ait Farsça kitâbeye göre 938 (1531) yılında kesme taş ve tuğla malzeme kullanılarak inşa edilmiştir. Kubbeli yapı, tek dershaneden oluşuyordu.
Muallimhânenin kitâbesi de yıkıldıktan sonra türbenin içine kaldırılmıştır. 0,65 m. X 0,31 m. eb’adındaki bu taşa da, sülüs hat ile, Farisî kitâbe kazılmıştır:
“Kâdı Cânbâz-zâde-i ez behr-i Hakk
Sâht-ı mektebhâne bâ binyâd yâd
Goft-i hâtif der-dilem târîh-i vî
Mekteb-i Kur’ân-ı Hakk âbâd bâd”
Bu manzumenin son mısraı, ebced hesabına göre hicrî 938 (1531) yılı işaret etmektedir. Bu tarih muallimhânenin vakfiyesinin tanziminden 3 sene sonra ikmâl edildiğini göstermektedir. Bu manzumede, bâzı kelimelerin harfleri diğer kelime için de ortak kullanılmıştır.
Daha sonra kitâbe taşı, Karaman Müzesi’ne kaldırılmıştır.
KONYALI, türbeyi ziyâretinde bahçesinde kabirler ve 8 taş gülle gördüğünü kaydetmektedir. Bunlar Osmanlılar Karaman’ı alırken ve kal’ayı yıkarken kullandıkları Fâtih’in büyük toplarının gülleleri olmalıdır. Bu gülleler bir ara İstasyon caddesindeki jandarma dairesinin bahçe duvarında süs olarak kullanılmıştır.
Türbe’nin hemen yanında Kâdı Abdurrahmân Efendi’nin kardeşi Hasan Kâdı’nın da mezarı vardı. Bir ara türbeye kaldırılan Hasan Kâdı’nın mezar taşı kaybolmuştur. Bu Hasan Kâdı’nın da, Karaman’da bir mescidi vardır (Konya Mecmuası, S. 32, s. 1796).
Dünü ve Bugünüyle Karaman (Kültür-Tarih-Coğrafya) adlı kitapta mektebin kitâbesinin 936 (1529) tarihli olduğu belirtilmektedir. Ancak, KONYALI, 938 (1531) olarak tarihlendirmiştir. SAPANCALI ise bu tarihi 935 (1528) şeklinde kaydetmiş, kurşun kalemle “936 (1529) çıkıyor” diye not düşmüştür.
Cânbâzzâde şöhretini taşıyan Kâdı Abdurrahmân Efendi’nin vakfettiği müessese; “tâlimhane”, “muallimhâne” ve “mektebhâne” olarak tesmiye edilmiştir.
Bu müesseseyi Şeyhül-İslâm Kemalpaşazâde’nin tanzim ettiği 935 (1528) tarihli bir vakfiye ile Cânbâzzâde diye meşhur olan Yûnus Efendi oğlu Mevlânâ Abdurrahmân’ın vakfettiği yazılmaktadır. Vakfa İbrâhim oğlu Kâdı Mevlânâ Muslihiddîn ile Kâdı İsmâ’îlzâde Mevlânâ Süleymân şahadet etmişlerdir. Vakıf kâtibi vakfiyeyi okuyamadığı, için birçok yerlerini atlamış ve boş bırakmıştır.
1078 (1667) yılında muallimhânenin muallimliğine Osmân Hâlife tâyin edilmiştir (VAD, no. 1148, s. 18).
Mektebe atanan muallimlerin bir kısmı aynı zamanda cüzhan olarak da görev almıştır [VAD, no. 1148, s. 18. 1157 (1744-1745)].
Mektebde birden fazla muallim kadrosu bulunuyordu [VAD, no. 1148, s. 19; CDABOA, Cevdet Maarif (C. MF), Dosya no. 79, Gömlek no. 3936. 04 Muharrem 1159 (27 Ocak 1746)].
Bazı muallimler kâtiplik ve nazırlık görevini de üstlenmişlerdir [CDABOA, C. EV. Dosya no. 148, Gömlek no. 7382; VAD, no. 561, s. 11; VAD, no. 562, 7].
Sadece sabahları görev yapmak üzere cüzhan da görevlendirilmiştir [VAD, no. 1131, s. 108. Safer 1130 (Ocak-Şubat 1815)].
Mektebin vakıfları idare eden görevliler de atanıyordu. Tevliyet, baninin “utekâsının evlâd-ı evlâdına meşrûta” olup bu çerçevede mütevelli atamaları yapılmıştır (KŞS, no. 9, s. 181; CDABOA, C. MF. Dosya no. 148, Gömlek no. 7382).
Mektebin vakıflarına nazır ve kâtip de görevlendirilmiştir. Mektebin günlük bir akçe ücret ile mütevellisi ve nazırı olan Şeyh Abdurrahmân vefat edince oğlu Seyyid Şeyh Mustafâ, Lârende Kâdısı Seyyid Mehmed’in arazi üzerine 11 Rebiyülevvel 1204 (29 Kasım 1789) tarihinde beratla tayin edilmiştir (VAD, no. 1154, s. 11).
Günlük bir akçe ücretle nazırlık ve kâtiplik yapan Seyid Şeyh Mustafâ çocuksuz olarak vefatıyla yerine Mümüşzâde Mehmed Nûrî 25 Zilkade 1224 (1 Ocak 1810) tarihinde beratla atanmıştır (VAD, no. 560, s. 145)],
Tayinler düzenli olarak devam etmiştir [VAD, no. 560, s. 146; no. 569, s. 13; no. 1119, s. 189; Karaman Temettüat Defteri, s. 291; CDABOA, C. EV. Dosya no. 495, Gömlek no. 25026; KŞS, no. 27, s. 284; no. 29, s. 287].
5 Cemaziyelevvel 1250 (9 Eylül 1834) tarihinde bu muallimhânenin Fatma isminde bir kadın ile kız kardeşinin mütevellisi olduğu kaydı düşülmüştür (VAD, no. 4, s. 564).
XIX. asır sonları ve XX. asrın başlarında mektebin ön tarafına dört odalı fevkâni bir mekteb bina edilmiştir. Bu yeni mekteb “Midhat Paşa Mektebi” ittihaz olunmuş, daha sonra mülga olduğundan “Menba’ü’l-İrfan Mektebi” buraya nakledilmiştir.
SAPANCALI, burası için “Havlısında bir de sahrınc [sarnıç] vardır. Asar-ı garibeden olmak üzere Belediye bu tarihî mukaddes binanın yanı başında umumi halâlar [tuvalet] inşa etdirmiş ki kokudan durulmaz” ifadelerini kullanmıştır.
Bu mektepler, mülga olduğundan, binaları yıkılmış ve günümüze intikal edememiştir.
BİBLİYOGRAFYA:
Metin Sözen, Necdet Sakaoğlu, Şikârî Karamannâme (Zamanın Kahramanı Karamanîler’in Tarihi), Karaman Valiliği–Karaman Belediyesi Yayını (Lebib Yalkın) İstanbul-2005, (156 a), s. 234; Gaffar Totaysalgır, Karaman (Lârende) Tarihî İncelemeler, Yenikitab Yayınevi, Konya-1944, s. 64; Konya Vilâyet Sâlnâmesi, 1269 (1869), s. 94; 1289 (1872), s. 88, 127-133; İbrahim Güler, Sapancalı H. Hüseyin’in Karaman Ahval-i İctimaiyye Coğrafiyye ve Tarihiyyesi 1338 R./1341 H. (Birinci Kitap), Ankara-1993, s. 55, 56, 79; Haşim Karpuz, Türk Kültür Varlıkları Envanteri 70 (Karaman), Türk Tarih Kurumu, Ankara-2009, s. 148-150; Abdullah Uysal, Necati Alodalı, Musa Demirci, Dünü ve Bugünüyle Karaman (Kültür-Tarih-Coğrafya), Yunus Emre Kültür Derneği Yayınları, Konya-1992, s. 510; Ahmet Akgündüz, Osmanlı Tarih ve Hukûk Istılâhları Kâmûsu, Osmanlı Araştırmaları Vakfı, İstanbul-2018, s. 200; OK Cilt I, s. 369; Cilt V, s. 29, Cilt VI, s. 710; İbrahim Hakkı Konyalı, Âbideleri ve Kitâbeleriyle Karaman Tarihi (Ermenek ve Mut Âbideleri), Baha Matbaası, İstanbul-1967, s. 34, 375, 494-498, İbrahim Hakkı Akman, Rahle [Larende/Karaman Kenti Osmanlı Klasik Eğitim Kurumları (1600-1839)], Karaman Belediyesi, Karaman-2018, s. 357-359; Cengiz Topal, Karaman Kültür Envanteri, Karaman Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2. Baskı, Karaman-2007, s. 248; TDV İslâm Ansiklopedisi, “Kadı” maddesi (Fahrettin Atar), İstanbul-2001, C. 24, s. 66-69; “Kazasker” maddesi (Mehmet İpşirli), Ankara-2022, C. 25, s. 140-143.
Uğur ERKÂN