Karaman merkeze bağlı köy.

37° 21′ 49,9968” kuzey ve 33° 0′ 38,8974” doğu koordinatlarında yer alan köy, Karaman’ın kuzeybatısında bulunmaktadır.

Ovada kurulan köy, Karaman’a 27,6 km uzaklıktadır.

Köyün bulunduğu yerin rakımı (deniz seviyesinden yüksekliği) 1.033 m’dir.

Köy; Kisecik ve Demiryurt (Mandason) köyleri ile Kâzımkarabekir Merkez ve Sinci köyleri ile komşudur.

Köye 8 km mesafeden daha yakın 3 köy bulunmaktadır. Kisecik 2,54 km, Demiryurt (Mandason) 5,03 km ve Kaşoba 6,76 km’dir.

Köyün geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Hitit imparatorluk ve Demir Çağı’nda Eski Şehir Antik Yolunun güzergâhı köyden geçiyordu (Hatıp Kalesi-Pınarbaşı-Kızıldağ-Süleymanhacı-Kaşoba-islihisar Gâvur Höyük-Mandasun (Demiryurt)-Eminler-Asar-İlistra (Yollarbaşı)-Kozlubucak-Zallara).

Karaman ve köylerini araştıran ve bunu kitabında yayınlayan Durmuş Ali GÜLCAN [1319 (1904), Karaman-1996 Karaman], İslihisar denilen yörede Bizans’ın enkazı harabeler ve ovaya karşı ileri karakol vazifesi yapan müstahkem mevki ve kale olduğunu kaydetmektedir.

Gâvur Höyüğü (Tescil ve Karar No: 01.12.2008-2780); köyün yaklaşık 2 km batısında yer almaktadır. Çapı kuzey-güney doğrultuda 200 m kadardır. Höyük yoğun değilse de II. Bin seramiği bulundurmaktadır. III. Binyıl’a tarihlenen tek, renkli kaba kaplar burada az sayıda görülmektedir. Höyükte, Roma ve Bizans dönemlerinde de yerleşim devam etmiştir.

Bu höyükte maden cürüfları elde edilmiştir. Bu cürüfların Roma seramikleri veren merkezlerde yoğunlaşması, bölgede Antik madencilik yapılmış olma ihtimâlini akla getirmektedir.

İslihisar Höyüğü (Tescil ve Karar No: 01.12.2008-2780); köyle iç içedir. Üzerinden Kaşoba yolu geçmektedir. Doğu-batı doğrultusunda 300X300X25 m boyutlarındadır. Höyükte IV. Bin’e ait seramik parçaları da bulunmaktadır. M.Ö. IV. Bin’den itibaren yerleşime sahne olduğu anlaşılan höyük, II. Binyıl ve Demir Çağı malzemesi vermiştir.

İslihisar I Höyüğü;  köyün kuzey bitişiğinde, yer almaktadır. Höyük, kuzey-güney doğrultusunda oval bir görünüme sahiptir. Batısından Karaman-Kisecik yolu geçmektedir. Yüksek görünümlü höyüğün eteklerinde yerleşime sahne olmuş düzlük bir alan bulunmaktadır.

Höyüğün güneydoğusunda günümüzde kullanılmayan bozulmuş bir İslâmî mezarlık alanı bulunmaktadır.

GÜLCAN, 1948 yılında burayı ziyaret eden Avrupalı bir bilim adamının höyüğün olduğu yerde istavroz çıkartarak, tazimde bulunduğunu ve kılavuza dönerek “Burada çok çetin savaş oldu. Bizim ve sizin atalarınızın kanları döküldü, canlarını verdiler. Burası atalarımızın kemikleriyle doludur.” dediğini aktarmaktadır.

Höyük yüzeyinde yapılan incelemede Bronz Çağı, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait çanak çömlek parçalarına rastlanmıştır. Batısından geçen Karaman-Kisecik yolu hariç iyi korunmuş durumdadır. Karaman-Kisecik yolu batısında 1-2 m yüksekliğinde bir aşağı şehir yerleşmesi mevcuttur. Güney eteklerinde kullanılmayan bir ağıl bulunmaktadır.

İslihisar II Höyüğü (Tescil ve Karar No: 01.12.2008-2780); köyün yaklaşık 3 km güneyinde, yolun doğusundaki, tarlaların içerisinde yer almaktadır. Üzeri tarla olarak kullanılan höyükte görülen çanak çömlek parçalarından buranın Demir Çağı, Roma ve Bizans döneminde yerleşime sahne olduğu anlaşılmaktadır. Tarla olarak kullanımından dolayı höyük yüzeyinde bazı aşınmalar meydana gelmiştir.

Keyre Höyük; köyün kuzeyinde 215 m çapında ve 18 m yüksekliğindedir. Kuzeybatı-güneydoğu yönünde olan höyük, zengin İlk Tunç Çağı malzemesi vermiştir (Güneri 1989, s. 117)

Türkler Anadolu’ya geldikten sonra yörede daha önceleri bulunan tarihî enkazlar üzerine kurulmuştur.

XVI. yüzyıl Lârende (Karaman) Kazası’nda yerleşme ve nüfusu araştıran ve bunu kitabında yayınlayan Osman GÜMÜŞÇÜ, İslihisar’ı,  “Issuzhisar” ile lokalize (N30 a1, N30, KE 2) etmiştir.

Karye-i Issûzhisâr; XVI. asrın başlarında Lârende nâhiyesine tabi idi. Gelirleri fazla olan ova köyleri gibi buranın geliri padişah hâssına ayrılmıştır [BOA., TD., nr. 40, s. 913, sene 906 (1500)].

924 (1518) yılında 21 hâne ve 23 Müslüman neferden ibaretti. Padişah hâssına ayrılan karyenin vergi hâsılı (geliri) 5.450 akçe idi.

935 (1529) yılında 22 hâne ve 27 Müslüman neferden ibaretti. Vergi hâsılı 5.508 akçe idi.

948 (1541) yılı Mufassal Tahrir Defteri (TD 415) 191. sayfasında adı geçmektedir.

992 (1584) yılında Kâş nâhiyesi’ne bağlanan karye, 77 Müslüman neferden ibaret olup, vergi hâsılı 15.000 akçe idi (Tapu Kadastro Kuyud-ı Kadime Arşivi, Mufassal Tahrir Defteri (TK 113), v. 198 a.).

Ayrıca Issuzhisar Karyesi’nin yakınında “Eyümağaç/ Oyumağacı/ Eyümağaç/ Oymaağaç” adında bir yerleşim bulunmaktadır [BOA., TD., nr., 40, s. 958, sene 906 (1500);  TD., nr. 415,  s. 125, sene 948 (1541); Tapu Kadastro Kuyud-ı Kadime Arşivi, TK., nr., 104, v. 154 b., sene 992 (1584)].

Köy, 1256 (1840) yılı temettü’at defterinde Gaferiyâd Kazası’na bağlı bir mezra olarak geçmektedir (BOA., ML., VRD., TMT., nr., 616, s. 10).

“Kırım Harbi” [22 Eylül 1269 (4 Ekim 1853)-18 Mart 1272 (30 Mart 1856), Osmanlı-Rus] ile hız kazanan göçler “93 Harbi”nden [12 Nisan 1293 (24 Nisan 1877) – 19 Şubat 1293 (3 Mart 1878), Osmanlı-Rus] sonra daha da yoğunluk kazanmıştır. Balkanlardan baskı ve zorlamalarla on binlerce Türk nüfus Anadolu’ya akmıştır.

XIX. yüzyılda savaşlar ve diğer nedenlerden dolayı Anadolu Türk nüfusu devamlı azalma göstermekteydi. Özellikle erkek nüfusun azalması üretimi olumsuz etkilediği gibi savaşacak insan gücünü de azaltmaktaydı. Göçmenler azalan Anadolu nüfusunu takviye etmekteydi. Bu nedenle Osmanlı Devleti de gelen göçmenleri iyi karşılayıp tüm ihtiyaçlarını karşılamak sureti ile Anadolu’ya yerleştiriyordu. Bu yerleştirme politikasının altında ekonomi ve savaşacak insan gücü oluşturma isteğinin yanında artık Anadolu’nun Türk’ün son vatanı alacağının anlaşılmış olmasından dolayı Türk nüfusu çoğaltma isteği de yatmaktadır.

Gelen muhacirleri yerleştirmek için kurulmuş olan Muhacirin Komisyonu gelenlerin özellikleri ve isteklerini dikkate alarak yerleştirmeyi yapmıştır.

Devlet muhacirlerin her türlü ihtiyaçlarını karşıladığı gibi zaman zaman muhacirlere yönelik yerli halkın tepkilerine karşı da tedbirler almıştır.

Osmanlı Devleti [698 (1299)-1339 (1923)], bunlarla ilgili kayıtları ayrıntılı bir şekilde tutmuş ve yerleştirilen muhacirler için oluşturulan yeni yerleşim yerleri olan köy ve kasabaların haritasını dahi yapmıştır.

Şehir ve kırsal kesimdeki hâlî (boş) veya hazine arazileri tahsis edilerek muhacirler yerleştirilmiştir. Muhacirler kısmen çölümsü bir manzara arz eden geniş düzlüklerde ve daha önceki yüzyıllarda terkedilmiş ören yerlerinde iskân edilerek, buraların yeniden şenlendirilmesine çalışılmıştır.

Karaman ve çevresindeki alanlarda XIX. yüzyılın başından itibaren mahalle ve köy olarak çok sayıda yerleşim yeri (İslihisar, Karalgazi, Bosala, Mecidiye, Mesudiye, Mercik, Davgandos, Göztepe, Hamidiye, Üçbaş) ortaya çıkmıştır.

1296 (1880) yılına doğru Silistre, Osman-Pazarı ve Şumnu havalisinden İstanbul’a gelen Deliorman Türkleri’nden yaklaşık 160 hâne, Konya havalisine sevk edilmiş olup, bunlardan takriben 40 hâne, Konya civarında alıkonurken, diğer 120 hâne Gaferiyâd (Kâzımkarabekir) Kasabası’na sevk edilmiştir.

Aynı yılın sonlarına doğru Gaferiyâd’a ulaşan muhâcirlerden yaklaşık 80 hânesi, Yağmurlar Çiftliği’nde bir müddet misafir edildikten sonra, yine bu civarda Antik çağlardan kalma bir harabe olan “İslihisar”da yerleştirilmişlerdir. Bunların teşkil ettikleri karyeye yeni ad verilmemiş ve buranın eski ismi olan “İslihisar” adıyla yâd olunması kararlaştırılmıştır.

GÜLCAN, Kisecik civarındaki yörüklerle muhâcirler arasında çıkan ihtilafların, muhâcirler tarafından bertaraf edildiğini kaydetmektedir.

Deliorman (Divâneorman); 1393-1878 tarihleri arasında Osmanlı hâkimiyetinde kalan kuzeydoğu Bulgaristan’da bir bölgenin adıdır. Bölge Tuna’nın güneyinde ve Rusçuk-Hezargrad-Varna’nın doğusundadır. Şumnu’dan Tuna’ya uzanan ve Silistre ile Tutrakan arasından geçen hat Deliorman bölgesinin doğu sınırını teşkil eder. Bu bölge dalgalı bir plato şeklindedir ve az yağmur almasının yanı sıra su kaynaklarının sınırlılığı ile de bilinir. Doğusunda düz ve ağaçsız Dobruca bölgesi bulunur.

Polonyalı Türkolog Tadeusz Jan KOWALSKİ’nin (1889-1948) araştırmaları da XX. yüzyılda Kuzeydoğu Bulgaristan’da konuşulan Türkçe’den hareketle bu bölgede bir grup kuzey Türk’ünün yaşadığını ortaya koymaktadır. Bu Türkler daha sonra 1261’de Anadolu’dan gelen İzzeddin Keykâvus’a tâbi Selçuklu Türkleri’yle karışmışlardır. Bu Selçuklular’ın bir kısmı Keykâvus’un bölgeden ayrılmasından sonra da orada kalmış olup Gagauz (=Keykâvın) adıyla tanınmışlardır. 1300 civarında mânevî liderleri Sarı Saltuk’un ölümünün ardından burada bulunan Türkler’in bir kısmı Anadolu’ya dönmüş, bir kısmı ise tarihçi Yazıcıoğlu Ali’nin zikrettiği gibi bulundukları yerlerden ayrılmamışlar ve sonradan din olarak Hıristiyanlığı seçmişlerdir.

Kuzeydoğu Bulgaristan Türkleri üzerinde etkin olan bir diğer grup da Osmanlılar’dır. Zaman içerisinde bu üç grup kaynaşmış ve Osmanlı öncesinde bölgeye yerleşmiş olan Türkler yavaş yavaş İslâmiyet’i kabul etmişlerdir. Hatta Osmanlılar’dan önce buraya yerleşen Türkler’in İslâm’ın bu bölgede yayılmasını kolaylaştırdığı da söylenebilir. Gadzaanov’a göre Deliorman bölgesindeki Türkler Anadolu’dan gelmedir. Bu görüş XVI. yüzyıl tahrirlerince de doğrulanmaktadır. Ancak Osmanlılar’ın gelişinden önce bölgede bulunan Türk mevcudiyeti de inkâr edilemez. Deliorman’da uzun boylu ve atletik yapıya sahip, koyu mavi gözlü insanların varlığı bu görüşü kuvvetlendirmektedir.

Osmanlı dönemindeki son nüfus durumu ile ilgili en geniş bilgi, 1290 (1873) tarihli Tuna Vilâyeti Salnâmesi’nde bulunmaktadır. Divaneorman’ın iki nahiyesi sınırları içindeki köy sayısı 91 ve nüfusu 41.600’ü Müslüman, 4.800’ü Hristiyan olmak üzere 46.400 idi. 1878’de Deliorman’ın tamamı Bulgaristan’ın eline geçince Türkler’in çoğu Anadolu’ya göç etmiş ve bunlardan boşalan yerlere Bulgarlar yerleştirilmiştir. 1912 Balkan Savaşı’ndan sonra Deliorman’ın kuzeydoğu yarısı Romanya’nın eline geçti. Rumenler özellikle 1918’den itibaren yoğun bir Rumenleştirme faaliyeti başlattılar. Bulgarlar da Deliorman’ın Bulgaristan sınırları içinde kalan kısmında Bulgarlaştırma faaliyetini sürdürdüler. 1934’te hükümetin kararıyla yer isimleri değiştirildi. 1940 Craiova Antlaşması sonucu Bulgaristan Deliorman’ın (şimdi Ludogorie) tamamını sınırlarına dâhil etti. II. Dünya Savaşı’ndan sonra yönetimi ele geçiren komünistlerin endüstriyi geliştirme politikaları sonucu Deliorman köylerindeki Bulgar nüfusu şehirlere akın etti ve köyler Müslümanlara kaldı. Müslümanlar, şehir hayatına geçen Bulgarlar’a oranla daha çok çocuk yaparak demografik yapıyı kendi lehlerine çevirdiler. Güvenilir bir istatistik olmamasına rağmen Deliorman köylerindeki Müslüman-Türk nüfusunun 1930’lardakinden çok daha fazla olduğu söylenebilir.

1338 (1922) yılında Konya Vilâyeti Sıhhiye Müdürü Doktor Nazmi Aziz Bey [SELCEN, 1303 (1887), Arapgir, Malatya-1945, İstanbul] tarafından kaleme alınan “Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası-Konya Vilayeti” kitapta; İslihisar Köyü, Konya Vilâyeti, Merkez Kazası, Çumra Nâhiyesi’ne bağlı bir köy olarak geçmektedir. Kitabı yayına hazırlayan ve sadeleştiren Yard. Doç. Dr. Mehmet KARAYAMAN köyün ismini sehven “İstihsar” olarak yazmıştır.

Uzun süre idarî bakımdan Seydişehir Kazası’na bağlı olan köy, 26 Haziran 1926 tarihinde kabul edilen 877 sayılı Kanunla Çumra, Konya Vilayeti’ne merbut kazâ merkezi haline getirilince buraya bağlanmıştır (30 Mayıs 1926 tarihli 404 sayılı Resmî Gazete).

1928 yılında eski Türkçe alfabe ile yayınlanan “Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları” isimli kitapta İslihisar Köyü; Konya Vilâyeti, Çumra Kazâsı, Merkez Nâhiyesi köyleri arasında zikredilmiş ve eski Türkçe harfler ile “ا يسلى حصر”, Lâtin harfleriyle “İsli hissar” şeklinde ifade edilmiştir.

Dahiliye Vekili Şükrü KAYA, Konya Vilayeti’nin Çumra Kazası’na merbut Kisecik ve İslihisar köylerinin mezkur vilayetin Karaman Kazası’na mülhak Kılbasan Nahiyesi’ne ilhakına dair tanzim olunan kararname ve esbab-ı mucibe layihasını 9 Mart 1930 tarihinde Başvekalet’e göndermiştir. Bu kararnâmenin esbab-ı mucibesi aşağıda olduğu gibidir.

“Konya Vilayeti’nin Çumra Kazası’na merbut Kisecik ve İslihisar köyleri mezkur vilayetin Karaman Kazası’na daha yakın olmak üzere dörder saat mesafede olmakla beraber coğrafi durumları ve iktisadi alakaları noktai nazarından Karaman Kazası’nın Kılbasan Nahiyesi’ne rabt ve ilhak edildikleri takdirde gerek idare ve inzibat hususunda ve gerek halkın hükümete ait işlerinde sür’at ve kolaylık hasıl olacağı anlaşıldığından zikr olunan Vilayet Umumi Meclisi ile İdare Heyeti’nin bu konuda uygun görülen mütalaaları üzere sözkonusu iki köyün Çumra Kazası’ndan alınıp Karaman Kazası Kılbasan Nahiyesi’ne ilhakı uygun görülmüştür.”

Kararname ve esbab-ı mucibe layihası Başvekalet’e ulaştıktan sonra Başvekalet 17 Mart 1930 tarihinde bu evrakları Cumhurbaşkanlığı’na göndermiştir. Daha sonra Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Başvekil İsmet İnönü ve Dahiliye Vekili Şükrü Kaya 18 Mart 1930 tarihinde toplanarak aşağıdaki kararnameyi kabul etmişlerdir.

Madde 1- Konya Vilayeti’nin Çumra Kazası’na merbut Kisecik ve İslihisar köyleri mezkur kazadan alınarak aynı vilayetin Karaman Kazası’na mülhak Kılbasan Nahiyesi’ne ilhak edilmiştir.

Madde 2-Bu kararname hükmünü icraya Dahiliye Vekili memurdur (18 Mart 1930 tarihli ve 1448 sayılı Resmî Gazete).

Köy, Konya ili, Karaman İlçesi, Kılbasan Bucağı’na bağlı iken, 15 Haziran 1989 tarihinde kabul edilen “3578 sayılı 4 il ve 5 ilçe Kurulması Hakkında Kanun” ile Karaman İli, Merkez İlçesi, Kılbasan Bucağı’na bağlanmıştır (21 Haziran 1989 tarihli ve 20202 sayılı Resmî Gazete).

Köye, Konya İli’nin Bozkır (Hamzalar, Ulupınar) ve Çumra köylerinden gelip, yerleşenler de olmuştur.

Günümüzde köy halkının ekseriyeti Karaman’da ikâmet etmekte ekim ve hasat mevsiminde köyde kalmaktadırlar.

Türkiye’de “İslihisar” adında başka bir yerleşim birimi (mahalle, köy, bağlı) bulunmamaktadır.

SELCEN, 1338 (1922) yılında İslihisar Köyü’nün nüfusunu 112’si kadın, 145’i erkek olmak üzere toplam 253 olarak bildirmektedir.

Köy; 1935’de 138, 1940’ta 200, 1945’de 201, 1950’de 237, 1955’de 239, 1960’da 199, 1965’de  169, 1970’de 173, 1975’de 57, 1980’de 97, 1985’de 104 ve 1990’da 125 ve 2000’de 165 kişi olarak sayılmıştır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2007 yılında geçilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) göre köyün nüfusu 170 kişidir.

2008’de 168, 2009’da 168, 2010’da 160, 2011’de 158, 2012’de 153, 2013’de 153, 2014’te 147, 2015’te 147, 2016’da 141, 2017’de 142, 2018’de 147, 2019’da 150, 2020’de 154 ve 2021’de 158 kişi olarak tespit edilmiştir.

Köy nüfusuna kayıtlı ailelerin soyadları; Akan, Başaran, Batur, Çiçek, Görgül, Kocaman, Öcal, Özşahines, Özünal, Şentürk, Ünal, Yalım, Yavuz ve Yılmaz’dır.

108 seçmeni olan İslihisar Köyü’nde 1 Kasım 2015 günü yapılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde 96 seçmen 1370 numaralı sandıkta oy kullanmıştır. Kullanılan oyların 2 tanesi geçersiz sayılmıştır.

İslihisarlılar, 79 oyla en fazla AK Parti’yi tercih etmişlerdir. MHP 7 oy ve CHP 2 oy alırken, HDP’ye 1 oy çıkmıştır.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylaması (referandum) sonuçlarına göre; İslihisar Köyü’nde %79,07 oranında “evet” ve %20,93 oranında “hayır” çıkmıştır.

Köyün muhtarı; Hasan ÇİÇEK’tir [irtibat numarası: 0 (544) 797 71 00].

Köyün azaları; Nazım ÇİÇEK, Kenan YALIM, İbrahim ÇİÇEK ve Adem KOCAMAN’dır.

Köyün eski muhtarları; Şevket ÇİÇEK (2004-2019), Hasan ÇİÇEK (1999-2004), Rıfat ÇİÇEK (1984-1999), Muammer BAŞARAN (1977-1984), Mustafa ÜNAL (1973-1976), Halil İbrahim AKAN (1972-1973), Durmuş BAŞARAN (1970-1972), Cahit BATUR (1968-1969), Durmuş BAŞARAN (1963), Şaban BAŞARAN (1962), Ali ŞENTÜRK (1960-1962), Bekir YILMAZ (1954-1960), Şaban BAŞARAN (1950), Ömer ÖZÜNAL 1949), Osman DOĞAN (1948-1949), Rafet ÖCAL (1947) ve Ahmet ÖZÜNAL’dır (1938).

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Dane mısır başta olmak üzere buğday, arpa, kuru fasulye, aspir, şekerpancarı, silajlık mısır, patates, nohut, elma, Macar fiği ve elma yetiştiriciliği yapılmaktadır.

Köyde 641,846 dekar alan nadasa bırakılmaktadır.

Köyde 217 adet büyükbaş hayvan varlığı ile 659 adet koyun ve 307 adet keçi olmak üzere toplam 966 adet küçükbaş hayvan varlığı bulunmaktadır.

Köy 2013 yılında, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu gereği uygulama alanı ilân edilmiş olup, 2.129 hektar arazinin toplulaştırması devam etmektedir.

78 ortaklı olan köyün sulama kooperatifi 1982 yılında kurulmuş olup, 17.750 hektar tarım arazisine sulama hizmeti götürmektedir.

Kooperatif tarafından sulamada kullanılan elektrik enerjisinin güneş panellerinden sağlanması ile ilgili proje uygulanmıştır. Alman ortaklı özel bir firma ile yürütülen 2 yıllık bir çalışmanın ürünü proje ile güneş panellerinden saatte 100 kw’lık elektrik üretilmektedir.

Köyün Kisecik Köyü ile ortak tarımsal kalkınma kooperatifi bulunmaktadır.

Köyün kadastrosu 11 Aralık 1956 tarihinde kesinleşmiştir. Köyün orman varlığı bulunmamaktadır.

Köyün mevkiileri; Arayol, Çataldağ, Kaşçalı, Keperen, Kisecik Sınırı, Köycivarı, Köyiçi, Kurtkoyağı, Mercanburnu, Sığırcıovası ve Yörükhissesi’dir.

Köyde bulunan okul 1940’larda inşa edilmiştir. Köyün çocukları ilk ve orta öğrenim için Kisecik Köyü’nde bulunan ilk ve ortaokula taşınmaktadır.

Köyün câmiine ait minaresi zarifliği ile dikkat çekmektedir.

Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi/acentesi ile sağlık ocağı/evi bulunmamaktadır. Köy konağı bulunmaktadır.

Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyiçi yollar parke taşı ile kaplanmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Alâaddin Aköz, “XVI. Asırda Lârende Kazâsı Hakkında”, Osmânlı Araştırmaları XIII, İstanbul 1993, s. 112, 116, 122, 126, 133; Mehmet Yılmaz, Konya Vilâyeti’nde Muhacir Yerleşmeleri (1854-1914), basılmamış doktara tezi, Konya 1996, s. 213; Mehmet Kurt, Eskiçağda Karaman, Ankara 2007, s. 45, 81, 102, 103; Mehmet Kurt, Antik Çağda Karaman (Laranda) ve Yakın Çevresi (Tarihî Coğrafya,-Yerleşimler-Kalıntılar-Buluntular), Konya 2011, s. 27; Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları, Dahiliye Vekaleti, İstanbul 1928, s. 843; İbrahim Hakkı Konyalı, Âbideleri ve Kitâbeleri İle Karaman Tarihi, Ermenek ve Mut Âbideleri, İstanbul 1967, s. 419; Osman Gümüşçü, XVI. Yüzyıl Lârende (Karaman) Kazası’nda Yerleşme ve Nüfus, Ankara 2001, s. 56, 61, 64; Durmuş Ali Gülcan, Karaman Mahalle, Kasaba ve Köyleri Tarihçesi, Karaman 1989, s. 222-223; Michael Kiel, “Deliorman”, TDV İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 1994, c. IX, s. 143; Doğan Koçer, Karaman Temettü’ât Defterleri, Karaman 2007, c. 1, s. 36; Semih Güneri, Orta Anadolu Höyükleri Karaman Ereğli Araştırmaları, Türk Arkeoloji Dergisi, Sayı XXVIII, 1989, s. 100, 101; Mehmet Bahar, 1998-1999 Yılı Konya-Karaman İlleri Yüzey Araştırmaları, XVIII/2, Ankara 2000, s. 192; Mehmet Bahar, Konya ve Karaman İli Yüzey Araştırmaları, XXII/1, Ankara 2002, s. 259; Abdullah Uysal, Necati Alodalı, Musa Demirci, Dünü, Bugünüyle Karaman Kültür-Tarih-Coğrafya, Konya 1992, s. 153; Musa Şaşmaz, Türkiye’nin İdari Taksimatı (1920-2013), Ankara 2014, c. VIII, 322; c. X, s. 178; Nazmi Selcen, Türkiye’nin Sıhhi-i İctimâi Coğrafyası Konya Vilâyeti, Yayına hazırlayan ve sadeleştiren: Mehmet Karayaman, Konya 2009, s. 13; İçişleri Bakanlığı, İller İdaresi Genel Müdürlüğü, Köylerimiz (1 Mart 1968 gününe kadar), Ankara 1968, s. 293; 2015 Faaliyet Raporu, İl Gıda, Tarım Hayvancılık Müdürlüğü, Karaman 2016, s. 10;  https://biruni.tuik.gov.tr/medas/?kn=95&locale=tr erişim tarihi: 05.02.2016; www.karamankadastro.gov.tr erişim tarihi: 01.01.2017; http://karaman.gov.tr/il-mahalli-idareler-mudurlugu erişim tarihi: 19.02.2016; https://sonuc.ysk.gov.tr/module/ssps.jsf erişim tarihi: 07.02.2016; bucivar.com/karaman/merkez/islihisar erişim tarihi: 01.01.2017.

Uğur ERKÂN.