EMİNLER

Karaman merkez ilçeye bağlı köy.

37° 19′ 36,2712”  kuzey ve 33° 5′ 58,383” doğu koordinatlarında yer alan köy, Karaman’ın kuzeybatısında bulunmaktadır.

Ovalık alanda kurulan köy, Karaman’a 19,5 km uzaklıktadır.

Sönmüş volkanik Karadağ’ın (2.271 m) güney eteklerinde konumlanan köyün rakımı 1.010 m’dir.

Kisecik, Üçkuyu (Değle), Kılbasan, Yuvatepe (Mercik), Mesudiye, Kâzımkarabekir Karalgazi ve Demiryurt (Mandason) köyleri ile komşudur.

Köye 8 km mesafeden daha yakın 4 köy bulunmaktadır. Demiryurt (Mandason) 3,91 km, Yuvatepe (Mercik) 5,11 km, Karalgazi 5,84 km ve Kılbasan 7,72 km’dir.

Köyün tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Karadağ’ın etrafında yer alan köy, tarihî bir yolun güzergâhı üzerinde yer almıştır.

Hitit imparatorluk ve Demir çağında Hatıp Kalesi- Pınarbaşı- Kızıldağ istikâmetini izleyen tarihî yol, buradan Süleymânhacı- Kaşoba- İslihisar- Gâvur Höyük- Mandason (Demiryurt)- Eminler- Asar- İlistra (Yollarbaşı)- Kozlubucak güzergâhı üzerinden Zallara’ya ulaşmaktaydı.

Söz konusu yol, muhtemelen buradan Keben Kaya Kabartması’nın önündeki taş döşemeli yol üzerinden genellikle Silifke çevresinde aranan Ura limanına bağlanmıştır.

Eminler Höyüğü (Tescil ve Karar No: 13.11.2015 – 3269); köyün hemen bitişiğindeki dört büyük tepeden müteşekkildir. M.Ö. II. Bin yıl açısından en zengin malzeme veren höyüklerden birisidir.

Her bir tepeninin birbirinden kopuk değil, fakat geniş oturumlara sahip olmaları, bunların ayrı ayrı tanımlanmalarını gerektirmiştir. Buna göre Eminler I, kuzeybatı-güneydoğu yönde 230 m çaplıdır ve yaklaşık 18 m yüksekliktedir. Eminler II, kuzeybatı- güneydoğu yönde 200 m, Eminler III, güney kuzey yönde 450 m, Eminler IV, doğu- batı doğrultusunda 350 m güney kuzey yönde 200 m ölçüler içerirler, yükseklikleri 18-20 m kadardır.

Eminler höyüklerinin yaşayış yeri, kızıl kahverengi killi ve köşeli taşlı, kumlu topraklarla çevrilidir. Höyük yoğun M.Ö. II. Bin çağı seramiği bulundurmaktadır. Seramik yoğunluğu bakımından, hemen hemen her tepede aynı yoğunluğa sahiptir.

Höyüğün en yüksek tepe noktasının kuzeydoğusundaki küçük düzlükte doğu batı istikâmetinde 6 m uzunluk ve 2 m eninde baş ve ayak uçlarında kitâbe taşı bulunmayan bir mezar mevcuttur. Mezar çevresi baş tarafta daha yüksekçe duvar şeklinde kızıl ve kara andezit, bazalt ve granit taşlarla çevrilmişse de çoğu yeri yıkılmış, dağılmış haldedir. Ancak temel bölümü toprak içinde yerli yerinde görülebilmektedir.

Büyük mezarın kuzey batısında, daha kısa üç mezar daha bulunmakta, mezarların yer aldığı düzlüğün etrafı daireyi andırır görünümde sıralanmış iri taş parçalarıyla çevrilidir.

Höyükten bütün yönlerde eteklere doğru inildikçe yer yer eski teras temellerinin andıran taş sıralarına rastlanmaktadır.

1955-1957 yılları arasında Karaman’da belediye başkanlığı yapan ve Karaman’ın ekonomik, sosyal ve kültürel hayatına katkı sağlayan Dr. Hacı Mehmet ARMUTLU [1927, Karaman-16 Kasım 2004, Karaman], köyde; 10 Ağustos 1991 tarihinde Karamanoğlu I. Mehmet Şemseddîn [638 (1240)-676 (1277)], Kâsım ve Halîl beylerin kumandanları ile birlikte binlerce şehidin mezarlarının bulunduğunu ve savaş alanını tespit etmiştir.

ARMUTLU, bu konuda hazırladığı araştırma raporu ve eklerini 15.08.1991 tarihinde Karaman Valiliği’ne teslim etmiş, mahallî ve ulusal basın yoluyla yayınlanmasını sağlamıştır. Ancak, bu tespit, akademik ve kültürel camiada yeterli ilgiyi görmemiştir.

Köy sâkinlerinden Çerkes-zâde Ahmet ÖZKAYMAK, dedelerinin Kafkasya’dan buraya 1306 (1891) yılında yerleştirildiklerini, dedeleri buraya iskân edildiklerinde höyük ve vadide çok büyük mezarlıkların bulunduğunu aktarmıştır.

ÖZKAYMAK; “Burada çok büyük savaş olmuş. Yukarı tepede yatan Karamanoğlu Mehmet ve kardeşleriymiş. Büyük bir harpte kuşatılınca yakınlarındaki bu ormana saklanmış. Düşman ormanı yakarak, onu ve kardeşlerini öldürdükleri gibi Karamanoğulları’ndan da kendilerinden de pek çok ölü bırakmış. Bizimkiler geldikleri zaman burada Tatar obaları varmış. Daha sonraları dedelerimiz ile geçinemeyince başka yerlere göç edip, gitmişler” demektedir.

ÖZKAYMAK, geçmiş yıllarda köylülerin bu mezara sıtmaya karşı dalaklarını bağlatmak için geldiklerini, burada yer yer toprağı kazdıklarını, yanık artıkları ve küller içerisinde küpler bulduklarını, küplerin yarı yarıya yanmış bulgur ile dolu olduğunu, şimdi de kazı yapılsa bunların bulunabileceğini anlatmaktadır.

Eminler XVI. asrın başlarında Lârende nâhiyesine tabi idi (BOA., TD, nr. 40, s. 960).

924 (1518) yılında 29 hâne ve 53 Müslüman neferden ibaretti. Vergi hâsılı (geliri) 6.664 akçe idi

935 (1529) yılında 29 hâne ve 53 Müslüman neferden ibaretti. Vergi hâsılı 6.746 akçe idi.

948 (1541) yılı Mufassal Tahrir Defteri (TD., nr. 415),  154. sayfasında köyün adı geçmektedir.

XVI. asrın sonlarına doğru Tımar Ruznamçe Defteri’ne göre Karye-i Eminler; Karaman eyâleti, Konya sancağının, Lârende nâhiyesine tâbi’ idi.

15 Şevvalü’l-mükerrem 984 (5 Ocak 1577) tarihinde Karye-i Eminler’in hâsılı 6.065 akçe olup, kal‘a-ı Lârende Dizdârı Abdullâh-oğlu Alî’nin elindedir (RD., nr. 48, s. 93/2).

992 (1584) yılında Kâş nâhiyesi’ne bağlanan köy 149 Müslüman neferden ibaret olup, vergi hâsılı 6.100 akçe idi. Ayrıca köyde bulunan 3 bâb tahûnhâneden ise 75 resim vergi alınıyordu (BOA., TK., nr. 113, vr. 200a.).

1054 (1644) yılı Lârende şehrinin Odun (ve) Toprak defterinin beyanında; Karye-i Eminler’in yol yapımı için kullanılmak üzere 8 kantar toprak ve 1 kantar odun tahsis olunmuştur (KŞS., nr. 280, 1a).

XVI. yüzyıl Lârende (Karaman) Kazası’nda yerleşme ve nüfusu araştıran ve bunu kitabında yayınlayan Osman GÜMÜŞÇÜ, köyün bir ara terk edilmiş olduğunu ve buraya iskân olunan muhacirler (Çerkes) tarafından eski adıyla yeniden kurulduğunu kaydetmektedir.

GÜMÜŞÇÜ, burasının ne zaman ve neden terk edildiğini, köyde hiç kimse kalmayacak şekilde tamamen mi terk edildiğinin bilinmediğini ifade etmektedir.

GÜMÜŞÇÜ, köyün “Eminler” olan isminin ait oldukları konar-göçer aşiret veya cemaat isminden aldığını kaydetmektedir.

Köy, 1338 (1922) yılında Konya Vilâyeti Sıhhiye Müdürü Dr. Nazmi Azmi Bey [SELCEN, 1303 (1887), Arapgir, Malatya-1945, İstanbul] tarafından kaleme alınan “Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimâî Coğrafyası (Konya Vilâyeti)” kitabında, Konya Vilâyeti, Karaman Merkez Kazâsı’na bağlı köy olarak geçmektedir.

Sapancalı Muallim H. Hüsnü Bey [1309 (1893), Sapancalı, Sakarya-1958, ?]; 1338 (1922) yılında kaleme aldığı “Karaman Ahval-i İçtimâiyye Coğrafiyye ve Tarihiyyesi” isimli kitabında, Merkez kazâya bağlı Eminler Köyü’nün Karaman’a mesafesinin 3,5 saat olduğunu kaydetmiştir.

Sapancalı, köyün Rusya’dan 93’te gelen Azerbeycan Çerkesleri’nden teşekkül ettiği, yalnız lisânlarını muhafaza ettiklerini, âdetleri ve yaşayışlarının nefs-i Karaman Türkleri’nden farklı olmadığını belirtmiştir.

Sapancalı, köyde “Mutavassıta 1” sınıfında 50 talebeli bir mektebin varlığından bahsetmektedir. Ayrıca mülâhazat kısmına “bu dahi (geçen sene lağv edildiği)” notunu düşmüştür.

1928 yılında eski Türkçe alfabe ile yayınlanan “Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları” isimli kitapta Eminler; Konya Vilâyeti, Karaman Kazası, Merkez Nâhiyesi köyleri arasında zikredilmiş ve eski Türkçe harfler ile “ا مينلر”, Lâtin harfleriyle “Eminlére” şeklinde ifade edilmiştir.

Köy, Konya ili, Karaman İlçesi, Merkez Bucağı’na bağlı iken, 15 Haziran 1989 tarihinde kabul edilen “3578 sayılı 4 İl ve 5 İlçe Kurulması Hakkında Kanun” ile Karaman İli, Merkez İlçesi, Kılbasan Bucağı’na bağlanmıştır (21 Haziran 1989 tarihli ve 20202 sayılı Resmî Gazete).

Türkiye’de “Eminler” isminde başka bir yerleşim yeri bulunmamaktadır.

Ancak, Eminaçma (Düzce Merkez’de köy); Eminağagil  (Artvin, Şavşat,  Aşağıkoyunlu’da bağlı); Eminava (Rize, Çayeli, Yenihisar’da bağlı); Eminbey (Manisa,  Salihli İlçe Merkezi’nde mahalle); Emince (Iğdır, Aralık’ta köy); Eminceler (Antalya, Serik İlçe Merkezi’nde mahalle); Eminefendi (Kırıkkale, Keskin’de köy); Eminefendi (Kastamonu, İhsangazi, Görpe’de bağlı); Eminekin (Eskişehir, Çifteler İlçe Merkezi’nde mahalle); Eminettin (Mardin, Artuklu İlçe Merkezi’nde mahalle); Eminettin (Rize, İl Merkezi’nde mahalle); Eminettin (Karaman, Kâzımkarabekir İlçesi’nde mahalle); Eminkavaz (Sivas, Hafik, Yarhisar’da bağlı); Eminkaya (Sinop, Gerze, Kabanlar’da bağlı); Eminkomu (Ağrı, Merkez, Kocataş’ta bağlı); Eminlik (Mersin, Tarsus İlçe Merkezi’nde mahalle); Eminlik (Niğde, Ulukışla’da köy); Eminoğlu (Rize, Merkez Akpınar’da bağlı); Eminoğlu (Sinop, Merkez, Dizdaroğlu’nda bağlı); Eminoğulları (Rize, Merkez, Derebaşı’nda bağlı); Eminpaşa (Van, İpekyolu İlçe Merkezi’nde mahalle); Eminpaşa (Van, Edremit İlçe Merkezi’nde mahalle) ve Eminpınarı (Balıkesir, Susurluk İlçe Merkezi’nde mahalle) ve Emin Sinan (İstanbul, Fatih İlçe Merkezi’nde mahalle) isimli yerleşim yerleri bulunmaktadır.

Karaman ve köylerinin tarihini araştıran ve bunu kitabında yayınlayan Durmuş Ali GÜLCAN [1319 (1904), Karaman-1996 Karaman], köyün bu günkü halkının, XIX. yüzyılın sonlarına doğru Kafkasya’nın “Arkaviye” kasabasından göç eden Çerkesler olduğunu ifade etmektedir.

GÜLCAN, güneydoğu sınırlarımızda Kargamış Kasabası civarında “Eminlik” adında çok eski bir Türk köyü harabesi bulunduğunu kaydetmektedir.

XIX. yüzyılın sonlarına doğru Eminler Köyü’ne Kafkas muhacirleri iskân edilmeye başlamıştır. 93 Harbi’nin [12 Nisan 1293 (24 Nisan 1877) – 19 Şubat 1293 (3 Mart 1878) Osmanlı-Rus] başlarında, Ruslardan gördükleri mezâlim ile Karadeniz sahillerine yığılmaya başlayan binlerce biçâre Çerkesler, bulabildikleri vasıtalarla İstanbul’a gelmeye başlamış ve 1293 (1878) yılı sonlarına kadar İstanbul’a gelenlerin sayısı 50 bin nüfusu bulmuştur.

Bu muhacirler İstanbul’dan Adana vilâyeti dâhilinde yerleştirilmek üzere yola çıkmış, ancak Adana tarafına değil Mersin tarafına sevk edilmişlerdir.

“Oural” adlı vapurla Taşucu iskelesine çıkarılan 2.308 göçmenden bir kısmının önce Silifke tarafına yerleştirildikleri, fakat yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte, buranın havasına- sıcak ve sivrisinekten- intibak edemediklerinden, Mut havalisine kaldırılarak, Dağpazarı kucağındaki “Ömerözü” mevkiinde iskân edikleri bilinmektedir.

Beş-altı ay kadar burada kalan Çerkesler, bulaşıcı hastalığa yakalandıklarından kırılmaya başlamışlardır. Ömerözü Köyü’nde “Çerkes mezarlığı” adı verilen büyük bir mezarlık bulunmakta olup, mezar taşlarını acaip bulduklarını ifade eden yerli ahâli tarafından tahrip edilmiştir.

Bu olayın öğrenilmesinden sonra harekete geçen Dahiliye Nezâreti’nin isteği ve muhacirin Komisyonunun kararı ile, Ömerözü Köyü’nde bulunan 180 hâneden 870 nüfusun, 1308 (1892) yılı sonlarında Konya Vilâyeti’ne nakline karar verilmiştir (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Babıâli Evrak Odası, Vilâyet Gelen-Giden, Nr. 161, 1310 Cemaziyelevvel/49, s. 29).

Muhacirler 1307 (1891) Eylülü’ne doğru Karaman’a gelmişlerdir. Karaman’da İbrahim Bey İmâreti olmak üzere, şehir içerisinde bulunan medrese ve diğer kamuya ait binalarda birkaç ay kaldıktan sonra, içlerinden 66 hâne Ereğli civarında yerleşmeyi kabul ettiklerinden bu kazaya gönderilmişlerdir. Burada muhacirlerin Ereğli kaza merkezinin 7 km kadar güneyinde ve İvriz yolu üzerindeki “Belağaç” mevkiinde iskân edilmelerine karar verilmiştir. Burada teşkil olunan karyeye Sultan II. Abdülhamid’in adına izafeten “Lütf-i Hamidî” ismi verilmiştir (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Şurâ-yı Devlet, Nr. 1717/38).

Diğer 114 hâne ise, Karaman’ın köklü ailelerinden Kanaçzâdelerden ve Mevlevî tarikatı ileri gelenlerinden iki kez [1290 (1875) ve 1305 (1890)-1309 (1894) yıllarında] Karaman belediye reisliği yapmış olan Ali Ramiz Çelebi tarafından, Karadağ’ın güneyinde, muhacirlere dağıtılmak üzere bağışlanan “Eminler”de, iskânları uygun görülmüştür. Eminler, tarihî çok eski metruk bir vaziyette idi.

Muhacirlerin akrabası olan Miralay Mehmed Bey’in, 1306 (1891) sonlarında Karaman’a gelmesinden sonra, muhacirlerin yanı sıra, mahallî erkân ve eşrafın katılımı ile, Eminler’de kurbanlar kesilerek yapılan törende, kafî miktarda arazi dağıtılmış olmakla beraber, kış ortasında bulunulduğundan, bunların hânelerinin inşasına bahar mevsiminde başlanılmak kaydıyla, Emin’lerde iskân olunacak olan muhacirlerin çevre köylere dağıtılarak kışı çıkarmalarına karar verilmiştir [Tercüman-ı Hakikat, Nr. 4041, 18 Kanunusani 1307 (30 Ocak 1892), s. 3].

Bahar mevsimi ile birlikte başlanılan inşaatların tamamlanmasını müteakiben 114 hânede 587 nüfus kur’a ile hânelerine yerleştirilmiştir.

24 Kanunusani 1308 (5 Şubat 1893) tarihli irâde ile bunların teşkil etmiş oldukları karyeye buranın kadîm adı olan “Eminler” adı verilmiştir [BOA., İrâde-i Dahiliye, nr. 1310. Recep/17; Şurâ-yı Devlet, nr. 1717/38; Babıâli Evrak Odası, Vilâyet Gelen-Giden, nr. 161, 1310. Cemaziyelevvel/43, s. 25-1310. Cemaziyelahir/49, s. 26; Konya Vilâyeti Salnâmesi, 1312 (1894), s. 248-249].

Eminler’e iskân edilen muhacirlerden 4 hânede 17 nüfus, buranın 3 km kadar batısında bulunan Mandason (Demiryurt) Köyü’nden ev ve toprak satın alarak kendi imkânlarıyla yerleşmişlerdir.

Osmanlı Padişahlarından Kanunî Sultan Süleyman Hân çağında [17 Şevval 926 (30 Eylül 1520)– 21 Safer 974 (7 Eylül 1566) Karaman dolayları köylerinin saptandığı İlyazıcı Defteri’nin 115. sahifesinde 29 hâneli ve 53 nüfuslu olan köyün 6.744 akçelik tîmarı bulunuyordu. Bu tîmar, Karaman kalesi dizdarı, kethüdası ve müstahfızı  harcamalarına ayrılmıştır.

1312-1317 (1897-1901) yılları 323 Numaralı Karaman Şer’iyye Sicili’nde Emînler Karyesi’nden ismi geçenler şunlardır: “Hadîce bint-i Müzehhib, Fâtıma bint-i Bat Mirza, Kebirhân bint-i Hambasuh, Güverde bint-i Sâhîbe, Zemenhân bint-i Hâcı Osmân, Zikvaşi bint-i Mehmed, Çeşme bint-i Semaf, İbrâhim bin Fendi, Hâcı Mûsâ bin Mûsâ, Şaşnümün bint-i Dâver, Hasibe bint-i Hanefi, Mısırhân bint-i Döne, Hicret bint-i Dâver, Havva bint-i Molla Sinân, Amîde bint-i Tetpo, Zehrâ bint-i Tahir, Âyşe bint-i Settâr, Halil bin Mehmed, Fâtıma bint-i Âbid, Mahmûd bin Hâcı Beğ, Şerîfe bint-i Hasan, Mustafâ bin Ahmed, Fehîme bint-i İshâk, İbrâhim bin Nakî, Fâtıma bint-i Meretok, Sâlih bin Mehmed, Hûriye bint-i Hatıftok, Osmân bin Seyyid Velî, Hâdîce bint-i Muhâkim Keri, Hâcı Himmet bin Hâzin, Belas bint-i Şumak ve Ahmed bin Bekir.”

5 Recep 1323 (5 Eylül 1905) tarihli Emînler Karyesi’nden 37/2 vefat eden askerin (Zekeriyya ibn-i Kâmil) veraseti ile ilgili kararda, babası Kâmil ibn-i Hızır ve annesi Fâtıma ibnet-i Şafak’ın isimleri geçmektedir (319 Numaralı Karaman Şer’iyye Sicili, numara: 56).

25 Zilkade 1323 (21 Ocak 1906) tarihli Eminler Karyesi’nden 56/1 vefat eden askerin (Onbaşı Recep ibn-i Bayram) verâseti ile ilgili kararda, babası “Bayram ibn-i Mehmed Ali” ve şahitler “Mustafâ ibn-i Şevay” ve “Rebeşhak ibn-i Hâcı Ali”nin isimleri geçmektedir (KŞS., nr. 319, s. 85).

Karaman kazâsına tabî’ Eminler karyesi ahâlisiyle civârına meskûn muhâcirin 1325 (1909) yılında Güney Dobruca ve Deliorman’dan Konya’ya Bulgaristan göçmenleri yerleştirilmiştir. Bunlardan bir kısmı Akşehir civarına iskân ettirilmiştir. Söz konusu muhacirler, birkaç sene yerleştikleri bölgelerde kalmışlar daha sonra “Kahveci Ören” adlı bölgeye yerleştirilmiş ve bunların yerleştiği köye “Meşruti” adı verilmiştir. Kahveci Ören’de yaşamaya başlayan muhacirler kazmış oldukları kuyulardan içmiş oldukları sulardan çeşitli hastalıklara yakalanmaları sonucu Meşruti’yi terk ederek bir kısmı Ilgın’a bir kısmı da Karaman’a yerleşmişlerdir.) miyanelerinde arazi hakkında zuhûr iden bir münazaanın katl ve cerh gibi husûsat ile neticelenmesine binaen; men’â esbabının istikmâli zımnında Binbaşı Mehmed Bey ile mülazım ol Hâcı Osmân Efendi’nin mikdar-ı kâfi jandarmayı müstashiben mahall-i vakıaya azimet etdiği cümle-i müstahberâtımızdandır (Şems Gazetesi, nr. 9, s. 2, sene 26 Mart 1325 (8 Nisan 1909)].

1314 (1896) yılı Konya Vilâyeti Salnâmesi’nde (İl yıllığı) 132 hâne ve 630 kişi kayıtlıdır.

1321 (1904) yılındaki genel nüfus kütüğü yazımına göre nüfusu 329 olarak sayılmıştır.

Sapancalı Muallim H. Hüsnü Bey, 1338 (1922) yılında köyün nüfusunu 70 hâne ve 250 kişi olarak kaydetmiştir.

1341 (1925) yılında yapılacak mebus (milletvekili) seçimi için hazırlanan nüfus defterine göre 346’dir.

Köy; 1935’de 199, 1940’da 225, 1945’de 233, 1950’de 250, 1955’de 335, 1960’da 239, 1965’de 256, 1970’de 261, 1975’de 236, 1980’de 241, 1985’de 261, 1990’da 243 ve 2000’de 173 kişi olarak sayılmıştır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2007 yılında geçilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) göre köyün nüfusu 140 kişidir.

2008’de 145, 2009’da 134, 2010’da 132, 2011’de 135, 2012’de 123, 2013’de 169, 2014’te 143, 2015’te 125, 2016’da 133, 2017’de 134, 2018’de 143, 2019’da 143, 2020’de 146 ve 2021’de 143 kişi olarak tespit edilmiştir.

Köy nüfusuna kayıtlı ailelerin soyadları; Acar, Açıkel, Akar, Akdağ, Akdeniz, Akman, Akova, Aladağ, Alp, Altınay, Altıntaş, Altun, Altunay, Arı, Arıcan, Arıcı, Arıkan, Arslan, Aslan, Atalayer, Atçeken, Aydemir, Ayvaz, Bacak, Bağa, Bağcı, Bağdır, Bakır, Bal, Balcı, Baran, Başar, Başaran, Batur, Bay, Baykara, Bayraktar, Bayşen, Beyge, Beyhan, Biçer, Bilgiç, Bilgin, Boran, Boy, Bozak, Bozkurt, Buğdaycı, Büyük, Büyükçetin, Büyükçetinkaya, Camcı, Can, Ceran, Ceylan, Çakıl, Çamurcu, Çatalkaya, Çatar, Çatav, Çelik, Çeltek, Çetin, Çetinkaya, Çiçek, Çolak, Delice, Demir, Demirbağ, Demirel, Demirer, Develi, Dilaver, Diler, Dinçer, Dinçman, Doğan, Dolmay, Dülger, Eden, Eken, Eker, Ekin, Ekinci, Emiş, Erbaş, Ercan, Erdoğan, Eren, Ergün, Erılkı, Erkara, Erkarakoç, Erkonukseven, Erkonuksever, Eröztürk, Ersoy, Eryıldırım, Eryılmaz, Eryiğit, Erzincanlı, Evren, Fırat, Genç, Gençer Göcen, Göker, Gönen, Gülcan, Gülsuna, Gülşen, Gültekin, Güzeloğlu, Hancı, Havan, Horzum, Ilgı, Irılmazkol, Işık, Kabaağaç, Kahraman, Kahyaoğlu, Kara, Karaardıç, Karababa, Karabulut, Karaca, Karacan, Karakaş, Karakaya, Karaköse, Kayak, Kayalık, Kaymak, Kırgıl, Kırış, Kızıl, Kızılay, Kiriş, Kirtiş, Kocadurmuş, Kocaman, Kocaoğlu, Koç,  Koçak, Konrat, Konukseven, Koraş, Korkmaz, Koyak, Koyuncu, Koz, Köseoğlu, Kurt, Kuş, Kuyucu, Küçük, Küçükberber, Külahçı, Loraslı, Mor, Nurcankat, Oduncu, Okur, Orhan, Öksüz, Önal, Örgü, Öz, Özaydemir, Özbay, Özcan, Özcankal, Özcankat, Özdemir, Özel, Özen, Özermiş, Özkan, Özkaya, Özkaymak, Özkılıç, Özkoçak, Özşahines, Öztekin, Öztürk, Özünlü, Pancar, Sak, Sarı, Sayar, Soyyiğit, Şafak, Şahin, Şekerci, Şen, Şencankat, Şenel, Şener, Şengül, Şenlik, Şimşek, Şimşir, Şirin, Tamkan, Tanış, Tanrıverdi, Tartan, Taşçı, Taşkıran, Tok, Toker, Topak, Topal, Turan, Turşucu, Türkoğlu, Uğurlu, Ulutoker, Urhan, Uysal, Ülker, Ünlü, Ünsay, Ünver, Varol, Yağlıoğlu, Yakıcı, Yalım, Yaman, Yarlıbucak, Yaşar, Yazıcı, Yıldırım, Yılmaz, Yurtseven, Yurtsever ve Yücetoker’dir.

102 seçmeni olan Eminler Köyü’nde 1 Kasım 2015 günü yapılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde 94 seçmen 1357 numaralı sandıkta oy kullanmıştır. Bütün oylar geçerli sayılmıştır.

Eminlerliler, 46 oyla en fazla AK Parti’yi tercih etmişlerdir. MHP ve CHP 22’şer oy alırken, HDP’ye ise hiç oy çıkmamıştır.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylaması (referandum) sonuçlarına göre; Eminler Köyü’nde %55,32 oranında “evet” ve %44,68 oranında “hayır” çıkmıştır.

Köyün Muhtarı; Agah UĞURLU’dur [irtibat numarası: 0 (553) 525 35 22].

Köyün azaları; Kadir TAŞCI, Zeynel BAĞCI, Biltekin BAŞARAN ve Ufuk BALCI’dır.

Köyün eski muhtarları; Alptekin ARSLAN (2004-2014), Saffet ÖZCANKAT (1999-2004), Ayhan ARSLAN (1989-1999), Durmuş KAYMAK (1984-1989), Ahmet ÖZKAYMAK (1973-1984), İzzet TOKER (1964-1973), Durmuş Ali ŞEN (1963-1964), Kazım BAYKARA (1959-1960), Kadir ÖZCAN (1953-1958), Durmuş Ali ŞEN (1951), İzzet KOYUNCU (1950-1951) Durmuş Ali IŞIK (1948) ve Gazi KORKMAZ’dır (1947).

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Köyde; dane mısır başta olmak üzere ayçiçeği (yağlık tohumluk), silajlık mısır, buğday, yonca, elma, kuru fasulye, şekerpancarı, arpa, Macar fiği, nohut, yulaf, armut, şeftali, kimyon  ve üzüm yetiştiriciliği yapılmaktadır. Sulanamayan 485,833 dekar arazi nadasa bırakılmaktadır.

Köyde 1.223 adet büyükbaş hayvan varlığı ile 2.951 adet koyun ve 353 adet keçi olmak üzere toplam 3.304 adet küçükbaş hayvan varlığı bulunmaktadır.

Köy, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu kapsamında 07.11.2012 yılında uygulama alanı ilân edilmiş ve 41.621 dekar alanda başarı ile uygulanmıştır.

Köyde sulama kooperatifi 1971 yılında kurulmuş olup, 85 ortağı ile 10.100 hektar alana sulama hizmeti sunmaktadır.

Köyün kadastrosu 24 Şubat 1956 tarihinde kesinleşmiştir. Köyün orman varlığı bulunmamaktadır.

Köyün mevkiileri; Düldültaşı, Halime Kuyusu, Höyük Civarı, Karaburunaltı, Kırtıllık, Kırtıllıkaltı, Kızılhöyük, Kızılin, Kör Geçit, Körağılyolu, Körağıtyolu, Köryecik, Köy Civarı, Köyiçi, Mezaraltı, Mezarlıkaltı, Mezarüstü, Muslukaltı, Tekederesi ve Uluyol’dur.

Köyün çocukları ilk ve orta öğrenim için Kılbasan İlkokulu ile Kılbasan 75. Yıl Ortaokulu’na taşınmaktadır.

Köyün medar-ı iftihârı Çanakkale şehididir. Piyade Er Mustafâ Bekir [1300 (1884)- 16 Haziran 1331 (29 Haziran 1915)]; Birinci Cihân Harbi, Çanakkale Cephesi, Seddülbahir Muharebesi’nde şehadet şerbetini içmiştir.

Köyün yetiştirdiği değerlerden birisi İbrâhim Hilmi Efendi’dir. 1305 (1889) yılından 1313 (1897) yılına kadar Karaman müftülüğü yapmıştır. “Çerkes Müfti” olarak bilinmektedir. Eminler Köyü’nden bir aileye mensup olan Çerkes İbrâhim Hilmi Efendi’nin, İslâm hukuku alanında ihtisas sahibi olduğu kaydedilmektedir.

Eminler Köyü’nden Çerkeszâde Ahmet’in oğlu olan Hasan ÖZKAYMAK [17 Mart 1949, Eminler/Karaman- 5 Mayıs 1987, Karaman] ise, 1984 yılında yapılan seçimlerde Anavatan Partisi’nden (ANAP) Karaman belediye başkanı seçilmiştir. Başkanlık vazifesini devam ettirirken, rahatsızlanarak hayatını kaybetmiştir.

Köyün yolu asfalt olup, köyiçi yolları parke taşı ile kaplanmıştır. Köyün içme suyu mevcut olup, kanalizasyonu bulunmamaktadır. Köyde sağlık evi/ocağı bulunmamaktadır.

Karaman’ın geçmiş 50 yılı ve tanınmış kişilerini kaleme alan Hasan PINARBAŞI [1932, Karaman- 1997, Karaman] Çerkeslerin at besleyip, binmeye ve avcılığa meraklı olduklarını kaydetmektedir.

Çerkeslerin örf, adet ve geleneklerinden bahseden PINARBAŞI, Çerkesler birbirlerini isimleri ile çağırmayıp, taktıkları lakap ile çağırdıklarını kaydetmektedir (halalarına taktıkları Köşke ve Abzahg lakapları gibi).

Gelin, kayınbabası ya da kaynanasını dinlemeye zorunluydu. Gelin, eşinden çok kayınbabası ve kaynanasına hürmet etmek zorundaydı. Bunlar, otur demedikten sonra oturamaz, ayakta beklerdi.  Kendilerine de seslenmedikçe de konuşmazlardı. Büyüklerin yanında gelişigüzel oturulmazdı. Çocuklarını kendi adıyla isimleriyle çağıramaz, yavaş sesle ve lakaplarıyla çağırırlardı.

Erkek çocuk, evlendikten sonra çağrılmadıkça babasının bulunduğu odaya giremezdi. Babası seslenir, çağırırsa ancak gidip, oturabilirdi.

Şehirde olsun, köyde olsun Çerkesler giyimlerine dikkat ederler. Başları açık gezemezler, açık saçık, sere serpe giyineni olmazdı.

Çerkesler büyüklerine ikrâm edilmeden su dahi içemezlerdi. Bayramlarda yaşlıların evleri daha küçük yaştakiler tarafından ziyaret edilirdi.

Çerkes düğünlerini tecrübeli bir kişi yönetirdi. Bu yöneticinin çizdiği çizginin iki yanında oturan kız ve erkekler orta yere gelirler ve mızıka eşliğinde oynarlardı. Erkekler ve kızlar tek tek oynamazdı. Bu kişi oyun oynatmak istediği kız ya da erkeğin önüne gider, elindeki sopayla yere bir kişçi işareti yapardı. İşaret yapılan kimse hemen oyuna kalkardı. İşaret alanın kalkmadığı görülmemiştir.  Diğerleri onların çevresinde alkışla tempo tutarlardı. Ailesiyle düğüne katılmayanların ailelerinden izin alınıp, düğüne katılması sağlanır ve düğün bittikten sonra geriye getirilirdi.

Gerek kızlar, gerek erkekler önemli günlerinde tam takım giyinerek, davete icâbet ederlerdi. Kalpak, kaftan, gömlek ve pantolon tam eksizsizdi. Fişeklik, belde kemer, kemere takılı kama ve bıçak giyimi tamamlayan aksesuarlardı. Ayakkabıları tabansız köseleden yapılma olup, çimleri de çok hafifti.

Gelen konukları aralarında 5 dakikada paylaşıp, evlerinde misafir ederlerdi. Çerkes mızıkasıyla daha çok Şamil, Göşevce, Vik, Kazaska havalarını çalarlardı. Evli kadınlar düğünde pek oynamaz, istisna hatır için oynadıkları olurdu. Buda alkışla, istekle ve karşısında eşi yada kardeşiyle kısa oynamak şeklinde olurdu.

Dayı, hala, amca çocukları birbirleriyle evlenemezlerdi. Çerkesler dışarıya pek kız vermezler, evliliklerini kendi aralarında gerçekleştirirlerdi. Evliliklerini 30 yaşlarında gerçekleştirirlerdi. Bunun sebebini “otuz yaşına dek tecrübe kazanırlar, her şeyin iyisini öğrenirler, birbirlerini kesinlikle mahcup etmezler” şeklinde açıklarlardı.  Evlenmelerde iki taraf bir araya gelerek, yapılacakları aralarında kararlaştırırlardı. Anlaşmaları yasa gibiydi. Çevreye söz düşürmezler, konuşmalara ana ve babalar arasında geçerdi. Geçimsizlikten ayrılan evliliklere rastlanmazdı.

Çerkesler bir araya geldiklerinde kesinlikle Türkçe konuşmazlardı. Çerkesce başlayıp, konuşurlardı.

Mısır unundan yapılan kaçamak, Çerkeslere mahsus hamur işi idi. Mısır unu kavrulur, su katılarak hamuru hazırlanır. Hamur bir tepsinin kenarına yerleştirilir, ortasına kuşbaşı et ya da kızarmış tavuk konularak yapılmaktadır. Kaçamağı bulgurdan da yaparlardı.

Şipsi çorbalarının tadına doyum olmazdı. Çorbaya et ve değişik şeyler katarlar. Bunlardan başka Çerkes peyniri, Çerkes tavuk dolması, mısır unundan suda haşlamalı börekleri bulunmaktadır. Pancar turşusunu da çokça yaparlardı.

BİBLİYOGRAFYA:

Alâaddin Aköz, XVI. Asırda Lârende Kazâsı Hakkında, Osmanlı Araştırmaları XIII, İstanbul 1993, s. 111, 120, 121, 125; Şerife Feride Özcan, Şems Gazetesi’ne Göre Konya’da Sosyal Kültürel  ve Ekonomik Hayat (1908–1909), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2012, s. 38, 39; Mehmet Çoraman, 280 No’lu Karaman Şeriye Sicili, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Afyonkarahisar 2011, s. 23, 37; Mehmet Yılmaz, Konya Vilâyeti’nde Muhacir Yerleşmeleri (1854-1914), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Doktora Tezi), Konya 1996, s. 185, 186; Suat Yıldız, (H.984) 1576-1577 Tarihli Timar Ruznamçe Defterine Göre Karaman Eyaleti Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2010, s. 156, 302; Mehmet Yılmaz, Konya Vilayeti’nde Muhacir Yerleşmeleri (1854–1914), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Konya 1996, s. 228-229; Alaattin Aköz, 319 Numaralı Karaman Şer’iyye Sicili 1905-1906 (R. 1320-1322), Konya 2012, s. 108, 138; Alaattin Aköz, 323 Numaralı Karaman Şer’iyye Sicili 1897-1901 (R. 1312-1317), Konya 2012, s. 39, 40, 41, 43, 44, 54, 58, 68, 71, 72, 79, 102, 104, 106, 123, 130, 133, 142, 144, 151, 158; Mehmet Ali Kırboğa, Karaman ve Konya Civarı Hocaları Silinmeyen Simalar, İstanbul 2012, s. 189; Hacı Mehmet Armutlu, Karamanoğulları Tarihi, Karaman 2001, s. 118-122; Sapancalı Muallim H. Hüseyin Bey, Karaman Ahval-i İçtimâiyye Coğrafiyye ve Tarihiyyesi (1338 R./ 1341 H.), Yayınlayan: İbrahim Güler, Ankara 1993, s. 72, 73, 86; Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları, Dahiliye Vekaleti, İstanbul 1928, s. 853; Osman Gümüşçü, XVI. Yüzyıl Lârende (Karaman) Kazası’nda Yerleşme ve Nüfus, Ankara 2001, s. 51, 59, 114, 190; Semih Güneri, “Orta Anadolu Höyükleri, Karaman-Ereğli Araştırmaları”, 1989, Türk Arkeoloji Dergisi, S. XXVIII, s. 97-144; Mehmet Kurt, Karaman (Laranda) Çevresindeki Kaya Yerleşimleri, Konya 2012, s. 21; Hasan Pınarbaşı, Karaman’ın Geçmiş Elli Yılı ve Tanınmış Kişileri, Karaman ?, s. 125-126, 208; Durmuş Ali Gülcan, Karaman Mahalle, Kasaba ve Köyleri Tarihçesi, Karaman 1989, s. 188-190; Abdullah Uysal, Necati Alodalı, Musa Demirci, Dünü, Bugünüyle Karaman Kültür-Tarih-Coğrafya, Konya 1992, s. 144; Cengiz Topal, Karaman Kültür Envanteri, Karaman 2007, s. 74; İçişleri Bakanlığı, İller İdaresi Genel Müdürlüğü, Köylerimiz (1 Mart 1968 gününe kadar), Ankara 1968, s. 206; Doğan Koçer, Karaman Temettü’ât Defterleri, Karaman 2007, c. I, s. 237, 241; Nazmi Selcen, Türkiye’nin Sıhhi-i İctimâi Coğrafyası Konya Vilâyeti, Yayına hazırlayan ve sadeleştiren: Mehmet Karayaman, Konya 2009, s. 80; www.msb.gov.tr erişim tarihi: 19.12.2016; biruni.tuik.gov.tr/medas/?kn=95&locale=tr erişim tarihi: 05.02.2016; karaman.gov.tr/il-mahalli-idareler-mudurlugu erişim tarihi: 19.02.2016; sonuc.ysk.gov.tr/module/ssps.jsf erişim tarihi: 07.02.2016; bucivar.com/karaman/merkez/eminler erişim tarihi: 19.12.2016.

Uğur ERKÂN.