(1931-2017)
Karamanlı araştırmacı-yazar.
29 Mart 1931 tarihinde Karaman’da Kirişçi Mahallesi Yûnus Emre Tekkesi’nin 100 m kadar kuzeyindeki Hâcı Molla Çıkmazı’nda bir evde doğdu. Çocukluğu burada geçti.
Babası Ali Ziyâ Bey [1318 (1900)-1979], annesi Havva Hanım’dır. Babası muteber bir iş adamı olmasının yanında Yûnus Emre Tekkesi’nin son şeyhi Sunullâh Efendi’nin [1270 (1854)-1322 (1904)] oğlu idi. Sunullâh Efendi’nin diğer çocuklarının isimleri Şıhali [1314 (1896)-1333 (1917)] ve Dudu idi. Bu yüzden babasına Şeyhzâde ya da Sunullâh’ın (Sülâ’nın) Ziyâ denilirdi. Şeyh Sunullâh’ın vefâtından sonra şeyhlik makamı Kadirî Tekkesi Şeyhi Hâcı Bekîr Efendi’ye geçmiştir.
Yûnus Emre Tekkesi şeyhleri, tekkenin kuzeyindeki şeyh evinde kalırlardı. Tekke ve zâviyeler kapatılınca ailesi Hâcı Molla Çıkmazı adlı bir arka sokağa taşınmıştır.
İlkokula Cumhuriyet İlkokulu’nda başladı. Birinci ve ikinci sınıfı burada okuduktan sonra Güneş (Şems) İlkokulu’na devam etti.
Ailesi Ahiosman Mahallesi’ne taşınınca dördüncü sınıfı Gazi İlkokulu’nda okudu ve buradan 1943 yılında mezun oldu.
Orta öğrenimine Karaman Ortaokulu’nda başladı. Son sınıfta rahatsızlığı nedeniyle bitirme imtihânlarını veremeyince mezun olamadı.
Esnâf çocuğu olduğu için babası onu Kızıllar (Taşkale) köyüne süt kâtipliği yapmaya gönderdi. Orada iki buçuk ay kalarak, Kızıllarlılar’ın istihsâl ettiği sütlerin kayıtlarını tuttu.
Babasının asıl mesleği bulgurculuk olduğu için Yozgat’a eniştesi Kemal UYSAL ile birlikte gitti. Yozgat’a yakın bir yerde iki ay kadar bulgur kaynatıp, bu bulgurları Karaman’a getirdiler.
Yozgat şehir merkezinde bir kitap sergisinden 50 kadar kitap aldı. Küçüklüğünden beri okuma alışkanlığı vardı. Böylece Yozgat’ta Türk ve dünya klâsikleri tanışmış oldu. Okuma alışkanlığı daha sonra okuma aşkına dönüştü. Zamanının büyük bir bölümünü okuma ile geçirdi.
Babasının bir süre işleri bozuk gitmişti, Yozgat dönüşü bir bulgurhâne satın alan babasının işleri düzeldi ve gelişerek devam etti.
1951 yılında askere gidip, 1953’te geldi. Dönüşte manifatura işine girdi. Kervansaray civârında Dabakhâne Caddesi üzerinde babasına ait dükkânda manifaturacılık ve peynircilik yapmaya başladı. Bu işi 1977 yılına kadar devam ettirdi.
Hazır giyim sanayinin gelişmesi sonucu manifaturacılık geçerliliğini kaybedince “Duru Ekmek” adı ile ekmek fabrikası açtı. Çocuklarıyla beraber 10 yıl Musalla’nın arkasında bu fabrikayı işletti.
Daha sonra kuyumculuk yapmağa başladı ve Karaman’da ilk bilezik atölyesini açtı. Bilezik imâlatında kullanılan zehirli maddelerin zararından dolayı bu işi bıraktı. Sarraflık yapmağa başladı. 2010 yılında geçirdiği kalp ameliyatı sonrası işyerini çocuklarına devretti.
Çocukluğundan itibaren şiir yanında edebiyatın diğer dallarına da ilgi duymaya başlamıştır. Mahallî gazete ve dergilerde yazıları ve şiirleri yayınlanmıştır. Şiirlerinde halk söyleyişi unsurlarını kullanmıştır. Hece vezniyle kaleme aldığı şiirleri koşma tarzındadır. Şiirlerini kitap hâline getirmemiştir. Bu durumu kendisi şu şekilde izâh etmiştir:
“Şiiri çocukluğumdan beri severim. Merakım vardır. Çok büyük şairler çok güzel şiirler söylemişler. Bu şiirleri okumak, anlamını düşünmek, yorumlamak ve birileriyle tartışmak da çok hoşuma gider. Ben de bir ara dörtlükler halinde şiirler yazdım. Şiir denir mi bilmem. Ama sonra büyük şairler gibi şiir yazamayacağımı düşünerek o alana fazla girmedim. 1970’lere kadar yazdığım birçok şiirden şimdi 10 kadar şiir kaldı.”
İlk yazısı 1970’lerde Karamanda Uyanış Gazetesi’nde yayınlandı. Vefâtına kadar mahallî gazetelerde inceleme ve araştırma yazılarıyla Yûnus Emre başta olmak üzere Karaman’ın kültür tarihine katkıda bulundu.
1980’lerin başında mâzisinin Yûnus Emre Tekkesi ile merbutiyeti ve Yûnus Emre merakı neticesi Osmânlı Türkçesi’ni öğrenmeye karar verdi. Bu hususta Karaman İmâm-Hatip Lisesi meslek dersleri öğretmeni Necati YENİEL ile Selçuk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Osman KOÇKUZU’yu ziyâretleri teşvik edici oldu. 50 yaşından sonra Osmânlı Türkçesi’ni öğrendi.
Osmânlı Türkçesi’nde belli bir seviyeye gelince Konya Mevlânâ Kütüphânesi ve Osmânlı Arşivi’nde bulunan Yûnus Emre ile ilgili vesikâları inceleme fırsatı buldu.
Neticede 1993 yılında ilk kitabı “Yûnus Şeyhliği” ortaya çıktı. İki bölümden müteşekkil kitabın birinci bölümünü Yûnus Emre’nin Karamanlı oluşu ve ikinci bölümünü de Yûnus Emre Divânı’nın Karaman Nüshası’ndan bazı bölümlerinin transkripine (Lâtinize) ayırdı.
1999 yılında “Karaman’ın Yakın Tarihteki Kültürü ve Gelenekleri” kitabıyla Karaman’ın gelenek ve görenekleri, meslekleri ve yemeklerine ait küçük bir derleme yaptı.
Oğlu Ziya ile birlikte Karaman’ın mazisinde kalan fotoğrafları gün yüzüne çıkardı. Bu albüm-kitap çalışması ile Karaman’ın XX. asırda eğitim, öğretim, spor, idareci ve önemli şahsiyetleri unutulmaktan kurtarıldı. İlk basımı 2001 yılında yapılan kitap, 2007 yılında genişletilmiş hâli ile bir kez daha basıldı.
2004 yılının Nisan ayında ilk kitabının genişletilmiş şekli olan “Belgelerle Yûnus Emre” adlı kitabı yayınlandı.
Aynı yılın Temmuz ayında Mısır’ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Kuveysna Osmânî Useray-ı Harbiye Kampı’nda İngilizler tarafından üç yıl esir tutulan Karamanlı zabit namzetlerinden Ahmet ALTINAY’ın kampta tuttuğu günlüğünü ihtiva eden “Katran Kazanında Sterilize!” isimli kitabı Ahmet UÇAR ile birlikte yayına hazırladı.
2010’da “Karaman Tarihi” adlı bir kitap yayınladı. Kitabını; “Aslında bu kitap tam istediğim gibi olmadı. Ben eski çağlardan itibaren tüm Karaman’ın tarihini yazmak istedim. Ancak her dönemin uzmanlığı ve kaynakları farklı. Biraz aceleye geldi. Kalp ameliyatı olmam gerekiyordu. Ne olur ne olmaz diye alelacele ameliyattan önce yayınladık. Matbaa sırasında baskı ve imlâ hataları olmuş.” şeklinde değerlendirmiştir.
Zamanın Karaman Belediye Başkanı Dr. Kâmil UĞURLU’nun teşvikleriyle çocukluğunun geçtiği ve en iyi bildiği mahalle olan “Kirişçi Mahallesi” adlı bir kitabı yayınlandı (2013).
2016 yılında ilim ve kültür insanlarına hazırlanan armağan kitaplardan biri de oğulları Ziya ve Rıza ile Yusuf YILDIRIM tarafından hazırlandı. “Talat Duru Armağanı” isimli kitap, hayatının sürprizi oldu.
Aynı yılın Ağustos ayında bir sülâle tarihi olan “Karaman’da Hadimiler” kitabı yayınlandı. Ebû Saîd Muhammed hazretlerinin hayatı ile başlayan kitapta, torunlarından bir kısmının Karaman’a gelişi ve yerleşmesi anlatılmaktadır. Sonrasında Hüseyin Nesib Bey başta olmak üzere; Müftü Hâcı Hasib Efendi, Ali Rıza EREN, Said Efendi, Kemal ŞEBER gibi birçok Hadimizâde’ye ait arşiv belgesi, fotoğraf, mektup, şahsi belge yayını ile kitabın içeriği desteklenmiştir.
Vefâtından 2 hafta önce Ankara’da kalp ameliyatı olan DURU, tedavi gördüğü hastahânede 24 Aralık 2017 tarihinde vefat etti. Cenazesi bir gün sonra öğle namazını müteakip Musalla’da kılınan kalabalık bir cenaze namazı sonrası şehir kabristanına defnedildi.
1955 yılında hayatını Hadimîzâdelerden Ali Rıza EREN’in kızı Sevim Hanım ile birleştirdi. Kayınpederi Ali Rıza Bey, Yozgat Mutasarrıfı Hüseyin Nesib Bey’in kardeşinin oğlu oluyordu. Bu evlilikten sırası ile Havva Berrin, Ziya, Berna (17 Eylül 1979 tarihinde Bursa’da bir arabanın çarpması sonucu kaybetmişti) ve Rıza isimlerinde 2 kız, 2 erkek evlâdı oldu.
BİBLİYOGRAFYA
Ahmet Talat Duru, Yunus Şeyhliği, Ankara 1993, özgeçmiş; Ahmet Talat Duru, Karaman’ın Yakın Tarihteki Kültürü ve Gelenekleri, Konya 1999, s. 37, özgeçmiş; Hasan Pınarbaşı, Karaman’ın Geçmiş Elli Yılı ve Tanınmış Kişileri, Karaman ?, s. 130-132; Alaattin Uca, Aytunç Ülker, İbrahim Şaşma, Halil İbrahim İncekara, Karaman’ın Ünlü Şahsiyetleri, Ankara 2015, s. 95; http://kartap.org/yunus-tekkesi-son-seyhinin-torunu/Erişim tarihi: 01.01.2018; http://www.karamandauyanis.com/yazarlar/yusuf-yildirim/talat-duru-dan-karaman-da-hadimiler/827/ Erişim tarihi: 01.01.2018; http://www.karamandauyanis.com/yazarlar/yusuf-yildirim/son-veda-sonsuz-vefa/1138/ Erişim tarihi: 01.01.2018.
Uğur ERKÂN.