Karaman merkeze bağlı köy.

37° 7′ 7,2186” kuzey ve 32° 50′ 33,309” doğu koordinatlarında bulunan köy, Karaman’ın güney batısında yer almaktadır.

Âşık Gufranî [1280 (1864)- 1926] köy için “Bozkandak gibi köy gelmez cihâna” ifadesini kullanmıştır.

Köy, Hacıbaba Dağı’nın güneyinde yer alan küçük bir tepenin güneyinde yer bulunmaktadır. Köyün rakımı 900-1.270 m arasında değişmektedir.

Karaman’a uzaklığı 38 km’dir. Kızılyaka, Damlapınar (Manyan), Muratdede (Mastad), Şeyhler (Şıhlar) ve Konya-Güneysınır Alanözü (Bardas) köyleri ile komşudur.

Köye, 8 km mesafeden daha yakın 4 köy bulunmaktadır (Damlapınar 3,18 km, Muratdede 4,62 km, Kızılyaka 5,26 km ve Alanözü 6,3 km).

Türkiye’de “Bozkandak” isminde başka bir yerleşim yeri bulunmamaktadır.

Muğla Milas İlçe Merkezi’ndeki bir mahallenin adı “Kandak”tır.

Bolu Gerede Davutbeyli’deki bağlının adı “Kandak”tır.

Şeyh Süleymân Vâkfı olarak da geçen Şeyh Yalıncak Vâkfı, Belvirân kazâsına bağlı Şeyhler köyünde kayıtlı olmasına rağmen XV. yüzyılda Yalıncak Dede Zâviyesi Vâkfı, Ova Belvirân’a bağlı Bozkandak köyündeydi. Zâviyenin adı, Yalıncak Dede ve Şeyh Yalıncak olarak da yazılmıştır (Atatürk Kitaplığı, MC.O.116/1, s. 39a-40a).

İbrâhim Bey’den muafiyet için mektupları bulunan zâviye vakfının hâsıl-ı an öşr-i galle ve resm-i çift ve ağnam ve kovan ve gayriha 434 (Atatürk Kitaplığı, MC.O.116/1, s. 40a) akçe geliri vardı.

888 (1483) yılında Yalıncak Şeyh Zâviyesi’ni, Yalıncak Şeyh evlâdı tasarruf etmekteydi. Bir çiftlik yeri olan vakfın hâsıl-ı an öşr-i galle ve bağ ve kovan ve resm-i ağnam ve 78 gayriha 180 (Atatürk Kitaplığı, MC.O.116/1, s. 39b) akçe geliri yazılmıştı.

905 (1500) yılında vakfın çiftlikten 180 akçe geliri vardı (TKGMA., TD., nr. 565, vr. 57a). Yalıncak Şeyh evlâdı bir çiftlik yerlerinden resm-i çift ve ağnam vermezlerdi. Ancak raiyyet yerine ekerlerse öşür verirlerdi. Bunlardan vergi talep edilmemesi konusunda İbrâhim Bey’in mektubu da vardı (BOA., TD., nr. 40, s. 256).

924 (1518) yılında “karye-i Yalıncak Baba vâkf-ı zâviye-i şeyh-i mezbur olarak yazılan Şeyh Yalıncak Baba Zâviyesi’ne 15 nefer kaydedilmiştir. Zâviye toplam 1.600 akçe gelire sahipti. Bunlarla ilgili açıklamada bu cemaat şeyh-i mezbûrun neslidir rüsum ve avarız virmezler kendü vakf hâsılatını ziraat idecek ve öşür virmeyüb zâviyeye sarf ideler an sipahi yerin ziraat idecek heman öşür virürler” denilmişti.

Zâviyenin gelirinin üçte biri meşihat üçte ikisi ise zâviyede yemek yeme masrafıydı (BOA., TD., nr. 63, s. 295).

XVI. yüzyılın ilk yarısına ait bir kayıtta da 15 dervişin kaydedildiği zâviyenin 1.400 akçe geliri vardı. Vakfın geliri meşihate ve misafirlere yemek yedirmeye ayrılmıştı

926 (1522) yılında Şeyh Yalıncak Baba Zâviyesi’ne (mukarrer-i be-hükm-i Sultân Selim Han) kaydedilen 15 nefere üç nefer daha eklenmişti. Zâviyeye 1.600 akçe gelir yazılmasına rağmen gelirin toplamı 1.900 akçe yapıyor. Cemaate dair açıklamada ise şu bilgi verilmiştir: “Bu cemaat şeyh-i mezburun neslidir rüsum ve avarız virmezler kendü vakf hâsılatını ziraat idecek ve öşür virmeyüb zâviyeye sarf ideler gayri sipahi yerin ziraat idecek heman öşür virürler. Masrafları cihet-i meşihat sülüs mahsul cihet-i taâm-ı zâviye sülsan.” (BOA., TD., nr. 455, s. 353).

928 (1522) yılında Bozkandak Köyü’nde zâviyeye dair bir kayıt yoktur (BOA., TD., nr. 455, s. 235).

Aynı yıl Çardaklı köyünden sonra yazılan zâviyede; cemaat olarak 18 kişi vardı. Bunların sekizi zâviyedârdı. Vâkıf 1.300 akçe gelire sahipti (BOA., TD., nr. 399, s. 469).

936 (1530) yılında ise vakfın bir çiftlik yerden; öşür, bağ ve kovandan 1.000 akçe geliri vardı (387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman, 1996, s. 96).

Ellerindeki vâkıf yerlerinden dolayı resm-i çift ve resm-i ağnam vermeyen Yalıncak Şeyh evlâdı, raiyyet yerine öşrünü veren 18 neferin hâsılı 1.300 akçeydi (387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman, 1996: s. 94).

29 Zilhicce 983 (30 Mart 1576) tarihinde hâsıl-ı an tahvilat 1.860 akçe olan Şeyh Yalıncak Baba Zâviyesi’nden 400 akçe hisse Yusuf adlı kişinin timari idi.

14 Şa’bân 984 (6 Kasım 1576) yılında ise hâsıl-ı an öşr-i gallat olarak 1.860 akçenin 474 akçe hissesi Mustafâ Çavuş-oğlu Mehmed timarı idi. Zâviyenin adı Şeyh Babalık olarak ifade edilmiştir (387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman, 1996, s. 94).

991 (1583) yılında Yalıncak Köyü’ndeki zâviye, çiftlikten 220 akçe gelir elde etmişti (TKGMA., TD., nr., vr. 256a).

Köyle ilgili açıklamada; “çift yer tasarruf edenlerden 36, nim çift tasarruf edenlerden 18 ve nim çiftten az olanlardan kanun üzere dönüm akçesi alınır, çift ve nim çift verenler bennâk ve caba vermezler” yazılmıştır.

1209 (1795) yılında vakfın mütevellisi Seyyid Mehmed’in ölümü üzerine torunu göreve getirilirken (VGMA., HD., nr. 538, s. 55a) Zilkade 1242 (Haziran 1827) tarihinde Seyyid Mehmed’in de ölümü üzerine vâkıf evlâdından Seyyid Alî atanmıştır (VGMA., HD., nr. 542, s. 32b).

7 Muharrem 1284 (11 Mayıs 1867) tarihinde Şeyhler Köyü’ndeki Şeyh İbrâhim Yalıncak Baba bin es-Seyyid Yusuf bin es-Seyyid Mehmed’in (Bu ifadeden Yalıncak Baba’nın adının Şeyh İbrâhim olduğunu göstermektedir. Ayrıca neslinin kimlerden geldiği de buradan anlaşılmaktadır) zâviyesiyle çiftliği vakfının tevliyet ve zâviyedârlığını yapan vâkıf evlâdından es-Seyyid Alî bin Veliyüddin’in çocuksuz ölümü üzerine vâkıf evlâdından es-Seyyid Mehmed Emin bin Hüseyin bin Abdülkerim’e görevlerin verilmesi için mahallinden gönderilen ilam ve mazbata (KŞS., nr. 91, s. 150/2) üzerine muʻamele-i kuyudiye icra olunarak havale olunmuştu. Yalıncak Şeyh Vâkfı’nın tevliyeti evlada şart koşulmuş ve Şevval 1280’den (Mart 1864) itibaren bir yıllık muhasebesinde 150 kuruş gelir ve gideri olmuştu. Vâkfiye kaydının olmadığı zâviyenin defterhânede kayıtlı kadim zâviyelerden olduğu belirtilmiştir. Atamalarda ekber (en büyük) evlât öncelikliydi. Zâviyede gelene geçene yemek yedirmek, her yıl muhasebesini mahkeme ile görüp muhasebe suretini almak şartlarıyla atanmıştı (KŞS., nr. 92, s. 115/2-3). Tahrir defterlerinde zâviyenin iki farklı köyde yazılması, şeyhin zâviyesi ile türbesinin farklı yerlerde olması ya da oğlunun diğer köyde bir zâviye kurması gibi nedenlerle açıklanabilir.

XVI. asrın sonlarına doğru Tımar Ruznamçe Defteri’ne göre karye-i Bozkandak, Karaman eyâleti, Konya sancağının, Belvirân nâhiyesine tabi’ idi.

11 Rebi‘u’l-âhir 984 (8 Temmuz 1576) tarihinde Karye-i Bozkandak ve mezra‘a-i Alan nezd-i Yaylacık ve mezra‘a-i Karaöyük’ün hâsıl 6.367 akçe olup, Karaman defâtiri kâtiblerinden Ferruh’un elindedir. Sigetvar seferinde hizmette bulunduğundan ödüllendirilmiştir (RD., nr. 48, s. 41/1).

Köy, 1256 (1840) yılı temettü’at defterinde Konya Sancağı, Gaferyâd (Kâzımkarabekir) Kazası’na bağlı 8 köyden (Başkışla, Kızılyaka, Kürt, Manyan, Masdad, Pınarbaşı, Şeyhler) birisi olarak geçmektedir.

Bozkandak karyesi için “Paşa Hassı mülhakâtından” olduğu ifadesi kullanılmıştır.

Defterde kayıtlı hâne reisleri ve meslekleri; Hüseyin Efendi (imâm), Hatîb Mehmed Efendi (hatîb), Mehmed Kethüda (çiftçi), Durmuş-oğlu Mehmed (çiftçi), Halîm-oğlu Mustafâ (çiftçi), Balta-oğlu Gaffâr (çiftçi), Balta-oğlu Abdullâh (ırgat), Îsâ-oğlu Alî (çiftçi), Süleymân-oğlu Hasan (çiftçi), Kara Mehmed-oğlu Hüseyin (ırgat) (çiftçi) Yûsûf-oğlu Ya’kûb (çiftçi), İmâm-oğlu İbrâhîm (çiftçi), Süleymân-oğlu Süleymân (çiftçi), Cemile-oğlu Mustafâ (alîl ve mecrûh), Memiş-oğlu Alî (çiftçi), Deli Alî-oğlu Kara Ahmed (ırgat), Alaiyyeli Alî (ırgat), Kör Ömer (ırgat), Yûsûf-oğlu Abdülhalîm (çiftçi), Yûsûf-oğlu Hasan (çiftçi), Civil-oğlu Hâcı Mehmed’in-oğlu Mehmed (çiftçi), Civil-oğlu Küçük Alî (çiftçi), Hâcı Hasan-oğlu (çiftçi), Gaffâr’ın Hasan (çiftçi), Şaşı İbrâhîm (çiftçi), Halîl-oğlu Süleymân (çiftçi), Îsâ’nın-oğlu Süleymân (çiftçi), Çömezin-oğlu Hasan (ırgat), Îsâ’nın-oğlu Veli (çiftçi), Hamza-oğlu Memiş (çiftçi), Kışlak Mustafâ (çiftçi), Delioğlan’ın-oğlu Mehmed (ırgat), Söylemez Hıdır-oğlu Abdullâh (çiftçi), Battal-oğlu Hüseyin (çiftçi), Güç-oğlu Abdülkerîm (ırgat), Resûl (ırgat),  Deli Abdullâh-oğlu Alî (çiftçi), Hâcı Seyyid-oğlu Hasan (çiftçi), Hamza-oğlu Nureddin (çiftçi), Hamza-oğlu Mustafâ (çiftçi), Salîh-oğlu Mustafâ (eytâm), Uzun Amca-oğlu Mustafâ (ırgat), Kör Abdülbâki (ırgat), Derviş-oğlu Seyyid (çiftçi), Resûl-oğlu Mehmed (çiftçi), Hamza-oğlu Velî’nin-oğlu Ahmed (çiftçi) Kadir-oğlu Mustafâ (ırgat), Cemil-oğlu Halîl (çiftçi), Büyük Alî’nin Gaffâr (çiftçi), Bambıl-oğlu Bekir (çiftçi), Hâcı-oğlu Ömer (çiftçi), Abdurrahmân-oğlu Alî (ırgat), Himmet-oğlu Deli Abdî (müsin ve ihtiyar), Durmuş-oğlu But Ahmed (çiftçi), Molla Mehmed’in-oğlu Mehmed (ırgat) ve Hüseyin-oğlu İbrâhîm’dir (müsin ve ihtiyar).

Hâne sayısı 56 olan Bozkandak’ta; 5 adet bargir (beygir), 2 adet inek, 28 adet katır, 381 adet keçi, 226 adet keçi oğlak, 44 adet merkeb, 79 adet öküz, 8 adet zenbûr (arı) kovanı, 1.050 kuruş asiyâb (değirmen) hissesi, 38,5 dönüm bahçe, 102 dönüm bağ, 606 dönüm ednâ (verimsiz) tarla, 184 dönüm hâlî (boş) tarla, 422 dönüm mezrû (işlenen) tarla varlığı kayıtlıdır. Emlâk kıymeti 17.045 kuruş, hayvân kıymeti 24.328 kuruş, temettü’atı 8.970 kuruş, genel yekûn 60.343 kuruş, hâne başı ortalama gelir 899 kuruş ve tekâlifi 5.470,5 kuruştur (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10043, s. 306-325).

1296 (1880) yılında Konya Sancağı, Bozkır kazâsının Belvirân nâhiyesine bağlı iken 1310 (1894) tarihinde Karaman kazasına bağlanmıştır.

1338 (1922) yılında Dr. Nazmi (SELCEN) Bey, tarafından kaleme alınan “Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası- Konya Vilâyeti” isimli kitapta, Konya Vilâyeti, Karaman Kazası, Afgan Nahiyesi’ne merbut 17 köyden birisi olarak geçmektedir.

Köy, daha sonra 19 köyle (Efgan, Özdemir, Bardas, Burhan, Bucakkışla, Pınarbaşı, Çatak, Çukurbağ, Habiller, Durayda, Şıhlar, Sarıhacı, Dağal, Kızılyaka, Kemran, Göcer, Manyan, Mastad ve Yılangömü) birlikte Başkışla Nâhiyesi’ne bağlanmıştır.

1928 yılında eski Türkçe alfabe ile yayınlanan “Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları” isimli kitapta Bozkandak Köyü; Konya Vilayeti, Karaman Kazası, Başkal’a (Başkale) Nahiyesi köyleri arasında zikredilmiş ve eski Türkçe harfler ile “بوزقنداق”, Lâtin harfleriyle “Bauz kandac” şeklinde ifade edilmiştir.

8 Haziran 1931 tarihli kararnâme ile Başkışla Nâhiyesi’nin merkezi, nâhiye mülhakatından Kızılyaka Köyü’ne nakledilmiştir (1 Temmuz 1931 tarihli ve 1837 sayılı Resmî Gazete).

Köy, Konya ili, Karaman İlçesi, Kızılyaka Bucağı’na bağlı iken, 15 Haziran 1989 tarihinde kabul edilen 3578 sayılı 4 il ve 5 ilçe Kurulması Hakkında Kanun ile 10 köyle (Kızılyaka Bucak Merkezi, Ağaçoba, Alanözü, Başkışla, Damlapınar, Göçer, Habiller, Muratdede, Şeyhler ve Yılangömü) birlikte Karaman İli, Kâzımkarabekir İlçesi, Kızılyaka Bucağı’na bağlanmıştır (21 Haziran 1989 tarihli ve 20202 sayılı Resmî Gazete).

Daha sonra 17 Şubat 1993 tarihinde Kızılyaka Bucak Merkezi, Bozkandak, Damlapınar, Göcer, Muratdede, Şeyhler ve Yılangömü köyleri ile birlikte Karaman İli, Merkez İlçesi Merkez Bucağı’na bağlanmışlardır (22.02.1993 tarihli ve 21504 sayılı Resmî Gazete).

Bizans dönemine ait bir çifte sütunun üzerine gelen mimarî bir eleman köyün camii avlusunda korunmaktadır. 0.81 x 0.43×0.40 m boyutlarındadır. Eserin yivli olan bölümü, üst yapıya geçişte kullanılan bir ara eleman olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir.

Karaman Eyâleti Vakıflar fihristinin 32 inci sayfasında köyün Yalıncak Dede Zâviyesi’ne ait vakıf olduğu kayıtlıdır.

Karaman ve köyleri ile ilgili araştırmalar yapan ve bunu kitabında yayınlayan Durmuş Ali GÜLCAN [1320 (1904)-1996], köyün adını coğrafi yapısıyla ilişkilendirmiştir.

GÜLCAN, kandak deyiminin eski Türkçe’de; engebeli, dilim dilim dereciklerle kaplı, çukurluk araziler anlamına geldiğini, köyün bağ ve bahçelerinin yer aldığı alanların bu özellikte ve toprak renginin de boz olmasından dolayı köye “Bozkandak” ismi verildiğini kaydetmektedir.

Köy halkını, Kızılyaka köy halkı ile mukayese eden GÜLCAN, Kızılyaka halkına oranla daha sakin, mülayim ve müspet oldukları tespitini yapmaktadır.

Karaman ve Konya civarı hocalarını kaleme alan Mehmet Ali KIRBOĞA (Karasakal), içinden âlim çıkan her köyün edep ahlâkının derhal belli olduğu tespitini yapmaktadır. KIRBOĞA, “Bozkandaklı Hacı Hafız” olarak bilinen ve Bozkandak Köyü’nde aralıksız 35 sene imam-hatiplik yapan Mustafa SEVER’i [1312 (1897)-1984] “kır evliyâsı” olarak vasıflandırmıştır.

Kandak kelimesi Tarama Sözlüğü’nde, hendek olarak geçmektedir.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü’nde şu anlamlarda verilmiştir: 1. Su birikintisi, bataklık, gölcük. 2. Kurumuş dere. 3. Küçük dere; 1. Uçurum, yar. 2. Hendek, çukur. 3. İnişli, yokuşlu, bozuk yol. 4. Yollarda kurumuş araba izleri ve 1. Düğüm. 2. İri teyel; 1. Yaşlı, ihtiyar. 2. Hantal, kaba, iri. 3. Obur, gözü doymayan. 4. Kıskanç; Önsen Maraş’ta: biçkiye gelmeyen kumaş; Gölcük Bayramiç Çanakkale’de: çatı saçağı; Kazandere –Tekirdağ’da: budanmış ağaç; zayıf, ince (insan ya da hayvan); Adiller Sarıveliler Karaman’da: başkasının payını yeme ve Rize’de: kundak.

1256 (1840) yılı temettü’at defterinde köyde; 56 hâne ve 160 erkek nüfusu kayıtlıdır. Buna göre nüfusunun 280-320 olduğu tahmin edilmektedir.

Köyün nüfusu 1311 (1894) Konya Sâlnâmesi’nde (İl Yıllığı) 258 kişidir.

1320 (1904) genel nüfus yazımı defterinde 320 kişi olarak keydedilmiştir.

Sapancalı Muallim H. Hüsnü Bey [1310 (1893)-1958], 1338 (1922) yılında kaleme aldığı “Karaman Ahval-i İçtimâiyye Coğrafiyye ve Tarihiyyesi” isimli kitabında, Bozkandak’ın nüfusunu 52 hâne ve 288 kişi olarak kaydetmiştir.

1341 (1925) yılında yapılacak mebus (milletvekili) seçimi için hazırlanan esas defterinde 322 kişidir.

1935’de 364, 1940’da 363, 1945’de 421, 1950’de 474, 1955’de 495, 1960’da 552, 1965’de 645, 1970’de 622, 1975’de 686, 1980’de 693, 1985’de 683, 1990’da 629 ve 2000’de 618 kişi olarak sayılmıştır.

Köy, 1970 ve 1980’lerde göç vermiştir. 150’ye yakın hanesi başta Karaman olmak üzere Konya, İzmir ve İstanbul illerinde ikâmet etmektedir. Ayrıca başta Hollanda olmak üzere Fransa ve Danimarka’da 160-170 hane işçi olarak çalışmaktadır.

Yurt içi ve yurt dışındaki Bozkandaklıların temmuz ve ağustos aylarında yıllık izinleri kullanmak için köye gelmeleri köye ayrıca bir hareketlilik ve canlılık kazandırmaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2007 yılında geçilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) göre köyün nüfusu 512 kişidir.

2008’de 463, 2009’da 460, 2010’da 439, 2011’de 432, 2012’de 411, 2013’de 413, 2014’de 381, 2015’de 370, 2016’da 371, 2017’de 358, 2018’de 358, 2019’da 349, 2020’de 373 ve 2021’de 376 kişi olarak tespit edilmiştir.

299 seçmeni olan Bozkandak Köyü’nde 1 Kasım 2015 günü yapılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde 279 seçmen 1327 numaralı sandıkta oy kullanmıştır. Kullanılan oyların 278’i geçerli sayılırken, 1 oy geçersiz sayılmıştır.

Bozkandaklılar 263 oyla en fazla AK Parti’yi tercih etmişlerdir. MHP 4 oy, CHP 3 oy almıştır. HDP’ye ise oy çıkmamıştır.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylaması (referandum) sonuçlarına göre; Bozkandak Köyü’nde %94,01 oranında “evet” ve %5,99 oranında “hayır” çıkmıştır.

Köyün Muhtarı, Alaaddin ŞEN’dir [irtibat numarası: 0 (537) 627 57 57].

Köyün eski muhtarları; Halil İbrahim UYAR (2009-2019), Alaaddin ŞEN (1999-2009), Mehmet SEVER (1994-1995), Ahmet AYGÜNDÜZ (1989-1994), Ahmet DEĞİRMENCİ (1986-1989), Mehmet SEVER (1984-1985), Ömer ŞEKER (1980-1984), Mustafa SEVİNÇKAN (1976-1980), Mustafa DEĞİRMENCİ (1974-1976), Osman ŞEN (1973-1974), Mehmet Ali ŞEKER (1972-1973), Mustafa YAPICI (1971), Ömer ŞEKER (1968-1970), Mustafa YAPICI (1967), Mevlüt ÖZLER (1966), Ahmet TEKİN (1965-1966), İsmail Hayri BOLAY (1963), Mehmet TUNÇ (1957-1963), Mustafa ŞEN (1954-1957), Mehmet TUNÇ (1953), Ahmet ÖZLER (1952-1953), Mehmet Ali ŞEKER (1950), Hasan Hüseyin ŞAHİN (1948), Abdullah EROĞLU (1947), Mustafa UYSAL (1942) ve Mehmet GÜNDÜZ’dür (1940).

Köyün nüfusu göçler nedeniyle azalmaktadır. Gençler genellikle okumak ya da çalışmak için köyden kente göç etmektedir. Genç nüfusun göçüyle köyün yaş ortalaması yükselmiştir.

Köydeki bazı sülalelerin lâkapları; Bambiller, Çetmililer, Efehilimler, Hamza Evi, Havvagiller, İmam Evi, Kecimenliler, Kıraliler, Memişkiyalar, Sofular, Şapçılar, Şıhlar ve Şeytancılar’dır.

Köydeki ailelerin soyadları; Afacan, Ağır, Atmaca, Aydın, Aygündüz, Baran, Baydemir, Bayram, Baytekin, Boray, Cengiz, Çelik, Değirmenci, Demirci, Doğan, Duran, Erdoğan, Eren, Eroğlu, Esgin, Gökmen, Gülcan, Gülmüş, Gürbüz, İnanç, Kaçmaz, Kahraman, Kaya, Kılıçlı, Koçak, Köseoğlu, Özen, Özler, Sever, Sevinçkan, Sezer, Solmaz, Şeker, Şen, Tekin, Tunç, Uyar, Uysal, Yapıcı, Yılmaz, Yuvak ve Yürümez’dir.

Köyün mevkiileri; Akbağ, Bağkoyağı, Bozkaya, Bozoyum, Bozyaka, Çamlıca, Çayırdere, Dağbağı, Eğer Gediği, Eldiven, Eskibağ, Hüyük, Köyiçi, Kuzanderesi, Masdatçayı, Oluklu, Tataryeri, Yassıyer ve Yoncalık’tır.

Köyün iklimi, karasal iklimin etkisi altındadır. Köy yazları sıcak, kışları ise soğuk ve kar yağışlıdır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Köy düz bir yerde bulunmadığı için fazla büyük tarlalara sahip değildir. Üzüm başta olmak üzere buğday, arpa ve nohut yetiştiriciliği yapılmaktadır. 750 dekara yakın bir arazi nadasa bırakılmaktadır.

Organik Tarımın Yaygınlaştırılması ve Kontrolü Projesi kapsamında; Kızılyaka, Damlapınar, Bozkandak, Başkışla ve Muratdede köylerinde 179 üretici ile toplam 4.568 dekar alanda organik üzüm üretimi yapılmaktadır.

Köy, 27.02.2010 tarihinde 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu gereğince 2 bin 556 dekar uygulama alanı (arazi toplulaştırması) ilan edilmiştir. Ayrıca, az topraklı ve topraksız köylülere hazine arazilerinden 3.660 dekar toprak dağıtımı plânlanmıştır.

Köyün 665 büyükbaş, 339 küçükbaş hayvan varlığı bulunmaktadır. Büyükbaş hayvan sayısının artmasında köyün tarımsal kalkınma kooperatifi büyük payı bulunmaktadır.

Köyde ibadet için 2 camii ve 1 Kur’an kursu bulunmaktadır. Köyün sağlık problemleri için bir sağlık ocağı ve halkın eğitimi için bir halı, kilim ve dikiş nakış binası bulunmaktadır.

Köye ilkokul 1950 yılında açılmıştır. 1986 yılında eski okul binasının yıpranmasından dolayı yerine yeni okul binası yapılmıştır. 2005 yılında köy halkı köylerinde 8 sınıflı bir okul olması amacıyla imece usulüyle şu anda eğitim-öğretim yapılan binayı 4 aylık bir süre içerisinde kendileri tamamlamıştır.

Okul belli zamanlarda ilköğretim okulu olarak taşımalı eğitim vermiştir. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında birleştirilmiş sınıf olarak kullanılmıştır. 2013-2014 yılında okul taşıma merkezi ortaokula çevrilmiştir. Muratdede, Başkışla, Damlapınar ve Şeyhler köylerinin çocukları burada eğitim-öğretim görmektedir. Köyün çocukları ilkokul için ise Kızılyaka Köyü’ne taşınmaktadır.

Köyde okuma-yazma oranı %99 dur. Çok sayıda öğrenci değişik lise ve üniversitelerde eğitim görmektedir.

Köydeki evler iki katlıdır. Alt katları ahır ve ambar üst katları ise mesken olarak kullanılmaktadır.

Halkın ulaşımını sağlamak için günlük Karaman ve Konya’ya otobüs seferleri düzenlenmektedir.

Köyün içme suyu, kanalizasyon sistemi, PTT acentesi, Sağlık ocağı vardır. Sağlık personeli ise belli sürelerle diğer komşu köylerle dönüşümlü olarak bulunmaktadır.

Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup, köyiçi yolları parke taşı ile döşenmiştir.

Köye elektrik ve elektrikli eşyalar 1980’li yıllardan sonra girmeye başlamıştır.

Köyde sabit telefon ve internet bağlantısı vardır.

Köy ve Şeyhler köyü arasında “Samrak” adı verilen bir mevkideki medresede eğitim vermekte olan ve “Yalıncak Sultan” adıyla bilinen bir zâtın mezarı bulunmaktadır. Bu mezarlık köylünün “Dede” dediği bir mevkidedir. Komşu köy olan Şeyhler Köyü’nde de bu zâtın oğlu olan Taç Ahmet’in mezarı bulunmaktadır. Bu makamlar insanlar tarafından ziyaret edilmektedir. Halk arasında da bu iki insanla ilgili olarak bazı rivayetler dolaşmaktadır.

Köydeki anlatılan rivayetlerden birisi Taç Ahmet Rivayeti’dir. Samrak’taki medresede tahsil görmekte olduğu yıllarda fizik olarak diğer arkadaşlarından küçük zayıf biriymiş Ahmet. Yine bir gün medresenin bahçesinde arkadaşlarıyla dolaşırken, gökten bir tacın kendilerine doğru indiğini fark ederler. Herkes tacın kendine indiğini düşünüp kapmak için çırpınırken Ahmet kendinin fizik yapısını göz önüne alarak, bir kenara çekilmiş. Talebelerinin bu şekilde taç için çırpındığını gören hocaları şöyle seslenmiş: “O taç gökten bir kişi için iniyor. Bu taç Ahmet’in başına inecektir.” Bu sözün arkasından taç kenarda sessizce bekleyen Ahmet’in kafasına inmiş. O günden sonrada bu olaydan dolayı Ahmet’e “Taç Ahmet” demişler. Kabri hâlen Şeyhler Köyü’nde bulunmaktadır.

Yalıncak Sultan Olayı; Yalıncak Sultan Sarmak’taki medresesinde eğitim verirken bunun kötü amaçlı bir eğitim olduğunu düşünen devrin bazı ileri gelenleri tarafından cezalandırılması düşünülmüş. Bu cezanın caydırıcı nitelikte olabilmesi için fırında yakılarak gerçekleştirilmesi gerektiğini ileri sürmüşler. Yalıncak Sultan yakılmak için getirilmiş ve fırına atılmış. Burada Hz. İbrahim’in (as) başından geçtiği bilinen bir olay, Allah’ın takdir-i ilahisi ile tekrarlanıyor. O fırındaki alevler Yalıncak Sultan’ı yakmıyor. Fırının kapağı ateş tamamen söndükten sonra açılıyor. Millet bir anda ne yapacağını bilmez şaşırmış bir halde bir tek yanık izi, bir tek çizik bile almadan fırından çıkan Yalıncak Sultan’ı görüyorlar. Bu mübarek zâtın da kabri köyün “Dede” denilen mevkiinde bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Hamit Şafakcı, “Belvirân Kazası Tekke ve Zâviyeleri (1476-1876)”, Vâkıflar Dergisi 45-Haziran 2016, s. 77-79; Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları, Dahiliye Vekaleti, İstanbul 1928, s. 854; Ahmet Cengiz, Karaman Tarihi (XVIII. Yüzyıl), Konya 2014, s. 128; Doğan Koçer, Karaman Temettü’ât Defterleri, Karaman 2007, c. 1, s. 91, 92, 232, 242; c. III, s. 434-449; Suat Yıldız, (H.984) 1576-1577 Tarihli Timar Ruznamçe Defterine Göre Karaman Eyaleti (Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2010, s. 151, 255, 256; Mehmet Ali Kırboğa, Silinmeyen Simalar (Karaman ve Konya Civarı Hocaları), İstanbul 2012, s. 260; Abdullah Uysal, Necati Alodalı, Musa Demirci, Dünü ve Bugünüyle Karaman (Kültür-Tarih-Coğrafya), Konya 1992, s. 270; Mehmet Kurt, Antik Çağda Karaman (Laranda) ve Yakın Çevresi (Tarihî Coğrafya-Yerleşimler-Kalıntılar-Buluntular), Konya 2011, s. 111, 157; D. Ali Gülcan, Karaman Mahalle, Kasaba ve Köyleri Tarihçesi, Karaman 1989, s. 119-121; Mehmet Kurt, Eski Çağda Karaman, Ankara 2007, s. 142; İçişleri Bakanlığı, İller İdaresi Genel Müdürlüğü, Köylerimiz (1 Mart 1968 gününe kadar), Ankara 1968, s. 106; Musa Şaşmaz, Türkiye’nin İdari Taksimatı (1920-2013), Ankara 2014, c. 8, s. 322- c.10, s. 229; Osman Ülkümen, Karaman ve Çevresi Türkmenleri (Tarihi-Kültürü), Karaman 2011, s. 91; biruni.tuik.gov.tr/medas/?kn=95&locale=tr erişim tarihi: 05.02.2016; karaman.gov.tr/il-mahalli-idareler-mudurlugu erişim tarihi: 09.05.2016;sonuc.ysk.gov.tr/module/ssps.jsf erişim tarihi: 07.02.2016;http://www.sozce.com/nedir/179664-kandak erişim tarihi: 07.02.2016;
http://karaman.tarim.gov.tr/…/karaman%202015%20Y%C4%B1l%C4%…erişim tarihi: 02.07.2016;http://bucivar.com/karaman/merkez/ba%C5%9Fk%C4%B1%C5%9Flaerişim tarihi: 02.07.2016; http://www.bozkandakkoyu.net/tarihce.php erişim tarihi: 02.07.2016; http://kubbealtilugati.com/sonuclar.aspx?km=KIŞLA&mi=0 erişim tarihi: 02.07.2016; http://bozkandak.meb.k12.tr/…/okulumuzun-tarihcesi_967939.h… erişim tarihi: 03.07.2016.

Uğur ERKÂN.