Karaman merkeze bağlı belde.

37° 26′ 54,009” kuzey ve 33° 29′ 39,4512” doğu koordinatlarında yer alan belde, Karaman’a 38,2 km uzaklıktadır.

Beldenin bulunduğu yerin rakımı (deniz seviyesinden yüksekliği) 1.014 m’dir.

Karaman’ın kuzeydoğusunda yer alan belde; Burunoba, Çoğlu, Ekinözü (Aşıran), Ayrancı Karaağaç, Kale ve Ambar köyleriyle komşudur.

Beldenin bağlıları; Cumhuriyet, Dağbaşı (Hacılar), Hasanlar, İmamlar, Kazancı, Mandala, Ören, Ürküt ve Yediler’dir.

1920’li yıllara kadar yaşayan Ermeni ve Rumlar o tarihte kasabayı terk etmişlerdir.

Divle Çayı’nın suladığı ovada bulunan beldenin, rakımı 1.009 m’dir.

Sulama için uygun yeraltı sulama suyunun akım yönü doğudan kuzey batıya doğrudur.

Beldenin Konya Karapınar, Karaman ve Konya Ereğli ile ticarî ilişkileri bulunmaktadır.

Belde çevresinde yapılan araştırmalarda ilk yerleşme izlerinin M.Ö. 3000 yıllarında Kalkolitik çağında başladığını göstermektedir.

Güneydoğu Lykaonia’da yer alan köy antik çağ yerleşimlerinden birisidir. Bugün her ne kadar ulaşım güzergâhlarının dışındaymış gibi gözükse de yapılan araştırmalar beldenin  tarih öncesi dönemlerden yakın çağlara kadar kullanım gördüğünü ortaya çıkarmıştır.

Beldenin bulunduğu konum, Karaman-Ereğli, Karaman-Karapınar ve Orta Anadolu’yu güneydeki Toros geçitlerine bağlayan stratejik noktayı işaret etmektedir.

Antik çağlarda Karadağ’ın kuzeyinden ve Akgöl’ün güney taraflarından Sidemaria’ya (Ambar) ulaşan kullanışlı bir yol vardı. İkonion’dan (Konya) Kybistra/ Herakleia’ya (Ereğli) giden “Güney yolu” adı verilen bu yol, Barata’nın (Binbir Kilise) dinî merkez olmasından sonra önem kazanmıştır. Güneydoğuya doğru uzanan bu yol, Karadağ çevresindeki antik çağ yerleşimlerini Barata (Binbir Kilise), Çoğlu, Akçaşehir, Kale ve Sidamaria (Ambar) üzerinden devam etmektedir. Akgöl’ün güneyinden geçerek, Ereğli (Tont Kalesi) üzerinden Klikya kapılarına ulaşmakta ve buradan da Kapadokia yol ağına bağlanmaktaydı.

Karaman Müze Müdürlüğü’nün çalışmaları ile Kertihöyük (Derbe) çevresinden Bozdağ ve Akçaşehir’e doğru uzanan taş döşemeli antik bir yolun varlığı ortaya konulmuştur. Osmanlılar döneminde de Konya-Ereğli arasında önemli bir istasyon olma işlevini sürdürmüştür.

Çevrede yer alan belli başlı eski yerleşme alanları; Akçaşehir Höyüğü, Değirmenlik Höyüğü, Deliklikaya Höyüğü, Eskiköy Höyüğü, Köydağı Höyüğü, Eski Köy Höyüğü, Ürkütobası Höyüğü ve Sikkeli Tepe, Kale ve Sur duvarlarının bulunduğu yerlerdir.

Akçaşehir Höyüğü (tescil ve karar no: 20.10.1979 – A-1969); Ayrancı yolu üzerinde, yolun yaklaşık 100 m doğusunda yer alan ören yeri, 110 m çapında ve 10 m yüksekliğindedir.

Kuzey batı-güney doğu yönünde uzanan höyük, Kalkolitik, İlk Tunç Çağı ve Demir Çağı malzemesi vermiştir. Çevresindeki tarla faaliyetleri sonucu tahrip olan yerleşim yerinde yüzeyde yapılan incelemelerde Roma ve Bizans dönemlerine ait seramik parçaları ile mezar kiremit parçaları bulunmuştur.

Çok eskiden beri yerleşim yeri olduğu o dönemlere ait mezarların bulunması, bu mezarlarda eski çağlara ait önemli şahıslar için gözyaşı şişelerinin konulması, tahıl küpleri ve şarap küplerinin bulunmasından anlaşılmaktadır.

Yine Akçaşehir Câmii son cemaat duvarındaki eski Yunanca kitâbe bulunan bir mezar taşına rastlanması, o döneme ait yerleşme yeri olduğuna dair tarihî bir vesikadır. Roma ve Bizans dönemlerine ait yazılı, resimli ve haç işaretli soku taşlarının olması, bu ören yerlerindeki eski temeller bize Akçaşehir’e Türklerin gelip yerleşmesine kadar geçen sürede devamlı olarak yerleşim sahası olduğunu gösterir.

Değirmenlik Höyüğü; Akçaşehir-Ayrancı yolu üzerinde, yolun 100 m doğusunda yer almaktadır. Höyük yaklaşık 200 m çapında, 15 m yüksekliğindedir. Sivri bir tepe görünümüne sahip olan höyüğün etrafı sulama kanalları ile çevrilmiştir. Yüzey buluntularına göre Bronz Çağı, Roma ve Bizans dönemlerine ait bir yerleşme yeridir. En üst bölümünde taştan sundurmalı olarak yapılmış bir türbe yapısı bulunmaktadır. Yerleşmenin girişinde Hacı Yahya mahzeninde muhtemelen Bizans dönemine ait bir yapının cephesini süsleyen mimarî bir parça kullanılmıştır.

Deliklikaya Höyüğü (tescil ve karar no: 01.12.2008- 2782); Karaman-Akçaşehir yolunun kuzeyinde, Deliklikaya mevkiinde, Mandalı Yaylası yakınlarındadır. Söz konusu taşınmazın toprak yüzeyinde yapılan incelemede; 136 parselin bir bölümü ve 56 numaralı parselin bir bölümü üzerinde Roma ve Bizans Dönemine ait seramik parçalarına rastlanmıştır. Ova seviyesinden bu bölgeye bakıldığında görülen hafif yükselmeden burada birkaç tabakalı bir höyük olabileceği anlaşılmaktadır. Kubbe şeklinde ve 1.27×1.74×1.83 m ölçülerinde olan mezar odası kabaca yontulmuş olup, detaylar işlenmemiştir. Kaya yapısı gereği işlemeye elverişli değildir. Yakınlarındaki yerleşime bağlı nekropole ait kaya mezarı olma ihtimali üzerinde durulmaktadır. Yine yüzeyde daha geç dönemlere ait (Osmanlı-Cumhuriyet) bazı yapı kalıntılarının temel izleri de görülebilmektedir.

Eskiköy Yerleşmesi (tescil ve karar no: 21.09.2001- 4238), Akçaşehir beldesinin 5,5 km batısında, Karaman yolunun 1 km güneyinde, Osmanlı Dönemi yerleşim izlerinin olduğu eski bir köy yerleşmesidir. Ören yeri Yolbey Deresi’nin batı istikametinde hafif eğimli arazi üzerinde yaklaşık 150×250 m’lik dikdörtgen şekilli bir alanı kaplamaktadır.

Temel kalıntılarının halen gözlenebildiği ören yerinde mimarî birimlerin birbiri ardınca enine ve boyuna düzgün sıralanmış olmasının yanında plaka şekilli oldukça büyük sayılabilecek yöresel taşların dikey olarak kullanıldığı görülen duvar kalıntıları ilginç özellikler göstermektedirler.

Köydağı Tepesi (tescil ve karar no: 24.11.2000- 3951);  beldenin batı çıkısında, Karaman yolunun sağında yer alan tabiî bir tepedir. Tepenin doğu-batı uzantısı 500 m kuzey-güney uzantısı 100 m ve kuzeye doğru uzanan 500 m’lik bir kolu ise 25 m yüksekliğindedir. Tepe üstünde erken dönemlerden itibaren yerleşme izleri mevcuttur. Eteklerinde ise Roma Dönemi mezar kalıntıları bulunmaktadır.

Beldenin yaklaşık 2 km batısındaki Ürkütobası Höyük, 200x200x10 m’dir. Höyükte klâsik çağ özelliklerini yansıtan seramik parçalarına rastlanmıştır.

Sikkeli Tepe, Kale ve Sur duvarları (tescil ve karar no: 21.09.2001 – 4238); 1.356 m yükseklikte beldenin 7-8 km güneydoğusunda yer almaktadır. Tepe üzerinde yer alan kale kalıntısı ve buna bağlı sur duvarlarının varlığı tespit edilmiştir. Söz konusu tepe üzerine doğu-batı konumunda bulunan kale ve sur duvarları büyük ölçüde tahrip olmasına karşın temel kalıntılarından kaleye ait mimari birimler ile sur duvarları ve gözetleme kulelerinin yerleri halen gözlenebilmektedir. Çakır Dağı’nın  (1387 m), zirvesindeki bu kaleden bakıldığında etrafta bulunan geniş ovalar nedeniyle 50-60 km’lik uzaklık rahatça görülebilmektedir. Tepe üzerindeki yöresel taslardan toplanarak inşa edilmiş olduğu anlaşılan ve yaklaşık 100 m genişliğinde ve 200 m uzunluğunda oval formlu kale ve surların kapladığı alanda yer alan çanak çömlek parçalarından Hellenistik, Roma ve Bizans Dönemlerinde söz konusu kalenin iskân edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Beldede yer alan çok sayıdaki antik dönem kalıntıları, muhtemelen o dönemde de kullanılmış olan Ballıkaya (1149 m) ve İncirlik taş ocaklarından getirilmiş olan taşlarla yapılmış olmalıdır.

Karaman Müzesi’ne 2001 yılında Akçaşehir’den satın alma yoluyla gelmiş figürin başı (Envanter no: A.4182) pişmiş topraktan yapılmış olup, Roma dönemine aittir. 0.07 m genişliğinde ve 0.11 m yüksekliğindedir. Devetüyü renkli hamurludur. Saçı, gözleri, burun ve ağzı belirgin, kulaklar saçla birleşir halde tasvir edilmiştir. Çene pek belirgin değildir, boyundan itibaren bir şeye geçirmeye yarayan çıkıntısı bulunmaktadır. Arkası düz olup, üzerinde koyu renkte patin ve bazı küçük kırıklar yer almaktadır.

2005 yılında satın alma yoluyla gelmiş yonca ağızlı testi (Envanter no: A.4371) pişmiş topraktan yapılmış olup, Roma dönemine aittir. Dip çapı0.03,2 m, yüksekliği 0.14 m’dir. Açık kahve renkli, yonca ağızlı, uzun ve dar boyunlu, şişkin ve dibe doğru daralan formludur. Ağzın biraz aşağısından gövdeye doğru tek kulplu olup, yuvarlak kaideye sahiptir. Boyun ve kulp kısmı çatlak ve sonradan yapıştırılmıştır. Kaidede de küçük bir kırık olup, eserin üzeri kireçleşmiştir.

Osmanlı Devleti döneminde Sultan I. Selim Han (Yavuz) [10 Rabiulevvel 918 (26 Mayıs 1512) – 8 Şevval 926 (21 Eylül 1520)] zamanında tutulan bir Atçeken defterine göre Ağcaşar’ın Bostanlı yöresindeki Bereket mezrasıyla, Mazı Höyüğü denilen arazilere Peçenek topluluğunun oturduğu yazılmaktadır. Vergi defterine göre, burada 34 nefer vergi mükellefidir.

Karaman Eyâleti, Konya Livâsı, Eskiil Kâzası, Ağcaşehir Köyü’nde; 999 (1591) yılında 47 nefer ve 1049 (1640) yılında 14 nefer Atçeken yerleştirildiği kayıtlıdır.

Kâtip Çelebi [1017 (1609)- 1067 (1657)], İstanbul] Cihannüma adlı eserinin 615. sayfasında Karaman Eyâleti, Konya Paşa Sancağı’nın kazalarını sayarken burası da “Eski il ma a Akçaşehir” diye adlandırılmıştır.

Bölgedeki seyâhati çerçevesinde İngiliz Jeoloji Enstitüsü Sekreteri William John HAMİLTON (1805-1867), 1835 yılında Ereğli’den Binbir Kilise’yi görmek için Karadağ’a hareket etmiş, Ak Göl kıyısından Divle’den buraya yaylaya çıkan köylülerle konuşmuştur. Daha sonra adlarını çok garip şekillerde yazdığı Akçaşehir (Ak Chesha) ve Çoğlu (Chorla) köylerinden geçerek, 8 Ağustos günü Karadağ’da Madenşehir’e ulaşmıştır.

HAMİLTON, burada gördüğü mezar taşları ve mermer blokların Karadağ etrafındaki Binbir Kilise’den getirilmiş olduğu düşüncesindedir (HAMİLTON 1842, 310 vd). Ancak, HAMİLTON Akçaşehir’de zengin mermer yatakları bulunmasını göz ardı etmiştir.

Akçaşehir Câmii (tescil ve karar no: 20.9.1986- 2698); Karamanoğulları döneminde [653-879 (1255-1474)], muntazam kesme taştan yapılmıştır. Beldedeki câmiin varlığı Larende ve çevresinin en mutlu ve müreffeh yıllarının Karamanoğulları döneminde yaşandığı yıllar olduğunu göstermektedir.

Kıble duvarına paralel olarak uzanan sahanlar küfe plân gösterir. Alçı mihrabı zengin stalâktit süslüdür. Tavanın mihrap önüne rastlayan bölümünde renkli ve tezhipli bir göbek yapılmıştır. Tavan iki yığma dört yuvarlak sütun ile desteklenmiştir. Ahşap tavanın değişik bölümleri orijinal kalem işi desenlerle dekore edilmiştir. Son cemaat yeri 6 yığma sütun üzerine oturmaktadır. Kitâbesi yoktur. Mâbedin son cemaat duvarına eski Yunanca kitâbesi bulunan bir mezar taşı yerleştirilmiştir.

Ağçeşar köyü câmiine Mustafâ’nın vefâtı üzerine hatîp olarak Mehmed Halife karşılıksız olarak atanmıştır (VAD., nr. 1055, vr. 80b).

Seyyid Mustafâ, Muharrem 1135 (Ekim-Kasım 1722) tarihinde Ağçeşar köyü ndeki Sultan Selim câmii hatîbliğine 1 akçe ücretle ilk kez atanmıştır (VAD., nr. 1069, vr. 33).

Muharrem 1158 (Şubat-Mart 1745) tarihinde Seyyid Mustafâ’nın vefâtı üzerine Mehmed Halife, Ağçeşar köyü câmiine ilk kez 1 akçe ücretle imâm olarak atanmıştır (VAD., nr. 1144, vr. 36b).

Şevval 1163 (Eylül-Ekim 1750) tarihinde Seyyid Mustafâ’nın vefâtı üzerine Seyyid Yahyâ, Ağçeşar köyü câmiine ilk kez 1 akçe ücretle hatîb olarak atanmıştır (VAD., nr. 1144, vr. 80b).

Ahmed Halife, Ramazan 1177 (6 Mart-Nisan 1764) tarihinde Seyyid Yahyâ’nın vefâtı ile Ağçeşar köyündeki Sultan Selim câmii imâm-hatîbliğine 1 akçe ücretle atanmıştır (VAD., nr. 1070, vr. 73a).

Seyyid Ahmed, Recep 1180 (Aralık 1776) tarihinde Ahmed’in vefâtı üzerine Ağçeşar köyündeki Sultan Selim câmii imâm-hatîbliğine 1 akçe ücretle atanmıştır (VAD., nr. 1070,vr. 61a).

Süleymân, Ağçeşar köyündeki Sultan Selim câmii imâm-hatîbliğine 1 akçe ücretle atanmıştır (VAD., nr. 1065, vr. 59a).

29 Zilkade 1195 (17 Kasım 1781) tarihinde İmâm-Hatîb Abdurrahmân’ın, Ağçeşar köyü câmiindeki vazifesi 1 akçe ücretle yenilenmiştir (VAD., nr. 532, vr. 89b).

Abdurrahmân, 2 Cemaziyelahir 1239 (3 Şubat 1824) tarihinde amcasının oğlu İbrâhim’in görevi zorla alması üzerine tekrar Ağçeşar köyü câmii imâm-hatîbliğine 1 akçe ücretle tekrar getirilmiştir (VAD., nr. 535, vr. 91a).

1275 (1858) yılında tâmir edilmiştir. Mâbed uzun yıllar harap ve metruk kalmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2006 yılında restorasyonu yapılmıştır.

1256 (1840) yılı temettü’ât defterinde Akçaşar, Eskiil kazâsı Bozulus Türkmen köyleri arasında kaydedilmiştir.

95 hânenin kayıtlı olduğu Akçaşar karyesindeki hâne reisleri ve meslekleri; Hâcı Abbâs-oğlu Hâcı Hüseyin (çiftçi), Küçük Memiş-oğlu Mustafâ (çiftçi), Hâcı Abdurrahmân-oğlu Hâcı Hüseyin (çiftçi), İbrâhim Efendi (imâm), Süleymân Efendi (çiftçi), Hâcı Kara’nın-oğlu Süleymân (çiftçi), Hâcı-oğlu Hâcı (çiftçi), Burnu Kırık Halîl (çiftçi), Uzun-oğlu Hüseyin (çiftçi), Hâcı Ömer-oğlu Ömer (çiftçi), Candar-oğlu Mehmed Alî (çiftçi), Hamza-oğlu Hâcı Ahmed (çiftçi), Koca Alî-oğlu Mahmûd (çiftçi), Kulu-oğlu Süleymân (çiftçi), Eskici Alî (eskici), Keşiş-oğlu Ahmed (ırgat), Sarı Mehmed (çiftçi), Dede-oğlu Dede (ırgat), Cin Hüseyin-oğlu Mehmed (çiftçi), İsmâ’îl-oğlu Süleymân (çiftçi), Mûsâ-oğlu Halîl (ırgat), Îsâ-oğlu İsmâ’îl (ırgat), Abdülbâki (çiftçi), Rüstem-oğlu Mehmed’in Mehmed (çoban), Uzun-oğlu Mehmed (çiftçi), Mûsâ-oğlu Mûsâ (çiftçi), Başlı-oğlu Mehmed (ırgat), Arabkızının-oğlu Kara Hüseyin (çoban), Köle Abdülkerîm (çoban), Uzunoğlanın-oğlu Hasan (ırgat), Boşnak Hüseyin (hizmetkâr), Hâcı İbrâhim-oğlu Abdurrahmân (çiftçi), Hâcı Mûsâ-oğlu Ahmed (çiftçi), Osmân-oğlu Osmân (çiftçi), Abdülkerîm-oğlu Kerîm (çiftçi), Mecelle-oğlu Mehmed (çoban), Mûsâ-oğlu Mustafâ (çiftçi), Hâcı-oğlu Mûsâ (çoban), Hâcı İbrâhim-oğlu Memiş (çiftçi), Kadı Mehmed (çiftçi), Kara Ahmed (çiftçi), Kel Alî (çiftçi), Acabanın-oğlu Ömer (çiftçi), Hâcı Alî-oğlu Abdullâh (çiftçi), Kör İbrâhim (çiftçi), Mûsâ-oğlu Küçük Halîl (çiftçi), Himmet-oğlu Alî (çiftçi), Abîd-oğlu Hasan (çiftçi), Tatar-oğlu Hasan (çoban), Mirgazili Îsâ (çiftçi), Pîr-oğlu İbrâhim (hizmetkâr), Mûsâ-oğlu Mûsâ (hizmetkâr), Abdî’nin-oğlu Ahmed (çiftçi), Şeyh Mehmed-oğlu Mehmed (çiftçi), Ömer-oğlu Mustafâ (çiftçi), Pîr-oğlu Mehmed (hizmetkâr), Kilid-oğlu Hasan (çiftçi), Abdülkerîm-oğlu Süleymân (çiftçi), Eskici Mehmed-oğlu Mehmed (hizmetkâr), Mü’min-oğlu Mûsâ (deveci), Küçük Ahmed (çiftçi), Kibri-oğlu Süleymân (çiftçi), Abdülkerîm (çiftçi), Sarı Ahmed-oğlu Abidin (çiftçi), Deli Mehmed (çiftçi), Bendere’nin-oğlu Mehmed (çiftçi), Mecelle’nin-oğlu İbrâhim (çiftçi) Yazlık Mustafâ (çiftçi), Himmet-oğlu Süleymân (çoban), Mûsâ-oğlu Mehmed Alî (çiftçi), Alî-oğlu Mehmed (çoban), Bayram-oğlu Hâcı Ömer (çiftçi), İbrâhim-oğlu Halîl (çiftçi), Karahisârlı Mûsâ (hizmetkâr), Codol Hasan (ırgat), Kadı İsmâ’îl (ırgat), Mü’min-oğlu İbrâhim (çiftçi), Küçük Mehmed (çiftçi), Acem Osmân (çiftçi), Osmân-oğlu Osmân (çiftçi), Yonis (çiftçi), Mehmed Âli (ırgat), Hâcı Mehmed (çiftçi), Ahmed-oğlu Ahmed (çiftçi), Karapınarlı-oğlu Mustafâ (çiftçi), Memiş Emmi (çiftçi), Uzun-oğlu Hasan (ırgat), Deli Alî-oğlu Hâlid (hizmetkâr), Deli Halîl (hizmetkâr), Hâcı Süleymân-oğlu Hâcı Alî (çiftçi), Hâcı-oğlu Mahmûd (çiftçi), Abdî-oğlu Ömer (çiftçi), Küçük Memiş-oğlu Mehmed (çiftçi), Şıh Âli-oğlu Süleymân (çiftçi), Cüce Mûsâ-oğlu’dur (isim yok) (çiftçi) (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10497)

Beldenin eski adı Akçaşar’dır. Daha sonra “Akçaşehir” olarak değiştirilmiş olsa da halk arasında “Ağcaşar”/ “Ağdaşar” şeklinde telaffuz edilmeye devam edilmektedir.

Karaman ve köyleri ile ilgili olarak araştırmalar yapan ve bunu kitabında yayınlayan Durmuş Ali GÜLCAN [1319 (1904) Karaman-1996 Karaman],  Ağcaşarlıların Avşar Türkleri’nden oldukları iddiasına karşı çıkmış ve Ağcaşar’ın da Avşar’la bir ilgisi olmadığını ileri sürmüştür.

“Şar” kelimesinin kasaba (belde) anlamına geldiğini kaydeden GÜLCAN, Türklerin batıya göçlerinden sonra, belki de geldikleri yerlerin hatırasını yaşatmak için bu ismi vermiş olabilecekleri üzerinde durmaktadır. Ayrıca Anadolu’da Niğde, Kahramanmaraş, Tokat ve Kayseri’de Ağcaşar adlı sekiz köyün varlığını da bu düşüncesine dayanak olarak göstermiştir.

GÜLCAN, Ağçaşarlılar’ın atalarının Salurlardan mı, Avşarlardan mı olduğunun bilinmediğini ve Bayat boyundun olabileceği düşüncesini dile getirmiştir.

Aksaray’dan, Afyonkarahisar’a, Ankara’dan Konya’nın güneyindeki Toroslar’a kadar uzanan geniş bir ovaya yayılan Bayburd ve Turgut obalarına, sonradan At çekenler (Esb-keşân) denilmiştir.

“Bayburd kabaili Atçekenlerinden Necmüddinli kabilesi ve Ağcaşehir’de mütemekkin Eskil kabilesi bu makule kabilelerin at resmi, hânelerine göre olmayıp gallatın mahsulü ile itibar olunmuştur.

Ağcaşehir’de yerleşen Atçekenler ile Necmüddinli taifesinin kendi kadılıkları olan Bayburd kazasına tabi yurtlarında ziraat olunan gallatın öşür ve salariyesi ki; kendülerin tasarrufunda ola gelmiştir.”

Beldenin zamanında kadılık merkezi olduğu 1005 yılı Zilhicce ayı (1596 Temmuz) ibtidalarında yazılmış bir vakıfnâmenin şahitleri arasında 11. sırada yer  alan kadı; “İbrâhim Efendi İbn-i Ali Çelebi-el Münfasıl an Kâza-i Akçaşehir” şeklinde tabir edilmiştir.

Ağcaşar dolaylarına daha sonra da başka Türk boylan gelip yerleşmişlerdir. Tarsus’tan itibaren Bulgar dağları yöresine yerleşen, Salur ve Bayındır boyundan gelen Ulaş oymaklarının Mercanlı obaları, Kızıl Muratlı obaları, Ağcaşar dolaylarında Kalburcu, Emircek (Emir Ali), Karaağaç ve Koçak Kuyusu semtlerine bölüm bölüm yerleşmişlerdir. Buralara ayrıca, Peçenekler’den gelip yerleşenler de olmuştur.

Ancak ilk yerleşmelerin Salur, Yıva, Alayundlu, Kınık gibi boylardan olduğu düşünülmektedir. Kuştimurların Tarsus tarafından geldiği ve Varsak olduğu bunlarında bir kısmının Yıva boyuna ait olduğu o dönemdeki cemaat adlarından anlaşılmaktadır.

Ancak 905’li (1500) yıllardaki tahrir kayıtlarında Akçaşar’ın Eskiil’e bağlı olduğu görülmektedir. Yörede Atçekenler, Kuştemurlar, Çepniler, Firuzlar, Yüzdeciler ve müstakil cemaatlar görülmektedir.

387 Numaralı Muhasebe-i Vilâyet-i Karaman ve Rum Defteri’nin [937 (1530)] 231. sayfasında Davutlar (Timurlar) Akçaşar cemaatiyle beraber kaydedilmiştir.

R. BELKE ve M. RESTLE Konya’nın 57 km kuzeydoğusunda Bozdağ’da Zengicek kalesi denilen “Akçaşar” adlı kaleden söz etmektedirler (1984; s. 118-119).

Tahsin ÜNAL [1336 (1920) Akçaşehir/ Karaman- 1988 Cervel/Mekke] ise beldeye ana boy Atçekenler olmak üzere zaman zaman değişik boy ve aşiretlerden yerleşmeler olduğunu kaydetmektedir.

ÜNAL’a göre köy zaman zaman kuraklık, kıtlık ve eşkıya tazyiki ile dağılmış, harap olmuş  ancak gitmeyenler de olmuştur.

ÜNAL, “Kalanlardan bir tanesi Ahmet Ağa isminde bir şahıs imiş. Varlıklı olduğu için köyden hicret etmemiştir. İki üç yıl sonra dağılanlar tekrar köye dönüp, yurt tutmuşlardır. Bunların yanında Emirgazi’den Emirgazililer, Adana Karataş’tan Hasan Önerler, Hotamış’tan Memişler, Karapınar’dan Yavuzlar, Eskil’den Hacı Abbaslar, Ereğli Çayan’dan Solaklar ve pek hatırlayamadığım pek çok sülale köye yerleşmişler. Köyümüz Eskil’e bağlı ve esas adı Esb-keşan (Atçeken) diye bilinmekte ve bunlar tapu kayıtlarında da varmış.

Bu gelip yerleşenler ayrı ayrı oba tutmuşlar. Yaz günlerinde herkes kendi yaylasına çıkar, koyunlarını otlatır, ekin işleri ile uğraşır, yaz boyunca katığım aldıktan sonra tekrar köylerine dönerler ve kışı köyde geçirirlerdi.” demektedir.

ÜNAL, köyün yaylalarını; Memişler, Hacılar, Kazıkgeçmez, Kazancı, İmamlar, Ören, Hasanlar, Samaylı, Kamışağıl, Kaşoba, Ürküt, Mandala, Dağ obası, Cumhuriyet, Yediler Obası ve Karabörk Obası olarak sıralamıştır.

Köy, 1338 (1922) yılında Konya Vilâyeti Sıhhiye Müdürü Dr. Nazmi Azmi Bey [SELCEN, 1303 (1887), Arapgir, Malatya-1945, İstanbul] tarafından kaleme alınan “Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimâî Coğrafyası (Konya Vilâyeti)” kitabında, Konya Vilâyeti, Karaman Kazâsı, ibrala Nâhiyesi’ne bağlı köy olarak geçmektedir.

Sapancalı Muallim H. Hüsnü Bey [1309 (1893), Sapancalı, Sakarya-1958, ?]; 1338 (1922) yılında kaleme aldığı “Karaman Ahval-i İçtimâiyye Coğrafiyye ve Tarihiyyesi” isimli kitabında, İbrala Nâhiyesi’ne tabi köyün Karaman’a mesafesinin 8 saat olduğunu kaydetmiştir.

SAPANCALI, köyde “Devret-ü ula 2” sınıfında 40 talebeli bir mektebin varlığından bahsetmektedir. 

1928 yılında eski Türkçe alfabe ile yayınlanan “Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları” isimli kitapta Akçaşehir; Konya Vilayeti, Karaman Kazası, Merkez Nâhiyesi köyleri arasında zikredilmiş ve eski Türkçe harfler ile “شهراقچا”, Lâtin harfleriyle “Aktcha chéhir” şeklinde ifade edilmiştir.

Köy, Konya ili, Karaman İlçesi, Merkez Bucağı’na bağlı iken, 15 Haziran 1989 tarihinde kabul edilen “3578 sayılı 4 il ve 5 ilçe Kurulması Hakkında Kanun” ile Karaman İli, Merkez İlçesi, Merkez Bucağı’na bağlanmıştır (21 Haziran 1989 tarihli ve 20202 sayılı Resmî Gazete).

Ülkemizde Bolu Gerede, Kütahya Tavşanlı ve Sivas Kangal’daki köylerin adı “Akçaşehir”dir.

İzmir Tire İlçe Merkezi’ndeki mahallenin adı “Akçaşehir”dir.

Akçaşar’da 996 (1587) yılında 76 mükellef nüfusu bulunuyordu.

1256 (1840) yılı Temettü’ât defterinde Eskiil olarak Akçaşar Köyü, Süleymânhacılı ile birlikte; 199 hâne olarak kayıtlıdır. Buna göre nüfusunun 995-1.000 olduğu tahmin edilmektedir.

1260 (1844) Temettü’ât defterinde Eskiil Kazası’na bağlı Akçaşar, Bozulus Türkmen köyleri olarak kaydedilmiştir. Bu taihte 95 hâne olarak kayıtlıdır (BOA., ML., VRD., TMT., nr. 10497).

Akçaşar’ın Konya Vilâyeti Sâlnâmeleri’nde (il yıllığı); 1311 (1893) yılında 812, 1314 (1896) yılında 173 hânede 812  ve 1320 (1902) yılında nüfusu 1.706 kişi olarak tespit edilmiştir.

Sapancalı Muallim H. Hüsnü Bey, 1338 (1922) yılında köyün nüfusunu 132 hâne ve 912 olarak kaydetmiştir.

1341 (1925) yılında yapılacak mebus (milletvekili) seçimi için hazırlanan deftere göre 1.421 olmuştur.

Belde; 11935’de 1.021, 1940’da 1.234, 1945’de 1.378, 1950’de 1.619, 1955’de 1.836, 1960’da 1.968, 1965’de 2.333, 1970’de 3.013, 1975’de 3.038, 1980’de 3.286, 1985’de 4.109, 1990’da 3.595 ve 2000’de 2.878 kişi olarak sayılmıştır.

Belde 1990’lı yılların başından itibaren çevre il, ilçe ve aynı zamanda İstanbul’a önemli miktarda göç vermiştir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2007 yılında geçilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) göre beldenin nüfusu 2.403 kişidir.

2008’de 2.928, 2009’da 2.528, 2010’da 2.409, 2011’de 2.372, 2012’de 2.328, 2013’de 2.354 ve 2014’te 2.345, 2015’de 2.263, 2016’da 2.211, 2017’de 2.209, 2018’de 2.261, 2019’da 2.185, 2020’de 2.176 ve 2021’de 2.188 kişi olarak tespit edilmiştir.

Kasabadaki sülâleler ve aldıkları soyadları; Akkocalar (Akdere), Alabayramlar (Kızıl), Apşarlar (Güngör), Aşkılar (Yavuz), Atçekerler (Atçeken), Aydınlılar (Aydın), Azizler (Apaydın), Badalar (Balta), Bulduklar  Batuk), Cemallar (Yalçın), Cerenler (Atilla), Cincaklar (Ertop), Çakallar (Karabacak), Çete (Kepildek), Çeteler (Çelikdaş), Çiftçiler (İpek), Çobanlar (Karakaya), Çolaklar (Sarıbaş), Davutlar (Gökyer), Dedealiler (Özyurt), Delirızalar (Yıldırım), Efeler (Çekmen), Erkızlar (Öner), Eşeler (Erkaradaş), Etyemezler (Şen), Fallikler (Gökdaş), Fatılar (Erkarataş), Gökhaliller (Akpınar), Hacıabidinler (Ünal), Hacılar (Özalan, Ünver), Hacıomarlar (Karaduman), Havuzyiğenler (Arpalıyiğit), Hayalılar (Karademir), Hocalar (Serin), Ibıklar (Erakdemir), İbikler (Günaydın), İmamlar (Kökten, Özden), Kabaklar (Aksoy), Kalaycılar (Parladı), Kelaliler (Çakır, Çetin), Keleşler (Keleş), Kelhasanlar (Güzel), Kelleciler (Kelleci), Keller (Tunçer), Kelmehmedler (Kan), Kelnecipler (Eröztürk), Kelseferler (Çakırdağ), Kerimler (Ayhan), Kızıllar (Cantürül, Yıldız), Kocabaşlar (Kocabaş), Kocabekirler (Kocataş), Kocaoğlu (Demirbaş), Köleler  Çiçek, Sarıyer, Uyar), Körabdurrahmanlar (Kocadaş), Körçobanlar (Boylu), Körzalalar (Karabağ), Kullar  Öztoprak), Kürtler (Ekin), Kürtoğlu (Günsan), Madanlar (Yücetaş), Melleşler (Akçaşar, Kesiktaş), Memişler (Yeşildaş, Yirşen), Omarlar (Şahin), Öncüler (Günaslan), Sarıbaşlar (Güventürk), Solaklar  Öztürk, Solak, Yavuzer),  Tatsüleymanlar (Özdere), Tazıcılar (Güzeldal), Teberikler (Kondu), Tırıllar  Gökdemir), Tombullar (Çabukel), Yediler (Taşkafa, Yılmaz), Yonuslar (Aysan, Ertürk), Zeybekler (Dane, Özcan) ve Zibideler’dir (Gülfidan).

Akçaşehir’de belediye teşkilatı 28.10.1967 tarihinde teşkil edilmiştir: “Konya İlinin Karaman İlçesine bağlı Akçaşehir Köyünde belediye kurulması, Danıştay Genel Kurulu’nun 16/2/1967 tarih ve 1967/50-44 sayılı kararı üzerine, 1580 sayılı Kanunun 7469 sayılı Kanunla değişik 7 nci maddesine göre uygun görülmüştür (20 Mart 1967 tarihli ve 12556 sayılı Resmî Gazete).”

Beldenin belediye başkanı, Hikmet YİRŞEN’dir [irtibat numaraları: 0 (338) 231 20 52- 0 (533) 513 55 12].

Beldenin eski belediye başkanları; Mustafa BALTA (2018-2019), Ramazan KÜÇÜK (2014-2018), Şaban ATÇEKEN (2009-2014), Hakkı KARADUMAN (2004-2009), Şerafettin SERİN (1999-2004), Abidin ÇÖĞÜRCÜ (1994-1999), Ramazan GÜVENTÜRK (1984-1994), Kemal ÇELİK (1977-1980), Muammer GÜZELANT (1973-1977), Nejdet ÜNAL (1967-1973), Abdullah GÜZELANT (1963-1966), Recep APAYDIN (1960-1962), Mehmet KARADUMAN’dır (1959-1960).

Beldenin “Atatürk”, “Fatih”, “Gazi” ve “Hürriyet” olmak üzere 4 mahallesi bulunmaktadır.

513 seçmeni olan Atatürk Mahallesi’nde 1 Kasım 2015 günü yapılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde 451 seçmen 1295 ve 1296 numaralı sandıklarda oy kullanmıştır. Kullanılan oyların 441’i geçerli sayılırken, 10 oy geçersiz sayılmıştır.

Atatürk Mahalleliler, 203 oyla en fazla CHP’yi tercih etmiştir. AK Parti 166 oy ve MHP 60 oy almıştır. HDP’ye ise 1 oy çıkmıştır.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylaması (referandum) sonuçlarına göre; Atatürk Mahallesi’nde %38,27 oranında “evet” ve %61,73 oranında “hayır” çıkmıştır.

Atatürk Mahallesi Muhtarı Kasım ESKİ’dir [irtibat numaraları: 0 (338) 231 20 16- 0 (542) 225 91 81].

Atatürk Mahallesi azaları; Yusuf ÖZCAN, Bekir SUNAY, Ramazan KÖKTEN, ve Kenan KOCABAŞ’tır.

337 seçmeni olan Fatih Mahallesi’nde 1 Kasım 2015 günü yapılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde 297 seçmen 1297 numaralı sandıkta oy kullanmıştır. Kullanılan oyların 283’ü geçerli sayılırken, 14 oy geçersiz sayılmıştır.

Fatih Mahalleliler, 124 oyla en fazla AK Parti’yi tercih etmiştir. CHP 108 ve MHP 49 oy almıştır. HDP’ye ise oy çıkmamıştır.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylaması (referandum) sonuçlarına göre; Fatih Mahallesi’nde %47,42 oranında “evet” ve %52,58 oranında “hayır” çıkmıştır.

Fatih Mahallesi Muhtarı Özgür YAVUZ’dur [irtibat numarası: 0 (536) 931 03 16].

Fatih Mahallesi azaları; Kemal ESKİ, Sefer ÖZTOPRAK, Celil GÜNAY ve Mevlüt YILDIRIM’dır.

521 seçmeni olan Gazi Mahallesi’nde 1 Kasım 2015 günü yapılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde 438 seçmen 1298 ve 1299 numaralı sandıklarda oy kullanmıştır. Kullanılan oyların 425’i geçerli sayılırken, 13 oy geçersiz sayılmıştır.

Gazi Mahalleliler,  207 oyla en fazla AK Parti’yi tercih etmiştir. CHP 147 ve MHP 64 oy almıştır. HDP’ye ise oy çıkmamıştır.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylaması (referandum) sonuçlarına göre; Gazi Mahallesi’nde %48,18 oranında “evet” ve %51,82 oranında “hayır” çıkmıştır.

Gazi Mahallesi Muhtarı Recep KONUR’dur [irtibat numarası: 0 (532) 500 82 46].

Gazi Mahallesi azaları; Aşır KIZIL, Bayram YEŞİLDAŞ, Mustafa KAN ve Emir AKSOY’dur.

381 seçmeni olan Hürriyet Mahallesi’nde 1 Kasım 2015 günü yapılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde 330 seçmen 1300 ve 1301 numaralı sandıklarda oy kullanmıştır. Kullanılan oyların 326’sı geçerli sayılırken, 4 oy geçersiz sayılmıştır.

Hürriyet Mahalleliler,  160 oyla en fazla AK Parti’yi tercih etmiştir. CHP 103 ve MHP 52 oy almıştır. HDP’ye ise 1 oy çıkmıştır.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylaması (referandum) sonuçlarına göre; Hürriyet Mahallesi’nde %54,57 oranında “evet” ve %45,43 oranında “hayır” çıkmıştır.

Hürriyet Mahallesi Muhtarı Yunus ŞAHİN’dir [irtibat numarası: 0 (545) 229 99 59].

Hürriyet Mahallesi azaları; Mete GÜZELDAL, Sinan ÖZTÜRK, Fatih ÇABUKEL ve Hayati ÖZTÜRK’tür.

Akçaşehir Ovası’nın temelini kretaseye ait serpantin kalker kompleksi teşkil etmektedir. Bunların üzerine miosen marnları, onun da üstüne neojene ait konglomera, kalker, marn ve kil taşları gelmektedir. Pliosen formasyonları konglomera ile başlayıp alüvyon, kum, kil ve çakıldan ibaret olup, kalınlığı 300 m’nin üzerindedir. Paleozoikten pliosen sonuna kadar tektonizmanın etkili olduğu ovanın batı ve orta kısmında kil hâkim unsurdur.

Karasal iklim karakteristiği gösteren belde de kışlar soğuk ve kar yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçer. Sıcaklık mevsime göre -15 0C- 35 0C arasında değişmektedir. Yıllık yağış miktarı 250 mm civarındadır. Bitki örtüsü bozkır (step) bitkileridir.

Beldenin geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Arpa başta olmak üzere, buğday, yağlık ayçiçeği, dane mısır,  elma, patates (yemeklik, tohumluk), aspir, nohut, kuru fasulye, şekerpancarı, yonca, ceviz, maydanoz, çerezlik kabak, silajlık mısır, kiraz,  fiğ (Macar, adi), kinoa ve kavun yetiştiriciliği yapılmaktadır. 2.769,944 dekar alan nadasa bırakılmaktadır.

Kasabada 441 adet büyükbaş hayvan varlığı ile 16.375 adet koyun 2.340 adet keçi olmak üzere toplam 18.715 adet küçükbaş hayvan varlığı bulunmaktadır.

Çevrede geniş otlakların yer alması küçükbaş hayvancılığı çok ilerletmiştir. Orta iklim kuşağı ve aşırı otlatma nedeniyle meralar zayıf karakterdedir.

Beldede tarım kredi kooperatifi (2128 sayılı) ve tarımsal kalkınma kooperatifi bulunmaktadır.

2006 yılında mülga Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yatırım programı kapsamında Akçaşehir Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ne 2 bin tonluk soğukhava deposu yapımı için düşük faizli ve 12 yıl geri ödemeli yatırım kredisi (2.167.049 TL) kullandırılmıştır.

1952 yılında yapılan Ayrancı Barajı ile bu sular tutulmuş ve Akçaşehir’e ancak %15’i sulama suyu olarak verilmektedir. Daha önce tümünden faydalanılan bu suyun çevredeki köylere dağıtımı da yapılmaktadır.

1966 yılında kurulan sulama kooperatifinin 743 ortağı bulunmaktadır. 33 bin 670 dekar alan sulama sahasında bulunmaktadır.

Beldede arazi kadastrosu 3.10.1965 tarihinde kesinleşmiştir.

Beldenin orman varlığı bulunmamaktadır. Güneyindeki Çakır Dağları’nda menengiç çalıları ve meşe ağaçları görülür. Eskiden orman olduğu anlaşılan bu alan kuraklık ve yoğun tahrifat sonucu orman vasfını yitirmiştir. 2001 yılında başlanan çalışmalar ile tekrar orman vasfının kazandırılması hedeflenmektedir.

Beldede 02.06.2006 tarihinde 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu kapsamında 114.378 dekar alanda toplulaştırma uygulaması başarıyla tamamlanmıştır.

Beldenin mevkiileri; Adatepe, Akdibek, Akgöl, Aktaş, Alıçyolu, Bostanlık, Bostanlıkbaşı, Bostanlıkkapı, Bostanlıkkaşı, Bozyer, Dedetuzla, Değirmenlik, Deper, Develiyer, Deveyeri, Hacılar Yaylası, Harımlar, Harklariçi, Himmetin Kuyusu, Kale, Kamışağılı, Kanlı Kuyu, Karaman Köprüsü, Kaşoba, Katrancı, Kekliktepesi, Keş, Köycivarı, Köyiçi, Köymerkezi, Köyönü, Mahmuthacı, Obrukcivarı, Ören, Örenyaylası, Samaylı, Samaylı Yaylası ve Tepeliyer’dir.

XVI. yüzyılda Bulgardağı’ndan gelen sular, yöre halkı tarafından bend tutulmak suretiyle  teşkil edilen suğlalarda biriktirilmiştir. Sürekli kontrol altında tutulan suğlalar, sulu tarıma imkân verdiğinden bölge halkına fazlaca gelir getirmiştir. Bu nedenle kanunnâmelerde ayrıca belirtilmişlerdir. Karaman Vilâyeti Kanunnâmeleri’nde adı geçen suğlalardan biriside Derbeyan-ı Suğla-i Akçaşar tabii Kaza-i Eskil der Vilâyet-i Karaman “Ağcaşehir Suğlası”dır. “Bulgardağı’ndan su gelüp Ağcaşar karyesinin önünde Bayramgazi ve Akçagöl ve Sadık Höyüğü suğla olup ve ma’i mezburden sene-i aharda Kalburcu Soğlası olup, olagelen adet-i mağrufe üzere reaya, etraf bendlerini tuta geldikleri ol diyar halkının malumudur.”

Yûnus Emre’nin [648 (1240), Lârende/ Karaman- 720 (1320), Lârende / Karaman] bağlı bulunduğu İsmâ’îl Hâcı Cemaati’nin Lârende çevresindeki yerleşimi Derviş Keşfi Tezkeresi’ne göre 4 aşamada gerçekleşmiştir: “Yûnus’un ecdadı, Sipas canibine geçip, bir hayli zaman ba’dinde, Yûnus’un altıncı ceddi olan İshak Nure Sofi ile Lârende’ye, Melikşah’a gelip Akçaşar’da temekkün eyleyip ba’de zaman Yûnus Lârende’de doğup genç iken nefret-i dünya olmağın, uzlet eyleyüp aşk-ı Hüda ile me’luf idi.” Yûnus Emre’nin ataları İbrala tarafına geçmeden önce burada bir müddet kalmışlardır.

Devlet arşivlerindeki belgeler ışığında Yûnus Emre’nin yaşadığı yeri araştıran ve bunu kitabında yayınlayan Prof. Dr. İbrahim Hulûsi GÜNGÖR (1928-2012), 924 (1518) tarihli Yavuz Sultan Selim Han’ın İlyazıcı defterinde geçen “Yirce, mülk-i evlâd-ı Yûnus Emre be resm-i otlak” kaydında geçen “Yirce” adlı yeri Akçaşehir’in 8-10 km kuzeyinde 02.07.1986 tarihinde tespitini yapmıştır.

Hâlen Karapınar ilçesi’ne bağlı bir mezra olan yer halk arasında aynı adla anılmaktadır. Yerin doğruluğu tapu dairesi ve kaymakamlık tarafından teyid edilmiştir. Çevredeki araziler hep şahıs malı olduğu hâlde bu geniş otlak hazine malı olarak kalmıştır. Bu da burasının tek bir tapudan hazineye intikal ettiğini akla getirmektedir.

Belgede geçen “Yirce” hâlen 3-4 hânelik mezra şeklinde küçük bir yerleşmedir. Burası eski Bağdat Yolu (Roma Yolu) bu arazinin tam ortasından geçmektedir ve Ambar’a ulaşmaktadır. Köylüler bu yola “Döşeme” demektedir.

Beldenin güney batısında ve 7 km uzaklıkta Derviş Ahmed ziyaretgâhı bulunmaktadır. Mevlevîhâne olduğu sanılmaktadır. Buranın son şeyhi Veled Çelebi’dir. Bir başka Mevlevî Şeyhi Yahşî Dede’nin de kabri bu mevlevîhânenin bahçesindedir. Mevlevîhânenin temelleri ve mezarları belli olup, bir su kuyusu ve kuyunun biraz aşağısında bir de sızak bulunmaktadır.

Beldenin 4 km güneyinde Pelitli mevkiinde başka bir ziyaretgâh daha bulunmaktadır.

Karaman’ın yakın tarihteki kültürü ve geleneklerini araştıran Ahmet Talat DURU (1931-2017); köylülerin geleneksel giyimini; “Başlarına yarım fes giyip, etrafına krepten veya ince yazmadan çeki bağlarlar. Fesin öne gelen tarafını güzel taşlarla ve iğnelerle süslerler. Alt tarafına alnı dolduracak şekilde altın ve penez sıralanır. Başa ince çakma veya başka örtü alınır. Furuş ya da kutnu kumaştan entari şalvar giyilir.” şeklinde tarif etmektedir.

Belde halkının konuşma ağazında; akıbat (avukat), alma (elma), ana (anne), çintiyan (şalvar), çomak (baston), üyle (öyle), bassemelerine uğrayasıca (beddua etmek), bitiklemek (ağırdan almak), cığara (sigara), divrik (hızlı), dişirmek (toplamak), domata (domates), esköy (mezarlık), gayve (kahve), gaşşık (kaşık), gömbelek (kelebek), güççük (küçük), gora (anahtar), gumpür (patates), guzum (yavrum), gıymık (az), gıyımsız (lüzumsuz), hapaz (tokat) ve haranı (kazan) kullanılmaktadır.

Cerge; eskiden belde halkının bağda bahçede çalışırken gündüz barınma ihtiyacını karşılanacak aynı zamanda yağmurdan korunmak ve gölgelenmeyi de sağlamak üzere tamamen tabiî malzemelerden yapılan basit evlere verilen addır. Duvarları taş çatısı da odun ve bağ çıbıkları oluşturur. Cergeler günümüzde artık yapılmasa da günümüze kadar ulaşanları tabiî yapısıyla hem ihtiyacı karşılamakta hem de tarihe tanıklık etmektedir.

Küsük; beldede kapının kapalı olmasını sağlamak için kullanılan mekanizmaya verilen addır.

Su kuyularından suyu çıkarmak için “çıngıraklı” denilen ve iki uzun odun arasına uzatılan ve aradaki odunun inip kalkmasını sağlayan mekanizma sayesinde su kovaya doldurulur ve kaldırılıp çekilirdi. Günümüzde de  beldede bu kuyulardan 2 adet kalmıştır.

Akçaşehir İlköğretim Okulu, Atatürk Mahallesi Ayrancı Caddesi’nde yer almaktadır. Okul, eğitim ve öğretime 1928 yılında başlamıştır. 15 Temmuz 1997 tarihinde Hayırsever Ekrem ve eşi Ayşe ÖZALAN tarafından üçüncü kat ilâvesi yapılmıştır. Genel alan 12.592 m2 olup, bu alanın 4.750 m2si uygulama alanı 647 m2 bina alanı, 6.792 m2 oyun alanıdır. Okul adına 50 dekar tarlası vardır. Okul bahçesinde çim alanları ağaçlık alanlar, futbol, voleybol, basketbol sahaları bulunmaktadır. Okul bahçesindeki ağaçlık alanlar her yıl öğretmen, öğrenci ve velilerin katkılarıyla düzenlenmektedir. Okul “A”, “B” ve “C” olmak üzere bağımsız üç bloktan meydana gelmektedir. Bina kömürlü kalorifer ile ısınmaktadır. Su şebekesi ve fosseptik çukuru mevcuttur. Fen laboratuvarı mevcuttur.

Akçaşehir Çok Programlı Anadolu Lisesi; 1990 yılında “genel lise” olarak bugünkü binasında hizmete açılmıştır. İlk açılışında 5 derslikli ve bünyesinde ortaokulu da bulunan okul 1992 yılında devlet- vatandaş işbirliğiyle 2. kat ilavesi yapılarak 10 derslikli hale gelmiştir. 2005 yılında okula 10+1 bilişim teknoloji laboratuvarı kazandırılmış olup, 2006 yılında ADSL bağlantısı yapılarak öğrenci ve öğretmenlerin kullanımına sunulmuştur.

2006 yılında okul genel tamirat geçirmiş, pencereleri yenilenmiş iç ve dış boyası yapılarak tuvalet ve lavaboları hijyenik ve modern bir hâle getirilmiştir. 2007 yılında okula ait bina içindeki zemin ve merdivenlerin zemini granit ve mermer kaplanmış, ihata duvarının üzeri kafes tel ile yükseltilmiştir. 2009 yılında okulun dış boyası yenilenmiş olup, kalorifer kazanı kalyaktan kömürlüye dönüştürülmüştür. Aynı yıl faaliyetlerini Almanya da sürdüren Akçaşehirliler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği’nce yaklaşık 2.200 TL tutarındaki kitaplık dolaplar yapılarak okula kazandırılmıştır. 2012 yılında okula FATİH projesi kapsamında 10 adet etkileşimli akıllı tahta monte edilmiştir. Okul sportif ve kültürel faaliyetlerde adını duyurmaktadır. Okul, 2014-2015 eğitim öğretim yılında çok programlı Anadolu lisesi olmuştur.

Beldenin medar-ı iftiharı şehidleridir. Piyade Er Bekir-oğlu Mehmed [1308 (1892)- 19 Haziran 1331 (2 Temmuz 1915)]; Birinci Cihan Harbi, Çanakkale Cephesi, Seddülbahir Muharebesi’nde şehadet şerbetini içmiştir.

Piyade Çavuş Efkan KÜÇÜK (1972-26 Ağustos 1994); Ağrı 12. Mekanize Tugay Komutanlığında görev yaparken şehit olmuştur.

Piyade Er Selami KAN (1972-10 Kasım 1996); Diyarbakır’da vatanî görevini ifa ederken şehit düşmüştür.

Beldenin yetiştirdiği değerlerden birisi Dr. Tahsin ÜNAL’dır. 1974 yılında Millîyetçi Hareket Partisi’nde (MHP) siyasete atılan ÜNAL, MHP’de 1975-1980 yılları arasında genel idare kurulu üyeliği ve genel başkan yardımcılığı yapmıştır.

ÜNAL, 12 Eylül 1980’deki darbe üzerine açılan MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’nda yargılanmış ve 14 Nisan 1987 günü verilen kararla bu davadan beraat etmiştir.  Referandumla siyasî yasakların kaldırılması üzerine 20 Eylül 1987’de Millîyetçi Çalışma Partisi (MÇP) saflarında yeniden siyasete dönen ÜNAL, MÇP’de de genel idare kurulu üyeliği ve genel başkan yardımcılığı görevlerini ifa etmiştir. ÜNAL, bu görevlerini vefatına kadar sürdürmüştür.

Tarih, kültür ve siyaset ile ilgili 23 kitabı bulunan ÜNAL’ın eserleri, bir yayınevi tarafından “Tahsin Ünal Tarih ve Kültür Seti (Bütün Eserleri)” olarak yayınlanmıştır. Ayrıca makaleleri ve bilimsel araştırmaları ise yüzün üzerindedir.

Ziraat Yüksek Mühendisi olan Zeki ÜNAL, Refah Partisi, Bağımsız ve Fazilet Partisi’nden XIX., XX. ve XXI. Dönem Karaman milletvekilliği yapmıştır.

Beldede belediye tarafından işletilen 1 un fabrikası bulunmaktadır.

Beldenin kuzeydoğusunda önemli miktarda linyit kömürü rezervlerine rastlanmıştır. Bölgede toplamda 5 bin 400 megavat (Mw) güç üretecek termik santralların kurulması için 2013 yılında hazırlıklar yapılmıştır. Termik santrala yakıt sağlamak amacıyla 1 milyar 800 milyon ton linyit çıkarılması için bölgede üç kömür ocağı kurulması plânlanmıştır. 2014’te Konya-Karapınar ve Karaman Akçaşehir ve Ayrancı havzalarında linyit ocağı kurulması için 3 kömür ocağına ruhsat verilmiştir.

Akçaşehir’de kurulacak kömür santralının yer altı sularını kurutacağını ve tarımın olumsuz zarar göreceğini savunan bölge halkı Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu kararının iptal edilmesi için Konya Birinci İdare Mahkemesi’ne başvurmuştur. İtirazı değerlendiren mahkeme davayla ilgili bilirkişi incelemesi istemiş, 17 Kasım 2014’te incelemede bulunan bilirkişi raporunu mahkemeye sunmuştur.

Bilirkişi incelemesi maden üretim projesinin madencilik uygulamaları açısından kabul edilebilir olmadığını belirterek ÇED olumlu kararı sakatlayıcı nitelikte bulmuştur. Bilirkişi incelemesinin dikkate alan Konya 1. İdare Mahkemesi ÇED Olumlu kararını hukuka aykırı bularak yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.

Konya 1. İdare Mahkemesi’nin aldığı karara itiraz eden firma ise temyiz için Danıştay’a başvurmuştur. Danıştay 14. Dairesi firmanın başvurusunu reddederek, Konya 1. İdare Mahkemesi’nin aldığı yürütmeyi durdurma kararını 11 Aralık 2015 tarihinde onamıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbrahim Hakkı Konyalı, Âbideleriyle ve Kitâbeleriyle Karaman Tarihi (Ermenek ve Mut Âbideleri), İstanbul 1967, s. 31, 32, 226, 227, 228; İbrahim Hakkı Konyalı, Âbideleriyle ve Kitâbeleriyle Ereğli Tarihi, Konya 1970, s. 448-450; Faruk Sümer, “Bayındır, Peçenek ve Yüreğirler”, DTCFD, XI/2-4, Ankara 1953, s. 337-344; Mehmet Akif Erdoğru, Karaman Vilâyeti Kanunnâmeleri, Ankara 1993, s. 492, 513; Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnâmeleri, İstanbul 1991, c. 3, s. 327-328; Hasn Basri Karadeniz, Atçeken Oymakları (1500-1642), Basılmamış doktora tezi, Kayseri 1995, s. 345; Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları, Dâhiliye Vekaleti, İstanbul 1928, s. 853; İbrahim Hulûsi Güngör, Devlet Arşivlerindeki Belgelerle Yûnus Emre, Karaman 1991, s. 19; Osman Gümüşçü, XVI. Yüzyıl Larende (Karaman) Kazasında Yerleşme ve Nüfus, Ankara 2001, s. 38, 106, 107; Semavi Eyice, Binbir Kilise/ Karadağ, İstanbul 2014, s. 19, 20; Derya Karakaya, Hurufat Defterleri Işığında Eski-İl Kazası (Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2011, s. 55, 56; Doğan Koçer, Karaman Temettü’ât Defterleri (XIX. yüzyılda Karaman’ın Sosyo Ekonomik Durumu),  Karaman 2007, c. I, s. 34, 235, 242; c. II, s. 493-518; Mehmet Kurt, Eskiçağda Karaman, Ankara 2007, s. 48, 59, 77; Durmuş Ali Gülcan, Karaman Mahalle, Kasaba ve Köyleri Tarihçesi, Karaman 1989, s. 62-68; Hacı Mehmet Armutlu, Türk Dilinin Anadolu’daki Üç Temel Direği: “Üç Karamanlı”, Yunus Emre, Karaman 1998, s. 190; Abdullah Uysal, Necati Alodalı, Musa Demirci, Dünü, Bugünüyle Karaman Kültür-Tarih-Coğrafya, Konya 1992, s. 111; Ahmet Talat Duru, Karaman’ın Yakın Tarihteki Kültürü ve Gelenekleri, Konya 1999, s. 40; Mehmet Kurt, Antik Çağda Karaman (Laranda) ve Yakın Çevresi, Konya 2011, s. 16, 17, 30, 31, 50-52, ; Vehbi Uysal, Derbe’nin Tarihi ve Turistik Önemi, Karaman Müze Yıllığı, Karaman 1985, sy. 3, s. 110; Mehmet Kurt, Karaman (Laranda) Çevresindeki Kaya Yerleşimleri, Konya 2012, s. 24, 45; ; Sapancalı Muallim H. Hüseyin Bey, Karaman Ahval-i İçtimâiyye Coğrafiyye ve Tarihiyyesi (1338 R./ 1341 H.), Yayınlayan: İbrahim Güler, Ankara 1993, s. 34, 87; Dr. Nazmi Azmi Bey, Türkiye’nin Sıhhi-î ve İçtimâî Coğrafyası (Konya Vilâyeti), Yayına hazırlayan Mehmet KARAYAMAN, Konya 2009, s. 80;Osman Ülkümen, Karaman ve Çevresi Türkmenleri Tarihi, Kültürü, Karaman 2011, s. 42, 57; Musa Şaşmaz, Türkiye’nin İdari Taksimatı (1920-2013), Ankara 2014, c. 10, s. 229, 276; Karaman Şehit Aileleri Derneği, Karaman Şehitleri Albümü, Karaman 2006, s. 108, 126; TBMM Albümü, TBMM Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü, Ankara 201, s. 1276, 1348, 1424; İçişleri Bakanlığı, İller İdaresi Genel Müdürlüğü, Köylerimiz (1 Mart 1968 gününe kadar), Ankara 1968, s. 485; karaman.gov.tr/il-mahalli-idareler-mudurlugu erişim tarihi: 19.02.2016; erişim tarihi: www.msb.gov.tr 19.02.2016; http://www.akcasehirkasabasi.com Karaman  erişim tarihi: 03.12.2016; biruni.tuik.gov.tr/medas/?kn=95&locale=tr erişim tarihi: 05.02.2016; bucivar.com/karaman/merkez/akcasehir erişim tarihi:03.12.2016; sonuc.ysk.gov.tr erişim tarihi: 07.02.2016; e-icisleri.gov.tr erişim tarihi: 02.06.2016; http://akcasehirortaokulu.meb.k12.tr erişim tarihi: 04.12.2016; http://akcasehirlisesi.meb.k12.tr erişim tarihi: 04.12.2016.

Uğur ERKÂN.