26 Şa’bân 1263 tarihinde (9 Ağustos 1847) okyanus ötesinden gelen bir îcâd[1], payitahtta hüsnü kabul görür.[2]

1265 (1849) başlarında mûcide, şükrân ifadesi olarak Osmanlı Sultanının isminin baş harflerinin etrafına 130 elmasın zarif şekilde yerleştirildiği bir madalya[3] ile berât[4] gönderilmiştir.[5]

Abdülmecid Han tarafından taltif edildiğini gazetelerden ve arkadaşlarından öğrenen Morse (Mors), berât ve madalyayı bir yıllık gecikmeyle aldıktan sonra sultana cevabî bir teşekkür mektubu göndermiştir.[6]

Ayrıca Morse, maddî olarak da ödüllendirilmiştir.[7] Devlet-i Âliye istimal ettiği 69 makineye mukabil 21 bin 496 frank 5 santim ödülün ilk taksiti olan 5 bin 374 frank 24 santimin Paris Sefâreti aracılığıyla Morse’a iletilmesi için harekete geçmiştir.[8]

Morse, 1279 yılında (1863) Hamlin’e[9] yazdığı mektupta[10] ise Robert Kolej’e[11] bir çift telgraf takımı göndermekten duyduğu memnuniyeti belirterek, Abdülmecid Han’ı “îcâdının değerini takdir eden ilk Avrupalı devlet adamı” olarak övmüştür.

Bu ve benzeri gelişmeler; XIX. asırda muâsır teknolojiyi yakalayamadığımız şeklindeki iddiayı yalanlamaktadır.[12]

Bâbıâlî, merkezî otoritesini taşraya yayabilmek için bu yeni îcâdı önemli bir fırsat olarak görmüştür.

Artık kuş uçmaz, kervân geçmez yerlerde; katrana bulanmış direklere, teller yoldaşlık yapıyordu. Teller de maniplelerin “hat-nokta-hat” tik taklarını bozmadan naklediyordu. Böylece telgrafhâneler 1271 (1855) yılından itibaren bütün ülke sathına hızlıca yayılmıştır.

Telgraf, acı ve tatlı hâdiselerin haber alındığı bir kanal olmuştur. Bir taşra kasabası olan Karaman da telgrafhâneye kavuştuktan bu muhâbere imkânına kavuşmuştur. Karaman, acı ve tatlı hâdiselere yine telgraf vasıtasıyla mukabelede bulunmuştur.

Kısa ve öz olan bu telgraflar; zamanın entelektüel birikimini aksettirmesi bakımından tarihî belgeler olarak karşımıza çıkmaktadır.

15 Mayıs 1335 (1919) tarihinde Îtilâf devletlerinin gayrimeşrû işgalleri ve davranışları neticesi Yunan hükûmeti “megalo idea”yı gerçekleştirmek için İzmir’i işgal eder. Bunun üzerine Karaman’dan Sadâret Makamına bir tel’in telgrafı[13] çekilir.

Bugün Karaman kazâsı ahâlisi İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edildiği haberini almakla pek müteessirdirler, kazâ ahâlisi adına Mösyö Wilson[14] prensiplerinin bu surette alenen bozulmasını bütün varlığımızla protesto ederiz.

 Ekseriyeti İslâm ahâlisi olan memleketlerin Osmanlı Hükûmeti elinde kalması en birinci arzumuzdur. Sulhun inşasında adâlet dağıtmaktan söz eden hükûmetlerin bu hâle bila kaydı şart kalması sulhun devamını bozar.

 Biz Karaman kazâsı ahâlisi bu suretle cebren yapılacak istîlâları kanımızın son damlasına kadar men etmeye karar verdik. Hak ve adâlet uygulanmaz ise sulh ayakta tutulamaz.

 Hükûmetimizin bu hususta acele teşebbüslerde bulunmasını intizar eylediğimizi arz ederiz.Belediye Reisi Ahmed, Cemiyet-i İslâmiye Reisi Mehmed Vasfî, ulemâdan Âsım, eşrafdan; Mehmed, Mehmed Sabrî, Hilmî, Ya’kûb ve Sabrî.

Ayrıca Îtîlaf devleti temsilcilerine tel’in telgrafı[15] çekilir:

 İnsanlığın saâdetinin devamı için Amerika Cumhurbaşkanı tarafından konulan ve İngiltere, Fransa gibi müttefik hükûmetler tarafından da sulhun hazırlanmasında esas ittihaz olunan prensiplerin hilâfında olarak, bugün asırlardan beri Türk hâkimiyeti altında bulunan ve ahâlisinin büyük kısmı Müslüman olan İzmir’in Yunan Hükûmeti tarafından işgali haberinden fazlasıyla müteessir olduk.

 Bizler vatanımızın bu parçasının bu suretle işgaline sulh müzakeresi başladığından beri yüz binlerce defa adâletten ayrılmayacaklarını insanlık âlemine ilân eden Düvel-i Muazzama’nın râzı olmayacağına eminiz. Çünkü insanlığa saâdet bahşetmek istediğini ilân eden milletler bu suretle sonradan umûmun saâdetini ve rahatını bozmalarını icab ederdi. Bir sulh ancak adâletin dağıtılması ile devamlıdır. Bu temiz edilmezse sulh devamlı olamaz. Karaman kazâsı ahâlisi adâletin muhafazası için keyfiyetin mensup oldukları hükûmetlere arzını Îtîlaf Devletleri temsilcilerinden istirham eder.Karaman Cemiyet-i İslâmiye Reisi Mehmed Vehbî Bey.

İstiklâl Harbi sona erdiğinde, Gazi Mustafâ Kemâl Paşa’ya “harbi nasıl kazandığı” sual edilince; cevabı “telgraf telleriyle” olmuştur.[16]

 23 Kânûnuevvel (Aralık) 1930 tarihinde Menemen’den vuku bulan hâdise kanları dondurmuştur. Karamanlılar Reîsicümhur Gazi Mustafâ Kemâl Hazretlerine çektikleri telgrafta;[17]

Karaman gençliği ve halkı akdettikleri heyecanlı bir mitingde muallim ve ihtiyat zabiti âziz Kubilay’ın şehâdetiyle neticelenen son Menemen hâdisesinin müvellidi olan hain irticaı ve kara kuveti telin ederken mukaddes Cümhuriyet mefkûresini yaşatmak için bütün Karaman halkının son damla kanlarını feda edecekleri hakkındaki imanlı ahitlerini ihtiramlarımızla ulu halaskârımıza iblağ ederiz.şeklinde hislerini aktarmışlardır.

 Ermenâklı[18] muallimler de Reîsicümhur Hazretlerine çektikleri telgrafta[19] hâdiseden duydukları üzüntülerini dile getirmişlerdir:

Cümhuriyetin nurlu inkılâpları karşısında Menemende irticaın hainane kastına uğrayan ordu ve irfân kurbanı meslekdaşımız şehit Kubilay’ın ölümünü kalbimiz sızlarken taziyet eder, tazimatımızı arzeyleriz efendim.

Montreux (Montrö) Boğazlar Muâhedesinin[20] imzalanmasından sonra Karaman ve Ermenâk’ten çekilen telgraflarda[21] halkın yüreğinden kopan hislerine tercüman olmuştur:

Kudret ve kuvveti bütün acuna tanıttırdığımız milletimizin boğazlar muâhedesiyle bir kat daha yücelen şerefini bilen bütün Karaman halkının en derin itimad ve şükran duygularını sunar ve kabulünü dilerim.” Şarbay[22]  V. Arkan, Ticaret odası Bşk. Hadi, İd. Yr. Bşk. Süleyman, Kızılay Bşk. Bayram, Ç.E.K. Bşk. Dündar, CHP Bşk. A. Ünver.

Boğazlarımızın emniyet ve istiklâlini temin eden mukavelenin imzasını müjdeliyen telgrafın sevinç ve heyecanı altında bulunan halkın yürekten kopan saygı ve tebriklerine tercüman oluyoruz.” Şarbay Koçaş, H. K. Erdem Sp. Kulübü Bozkurt.

Bugün telgrafın yerini yeni teknolojiler aldı. Telgrafın telleri tel tel üstünde değil, tellerine kuşlar konmuyor artık. Tellerini arşınlayacak sevdalılar da yok.[23]

Ama öncü olarak De la Rue’un, Biddulph’un, Mehmed, Mustafâ, Vuliç, Acemiyan, Andonyadis, İzzet ve Feyzî Efendilerin ülkemiz telgrafçılığına katkılarını unutmamız gerekiyor.

Millî Mücadelemizin efsanevî telgrafçısı Manastırlı Ahmed Hamdi Bey’i de.[24]

Uğur ERKÂN.

________________________________________________________________________________

[1] Telgraf, askerî, siyasî ve iktisadî açıdan XIX. asrın en önemli teknolojik îcâtlarından biridir. 1835 yılında ilk elektromıknatıslı telgrafı yapan Samuel Finley Breese Morse (d. 27 Nisan 1791, Charlestown, ABD- ö. 2 Nisan 1872, New York, ABD), tarihte kendi adıyla anılan nokta ve çizgilerden oluşan “Morse alfabesi”ni de îcât etmiştir. 1837 yılında William Cooke (d. 1806- ö. 1879) ve Charles Wheatstone (d. 1802- ö. 1875) adlı iki İngiliz, teller üzerinden elektrik akımı ile mesaj iletmeyi başarmışlardır.

[2] Aslında Devlet-i Âliye’nin telgraf ile tanışması, askerlerin 1293-1294 (1828–1829) Osmanlı-Rus Savaşı sırasında İstanbul Boğazı’ndan iletişimin hızlı bir şekilde sağlanmasını istemeleri üzerine olmuş, “Semafo” adı verilen ve pek de etkili olmadığı anlaşılan bu âlet, o tarihte İstanbul’da yaşayan bir Batılı tarafından bir tür telgraf olarak tarif ediliyor ve boğazın iki yakası arasında iletişimi sağlayabiliyordu (Roderic H. Davison, “Osmanlı İmparatorluğu’na Elektrikli Telgrafın Girişi” Çeviren: Durdu Mehmet Burak, OTAM (Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi), S. 14, Ankara 2003, s. 347–386. Makalenin İngilizce asıl metni için bkz. “The Advent of the Electric Telegraph in the Ottoman Empire”, Essays in Ottoman and Turkish History, 1774-1923, University of Texas Press, 1990, s. 133-165).

[3] Washington Smithsonian Enstitüsü’nde bulunmaktadır.

[4] Washington’da bulunan Amerikan Kongre Kütüphanesi’nde (Library of Congress) saklanmaktadır. Bu kütüphane 38 milyonu kitap, 70 milyonu el yazması olmak üzere 164 milyon esere ev sahipliği yapmaktadır.

[5] Morse, 1856’da Fransa ve Danimarka, 1859’da İspanya, 1860 yılında Portekiz ve 1864 yılında ise İtalya tarafından verilen devlet nişanı ile taltif edilmiştir (James F. Hunnewell, A Century of Town Life: A History of Charlestown, Massachusetts, 1775-1887, Boston 1888, s. XIV).

[6] Bâbıâli Evrak Odası (BEO) Sadaret Âmedi Kalemi (A. AMD) Nr. 26-63 (H. / M. 8 Aralık 1850); BOA. İrâde Hariciye (İ. HR.) Nr: 3475 [5 Safer 1267 (10 Aralık 1850)].

[7] Morse’a Avusturya 224 makine için 69.787 frank 20 santim, Fransa 462 makine için 143.936 frank 10 santim, Rusya 115 makine için 34.270 frank 50 santim ödeyeceklerdi.

[8] Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi, İrâde Hariciye (İ.HR.) Nr. 9131 [7 Cemazeyilevvel 1275 (13 Aralık 1858)].

[9] Cyrus Hamlin (d. 1811, Waterford, Maine, ABD-ö. 1900, Lexington, Massachusetts, ABD), American Board misyoner kuruluşu adına Ocak 1839’da İstanbul’a geldi. 1860 yılında Robert Kolej’in kurulması çalışmalarına başladı ve 1876 yılına kadar da okulun müdürü olarak görev yaptı. Morse’un ortağı olan Chamberlain, yanında iki adamı ile birlikte 1254 (1839) yılında İstanbul’a geldiğinde telgrafı, Hamlin’in Bebek’teki çalışma odasında denemiştir. Ancak alette pek çok üretim hatası vardı. İşaretler bazen bulanık, bazen de hiç yoktu. Osmanlı idâresine takdim edilmeden önce bazı iyileştirmelerin yapılmasının gerektiği anlaşılmıştır. Chamberlain, Viyana’ya giderek alet üzerinde çalışmaya karar vermiş, fakat Chamberlain ve yanındaki beş adamı, bindikleri buharlı vapurun Mayıs 1839’da Tuna nehrinde alabora olması sonucu hayatlarını kaybetmişlerdir. Böylece telgrafın Osmanlı idâresine tanıtılmasına yönelik bu teşebbüs akim kalmıştır.

[10] Nesimi Yazıcı, “Tanzimatta Haberleşme ve Kara Taşımacılığı”, OTAM (Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi), S. 3, Ankara 1992, s. 344.

[11] Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı, İngilizce eğitim yapan özel bir eğitim kurumu olarak hizmet vermeyi sürdüren İstanbul Amerikan Robert Lisesi. Osmanlı Devleti bünyesinde “Amerikan usulü” eğitim vermek üzere 1863 yılında Amerikalı misyonerler tarafından İstanbul’da şu an Boğaziçi Üniversitesi’ne ait kampüste “Robert Kolej” adıyla kurulmuştur.

[12] Louis Pasteur’ün (Lui Pastör) (27 Aralık 1822 Dole, Fransa-28 Eylül 1895 Saint-Cloud, Fransa), 1885 yılında kuduz aşısını bulması sonrasında da bundan haberdâr olan Sultan II. Abdülhamid Han, Pasteur’ü İstanbul’a davet ederek onu ödüllendiren ilk hükümdar olmuştur. BOA, Yıldız Mütenevvi‘ Maruzat Evrakı (Y.MTV), Nr. 20/20 [10 Cemazeyilevvel 1303 (14 Şubat 1886)]; BOA, Mabeyn Erkânı ve Saray Görevlileri Maruzatı (Y.PRK.SGE.),  Nr. 2/73 [4 Şevval 1303 (6 Temmuz 1886)].

[13] Hilmi Atamer, Millî Direnme (Belge-1; nr. 3565), Belgelerle Türk Târihi Dergisi, İstanbul 1968, Sayı: 7, s. 20.

[14] Amerika Birleşik Devletleri’nin 28. başkanıdır. Akademisyen kökenli bir siyasetçi olan Woodrow Wilson (d. 28 Aralık 1856, Staunton, Virginia, ABD- ö. 3 Şubat 1924, Washington, DC, ABD) 4 Mart 1913- 4 Mart 1921 tarihleri arasında başkanlık yapmıştır. Adıyla anılan Wilson İlkeleri (Prensipleri); 8 Ocak 1918 günü ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmada bahsettiği 14 noktadan (fourteen points) müteşekkildir.

[15] İstiklâl Gazetesi, 19 Mayıs 1335 (1919), Sayı: 210.

 [16] Jascke Gothard, “Mustafa Kemal und England in Neuer Sicht”, Die Welt des lslams, N. S. 16, nos. i-4 (1975): s. 184.

[17] Hakimiyeti Milliye Gazetesi, 13 Kanûnusânî (Ocak) 1931, Sayı: 3414, s. 4.

[18] Ermenek kazâsının adı 1946 yılına kadar “Ermenâk” olarak geçiyordu.

[19] Hakimiyeti Milliye Gazetesi, 17 Kanûnusânî (Ocak) 1931, Sayı: 3418, s. 2.

[20] Montreux (Montrö) Boğazlar Muâhedesi (20 Temmuz 1936); Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve Karadeniz Boğazı’ndan geçişi ve gemilerin gidiş-gelişi (ulaşımı) ile alâkâlı Lozan’da (24 Temmuz 1923) imzalanmış olan Barış Andlaşmasının 23 üncü maddesiyle saptanmış ilke, Türkiye’nin güvenliği ve Karadeniz’de kıyıdaş Devletlerin güvenliği çerçevesinde koruyacak biçimde, yeniden tanzim etmiştir.

[21] Ulus Gazetesi, 24 Temmuz 1936, Sayı: 5384, s. 5.

[22] 1935 yılı; dilde yenileşme hareketlerinin zirve yılıdır. “Belediye Meclisi”nin yerine “Şar Kurulu” ikâme edilmiştir. Belediye riyâseti-şarbaylık, belediye reîsi-şarbay vb. (“Dil İşleri“, Ulus Gazetesi, 20 Haziran 1935, Sayı: 1297, s. 2; “Resmî makam ve daire adları“, Akşam Gazetesi, 8 Temmuz 1935, Sayı: 6005, s. 2).

[23] Telgraf tellerine kuşlar mı konar/ Herkes sevdiğine canım böyle mi yanar
Yanıma gel yanıma da yanı yanı başıma/ Şu gençlikte neler geldi garip başıma
Telgrafın tellerini arşınlamalı/ Yar üstüne yar seveni kurşunlamalı
Yanıma gel yanıma da yanı yanı başıma/ Şu gençlikte neler geldi garip başıma
Telgrafın telleri de tel tel üstüne/ Gel de sarılıp yatalım kol kol üstüne
Yanıma gel yanıma da yanı yanı başıma/ Şu gençlikte neler geldi garip başıma

[24] Ahmet Hamdi MARTONALTI [1307 (1891), Manastır- 9 Aralık 1945, Konya]; yaptığı hizmetlerle İstiklâl Harbi’nin kazanılmasında önemli rol oynadı. İstanbul’un işgali sırasında İstanbul Merkez Postanesi’nde telgraf memuru idi. İngilizlerin Merkez Postanesi’ni işgal etmesine kadar işgal hakkında dakika dakika Ankara’ya rapor gönderdi. Daha sonra cepheler arasındaki muhaberenin sağlanmasında önemli bir rol üstlendi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ilk gün Mustafâ Kemâl Paşa kendisine bizzat teşekkür ederek, kendisini “İstiklâl Madalyası” ile onurlandırdı. İstiklâl Harbi’nin ardından evlenerek Konya’ya yerleşti. Atatürk, yurt gezilerinde Konya’ya her gelişinde Ahmet Hamdi Bey’i ziyaret etti ve çocuğunun okuması için para gönderdi. Kabri Konya Musalla Mezarlığı’ndadır.