Karaman 61’in Haziranına bir başka heyecanla girer.

Bu heyecan kozasını delmek isteyen bir kelebeğinkinden daha az değildir.

Aylar öncesinde Karaman sevdalısı 33 yürek, dernek çatısı[1] altında bir araya gelir. İstişare üzerine istişareler…

Komisyonların (tören, ağırlama, ilmî yönü, eğlence ve malî) teşkili ve tanzim edilen raporlar…

Karaman’ın imkânları kısıtlıdır. Olsun.

Ağırlama mı, misafirperver Karaman halkı vardır. Bu arada muhtelif yörelere ait folklor gösterilerinden oluşan eğlenceler aile bütçesini sarsmayacak ölçüde ücretli yapılmıştır.

Dört bir tarafa çıkarılan davetiyelere, “icâbet edeceğiz” cevapları gecikmez. Bu Karaman’ın ilk bayramının gerek bürokrasi gerek ilmî çevrelerde hüsnü kabul gördüğünü göstermektedir.[2]

Büyük gün

Gün gelir çatar. 3 Haziran 1961 Cumartesi günü.

Türkçe’nin “Devlet Dili” oluşunun 684. yıldönümünün törenlerle kutlanmasına başlanmıştır.

Karaman Turizm ve Eski Eserleri Koruma Derneği tarafından tertiplenen ve iki gün sürecek olan töreni dernek başkanı Baha Kayserilioğlu[3] açmıştır.

Başkan, Karamanoğlu Mehmet Bey’in fermanını bir başka heyecânla okur:

Bugünden sonra, divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil konuşulmayacaktır.

Türk Dil Kurumu adına yapılan konuşmalarda Agâh Sırrı Levent, Hikmet Dizdaroğlu ve Sunullah Arısoy sırayla söz alırlar. Karamanoğlu Mehmet Bey’in Türk diline yaptığı büyük hizmeti anlata anlata bitiremezler. Ondan sonra gelen devlet adamlarının 600 yıl gibi uzun bir süre yabancı dillere karşı duydukları özentinin Türk dilinin gelişmesine büyük mahzurları dokunduğunu örnekleriyle izah ederler. Karamanoğlu Mehmet Bey’in başladığı işi Atatürk’ün dil devrimi ile başarmaya muvaffak olduğuna vurgu yapmışlardır.

Daha sonra törene katılan tek bakan olan Basın-Yayın ve Turizm Bakanı Cihan Baban Karamanlılara hitap eder:

Bu toprağın sahibi olduğumuzun delili, üzerindeki eserler ve düşüncedir. Bunları ne kadar benimsersek bu topraklara o kadar bağlanırız. Karamanoğlu Mehmet Bey’in ve büyük Türk Şairi Yunus Emre’nin tarihi Karaman şehrinde anıtının yapılmasını isteyenler çok haklıdırlar.

Dille düşünce arasında irtibat var. Düşünceyi dil ifade eder. Dil millî olmazsa düşünce de millî olamaz. Şimdi burada Atatürk’ün ruhu ile Karamanoğlu Mehmet Bey’in ruhunun hepinizin şahsında birleştiğini görüyor ve istikbale huzurla bakıyoruz. Selçuklu Karaman’la, Mustafa Kemal Ankara’sı arasındaki mesafeyi 684 yılda kat ettik, bu millî bir merhaledir. Dünden aldığımız kuvvetle yarını fethetmeliyiz. Vatanperverliğin mânası değişti. Vatanseverlik kürsüden vatan şiirleri okumak değildir. Vazifesini yapan sözünde duran namuslu insan vatanperverdir. Namuslu insanlar olarak vazifemizi yapalım, sözümüzü tutalım.

Dil bayramı münasebetiyle tertip heyetine gelen Devlet ve Hükûmet Başkanı Cemal Gürsel, Millî Birlik Komitesi üyesi Kurmay Albay Osman Köksal, Millî Eğitim Bakanı Ahmet Tahtakılıç[4], Millî Savunma Bakanı Muzaffer Alankuş ile İmar ve İskân Bakanı Rüştü Özal’ın tebrik mesajlarının okunması da ihmal edilmez.

Bundan sonra İkinci Ordu Bandosunun çaldığı marşlarla sabahki törene son verilir.[5]

Bizi niye çağırdınız?

Programın ertesi günü saat 8.30’da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının konseri vardır. Orkestranın şefi Hikmet Şimşek[6], solisti Gönül Gökdoğan[7] ve konsermaisteri[8] Sedat Ediz’dir.

Karaman’a bir otobüs adam ve bir otobüs de müzik aleti gelir. Bunları bir arada gören Karamanlılar şaşırırlar.[9]

Asıl “Konser vereceğimiz sahneyi gösterin” cümlesiyle afallarlar.

Çünkü Karaman’da böyle bir sahne yoktur.

Adam kızar:

Bizi niye çağırdınız?

Gazi Mustafâ Kemâl İlkokulu’nun bahçesine 150 benzin varili getirilir ve üzerine sahne kurulur.

Mükerrem Berk[10]  orkestra sazlarının takdimini yapar. Karamanlılar ilk kez bu kadar sazı bir arada görmektedir.

Sırasıyla Mozart’ın[11] “Saraydan Kız Kaçırma Uvertürü”nü seslendirir. Bruch’ın[12] “Sol Minör Keman Konçertosu”nu, Nâzım Ülgen’in “Hoş ola Halk Dansları Demeti” izler.

Verilen aranın ardından Gounod’un[13] “Faust Operası” bale müziği sahne alır. Nihâyetinde Ulvi Cemâl Erkin’in[14] “Köçekçe”si çalınır.

Alkışlar, alkışlar…

İşte Karaman’ın ilk bayramı.

Karaman iki gün boyunca ilkleri yaşamıştır. Karaman bu ilkle kendine gelmiştir. Dahası kendini ifade etme imkânı bulmuştur.

Uğur ERKÂN.

________________________________________________________________________________________________________________

[1] Karaman Turizm ve Eski Eserleri Koruma Derneği

[2] “Türkçe’nin Resmî Dil Oluşunun 684. Yıldönümü Kutlanıyor”, Milliyet Gazetesi, 3 Haziran 1961, Sayı: 3956, s. 1

[3] Mehmet Bahattin KAYSERİLİOĞLU (1 Mayıs 1927, Karaman- 8 Aralık 2002, Karaman). Karaman ulemasından Bahri Hoca’nın oğlu olup, uzun yıllar avukatlık yapmıştır.

[4]  Kutlama törenine daha önce katılacağı belirtilmesine rağmen, sadece tebrik mesajı göndermiştir.

[5] “Türkçe’nin “Devlet Dili” Oluşu Karaman’da Kutlandı”, Milliyet Gazetesi, 4 Haziran 1961, Sayı: 3957, s. 5

[6]  Hikmet ŞİMŞEK [1340 (1924), Pervari, Siirt – 12 Ekim 2001, İstanbul]; Türk müzisyen, orkestra şefidir. Yurt içinde 2000’i aşkın konser yönetmiş, 35 ülkede 200 dolayında konser gerçekleştirmiş ve radyo-TV kaydı yapmış, yurtdışı tanıtım açısından büyük değer taşıyan çok sayıda plağın üretilmesine öncülük etmiştir.

[7]  Emine Gönül GÖKDOĞAN (d. 1940) Cumhuriyet tarihinin ilk kadın keman profesörüdür. Fransa’daki öğrencilik yıllarının sonuna doğru, kendisini hocasıyla birlikte Mükerrem BERK’in Ankara’ya davetiyle, Riyaset-i Cumhur Orkestrası (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası) ve Ayla ERDURAN (22 Eylül 1934, İstanbul, Karl Berger’in öğrencilerinden, Türk keman sanatçısı) ile birlikte solist olarak, Türkiye’deki ilk Anadolu turnelerinden olan 1961 yılı turnesine katıldıklarını kaydetmektedir.

[8]  Konsermaister (Başkemancı); senfoni orkestrasında birinci keman grubunun şefi olan ve keman sololarını çalan müzisyendir. Genellikle orkestra şefi yardımcısıdır.

[9]  Kutlama tertip heyetinde yer alan Emekli Öğretmen Ali ÜNLÜER (1926-30 Nisan 2019), Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası’nın 60 kişilik ekibini Tekstil Fabrikası’nın misafir ettiğini kaydetmektedir (http://www.kgrt.net/turk-dil-bayrami-ve-yunus-emre-yi-anma-torenleri-yasak-savar-gibi-kutlandi-makale,866.html Erişim tarihi: 04.11.2018).

[10]  Mükerrem BERK [1333 (1917), İstanbul – 13 Haziran 1996, İstanbul); Türk flüt sanatçısıdır.  1937’de Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’na girdi. Aynı zamanda Semra Özal’ın da dayısıdır.

[11] Johannes Chrysostomus Wolfgangus Theophilus MOZART (27 Ocak 1756, Salzburg, Avusturya- 5 Aralık 1791, Viyana, Avusturya); Klâsik Batı Müziği’nde Klâsik dönemin etkili ve üretken bestekârlarından biridir. Eserleri, senfonileri, konçertoları, oda orkestralarını, piyanoyu, operayı ve korolu müzikleri etkilemiştir. 35 yıllık ömrüne 626 eser sığdırmıştır.

[12]  Max Christian Friedrich BRUCH (6 Ocak 1838, Köln, Almanya- 2 Ekim 1920, Friedenau, Berlin, Almanya) Alman müzisyen, besteci ve orkestra şefidir. 200’e yakın eser yazmıştır. 3 keman konçertosu vardır. Bunlardan en bilineni sol minör tonunda yazılmış No.1’dir.

[13] Charles-François GOUNOD (18 Haziran 1818, Paris, Fransa– 18 Ekim 1893, Saint-Cloud, Fransa); Fransız opera bestecisidir. Dördüncü operası olan Faust (1859) ile beynelminel üne kavuşmuştur.

[14] Ulvi Cemal ERKİN, [1 Mart 1322 (14 Mart 1906), İstanbul – 15 Eylül 1972, İstanbul]; Türk Beşleri arasında yer alan çağdaş müzik bestecisi ve müzik öğretmenidir. Opera dışında hemen bütün formlarda eserler vermiş verimli bir bestecidir.