Karaman merkez ilçeye bağlı köy.

Karaman’ın 38,8 km kuzeyindeki ova üzerine kurulmuş olup, Karadağ’ın arkasında yer almaktadır.

Köyün bulunduğu yerin rakımı (deniz seviyesinden yüksekliği) 1.021 m’dir.

Kılbasan üzerinden Karaman-Karapınar yolundan sola sapılarak ulaşılmaktadır.

37° 31′ 42, 2106” kuzey ve 33° 10′ 24,8118” doğu koordinatlarında yer alan köy, Karaman’ın kuzey tarafındaki en uç ve son köyüdür.

Karaman-Merkez-Karacaören (Karacaviran) ve Madenşehri, Konya-Çumra-Uzunkuyu, Konya-Karapınar-Kayacık ve Karakışla köyleri ile çevrelenmiştir.

Köye 8 km mesafeden daha yakın 3 köy bulunmaktadır. Uzunkuyu 3,51 km, Kayacık 7,68 ve Karacaören 7,92 km’dir.

Eğilmez Köyü çevresindeki yerleşim konusunca sıkça bilgileri rastladığımız seyyâhlarda, maalesef Eğilmez’e dair herhangi bir kayda rastlanmamaktadır.

Yamaç Yerleşmesi; köyün 1 km güneyinde, dağın kuzey yamacında, M.Ö. II. Bine ait yamaç yerleşmesi vardır.

Ayrıca köyün hemen girişinde, yolun kuzeyinde mezarların olduğu köylüler tarafından belirlenmiş ve bu alandaki çanak çömlek parçalarından Roma mezarlığı olabileceği anlaşılmıştır.

Söz konusu mezarlıkta, mezar taşı olarak kullanılan değirmene ait sabit bir elemana rastlanmıştır. Eser, değirmen taşının yere çakılan ve sabit kalan parçasıdır. Yöresel siyah bazalt taşından yapılmış olan değirmen taşının üst kısmı halkının iç kalıbına uygun formdadır.

Eğilmez köyü içerisinde muhtelif yerlerde lahit kapaklarıyla başka mimari parçalar görülmektedir. Bunlardan bir tanesi Ali YİGEN’in evinin karşısındaki boş arazide yer alan lahit kapağıdır. 2.08X1.10X0.55 metre ölçülerinde olan kapağın tekne kısmı ise 1.84X0.86X0,38 metredir. Yerel siyah taştan yapılmış kapak üçgen alınlıklıdır. Köşe akroterleri kabaca verilmiştir. Köyde çok sayıda rastlanan benzer şekildeki örnekler, Madenşehri’ndeki yerleşimlerden getirilmiş olmalıdır. Lahit kapakları, kuyularda su yalağı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca sözü edilen lahit kapağının biraz ilerisinde Dinek taşı olarak kullanılan antik bir malzeme de yer alır.

Eğilmez Köyü’nde 3 km batıya doğru gidildiği zaman Uzunkuyu Köyü’ne ulaşılır. Buradan Madenşehri yoluna yaklaşık 2,5 km giderek Ozar mevkiine varılır. Burası, Eğilmez köyü sınırları içerisinde olup köyün yaklaşık 5,5 km batısındadır. Burada yolun her iki tarafında çok geniş bir alanda nekropol sahası yer almaktadır.

Ozar nekropolünde işlevi kesin olarak saptanamayan çok sayıda mimarî parçanın yanı sıra, bir lahite ait kapağın 1,79X0,94X0,48 metre ölçülerindeki üçgen alınlıklı kısmı dikkat çekicidir. Ayrıca burada değirmenlere ait sabit blok elemanlar da tespit edilmiştir.

Ozar XVI. asırda bir yerleşim yeri (karye) idi [BOA., TD., nr. 40, s. 988, sene 906 (1500); TD., nr. 415, s. 124, sene 948 (1541) ve TKA., TK ., nr. 104, v. 153 b., sene 992 (1584)].

Eğilmez Köyü buluntuları arasında Ereğli Müzesi’nde bronzdan balık figürü (Envanter No: 1660) dikkat çekicidir. Ölü ziyafeti sahnesinin yiyeceği olan balığa dair motiflerin Akdeniz dünyasında yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. Erken Hristiyanlık sanatında kilise üyeliğinin ve Hz. İsa’nın yemek sahnesinin bir sembolü idi (Wujevski 1991, 45). Ayrıca söz konusu dönemde balık, vaftizin sembolü olarak kabul edilmektedir (Doğanay 2005, 158, dn. 758). Köyde mimarî bir parça üzerinde balık motifine rastlanmamakta birlikte, Toroslarda söz konusu motifin kullanıldığı görülmektedir. Örneğin İsauria’da Hisarlık kasabasında bulunan bir stelde bu motife rastlanmıştır. Yine Dağlık Kilikya’da Alahan Manastırı Doğu Kilisesi kapı sövelerinin iç yüzlerindeki kabartmalarda birbirine geçmiş balıklar dikkat çekmektedir. Fakat burada daha da ilginç olan büyük balığın küçük balığı yutarken tasvir edilmiş olmasıdır (Kerem 2009, 338). ).

Müzeye 1980 yılında satın alma yoluyla gelen eser, muhtemelen Roma dönemine aittir. Maksimum yüksekliği 0.0023,5 metre maksimum genişliği 0.0025 metredir. Balık figürünün kuyruk kısmı kıvrılmış ve havada, kuyruk ucu yelpaze gibi açıktır. İki yana açılmış olan yüzgeçlerin hemen yanında badem şeklinde gözler belirlenmiş olup, ağız çok abartılı bir şekilde tasvir edilmiştir. Alın kısmı üçgen şeklindedir. Özentisizce şematik olarak tasvir edilmiş olup alt kısmında mevcut yuvarlak küçük kaide, balık figürünün bir yere tutturulduğu fikrini vermektedir.

Eğilmez Köyü civarında bulunmuş ikinci eserde Karaman Müzesi’nde sergilenen camdan sürahidir (Envanter No: A.4070). 1995 yılında müsadere yoluyla müzeye gelmiş ve muhtemelen Roma dönemine ait olan eserin ağız şapı 0.05,5 metre, dip çapı 0.07 metre ve boyu 0.14,2 metredir. Sürahi, açık yeşil renkli, yuvarlak geniş ağızlı, dar boyunlu, keskin omuzlu silindirik düz gövdeli, yuvarlak içbükey diplidir. Omuzdan başlayıp ağız kenarına da değen ve boyuna birleşen bir kulpa sahiptir. Ağız kısmı huniyi andırmakta olup ağız kenarı dışa doğru katlanmıştır. Ağız boyun ve gövde belirli bir düzen içinde sanki ayrı ayrı yapılmış gibi birbirinden bağımsız üç parça halindedir. Ağız kısmı bir boğumla boyundan belirgin bir şekilde ayrılmıştır. Bu tip cam eserlerin kalıba üfleme tekniğinde yapıldığı tahmin edilmektedir. Eserin üzeri yer yer siyah ve gri sırlı olup, sağlamdır. Fakat üzerindeki sırlarda yer yer dökülmeler gözlenmektedir.

924 (1518) ve 928 (1522) yıllarında Eskiil kazâsında Kuştimur kabilesine bağlı Perakende-i Kuştimur Cemaatleri içerisinde 25 hâne ve 32 nefer ile “Eğilmez Bölüğü” ve müstakil cemaatler içerisinde 30 hâne ve 53 nefer ile “Eğilmez-i diğer” isimlerine rastlanmaktadır.

Köy, 1310 (1892) yılı Konya Vilâyeti Salnâmesi’nde (İl Yıllığı); Karapınar Kazâsı’na bağlı Hotamış yöresini teşkil eden köyler arasında zikredilmekte, kazâya 8 saat ve vilâyete 15 saat mesâfede olduğu kayıtlıdır.

13 Mayıs 1314 (25 Mayıs 1898) tarihinde Karapınar’ın Eğilmez Karyesi’nden Hâcı Abbâs-oğlu Hâcı Süleymân, kaybettiği develerini Karaman Mal Müdürlüğü’nden talep etmiş, sonuç alamayınca kayıp develer ile ilgili da’vâ açmıştır. Da’vâ safahatından develerin Karadağ mevki’inde Bostanlı nâm mahalde çobanlar tarafından otlatılırken başıboş kaldığı ve Karaman Belediye Dâiresi ma’rifetiyle dâire-i hükümete teslîm edildiği anlaşılmaktadır (315 Numaralı Karaman Şer’iyye Sicili, s. 102/ 67).

Konya Vilâyeti Sıhhiye Müdürü Dr. Nazmi Azmi Bey [SELCEN, 1303 (1887), Arapgir, Malatya-1945, İstanbul] 1338 (1922) yılında tarafından kaleme alınan “Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası, Konya Vilâyeti” adlı eserde;  Karapınar (Sultaniye) kazâsının köyü olarak ismi “Eğleşmez” olarak geçmektedir.

1344 (1928) yılında eski Türkçe alfabe ile yayınlanan “Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları” isimli kitapta Kılbasan; Konya Vilâyeti, Sultâniye (Karapınar) Kazâsı, Hotamış Nâhiyesi köyleri arasında zikredilmiş ve eski Türkçe harfler ile “اكلنمز”, Lâtin harfleriyle “Eylénméz” şeklinde ifade edilmiştir.

Karaman dışında “Eğilmez” isminde bir köye rastlanmamaktadır. Sadece Rize İli’nin Pazar İlçesi’nin Uğrak Köyü’nün bağlının ismi “Eğilmez”dir.

Dahiliye Vekili Hilmi Uran, Konya Vilayeti’nin Karapınar Kazası’na bağlı Eğilmez Köyü’nün Karaman Kazâsı’na bağlanmasına dair tanzim olunan kararnâme ve esbab-ı mucibe lahiyasını 19 Nisan 1944 tarihinde Başvekalet’e göndermiştir.

Kararname ve esbab-ı mucibe lahiyası aşağıda olduğu gibidir:

“Konya Vilayeti’nin Karapınar Kazası’na bağlı Eğilmez Köyü’nün Karaman Kazası’na yakınlığı, bu kasabanın aynı zamanda istasyon olması hasebiyle köylülerin mahsullerinin Karaman Kazası pazarlarına arz ve oradan ihraç eylemlerinden bütün iktisadi ilgilerinin adı geçen kaza ile olup Karapınar ile irtibatlarının yalnız hükümetle olan idari işlere münhasır bulunduğu ve bu yüzden müşkülata ve fazla zaman sarfına mecbur kaldıkları, bundan başka Karaman Kazası’na bağlı Süleymanhacı, Madenşehri ve Karacaören köyleri ile müşterek olan ve sıvatları dolayısıyla aralarında anlaşmazlıklar çıkması halinde ayrı ayrı idari otoritelere bağlı olmalarından zorluklarla karşılaştıkları ileri sürülerek köy halkının müracaatı üzerine Karaman Kazası’na bağlanması İdare Heyeti ve Daimi Encümen kararlarına dayanılarak Konya Valiliği’nden teklif olunmuştur.

Vekâletçe yapılan incelemeler sonunda; işbu teklif yerinde görülmüş ve muamelesi de 4025 sayılı kanunun (d) fıkrasına göre uygun bulunmuştur.”

Kararname ve esbab-ı mucibe lahiyası Başvekâlet’e ulaştıktan sonra Başvekâlet bu evrakları 20 Nisan 1944 tarihinde Cumhurbaşkanlığı’na havale etmiştir. Daha sonra Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ, Başvekil Şükrü SARAÇOĞLU ve Dahiliye Vekili Hilmi URAN, 25 Nisan 1944 günü toplanarak aşağıdaki kararnâmeyi kabul etmişlerdir.

“Madde 1- Konya Vilayeti’nin Karapınar Kazası’na bağlı Eğilmez Köyü bu kazadan alınarak aynı vilayetin Karaman Kazası’na bağlanmıştır.

Madde 2- Bu kararname hükmünü icraya Dahiliye vekili memurdur.”

(Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu 30..11.1.0, Yer No: 167..12..9. tarih: 25/4/1944 ve Resmî Gazete, Sayı 5699, Tarih 6 Mayıs 1944.)

Karaman ve köylerini araştıran ve bunu kitabında yayınlayan Durmuş Ali GÜLCAN (R. 1319/ M. 1904, Karaman-1996 Karaman), köyün adının köyün sınırları içinde akan “Eğrişme deresi”yle bağlantısından söz etmektedir.

Köy halkı Hotamış Türkmenleri’ndendir. Oğuzların Avşar ve Beğdili boylarına mensup Hotamış Türkmenleri, Moğolların Merv ve Horasan’ı idaresi altına alması üzerine batıya önce Anadolu’ya göç etmiş daha sonra Suriye’ye geçip Halep bölgesine yerleşmişlerdir. Daha sonra Fırat kıyısında susuz ve verimsiz topraklara sahip Rakka ve Caber bölgesinde 1691 yılında bozulan asayiş ve Celali isyanları yüzünden iskâna mecbur edilen Hotamış Türkmenleri, susuz ve verimsiz topraklarda bunalmaya başlar ve Anadolu’ya geçmek için fırsat kollamaya başlar. XVIII. yüzyıl başlarında oymak beyleriyle Adana üzerinden hareketle Çukurova ve Kozan’da bir süre konaklayarak yollarına devam etmek istemişlerdir. Anadolu’ya geçmek için harekete geçen Hotamış Türkmenleri bu seferde Adana beylerbeyiyle karşı karşıya gelirler. Çarpışmayı göze alarak çemberi yarıp Torosları aşarak Anadolu’ya geçmeyi başaran Hotamış Türkmenleri Niğde Aksaray yöresinde Taşpınar Köyü’ne yerleşirler.

Ticaret kervanları ve hac kafilelerinin geçiş noktasındaki bu bölgede eşkıyalar ve asker kaçakları soygunlar yapıyordu. Bu bölgede güvenlik yoktu. Taşpınar’a sığmayan Türkmenler Suğur köyüne baskın vererek buraya yerleştiler. Eski adı Suğur olan bu köye yerleşen Türkmenler bu bölgenin güvenliğini devriye gezerek ve cirit oynayarak sağlayıp buranın ismini de “Hotamış” olarak değiştirirler. Buranın güvenliğinin sağlanması üzerine İç Anadolu bölgesine ait Türkmenlere bırakılmıştır. Türkmenlerin Suriye’nin Halep bölgesinden başlayarak Çukurova’dan ve Aksaray’dan devam edip gelen meşakkatli ve ıstırap dolu yolculukları 1163 (1750) yılında Hotamış’ı yurt tutmalarıyla son bulmuştur.

Aslı “Otamış” olan “Hotamış”ın anlamına gelince Oğuz Türkmenlerinin göçer olmayan, yurtlarında ikamet edenlerine “Tohtamış” göçebe olup, çadırlarına çıkanlarına “Otamış” denilmiştir. Otama; göçme, çıkma, ayrılma, Tohtama ise; oturma kalma anlamlarını taşımaktadır. III. Murat Hân [982 (1574)-1003 (1595)] devrinde Halep Türkmenlerinin Beğdili oymağınından 45 hanelik bir obasının adının “Otamışlu” olduğu, aynı obaya mensup Türkmenlere Anadolu’ya gelince de “Hotamışlı” denilmiştir. İşte yakın tarihte 1163 (1750) yılında Halep’ten gelerek şimdiki Hotamış’a yerleşen ve aslı göçer olan bugün Karaman, Karapınar ve Çumra’daki köy ve kasabalarında ki yerleşik düzende yaşayan Şefaatli, Şabanlı, Suğurlu, Hacıgözelli, Avatlı ve Celfeli isimleriyle anılan Türkmen oymaklarının Hotamış ve yöresinde kurdukları 24 köy ve kasaba kendilerine has kültürleriyle hayat sürmektedirler.

Köy halkı Avatlı (Agvatlı) oymağındandır. “Agavat” kelimesinden gelen “Avatlı” kelimesinin; “ağalar topluluğu” ile “avaatlı” yani “ava atla giden” manası üzerinde durulmuştur. Avatlı oymağı Hotamış’a diğer oymaklarla birlikte gelmiştir.

1285 (1868) yılında başlayan 5 yıl süren [1290 (1873)] ve halk arasında “Koca Doksan” diye bilinen kıtlık yıllarının karabulut gibi çökmesiyle açlıktan bütün hayvan sürüleri zayi olmuştur. İnsanlar bir yandan açlıkla mücadele ederken fitne ve fesat artmış, kimse kimseyi dinelemez olmuş, en son derbend ağası olan Ahmet Ağa’nın da yaşının ilerlemesi ve halk üzerinde nüfuzunu kaybetmesiyle Türkmenler arasında birlik ve beraberliği sağlayamaz duruma gelmiştir. Bu fırsattan yararlanan Türkmenler, çiftlik ve obalarından (yaylâ) bir daha Hotamış’a dönmemişlerdir. Hotamış’a bağlı olan çiftlik ve obalar birer bağımsız köy hâlini almışlardır.

Bunlar Eğilmez köyü olmak üzere Ortaoba, Kayacık, Küçükaşlama, Yenikuyu, Burunoba, Taşpınar, Üçhüyük, Camili Mescid, Karahüyük, Taşağıl, Sürgüç, Yılanlı, Uzunkuyu, Karacaören, İslik, Feriz ve Şabanlı köyleridir.

Köy, 1287 (1870) yılında Hotamış ilk nâhiye olduğunda yörede müstakil muhtarlık hâlinde bulunan 6 köyden (diğerleri Taşpınar, Şabanlı, Eğilmez, İslik, Taşağıl) birisidir.

Köy, Hotamış nâhiyesine bağlı iken 1300 (1883) ve arasında nâhiye merkezinin Kayacık köyüne taşınması nedeniyle bu nâhiyeye bağlanmıştır (Konya Salnâmesi, s. 107).

Köy, 1310 (1892) yılında 60 hâne ve 391 kişi olarak kayıtlıdır (Konya Vilâyeti Salnâmesi s. 278-394). Burası Avatlı oymağının kurduğu ilk obadır. Diğer Karacavirân ve Uzunkuyu obaları buradan sonra kurulmuştur.

Hotamış’ın 1331 (1915) yılında nâhiyeliğini tekrar kazanmasından sonra buraya bağlanmıştır. Ancak bu fazla sürmemiş, Jandarma karakolunun Kayacık köyüne açılmasından sonra Kayacık köyü tekrar nâhiye merkezi olmuştur.

1940 yılında jandarma karakolunun Hotamış’a nakledilmesi ile Hotamış tekrar nâhiye hüviyetini kazanmıştır.

XIX. yüzyıl başlarında bu köydeki Ağalar obasıyla Muallimoğlu obası arasındaki husumet ve rekâbet Muallimoğulları lehine gelişmiş. Kolluk güçlerine direnen Ağalar obası büyük kayıplar vermiştir.

Ege dolaylarından develeriyle taşımacılık yapan Ağalar obasından iki kişi köylerine dönmüşler, köylerinin yıkılıp, insanlarının öldürüldüğünü görüce burada kalmayıp İzmir’e geri dönmüşlerdir.

Daha sonra Ağalar obasından tek kalan oğlanın soyundan gelen Ağalar obası nüfus olarak Muallimoğulları’nı geçmiştir. Yeniden kurulan köye kolluk güçlerine karşı gösterdikleri karşı koyma ve mukavemet nedeniyle de “Eğilmez” isminin verildiği iddia edilmektedir.

Köy, 1310 (1892) yılı Konya Vilâyeti Salnâmesi’nde (İl Yıllığı) 60 hâne ve 391 kişi olarak kayıtlıdır.

Köy; 1935’de 277, 1940’da 303, 1945’de 319, 1950’de 381, 1955’te 440, 1960’da 463, 1965’de 572, 1970’de 535, 1975’de 565, 1980’de 590, 1985’de 680, 1990’da 667, 2000’de 645 kişi olarak sayılmıştır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2007 yılında geçilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) göre köyün nüfusu 481 kişidir.

2008’de 456, 2009’da 420, 2010’da 396, 2011’de 403, 2012’de 361, 2013’de 354, 2014’de 333, 2015’de 322, 2016’da 322, 2017’de 330, 2018’de 328, 2019’da 316, 2020’de 304 ve 2021’de 298 kişi olarak tespit edilmiştir.

Köydeki sülâleler ve aldıkları soyadlar; Alahasanınuşağı (Türegen), Çakıcılar (Gülcan), Çopuromaruşağı (Yangöz), Dağlıoğulları (Dağlıoğulları, Toker), Hacıalılar (Balasar), Hacırecepler (Erdoğan), İbolar (Yiğen), Köseler ve Cabalar (Sezgin), Kümükler (Sağdıç), Kürdenler (Gülseven), Hacıköseli (Maraşlar da denilmektedir, Gökbulut), Osanmaz (Öğret), Muallimoğulları (Akçay), Körmusalar (Alıç, Kantar), Mevlüdünuşağı (Albayrak), Nefermemed (Erduran), Şeddadlar (Kutbay, Sevimli), Ağalar (Akgül, Baysak, Coşkun), Hanifili (Eğilmez, Özdoğan), Kurtlar (Kurt),  Tateyupler (Bilgiseven), Seyitaliniuşağı (Ülküseven), Talipliler (Demirbağ), Şerifler (Beydili) ve Yirikbayramlar’dır (Ülküsever).

205 seçmeni olan Eğilmez Köyü’nde 1 Kasım 2015 günü yapılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde 201 seçmen 1353 numaralı sandıkta oy kullanmıştır. 200 oy geçerli sayılmıştır.

Eğilmezliler 131 oyla en fazla AK Parti’yi tercih etmişlerdir. MHP 50 oy alırken, CHP 9 oy almıştır. HDP’ye ise oy çıkmamıştır.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylaması (referandum) sonuçlarına göre; Eğilmez Köyü’nde %75,49 “evet” çıkarken, %24,51 oranında “hayır” çıkmıştır.

Köyün muhtarı Mehmet YANGÖZ’dür [irtibat numarası: 0 (533) 311 23 87].

Köyün azaları; Muzaffer BALASAR, Hasan Hüseyin KUTBAY, İdris YANGÖZ ve Kemal EĞİLMEZ’dir.

Köyün eski muhtarları; Musa TÜREGEN (2014-2019), Recep BALASAR (2009-2014), Mehmet YANGÖZ (2004-2009), Ali Osman YİĞEN (1999-2004), Ahmet SAĞDIÇ (1994-1999), Mehmet YANGÖZ (1989-1994), Bayram KUTBAY (1984-1988), İsmail ÜLKÜSEVEN (1977-1982), M. Ali GÖKBULUT (1973-1977), Mehmet BALASAR (1968-1973), M. Ali KUTBAY (1965), Durmuş EĞİLMEZ (1954-1965), Mehmet BEYDİLLİ (1950) ve Dede SEZGİN’dir (1947).

1952 Eğilmez doğumlu Makine Mühendisi Seyit Osman SEVİMLİ, XIX. dönem Karaman milletvekilliği yapmıştır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Buğday, arpa, şekerpancarı, mısır ve ayçiçeği yetiştirilmektedir.

Köyün iklimi, karasal iklimi etki alanı içerisindedir. Yağışlı mevsim ilkbahar ve kıştır. Karasal iklim step türü bitki topluluğunu oraya çıkarmıştır. Bilindiği üzere step bitki örtüsü ilkbaharda yeşeren yazın kuruyan otsu bitki örtüsüdür.

Köyde arpa başta olmak üzere, buğday, ayçiçeği, dane mısır, nohut, fasulye, kavun, kimyon, şekerpancarı ve yonca yetiştiriciliği yapılmaktadır.

1718 dekar alan nadasa bırakılmaktadır.

Köyde 136 adet büyükbaş hayvan ile 4.718 adet koyun ve 1.160 adet keçi olmak üzere toplam 5.878 adet küçükbaş hayvan varlığı bulunmaktadır. 41 adet arı kovanı mevcuttur.

Köyün 1.922,0412 hektar mera varlığı bulunmaktadır.

Köyün Karacaören Köyü ile birlikte tarımsal kalkınma kooperatifi bulunmaktadır. Kooperatif hayvancılık projesi uygulamıştır.

1971 yılında kurulan sulama kooperatifinin 83 ortağı bulunmaktadır ve 13.590 hektar alana sulama hizmeti vermektedir.

3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu gereğince 1997 yılında 5.578,9 hektar alanda arazi toplulaştırması başarıyla tamamlanmıştır. Aynı zamanda topraksız ve az topraklı çiftçilere arazi dağıtımı da yapılmıştır.

2013 yılında 5.579 hektar alanda başlatılan ikinci toplulaştırma çalışmaları ise devam etmektedir.

Köyün kadastrosu 29 Mart 1975 tarihinde kesinleşmiştir. Köyün orman varlığı bulunmamaktadır.

Köyün mevkileri; Azıtepesi, Çatalarkaç, Karagözburnu, Kırankoyası, Kötütepe ve Gen, Köycivarı, Köyiçi, Köyönü, Sarıyalçı, Tekederesi ve Yuvacık’tır.

Köyün câmiinin inşa tarihi, kitâbesinden H. 1285/ M. 1868 yılı olduğu anlaşılmaktadır. Câmiide köylüler tarafından vakfedilen şamdanlıklar bulunmaktadır. Bunların arasında “Hediye, Hocanın Hotamış karyesi câmi-i şerifi vakıftır. 1321” yazılıdır.

Köyde, ilkokul 1964 yılında öğretime açılmıştır. Köyün çocukları Çoğlu Köyü’nde bulunan Çoğlu Şehit İshak SAĞLAMOĞLU İlkokulu’na taşınmaktadır.

Köyde kış aylarında “Maşa” adında oyun oynanmaktadır (Kaynak Kişi: İsmail GÜLSEVEN). “Usta oyuncu kapıdan içeri girer. Diğer oyuncular odanın çevresinde oturmaktadır.

Usta Oyuncu — Selamünaleyküm ağalar.

Diğer Oyuncular — Aleykümselâm (hepsi birden).

Usta Oyuncu — Ağalar bugün size bir oyunum var. Yaptığım, ettiğim neyim aklınız ermez. Mesela şu anda şu gapıyı sökecem, şu pencereye dakacam. İçinizde benimle iddalaşan var mı?

Acemi Oyuncu — Gapıyı nasıl sökcen? Hadi söktün diyelim pincereye nasıl dakcen?

Usta Oyuncu — Ülen varmın benimle iddaya? Eğerim söker dakamazsam (Odadaki diğer oyunculara dönerek) cezam ne ossun?

Seyircilerden Biri — Maşeynen seni dövsün.

Usta oyuncu hareketleriyle kapıyı söküp pencereye takamayacağını, çaresiz olduğunu anlatır. Bu sırada diğer oyuncular acemi oyuncunun usta oyuncuyu dövmesi için demir maşayı hazırlarlar (önceden ocakta ısıtırlar).

Acemi Oyuncu — Gördün mü? Kapıyı pincereye dakamadın. Verin maşayı da şunu eyi bi döveyim.

Acemi oyuncunun eline kızgın maşa verilir. Eli yanan oyuncu hileyi anlar ve oyun biter.”

Köyde söylenen ve ezgilerine ulaşılabilen “Gümüş Irbığım Gaynadım Coşdum” türküsü; Uşşak makamında, 2 dörtlük ve 1 beyitten oluşmaktadır (Kaynak Kişi: Mevlüt GÜLCAN).

“Gümüş ırbığım gaynadım coşdum,

Kendi yağımla gevrildim bişdim.

Gıymatım bilmedi kötüye düştüm

Anam anam Muhammet’e ver beni.

İki Mustafa’dan Muhammet güzel,

Ak golun üstüne mercanlar düzer

İki Mustafalar indi yalaya

Sesi gelir dolaylıdan avlıya.

Anam anam Muhammet’e ver beni,

Almazsa da dal boynuna sar beni.”

Köyde söylenen ve ezgilerine ulaşılabilen “Gidiyorum” türküsü; Kürdi makamında, 8’li hece vezninde dörtlükler şeklindedir (Kaynak Kişi: Mevlüt GÜLCAN).

“Al öküzü çifte goşdum,

Al tohumu yire sacdım,

Ben bir helal ekmeğe düştüm,

Ben gidemem emmim oğlu.

Al öküzü gurtlar yisin,

Al tohumu guş döşürdün,

Helal ekmek haram olsun,

Bin gideli emmim oğlu.

Anan duyar baban duyar,

Ardımıza atlı guyar,

Seni gor da beni gıyar,

Ben gidemem emmim oğlu.

Babamın evini yıktım,

Anamın belini büktüm,

Beşyüz altın aldım çıktım,

Bin gidelim emmim oğlu.

Gidiyorum elinizden,

Bir gurtulsam dilinizden,

Yeşil başlı ördek olsam,

Sular içmem gölnüzden.

Kilesin ? ittiğim,

Buçuğun uğra duttuğum,

Sesinden zabah ittiğim,

Gelin bacım gidiyorum.

Gidiyorum gidiyorum,

Melim sana ne diyorum.”

Köyün içme suyu 1986 yılında açılan yeraltı kuyusundan sağlanmaktadır. Köyün şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur

Köye elektrik 1979 yılında gelmiştir.

Köyü çevreye bağlayan yol 1970 yılında stabilize olarak açılmış, 1996 yılında astfaltlanmıştır. Köy içi yolları 2011 yılı Ağustos ayı itibariyle parke taşı ile kaplanmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Osman Gümüşçü, XVI. Yüzyıl Larende (Karaman) Kazasında Yerleşme ve Nüfus, Ankara 2001, s. 64; Mustafa Yıldırım, 315 No’lu Karaman Şer’iyye Sicili’nin Günümüz Türkçe Harflerine Aktarımı (H.1314/1316 – M.1896/1898), KKTC Yakın Doğu Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Lefkoşa 2014, s. 19, 198-200; Şükrü Özüdoğru, Tarihî, Sosyal ve Kültürel Yönleriyle Hotamış, Konya 2013, s. 45, 51, 60, 107, 108; İbrahim Gündüz, Bütün Yönleriyle Karapınar, Konya 1980, s. 499, 562, 563; Durmuş Ali Gülcan, Karaman Mahalle, Kasaba ve Köyleri Tarihçesi, Karaman 1989, s. 175-177; Hasan Bahar, “Konya ve Karaman İlleri Yüzey Araştırmaları 2000”, 19. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara 2002, c. II, s. 259; Ayşegül Hüseyniklioğlu, Karaman Beylerbeyliği’nde Konar-Göçer Nüfus (1500-1522)Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Doktora Tezi), Elazığ 2008, s. 432, 435; İçişleri Bakanlığı, İller İdaresi Genel Müdürlüğü, Köylerimiz (1 Mart 1968 gününe kadar), Ankara 1968, s. 200; Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları, Dahiliye Vekaleti, İstanbul 1928, s. 847; Abdullah Uysal, Necati Alodalı, Musa Demirci, Dünü, Bugünüyle Karaman Kültür-Tarih-Coğrafya, Konya 1992, s. 142; Osman Ülkümen, Orta Asya’dan Karaman’a Karagözzadeler, Konya 2015, s. 33; Özlem Varışlı Atçeken, Karaman’da Oynanan Köy Seyirlik Oyunları ve Türküleri, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2015, s. 115, 116, 211, 227, 228; TBMM Albümü (1983-2010), Ankara 2010, c. III, s. 1275: Dr. Nazmi Azmi SELCEN, Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası Konya Vilâyeti, Yayına hazırlayan: Mehmet Karayaman, Konya 2009, s. 104; Osman Ülkümen, Karaman ve Çevresi Türkmenleri Tarihi, Kültürü, Karaman 2011, s. 57, 63, 70, 92; Mehmet Kurt, Antik Çağda Karaman (Laranda) ve Yakın Çevresi, Konya 2011, s. 80-82, 120, 151; Musa Şaşmaz, Türkiye’nin İdari Taksimatı (1920-2013), Ankara 2014, c. X, s. 276; karaman.meb.gov.tr/kbp/?sayfa=kurumdetay&id=71 erişim tarihi: 07.03.2016; biruni.tuik.gov.tr/medas/?kn=95&locale=tr erişim tarihi: 05.02.2016; sonuc.ysk.gov.tr/module/ssps.jsf erişim tarihi: 07.02.2016; karaman.gov.tr/il-mahalli-idareler-mudurlugu erişim tarihi: 07.03.2016; www.e-icisleri.gov.tr/Anasayfa/MulkiIdariBolumleri.aspx erişim tarihi: 07.03.2016; www.haritatr.com/egilmez-koyu-haritasi-mba84 erişim tarihi: 07.02.2016; www.karamankadastro.gov.tr erişim tarihi: 07.02.2016; http://bucivar.com/karaman/merkez/egilmez erişim tarihi: 07.02.2016;

Uğur ERKÂN.