Ermenek ilçesine bağlı belde.

Belde, kuzeydoğusundaki Kuşak dağının eteklerinde kurulmuştur.

Beldenin en eski yerleşim alanları Kışlacık mahallesi olup, zamanla kuzeye doğru gelişme göstermiştir. Ana yol üzerinde gelişen yapılaşma kasabanın girişinde kendini yüksek katlı yapılaşmalarla göstermektedir.

36° 40′ 50,1744” kuzey ve 32° 48′ 26,3586” doğu koordinatlarında yer alan beldenin kuzeyinde Balkusan köyü ve Konya Hadim ilçesine bağlı Balcılar (Alata) mahallesi, doğusunda Ermenek ilçesi, güneyinde Pamuklu (Cenne) ve Tepebaşı (Halimiye) ve batısında Aşağıçağlar (Aşağıizvit), Katranlı (Dindebol) ve Yukarıçağlar (Yukarıizvit) köyleriyle komşudur.

Karaman iline Yellibel üzerinden 135 km, Mut üzerinden 173 km, Ermenek ilçesine 10 km uzaklıktadır.

Belde merkezine 15 km mesafeden daha yakın 7 yerleşim birimi bulunmaktadır. Bunlar; Yukarıçağlar köyü (3,53 km). Aşağıçağlar köyü (4,78 km), Tepebaşı köyü (7,78 km), Elmayurdu köyü (9,24 km), Yerbağ köyü (9,47 km), Boyalık köyü (10,58 km) ve Balkusan’dır (13,07 km).

Beldede rakım 500 ila 2500 arasında değişmektedir. Kışlacık mahallesinde rakım 500 m iken Dolpınar bağlısında 2.200 m’ye kadar çıkmaktadır.

Beldedeki kalkerli ve kumlu tabakalar III. zamana aittir. I. ve II. zaman arazileri; III. zaman kalkerlerinin altında bulunmaktadır. Beldenin arazileri heyelan tehditi altındadır.

Balkusan ve Altıntaş yaylasının, Ayı Beleni, Sarnıç, Kayabunar, Sorgun, Hacasan (Hâcı Hasan) Kırı, Katran Beleni, Kabalak Kayası Beğbunarı, Sarıbunar ve Yarıkbunar gibi mevkilerde he türlü hayvan fosiline özellikle deniz hayvanlarının fosillerine rastlamak mümkündür.

Navağı (Küçüksu) çayı, köyün eteklerinden inen dereleri toplayarak Sarıtaş bucağında Gökdere ile birleşerek “Ermenek çayı” adını almaktadır.

Belde, “Gargara” adıyla asırlardır tek köy olarak tek muhtarlık ile idâre edilmiştir. Köy, Ermenek çevresindeki en eski yerleşme merkezlerinden birisidir. Sadece eski adı Alakenise (Alakilise) olan Yeni mahalle belediye sınırları içerisine dâhil edilinceye kadar ayrı bir köy statüsünde idi. Kışlacık’taki büyük yangın sonrası önemli subaşları beldenin birer mahallesini teşkil etmiştir.

İkizin Kabartması; Ermenek-Güneyyurt karayolu üzerinde Ermenek merkeze 12 km uzaklıktadır. Hititlere ait bir tapınak olduğu sanılan bu kabartmanın (zafer anıtı da olabilir) M.Ö. XII. veya XIV. asırlarda yapılmış olması ihtimal dâhilindedir. Büyük bir kayanın güneye bakan kısmında elle oyulmuş yan yana 2,5x 3,5x 2 m boyutlarındaki ağzı güneye bakan iki küçük mağaranın üzerinde yer alan bir yılan ve bir aslandan meydana gelmiş durumdadır. Aslanın arkasında aslanla aynı hizada bir de boğa olduğu hissedilmektedir (kabartmanın kırılıp parçalanması nedeniyle bu kısım yeterince görülmemektedir). Yatar vaziyette işlenen aslan son derece sakin bir görünüme sahiptir. İki boğum meydana getirerek sola doğru uzanmış olan yılanın başı aslanın pençesi altında ve ağzı açık durumdadır. Çevresinde başka kabartmalarında bulunduğu sanılan bu kompozisyon son derece harap ve dağınıktır. Eser Hititlere ait “İlluyanka masalı”nı hatırlatması bakımından ilginçtir. Aslan, yılan ve boğadan meydana gelen kompozisyon son yıllarda defineci ve cahil kimseler tarafından tahrif edilmiştir.

Mağaranın bulunduğu çevrede Roma ve Bizans döneminden kalma büyük ölçüde yontulu kesme taşlar ve şırahâneler dikkat çekmektedir.

Roma İmparatoru Sezar ölünce yerine Antonius geçti. Bu bölgeyi Mısır kraliçesi Kleopatra’ya hediye ettikten sonra Torosların bakir ormanlarının kerestelerini Akdeniz’de ki tersanelerine taşıdı. M.Ö. 31 yılında İmparator Oktavius dağlık Kilikya’yı Kleopatra’dan alarak Roma İmparatorluğu’na bağladı.

İlk Hıristiyanlar ve Roma devrinde Taşlık Kilikya denen bugünkü Taşeli bölgesi, Hz. Îsâ peygamberin Havarilerin uğrak yeri olmaya başladı. Zira burayı yöneten Roma imparatorluğu 1. derecede tebliğe muhatap bir konumdaydılar. Ama şımarık saray tayfası imânda zorlanıyor, zayıflar ve fakirler ise her peygamberde olduğu gibi ilk önce imân ediyorlardı. Bugün bölgede görülen tüm yer üstü ve yer altı eserleri M.S. 395’te yıkılan ve yerini Bizans’a bırakan Romalılar zamanındaki Hıristiyan mü’minlerin eseridir.

Bu çağda yöredeki yerli halk ağır baskılar altında ezilmiş; yeni tebliğ edilen hak din olan Hıristiyanlık anlayışını Roma yönetiminin her türlü baskıcı yasağına rağmen benimsemiştir. Hıristiyanlığın ilk yıllarında Hz. Îsâ’nın (as) on iki Havarisinden Aziz Barnabas, birkaç arkadaşıyla bölgeye de uğramış ve belli yerlerde mü’minlere nasihatlerde bulunmuşlardır. Azizler, Konya’da bulunan Sille ve Gökyurt/ Kilistra’ya uğradıktan sonra Karaman’ın Aladağ denilen Akçaalan köyünde bulunan Philedelphia’ya gelmişler buradan da önce Yukarıizvid’e (Yukarıçağlar), ardından da Güneyyurt Tolbunar/ Gavurini’ndeki ve Kuşakpınar/Alaca in şapelindeki mü’minlerle sohbet etmişlerdir.

Bu konuda İncil’in “Resullerin İşleri” bölümünün 13. babından itibaren aşağıda ki ibâreler yer almaktadır:

Barnabas Seul ile beraber Ruhulkudüs tarafından görevlendirildikten sonra Silifke’ye geldiler. Buradan Kıbrıs’a yelken açtılar. Barnabas Pavlus’la beraber Antalya’ya geldi. Vardıkları her yerde Yahudilerin eziyetleriyle karşılaşıyorlardı. Barnabas ile Pavlus Sipidya üzerinden Konya’ya geldiler. Konya’daki, havrada Yahudilerden ve yerlilerden büyük bir kalabalık imân etti. Konya halkı ikiye bölündü. İmân etmeyenler Havarileri kaçmaya zorladılar. Barnabas ve Pavlus Kilistra/ Gökyurt’a vardılar. Buradan Likaonya/Karaman’ın Listra/Yollarbaşı ve Derbe (Kerti Höyük-Aşıran (Ekinözü) köyü-Karaman) kentlerine ulaştılar. Vardıkları her yerde mü’minlerin imânını pekiştiriyorlardı. İki Havari Likaonya’dan (Karaman) Kilikya’ya yola çıktılar, Yahudilerden bir grup peşlerinden hiç ayrılmıyor ve “sakın bu delilere inanmayın” diyorlardı. Philadelphia (Karaman/Akçaalan köyü) ve Gavurini/ Tolbunar (Güneyyurt) da bulunan müminlere takviye için günlerce vazettiler. Domitiopolis’e (Yukarıçağlar civarı) geldiklerinde çevrede ki şehirciklerden imânlılar büyük bir kalabalık oluşturdular ve hazırladıkları boğaları v.b. kurban etmek istediler. Barnabas ve Pavlus elbiselerini yırtarak halkın arasına atılıp karşı çıkarak “kurban ancak Allah’a olur” diye mâni oldular. İzor (Bozkır) ile Germanapolis (Ermenek) arasında bulunan 10 kadar şehircikte ki (Kuşakpınar/Alaca in, Gödekurum/inziva yerleri ve benzeri bir çok) şapellerde ve Kaya kiliselerde imân edenlerin itikadını takviye için bulundular. Konya’dan gelen takipçi Yahudilerin baskısıyla buradan da ayrılarak Pisidya (Seydişehir, Göller bölgesi) üzerinden Pamfilya’ya geçtiler. Perga’da sözü söyledikten sonra Antalya’ya indiler. Barnabas buradan Kıbrıs’a, Pavlus ise Antakya’ya açıldı.

Tüm Türkiye’de olduğu gibi Taşeli yöresinde de kayalara oyulan binlerce in ve mezar vardır. Güneyyurt ve Ermenek civarında da her kayada mutlaka görülür bu tür yapılar. Ermenek’ten başlayarak kuzeyi adeta kuşatarak Güneyyurt, Yukarıçağlar, Katranlı, Başyayla, Sarıveliler ve ötesine dolanıp giden kaya silsilelerinde Antik çağın bu el yapımı eserlere rastlamak mümkündür. Bu mağaralar ve kaya mezarları genellikler Hititler ve Asurlar tarafından yapılmakla beraber Hz. İsa’nın (as) doğumundan sonraki dönemlerde bu peygamberin tebligatına imân eden mü’minler tarafından eğitim ve ibâdet hatta barınma için kullanılmışlardır. Güneyyurt’ta örnekleri Gödekorum ve Kuşakpınar’da görülen bu eserler kayalara yaslanmış olmaları bakımından zalimlerden korunmak içinde bir nevi tabiî kale işlevi görmüşlerdir.

Bizans Devrinde Taşeli/Taşlık Kilikya Roma İmparatorluğu M.S. 395 yılında kesin olarak ikiye bölündükten sonra Ermenek Doğu Roma toprakları içinde kalmıştır. Batı Roma İmparatorluğu M.S. 467’de, Doğu Roma İmparatorluğu ise 1453’te İstanbul’un fethiyle yıkılmışlardır. Böylece 395’te kurulan ve 1453’te yıkılan Roma İmparatorluğu’nun ömrü 1.058 yıl sürmüştür. Bizans 395’ten 1071’de Türkler tarafından fetih edilmesine kadar Anadolu’nun hemen tamamına hâkim olmuştur. Bu tarihler arasında Taşeli yaylaları 2. Kilikya adıyla tamamen Bizans’a aittir.

1204 yılında başlayan Haçlı seferleri Bizans’ın yediği en büyük darbe olmuş bunun sarsıntısıyla da yıkılma sathına girmiştir. Bu seferlerden en büyüğüne katılan Alman İmparatoru Babarasso Konya’yı savaşmadan ve zayiatsız aşarak İsauria’ya doğru ilerledi. İsauria ve Germanikopolis arasında bulunan Klikya Hristiyanlarının da desteklerini alarak istikameti Taşlık Klikya’ya çevirdi. Burada ordusuna asker ve kumanya takviyesiyle güçlenen Babarossa Göksu boyundan hareketle Gargara beldesinin altını takip ederek yoluna devam etti.

Kışlacık’a Selçuklular tarafından Maraş Göksun dolaylarında göçebe olarak yaşayan Üçoklar iskân edilmişti. Kışlacık mevkiinde kışlıyor, Anamur ve Garagara’nın yaylalarına çıkıyorlardı.

Babarossa Kışlacık’ı baştan sona yakıp yıkmıştır. Halkın ekseriyeti yaylalarda bulunduğundan fazla can kaybı olmamıştır. Ancak evi yakılan halk daha yukarılara çekilerek Pınargözü, Akpınar, Göldedesi ve Alakilise gibi su başlarına yerleşmeye başladı. Daha sonra Babarasso Göksu’da boğulmuştur. Zaten Emeviler ve Abbasilerce başlayıp Selçuklularla devam ederek 11,5 asır sürecek Müslümanların yeryüzünün en büyük gücü olma durumu Bizans’ı çoktan ikinci lige itmiş bulunuyordu.

Haçlı seferlerinin bitiminden sonra, 463 (1071) Anadolu’nun fethinin akabinde Bizans Güneyyurt ve çevresini boşaltarak gelen göçebe Türklere terk etmeye başlamıştır.

Karye-i Gargara, XVI. asırda Karaman eyâleti, İçel sancağı, Ermenâk kazâsına bağlı idi.

Hububat ürünlerinden buğday ve arpanın çokça üretildiği Gargara Köyü’nde pamuk ve ona bağlı olarak ibrişim üretimi ile dikkate değer miktarda bağ ve bostan ziraatı yapılmakta, ceviz ve nar da üretilmekteydi.

Köy, Halîl Bey (Sipas) Câmiinin gelirleri arasında zikredilmiştir.

Köyde eğitim kurumu olarak Abdüllâtif Halîfe Mektebhânesi bulunuyordu. Abdüllâtif Halîfe tarafından bina edilen mektebhâne için 992 (1584) tarihinde nakit 5.100 akça vâkfedildiği görülür. Bu nakdin muamelesinden hâsıl olan rıbh, muallime tahsis edilmiştir.

Aynı köydeki Halîl Bahadır Zâviyesi’nin vâkfı olan, 2 kıt‘a zemin ve 5 kıt‘a bağ da, muallimin, vâkıf sahibinin ruhu için günde bir vakit Amme sûresi okuması şartıyla aynı mektebhâneye vakfedilmiştir (TK., nr.  576, vr. 13b, 14b).

Kızılca’nın “Kızılca der-an karye-i mezbûre (Gargara)” ibâresinden 924’de (1518) Gargara Köyü’ne tâbi durumda olduğu anlaşılmaktadır.

924 (1518) ve 928’de (1522) 2 hâne ve 2 neferden, 962’te (1555) 2 hâne ve 3 neferden teşekkül etmiştir. Bu tarihli tahrîrde geçen “mezâri-i Bednam, Davdas ve Yukaru İzvid halkı ziraat ider” ibâresinden artık köyün arazilerini Tepebaşı, Üzümlü ve Yukarıçağlar halkının ekip biçtiği anlaşılmaktadır.

10 Cemâziye’l-âhir 980 (18 Ekim 1572) tarihinde Karye-i Gargara’dan Alî veled-i Polad çiftçi öküzleri ve çift aletleriyle diğer karyenin bağlarına zarar ve ziyân eylediğinden; Velî, Nebî ve Mûsâ adındaki mücerred (bekar) oğulları ile birlikte Kıbrıs’a sürgün edilmiştir. Bu ailenin emlâkı 10 bin akça açık artırmayla satılmış, hatta bilirkişilere fazla etmediği konusunda yemin verdirilerek, bu miktar ellerine teslim edilmiştir. Devlet bu ailenin Kıbrıs’a ulaştırılıncaya kadar takip ve kaybolmaları durumunda bulmaları için bu sürgün aileye; aynı karyeden İmâm Muhyiddîn ve Hatîb Abdüllâtif ve Hâcı Mahmûd bin Hızır ve Pîr Mehmed bin Mahmûd ve Alî Bâlî bin Şemseddîn ve Hasan bin Gök Yûsuf kefil ve vekil olmuşlardır (BOA., A.DVN., nr. 793, s. 1-13).

Yine aynı tarihte Karye-i Alakinise’den (şu an Yenimahalle) Hızır Bâlî veled-i Alî Paşa (çiftçi) Yûsuf, Mehmed ve Bekir adındaki mücerred (bekâr) oğulları ile birlikte Kıbrıs’a sürgün edilmiştir. Bu ailenin emlâkı 15 bin akça açık artırmayla satılmış, hatta bilirkişilere fazla etmediği konusunda yemin verdirilerek, bu miktar ellerine teslim edilmiştir. Devlet bu ailelerin Kıbrıs’a ulaştırılıncaya kadar takip ve kaybolmaları durumunda bulmaları için bu sürgün aileye; aynı karyeden Abdülgâni bin Mehmed ve karındaşı İbrâhim ve Hâcı Halîl bin Hâcı Nasûh ve Mahmûd bin Seydîhân ve Ya’kûb bin Şeyh Alî ve Eymir bin Pîr Mehmed kefil ve vekil olmuşlardır (BOA., A.DVN., nr. 793, s. 1-13).

Köyde meskûn kimse kalmadığından 992 (1584) tarihli tahrîrde hâli olarak kaydedilmiştir. Köyde, buğday ve arpa ziraatı yanında çok miktarda pamuk üretildiği görülmektedir.

924 (1518) tarihinde köyün hâsılatı 1.780 akça, 928’de (1522) 1.456 akça, 962’te (1555) ise 1.390 akça tutarında olmuştur (TD., nr. 83, s. 277; TD., nr. 182, s. 11; TD., nr. 387, s. 254; TD., nr. 272, s. 11; TK., nr. 128, s. 23).

Köy, 906’da (1500) 77 hâne ve 16 mücerred ve cabadan müteşekkildi. Köyün vergi hâsılatı 12.555 akça idi (TD., nr. 31, s. 6-7).

Köy, 924 (1518) tarihli İçel Sancağı Mufassal Tahrîr Defteri’nde; 55 hâne, 24 mücerred ve caba, 1 imâm, 1 pîr-i fânî olarak kaydedilmiştir. 2 kişi de muâf tutulmuştur. Ayrıca mütekâid sipâhiler de bulunuyordu. Köy, Bednam (Tepebaşı), Çimene (Ağaççatı), Yukaru İzvid (Yukarıçağlar) ve Lafza (Kirazlıyayla) köyleri ile birlikte bölgede üretilen toplam pamuğun %36,88’ini üretmektedir. Halîl b. Bahadır’ın oğulları olan Ağa, Ürküd, Korkud, Savcı ve Paşa’ya hisseli tımar kaydedilen köyün vergi hâsılatı 13.560 akça idi (TD., nr. 83, s. 276-277).

925’de (1523) Savcı’nın ölümü dolayısıyla köyün geliri diğer 4 kardeş (Ağa, Ürküd, Korkud ve Paşa) arasında paylaştırılmaya devam edilmiştir.

920 (1518) tarihinde Gargara Köyü Kışla Mescidi’nin gelirleri 8 kıt‘a zeminden elde edilen 56 kile buğdaydan toplam 448 akçadır. Bu hâsılatı eskiden beri mescidin imâmı tasarruf ediyordu. Bu tarihte “Bu mecmu‘u mâ tekaddümden imâm olan tasarruf ider. Halîyâ Abdülkerîm imâmdır”.

992 (1584) tarihinde mescid için 8 kıt’a zeminden 500 akça gelir elde edilmiştir (TD., nr 1, s. 3; TK., nr. 576, vr. 14b).

Gargara Köyü Midillü Mescidi Gargara Köyü’nde bulunan ikinci mesciddir. Gelir yönünden Kışla Mescidi’nden daha üstün durumdadır. Birisi bağ olan toplam 6 kıt’a zeminden elde edilen 100 kile ürün karşılığı 800 akça gelire sahiptir. “Bu mecmû’u imâm olanlar tasarruf iderler. Hâliya Osmân Fakih veled-i Muslihiddin imâm olub tasarruf ider” (BOA., TD., nr. 1, s. 4).

Gargara Zâviyesi; Gargara köyünde kurulan 906 (1500) ve 928 (1522) tarihlerinde faal durumda olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu zâviyenin 962 (1555) tarihinde geriye sadece isminin kaldığı anlaşılmaktadır (TK., nr. 565, s. 226a; TD., nr. 387, s. 261).

906 (1500) tarihinde zâviyeye ait gelirler, 2 kıt’a bağ ve 5 kıt’a zeminden elde edilen 2.039 akçadır. Bu meblağ kırlık kesimdeki mevcut zâviyelerin içerisinde en yüksek rakamdır.

928 (1522) tarihinde Gargara Zâviyesi’ne ait gelirlerde artış gözlenmemekte 2 kıt’a bağ ve 5 kıt’a değirmen zemininden 2.039 akça gelir elde edilmiştir (TD., nr. 387, s. 261).

962 (1555) tarihinde zâviye vâkfına ait zeminlerin isimleri kaydedilmiş fakat yeni tahrîr ve kaydından vâkfın sıhhatine malum olunamadığı belirtilmiştir. Bu kaydın altına düşülen başka bir notta ise, zâviye vâkfına ait zeminlerin tahrir emîni tarafından mirlivâya tımar kaydedildiği bildirilmektedir “Tahrir-i cedid ve kaydından sıhhati malum olunmadı. Mevlâna Ebu’l …. Efendi mirlivâya Tımar kayd eylemiş” (TD., nr. 1, s. 48).

Gargara Halîl Bahadır Zâviyesi: Gargara köyünde Halîl Bahadır tarafından inşa edilmiştir. 924 (1518) tarihinde geliri Gargara köyü sınırındaki 6 kıt’a zeminden hâsıl olan 600 akçadır. Bu gelirin 360 akçası zâviye şeyhine, 240 akçası ise “ayende ve revende” gelip geçene sarf olunmaktadır (TD., nr. 1, s. 4).

Bu tarihde, zâviyenin şeyhi elinde berâtı bulunan Mustafâ veled-i Mahmûd’dur (TD., nr. 1, s. 4).

Bu tarihte ise, gelirleri 2 kıt’a bağ ile 5 kıt’a zeminden hâsıl olmakta ve bu gelirler, vâkfın ruhuna günde bir vakit Âmme sûresi okunması şartıyla, Gargara köyündeki Muallimhâneye harcanmaktadır: “el-an karye-i mezbûre içinde vâki’ olan muallimhâneye tasarruf olunur. Muallim sahib-i vâkf ruhu içün günde bir vakit Sûre-i Amme kıraat eyleye” (TK., nr. 576, vr. 13b).

928 (1522) tarihli İçel Sancağı Mufassal Tahrîr Defteri’ne göre; Gargara köyünün 57 hâne ve 23 mücerred ve caba, 1 imâm, 5 sipâhizâde, 1 pîr-i fânî, 1 mütevellî kaydı bulunmaktadır. Ayrıca 3 kişinin vergiden muâf olduğu yazılıdır. Köyün vergi hâsılatı 14.196 akça idi (TD., nr. 182, s. 10-11).

962 (1555) yılında 90 hâne ve 1 imâm kaydı düşülmüştür. 3 nefer Balkasun köyünden 2’şer nefer Alakilise (Yenimahalle) ve Mulumu (Koçaşlı) köylerinden olmak üzere hariçten toplam 7 nefer yerleşmiştir. Bu tarihte Celâl mahallesinde bulunan Hâcı Süleymân Mescidi’nin köydeki 1 kıt’a bağdan yıllık 15 akça geliri var idi. Köyde 1.800 adet koyun bulunuyordu. Köyün vergi hâsılatı 13.986 akça idi (İçel Sancağı Mufassal Tahrîr Defteri (TD., nr. 1, s. 47; TD., nr. 272, s. 10-11).

6 Zilkâde 981 (27 Şubat 1574) tarihli bir Mühimme hükmü “Ermenâk kâdîsı mektup gönderip, İçel züemâsından Şa’bân kazâ-i mezbûrda mutasarrıf olduğu Gargara nâm karyesine mahsulü cema vardıkta Abdüllâtif nâm şerir üzerine müteveccih olup, müşarunileyhi muhkem darp eylemiştir ve ondan gayrı velisi marifeti olmadan bazı kızları nikâh eylediği kâdî arz eylemekle, arz olunduğu alakası kat olunup Kıbrıs’a sürülmek buyruldu. Esâmileri ile kabul ve Kıbrıs’a nakil olunmuştur.” şeklindedir (BOA., MD., 25, s. 71, nr. 767).

992 (1584) tarihli İçel Sancağı Mufassal Tahrîr Defteri’ne göre köy; 256 hâne, 4 imâm, 1 meczup, 2 muhassıl ve 1 mâ’lûl nüfustan ibâretti. Vergiden muâf tutulan kişi sayısı 8’dir. Bu tarihdeki tahrirde Mahmûd Beğ (Ulu) Câmiinin vâkıf nâzırı Abdüllâtif v. Hamî isimli şahıs olup, Gargara köyünde yazılmıştır. Köyün vergi hâsılatı 15.500 akça idi. Köyde bulunan Midilli Mahallesi Mescidi’nin imâmı olarak Muslihiddin-oğlu Osmân Fakih’in adı geçmektedir (TK., nr. 128, s. 83-87).

1082 (1671) yılında Gargara köyünü ziyâret etmiş olan Evliya Çelebî; “Bir bayır üzre bir kal’a misâl cümlenin evleri beyaz incûmisâl evli mamur kariyedir. Bir câmii ve bir hanı var. Ve bağ ve bahçası bişumârdır ve aşağıderesi kâmil bir saat olvası, uz içi bağlardır. Anı idüb kıbleye başaşağı dört saat.” demektedir.

Şa’bân 1104 (Nisan 1693) tarihinde köyde bulunan Karamanoğlu Halîl Beğ Türbesi’nin türbedârlığı İvâz-oğlu Mustafâ üzerindeyken hariçden Alî’ye verilmiştir (VAD., nr. 1141, vr. 15g).

Şevvâl 1104 (Haziran 1693) tarihinde Abdüllâtif Câmii hatîbi Alî’nin vazifesi 1 akça ücret ve Sultan II. Ahmed Han’ın cülûsu ile yenilenmiştir (VAD., nr. 1141, vr. 15b).

Receb 1112 (Aralık 1700) tarihinde Midilli Mahallesi Mescidi imâmetini ortaklaşa kullanan Abdurrahmân ve Mustafâ’nın vazifeleri Sultan III. Ahmed Han’ın cülûsu ile yenilenmiştir (VAD., nr. 1141, vr. 15b).

Şevvâl 1113 (Mart 1702) tarihinde Abdüllâtif Câmii Hâcı Hüseyin’in vefât etmesi nedeni ile başka bir Hüseyin 1 akça ücret ile atanmıştır (VAD., nr. 1141, vr. 15c).

Zilkâde 1114 (Mart 1703) tarihinde Abdüllâtif Câmii hatîbliği İbrâhim’e (yarım hisse) verilmiştir (VAD., nr. 1141, vr. 15d).

Muharrem 1115 (Mayıs 1703) tarihinde Midilli Mahallesi Mescidi imâmeti Ahmed ve Mahmûd ortaklaşa yürütürlerken, Mahmûd’un vefatıyla hissesi Mustafâ’ya verilmiştir. Mescidin imâmetinde Ahmed yarım hissesini kendi rızasıyla Mustafâ’ya bırakmıştır. Mescid imâmı Mustafâ’nın da vefât etmesi nedeni ile bu vazifeye Abdurrahmân ve Ahmed getirilmiştir. Ayrıca, Gargara Köyü Mektebi muallimi Ahmed, vazifesini bir miktar mezraa ile birlikte oğlu İsmâ’îl’e bırakmıştır (VAD., nr. 1141, vr. 15d).

Muharrem 1116 (Mayıs 1704) tarihinde Midilli Mahallesi Mescidi imâmı Mehmed vazifesi Sultan III. Ahmed Han’ın cülûsu ile yenilenmiştir (VAD., nr. 1141, vr. 15d).

Rebî‛ü’l-evvel 1117 (Haziran 1705) tarihinde Midilli Mahallesi Mescidi imâmı Mustafâ’nın vefât etmesiyle görev Abdurrahmân’a geçmiş, o da bu vazifeyi oğlu Mehmed’e bırakmıştır (VAD., nr. 1141, vr. 15d).

Ramazân 1117 (Aralık 1705) tarihinde Muslı Çelebî Mescidi imâmı olan Seyyid Hâcı Mustafâ görevden alınarak, bu vazife Hâcı Alî’ye verilmiştir. Bu tarihte Gargara Köyü Mektebi muallimi Mustafâ’nın vazifeden azledilmesi ile bu vazife İbrâhim’e geçmiştir (VAD., nr. 1141, vr. 15e).

Rebî’ü’l-âhir 1118 (Temmuz 1706) tarihinde Muslı Çelebî Mescidi’nin imâmı olmaması nedeniyle bu vazifeye yarım akçayle Mustafâ atanmıştır. Aynı tarihte yarım akçayla imâm olan Hâcı Alî, bu vazifeyi Hâcı Mustafâ’ya bırakmıştır (VAD., nr. 1141, vr. 15e).

Cemâzeyil-evvel 1118 (Ağustos 1706) tarihinde Gargara Köyü Mektebi muallimi İbrâhim vazifesini, günde 1 akça ücretle Abdüllâtif’e Halîl Bahadır Zâviyesi’nde günde bir Amme sûresinin okunması şartı ile bırakmıştır (VAD., nr. 1141, vr. 15f).

Şa’bân 1118 (Kasım 1706) tarihinde Gargara Köyü Mektebi muallimi ve mütevellîsi Mehmed ve İsmâ’îl üzerinden İbrâhim (yarım hisse) almıştır (VAD., nr. 1141, vr. 15f).

1 Zilhicce 1136 (21 Ağustos 1724) tarihinde köy halkının, Abdüllâtif Câmii görevlileri İbrâhim ve Ahmed’in cahil ve kötü birisi olmaları nedeniyle tiksindiklerini Ermenek kâdîsı Ahmed aracılığıyla bildirmesiyle bu şahıslar görevden alınmıştır. Câmiin hatîbliği vazifesi yarım akça ücret ile Âlim Mehmed’e verilmiştir (VAD., nr. 1137, vr. 44a).

Cemâzeyil-âhir 1169 (Mart 1756) tarihinde Gargara Köyü Mektebi muallimi Abdullâh’ın görevine rağbet etmeyip, görevini terk etmesi ve halkın da bunu haber vermesiyle görevden alınıp, bu vazife Muhtar es-Seyyid Ahmed Halîfe’ye verilmiştir (VAD., nr. 1062, vr. 69b).

1207 (1792) tarihli padişaha sunulan arzuhâlde; Hâfız Abdullâh, Enderûn gediklileriden es-Seyyid İbrâhim Edhem’in vefat etmesi sebebiyle Gargara karyesi ve gayride boşta kalan 56.631 akça zeametin kendisine in’am ve ihsan edilmesini talep etmiştir.

Önceki zeamet sahibinden “Benam-ı es-Seyyid İbrâhim Edhem gediklü-i Enderûn-i hümayun” ve arzûhal sahibinden “Bende Hâfız Abdullâh kulları Çukadar-i Şehriyari Molla Hadim” olarak bahsedilmiştir.

1244 (1828) tarihli padişaha sunulan arzuhâlde; Mehmed Sâlih, Enderûn gediklileriden Abdullâh’ın vefat etmesi sebebiyle Gargara karyesi ve gayride 56.631 akça zeametin kendisine in’am ve ihsan edilmesini talep etmiştir.

Önceki zeamet sahibinden “Benam-ı Hâfız Abdullah hane-i kilar-ı hassa çukadar-i şehriyari gediklü-i hümayun” ve arzûhal sahibinden “Bende Mehmed Sâlih an Hazret-i şehriyari” olarak bahsedilmiştir (BOA., Bab-ı Asafî Hümayun Beylikçi Kalemi, 1587-24-1-2).

9 Muharrem 1253 (15 Nisan 1837) tarihinde Abdüllâtif Câmii hatîbliğine 1 akça ücretle Hâcı Osmân getirilmiştir (VAD., nr. 170/ 112).

1260-1261 (1844-1845) yıllarında Gargara (Güneyyurt) karyesi, 135 hâne olup, tahmini nüfusu 675 kişidir.

Köyün bu tarihte; 98,5 dönüm bağ-bahçe, 128 dönüm pamuk ve 480,5 dönüm ekilebilir arazisi olmak üzere toplam 707 dönüm arazisi bulunuyordu. Toplam 160.672 kûruş arazi geliri elde ediliyordu.

Ayrıca, 250 adet büyükbaş, 148 adet binek ve yük hayvanı, 878 adet küçükbaş ve 146 adet kovan varlığı bulunuyordu. Toplam 11.032 kûruş hayvan geliri elde ediliyordu.

Söz konusu temettü’ât defterlerinde Gargara karyesinde 135 hâne kayıtlıdır.

Bu hâne reislerinin adları ve meslekleri; İbrâhim-oğlu Süleymân (İmâm), Hâcı Abdullâh-oğlu Hasan (muhtar, çiftçi), Abdülkerîm Efendi-oğlu Mehmed Efendi (Camii Şerif Vâkfı mütevellisi, imâm, çiftçi), Hâcı Vahâb-oğlu Mustafâ (çiftçi), Hâcı Celîl-oğlu Hâcı Hüseyin (çiftçi), Hâcı Süleymân-oğlu Mehmed (çiftçi), …Alî (çiftçi), Halîm Ağa-oğlu Mehmed (çiftçi), Tüfekçi-oğlu Mahmûd (çiftçi), Hâcı-oğlu Mustafâ (çiftçi), Mesdul?-oğlu İsmâ’îl (çiftçi), Habib-oğlu Hasan (çiftçi), Deli Bulak Ahmed-oğlu (çiftçi), Hâcı Abdî-oğlu Mehmed (çiftçi), Dezgel-oğlu İbrâhim (çiftçi), Hâcı Abdî-oğlu Dede (çiftçi), Habib-oğlu İsmâ’îl (çiftçi), Hâcı İbrâhim Bekdaş (çiftçi), Kaygısız Durmuş (çiftçi), Hâcı Süleymân-oğlu Ahmed (çiftçi), Kadı İbrâhim-oğlu Ahmed (çiftçi), Mustafâ-oğlu Kara Hasan (çiftçi), Halîl-oğlu Mehmed’in Hasan (çiftçi), İlyâs-oğlu Osmân (çiftçi), Hâcı İlyâs-oğlu Mehmed (çiftçi), Yahyâ Efendi-oğlu Yahyâ’nın Hasan (çiftçi), Hâcı Süleymân-oğlu Vahâb (çiftçi), Alî Bayrakdâr-oğlu Hüseyin (çiftçi), Ömer-oğlu Sabî Durmuş Alî (çiftçi), Kıpık Molla-oğlu Ahmed (çiftçi), Çoban Karaoğlan-oğlu (çiftçi), Sarı Mehmed-oğlu Mustafâ (çiftçi), Kalyoncu Mustafâ (çiftçi), Kalyoncu Mustafâ-oğlu Mustafâ (çiftçi), Molla Ahmed-oğlu Mehmed (çiftçi), Hâcı İbrâhim-oğlu Mehmed (çiftçi), İsmâ’îl-oğlu Mehmed (çiftçi), Mehmed-oğlu Osmân (çiftçi), Hırsız İsmâ’îl-oğlu Alî (çiftçi), İbrâhim-oğlu Hüseyin (çiftçi), Kâsım Mustafâ-oğlu Alî (çiftçi), Kâsım Ahmed-oğlu Hüseyin (çiftçi), İbrâhim-oğlu Hüseyin (çiftçi), Akça Ahmed-oğlu (çiftçi), Molla Ahmed-oğlu Hasan (çiftçi), Keyfez?-oğlu Yusuf (çiftçi), Alî-oğlu Yahyâ (çiftçi), Bozoğlan-oğlu Davûd (çiftçi), Dizgel-oğlu Ahmed (çiftçi), Dizgel-oğlu Mehmed (çiftçi, askeriyeden çıkarıldı), Mezîd Hasan-oğlu Mustafâ (çiftçi), Mezîd-oğlu Mustafâ (çiftçi), İhtiyâr Hüseyin-oğlu Ahmed (çiftçi), Molla Ahmed-oğlu İbrâhim (çiftçi), Hâcı İlyâs-oğlu Ahmed (çiftçi), Habib-oğlu Mehmed (çiftçi), Kör Ganî-oğlu Süleymân (çiftçi), Gümüş Mustafâ-oğlu İbrâhim (çiftçi), Kadı-oğlu Osmân (çiftçi), Mustafâ-oğlu Peder Alî (çiftçi), Tanacı-oğlu Alî (çiftçi), Dikici Osmân-oğlu Alî (çiftçi), Daldaban Ahmed-oğlu Mehmed (çiftçi), Tanacı-oğlu İbrâhim (çiftçi), Hâcı Süleymân-oğlu Mehmed (çiftçi), Kara Hasan-oğlu Ahmed (çiftçi), Akça-oğlu Alî (çiftçi), Mezîd Mehmed-oğlu Mustafâ (çiftçi), Gök Ahmed-oğlu Mehmed (çiftçi), Mahiş?-oğlu Alî (çiftçi), Mezîd-oğlu Hüseyin (çiftçi), Köşker-oğlu Alî (çiftçi), Köşker-oğlu Celîl (çiftçi), Dünyabilmez-oğlu Mustafâ (çiftçi), Zergel-oğlu Îsâ (çiftçi), Dezgel? Îsâ-oğlu Hüseyin (çiftçi), Hâcı Mehmed-oğlu Yusuf (çiftçi), Peder-oğlu Hüseyin (çiftçi), Gaffâr-oğlu Mustafâ (çiftçi), Gaffâr-oğlu Mehmed (çiftçi), Mustafâ-oğlu Hâcı Mehmed (çiftçi), Gümüş İsmâ’îl-oğlu Mehmed (çiftçi) Kayfez?-oğlu Mehmed (çiftçi), Kızılcalı Mehmed-oğlu Abdurahmân (çiftçi), Alî Koca?-oğlu Mehmed (çiftçi), Yeker?-oğlu Hüseyin (çiftçi), İhtiyâr Hasan-oğlu İbrâhim (çiftçi), İhtiyâr Hasan-oğlu Abdurahmân (çiftçi), Çoban Halîm-oğlu Alî (çiftçi), Kara Dede (çiftçi), Çolak Alî-oğlu Mustafâ (çiftçi), Gedik Alî-oğlu Hasan (çiftçi), Kerîm-oğlu Durmuş (çiftçi), Civil Mustafâ-oğlu Mehmed (çiftçi), Abdurrahmân-oğlu Aydınlı Mehmed (çiftçi), Kavlak-oğlu Hüseyin (çiftçi), Köse Osmân-oğlu Hasan (çiftçi), Köse Osmân-oğlu Ömer (çiftçi), Takadık İbrâhim-oğlu Abdurahmân (çiftçi), Hâcı Hasan-oğlu Mehmed (çiftçi), Hasan Efendi (çiftçi), Gizir Mûsâ-oğlu Mehmed (çiftçi), Molla Ahmed-oğlu Osmân (çiftçi ve sıbyan muallimi), Molla Ahmed-oğlu Mehmed (çiftçi), Koraş Mustafâ-oğlu … (çiftçi), Koraş Molla Ahmed (çiftçi ve sıbyân muallimi), Şallı Ahmed-oğlu Hüseyin (çiftçi), Çil Mehmed-oğlu Hüseyin (çiftçi), Hâcı Celîl-oğlu Hasan (çiftçi), Osmân-oğlu Mehmed (çiftçi), Abdullâh (çiftçi), Abdülganî-oğlu Mehmed (çiftçi), Bekir-oğlu Mehmed (çiftçi), Gedik Ahmed-oğlu Mustafâ (çiftçi), Hâcı Süleymân-oğlu Mehmed (çiftçi), Habib-oğlu İbrâhim (çiftçi), Sarı Ahmed-oğlu Hüseyin (çiftçi), Çoban-oğlu Yûsuf (çiftçi), Hâcı Mehmed-oğlu Ali (çiftçi), Çoban İsmâ’îl-oğlu Mehmed (çiftçi), Çoban İsmâ’îl Abdülvahâb (çiftçi), Çoban İsmâ’îl-oğlu İbrâhim (çiftçi), Habib oğlu Hasan (çiftçi), Hâcı Abdullâh-oğlu Bekîr (çiftçi), Çil Mustafâ-oğlu Hasan (çiftçi), Hâcı Süleymân-oğlu Süleymân (çiftçi), Kara Ahmed-oğlu Ahmed (çiftçi), Tat-oğlu Mûsâ (çiftçi), Osmân-oğlu İbrâhim (çiftçi), Sarı Mehmed-oğlu Mehmed (çiftçi), Ahmed-oğlu Ömer (çiftçi), Nebî-oğlu Bekîr (çiftçi), Bacaksız-oğlu Ahmed (çiftçi), Habib-oğlu Mustafâ (çiftçi) ve Geriz Hâcı-oğlu Alî’dir (çiftçi).

Söz konusu temettü’ât defterlerinde Alakenise karyesinde 135 hâne kayıtlıdır.

Bu hâne reislerinin adları ve meslekleri; Kadîr-oğlu Abdülkâdir (imâm, muhtar), Kadîr-oğlu Abdülkâdir biraderi Mustafâ (çiftçi), Damcı Hasan-oğlu Hüseyin (çiftçi), Kadı-oğlu Abdürrahîm (çiftçi), Abdülfettâh-oğlu Vahâb (çiftçi), Mehmed-oğlu Durmuş (çiftçi), Tat Süleymân-oğlu Mustafâ (çiftçi), İsmâ’îl Abdülfettâh (çiftçi), Çelik Abdullâh-oğlu İbrâhim (çiftçi), Alî-oğlu Hasan (çiftçi), Abdullâh-oğlu Mustafâ (çiftçi), Abdülkadir-oğlu Eyyûb (çiftçi), Hafız Efendi-oğlu Velî (çiftçi), Alî-oğlu Osmân (çiftçi), Abdullâh-oğlu Süleymân (çiftçi), Kadîr-oğlu Abdülkâdir (çiftçi), Mustafâ-oğlu Yahyâ (çiftçi), Kerîm-oğlu Molla Kadîr (çiftçi), Abdülkâdir-oğlu Yahyâ (çiftçi), İlyâs-oğlu Mehmed (çiftçi), Ömer-oğlu Abdülvehhâb (çiftçi), Karaltı-oğlu Alî (çiftçi), Rasül-oğlu Mehmed (çiftçi) ve Fâtı Hasan-oğlu Hasan’dır (çiftçi).

Gargara Karyesi; 78. hânede ikâmet eden … oğlu Hüseyin’in değirmen hissesinden 1260 (1844) yılında 40 kûruş ve 1261 (1845) yılında 20 kûruş olmak üzere yekûn 60 kûruş geliri bulunuyordu. 100. hânede ikâmet eden Hâcı Hasan-oğlu Mehmed’in değirmen hissesinden 1260 (1844) yılında 50 kûruş ve 1261 (1845) yılında 50 kûruş olmak üzere yekûn 100 kûruş geliri bulunuyordu. 118. hânede ikâmet eden Çoban-oğlu Yûsuf’un değirmen hissesinden 1260 (1844) yılında 25 kûruş ve 1261 (1845) yılında 25 kûruş olmak üzere yekûn 50 kûruş geliri bulunuyordu.

1. hânede ikâmet eden İbrâhim-oğlu Süleymân’ın (imâm) Vâkf-ı Muallim-i Sıbyan hissesinden 1260 (1844) yılında 16 kûruş ve 1261 (1845) yılında 10 kûruş olmak üzere yekûn 26 kûruş geliri bulunuyordu. 3. hânede ikâmet eden Abdülkerîm Efendi-oğlu Mehmed Efendi’nin (imâm) Vâkf-ı Câmi-i Şerif hissesinden 1260 (1844) yılında 58 kûruş ve 1261 (1845) yılında 58 kûruş olmak üzere yekûn 116 kûruş geliri bulunuyordu.

Köyün vergi-i mahsusa, ağnam ve öşür vergisi yekûnu 102.962,5 kûruş idi.

27 Şa’bân 1315 (21 Ocak 1898) tarihinde Abdüllâtif Câmii hatîbi Hâcı Osmân, bu vazifesini Mehmed Alî’ye bırakmıştır (VAD., nr. 170/ 112).

Toprak damla örtülü basit bir yapı olan Abdüllâtif Câmii, XX. asrın başında doğuya doğru dört metre genişletilmiştir (Diez vd., 1950: 14).

27 Şa’bân 1331 (1 Ağustos 1913) tarihinde Abdüllâtif Câmii hatîbliğine Yûsuf-oğlu Mehmed Alî getirilmiştir (VAD., nr. 153/ 168).

18 Şubat 1926 tarihinde Abdüllâtif Câmii imâmetine müşâvere heyetinin kararı ile Mehmed Alî getirilmiştir (VAD., nr. 153/ 168).

9 Mart 1927 tarihinde Kirazoğlu Mescidi imâmeti, müşâvere heyetinin kararıyla Alî Efendi’ye verilmiştir (VAD., nr. 153/166).

22 Ağustos 1927 tarihinde Abdüllâtif Câmii imâm-hatîbi Mehmed Alî’nin vefât etmesiyle bu vazifeye müşâvere heyetinin kararıyla Hâfız Alî getirilmiştir (VAD., nr. 153/168).

1928 yılında eski Türkçe alfabe ile yayınlanan “Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları” isimli kitapta Gargara Karyesi; Konya vilâyeti, Ermenâk kazâsı, Halimiye nâhiyesi köyleri arasında zikredilmiş ve eski Türkçe harfler ile “غرغره”, Lâtin harfleriyle “Gargara” şeklinde ifade edilmiştir.

“Gargara” adının manası ve kaynağı hakkında değişik rivâyetler bulunmaktadır.

Gargara ismi bu devirlerde yaşayan Gargarlar’dan kalmadır. Bazı tarihçilere göre Gargarlar tarafından kurulmuş ve “Gargara” ismini almıştır. Köyün ilk kuruluş yerinin İkiz in civârı, özellikle kabartmanın güneyindeki etekler olması gerekir. Hâlen bağ ve bahçe olarak değerlendirilmiş olan kabartma çevresindeki lâhitler ve şırahâneler buna işaret etmektedir.

Antik adı Garagaron olan Küçükkuyu’nun (Ayvacık, Çanakkale) tarihi M.Ö. IX. asra kadar gitmektedir. Bu şehirde adını İda dağının Gargara tepesinden almıştır. Gargara tepesi şimdi ki Arıklı köyünün doğusunda bulunan Zindan Tepe’nin eski adıdır ve aynı zamanda Helen dilinde “kaynaşan kalabalık” anlamına da gelir.

HOMEROS İlyası’nda Assos’tan şarka doğru gidildiğinde Adramyttenos (Edremit) körfezini teşkil eden bir burunun adının “Gargara” olduğunu kaydetmektedir.

Antik yazarlardan biri olan STRABON, “Geographika” adlı kitabında; Lekton’dan Kanaia’ya kadar olan kıyıya Adramytteion (Edremit) körfezi dendiğini ve bu körfezin başlangıç noktasını oluşturan burun üzerinde Gargara’nın yer aldığını ifade etmektedir (STRABON, 13.1.51).

Manas destanının 220. mısrasında Gargara adı geçmektedir: “Irgaytımı aşamın (Irgaytı’yı aşayım)/ Kopunu tuura basamın (Doğru kapıya varayım)/ Men o cerden köçömön (Ben o yerden de göçeyim)/ Gargara boyloy komomun (Gargara’ya konayım.)”

Ayrıca Azerbaycan’da Gerger/ Gərgər/ Kərkər/ ve İran’da Garagari-ye sofla/ Gorgori-ye sofla ve Gargar/ Karkar/ Korkor isimli köylere rastlanmaktadır.

Adıyaman ilinin Gerger adında bir ilçesi bulunaktadır. Bu isim büyük ihtimalle Ermenice “büyük taş yapı veya heykel” anlamına gelen “Gargar” kelimesinin tahrif edilmiş bir şekli olabilir. Bir başka rivayete göre Gerger adının kaynağı Kerkük’den Adıyaman’a iskân edilmiş bir Karakeçili Türkmen aşiretidir.

Rus KRUPNOV, Çeçenlerin Nakh boyunun geçmişinin Gargarlara dayandığını belirtirken, Berkok-Sarmatlardan geldiğini öne sürmüştür.

Doğu Türkçesi’nin XV. asırda oluşan yazı dili olan Çağatayca’da “Gargara; bir nevi büyük tüğlü ve sorguçlu turna, suna” olarak geçmektedir.

Köyün adının Türkçe olduğu ile ilgili iddia; karşı köylerin ufukların altında bulunan kasabanın üzerindeki karların eridiğini ilk kez gördüklerinde “kar karardı” dediklerini, bunun zamanla “kar kara” şekline dönüştüğü şeklindedir (Şükrü GÜNEY, Belediye Başkanı).

Selânik muhâcirlerinden olup, Antalya merkeze yerleşen Emin Necdet BAĞRIYANIK, dedelerinin 622 (1225) yıllarında Horasan’dan gelerek Gargara köyüne yerleştiklerini, 880 (1475) yıllarında ise buradan alınarak Balkanlara iskân edildiklerini kaydetmektedir. BAĞRIYANIK, dedelerinin iskâna tabi tutuldukları Selânik’e 60 km mesafedeki bu köye, geldikleri yerin adını verdiklerini ifade etmektedir. 3 Mart 1924 tarihinde yapılan mübadele gereği Gargara köyü sâkinleri Antalya merkeze yerleştirilmişlerdir. Onların yerine ise Nevşehir’in Semendere köyünde ikâmet eden Rumlar iskân edilmişlerdir. Bu Rumlarda “Gargara” olan köyün adını “Smandıra” olarak değiştirmişlerdir.

3 Kasım 1952 tarihinde Konya’nın Ermenek ilçesi Halimiye bucağının Gargara köyünde belediye kurulması İçişleri Bakanlığı tarafından arz edilmiş, 24 Kasım 1952 tarihinde Cumhurbaşkanı Celâl BAYAR tarafından uygun görülmüştür.

3 Mayıs 1954 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından Konya’nın Ermenek ilçesi Halimiye bucağının Ala kilise köyünün Gargara belediyesinin sınırları içerisine alınması arz edilmiştir. Bu teklif 19 Haziran 1954 tarihinde Cumhurbaşkanı Celâl BAYAR tarafından uygun görülmüştür.

Belde, 8 mahalleden (Aralık, Cami, Habip, Kışlacık, Orta, Oda, Pınargözü ve Yeni mahalle) müteşekkil idi.

Beldenin “Gargara” olan adı, 12 Eylül 1962 tarihinde “Güneyyurt” olarak değiştirilmiştir: “Konya ilinin Ermenek ilçesine bağlı Gargara belediyesinin adının Güneyyurt belediyesi olarak değiştirilmesi Danıştay’ın uygun mütalaasına dayanan İçişleri Bakanlığının 17-8-1962 tarihli ve 621-309-41/16125 sayılı yazısı üzerine 1580 sayılı yasanın 9. maddesine göre bakanlar kurulunca 12-9-1962 tarihinde kararlaştırılmıştır. İmza-Cumhurbaşkanı (T.C. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Tetkik Dairesi 6/ 933)”

1960 askeri darbe döneminde atamayla 2 yıl belediye başkanlığı yapan Şükrü GÜNEY, kasabanın isim değişikliği ile ilgili ise “Biz başkan olmadan çok önce köy adları komisyonca değiştirilirken Gargara’nın adı ‘Güneyköy’ olarak rapor edilmişti. 1950’lerde yabancı kelime olan köy adları değişince 1960’da ben başkan iken “köy” kelimesini ‘yurt’ yaparak ‘Güneyyurt’ adını verdik. Bu konuda bizim soyadımızla alakalı söylenenler asılsızdır” demektedir.

1960’lı yıllarda beldenin hayvan varlığı; 2.985 adet sığır, 83 adet at, 550 adet merkep, 1.570 adet koyun 6.490 adet keçi ve 2.550adet tavuktan oluşmaktaydı. Ortalama hayvan fiyatları; öküz 600 TL, inek 450 TL, at 950 TL, merkep 300 TL, koyun 150 TL, keçi 80 ve tavuk 5 TL idi (M. Yaşar YALÇIN).

Burma; çalıların arasında yetişen küçük yapraklı, mor çiçekli bir sarmaşık formunda bitkinin adıdır. Mayıs ayı başlarında çiçek açar ve en uzun hâlini alırdı.

Çasır ise yukarı kayalık alanlarda yetişen iğne yapraklı, yeşil iken insan elini şişirebilen bir bitkidir.

Burma ve çasır kurutularak samanın yanında kışın hayvanlara yediriliyordu. Hıdırellezden sonra burmalar tohumlarını dökünce o bölge serbest bırakılarak çasır ile birlikte yolumu aynı gün yapılırdı. Bu hasat, belediyece başlatılır ve sonlandırılırdı. Bu durum 1970’li yıllara kadar devam etmiştir. Güzün yaylalardan sökülen geven önce ütülür sonra dalları köküne kadar ayrılarak küçültülerek hayvanlara verilirdi.

1963 yılında okul binası 6 derslikli olarak devletçe yapılmıştır.

1967 yılında Güneyyurt’ta bekçi teşkilâtında; 1 bekçi bulunuyordu.

Ermenek elektrik santralinden faydalanan ve elektriğe kavuşan ilk köy ve kasabadır. Ekim 1970 yılında verilen elektrikten bütün mahalleler faydalanmaktadır.

Toroslar’ın ormanlık kesiminde yani Göksu’nun kıble tarafında Yerbağlar olarak bilinen üzüm bağları belde için artı bir katma değer oluşturmaktadır. Daha yüksek rakımda olması bakımından bitki örtüsü zayıf olan ve ancak ardıç ve andız pürleriyle zengin bir otlakiye alanı olan sağ taraftaki Kuşak dağları ve kuzeyleri ise bozkırlardan oluşan zincirleme yaylaları görülmeğe değerdir. Bu alanda yaylalar Ermenek’in kuzeyinde bulunan Teke çatından sonra bent başında başlayıp Altıntaş’ta sona ermektedir.

Belde, Aşağıçağlar ve Yukarıçağlar yaylaları şunlardır: Altıntaş, Ayı Beleni, Balkusan, Dedeli, Hâcı Hasan (Hacasan) Kırı, Kabalak, Kayabunar, Saparca, Sorgun, Tekeçatı, Tolbunar, Üssüz, Yarıkbunar ve Yörük Bükü’dür.

Toros dağlarının kuzeyindeki çıplak Kuşak dağlarıyla güneyindeki ormanlık bölümleri arasında uzanan Göksu vadisinin Ermenek’ten girince sağ yamaçlarda kurulan ve arada Balkusan yaylasına kadar başka yerleşimin bulunmadığı Güneyyurt dokuz mahallesiyle ve komşu aşağı ve yukarı çağlar köyleriyle Başyayla’nın üzerine kadar Göksu’nun sağ tarafını kaplamaktadır. Aşağı çağlar ile Katranlı arasında ki Gapız bölgesinden kayaları yararak çıkan Göksu sağ yamaçtaki bu köylerimiz ve beldemizin arazilerini sulayarak verimi kat kat artırmaktadır.

1990’lı yıllarda faaliyete geçen Göksu Sulama Projesiyle (GSP) belde, Aşağıçağlar ve Yukarıçağlar köylerinin arazileri sulu ziraata açılmıştır.

Beldenin şebeke suyu 1970 yılından itibaren Söğütlü pınarından sağlanmaktadır. Bu pınar Pınargözü mahallesinin Hâcıvahaplar sokağı sonundaki Şevşeli kayasının ardından kaynaklanmaktadır. Suyun bir kısmıyla halk merav (mir-âb=su-başı) idaresinde bahçelere verilmektedir. Ancak sebze ziraatına kifâyet etmemektedir.

Akpınar; Aladınnarın öbür ucundan kaynaklanmakta olup, Aralık mahallesinin topraklarını sulamaktadır. Son yıllarda bir kısmı şebeke suyuna aktarılmıştır, halkın ihtiyacına cevap verememektedir.

Karapınar; Gömmeci’nin yaklaşık 2 km kuzybatısından çıkmakta Aladınnar’a kadar Göndübire arazisini sulamaktadır.

Pınargözü; Suyu en bol pınar olup, aynı adlı mahallenin tam ortasında yer almaktadır. Kanala kadar birçok bahçeyi sulamaktadır. Meravı tarafından saat saat halka düzenli su sağlanmaktadır.

Handıpınarı; suyu az olmasına rağmen Karapınar ve Söğütlü arasını sulamaktadır.

Dabbağı; Yeni mahallenin altında bulunmakta kanala kadar olan tüm arazilerin sulama işine rahatlıkla yetmektedir.

Gömmeci; suyunu nefaseti ve mesire alanı ile meşhurdur. Kanal ile arasında kalan yerleri rahatlıkla sulamaktadır.

Hâcıpınarı; eskiden Hâcıların karşılandığı yerde iken beldenin tam ortasında kalmıştır. Güneyindeki bahçelere su vermektedir.

Dolpınar (Tolbunar); tarih boyunca beldenin bir parçası olmuştur. Gürül gürül akmakta meravını da belediye atamaktadır. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğünün Karaman Valiliğine hitaben yazdığı 01.11.2010 tarihli yazıda; “Karaman İli, Ermenek İlçesi, merkez bucağı, Güneyyurt belediyesi sınırları içinde kendiliğinden teşekkül etmiş ve yeri ekli krokide gösterilen “Dolpınar” adındaki meskûn alan anılan belediye bağlısı olarak kayıtlarımıza geçmiştir.” denilmiştir.

Güneyyurt halkı çalışmayı, didinmeyi ve toprakla uğraşmayı seven bir yapıdadır. Tüm hane halkı sabahleyin evden çıkar ve akşama kadar toprağıyla savaşır. Tarlasının ve bahçesinin başına mesken kurar, yanında getirdiği keçisini, ineğini çocuğundan ayırt etmez ve son derece insani davranır. Cevizin, kirazın, bademin, şeftalinin v.b. tüm meyve ve sebzelerin en iyisini yetiştirmek için mücadele eder.

Kasaba halkı, arazilerini avar salısı, ekin salısı, aşağı salı, yukarı salı gibi bölerek en iyi verimi elde etmeyi bilmektedir.

Beldenin 500 m rakımlı arazilerinde Akdeniz sahili bitkileri, 750 m rakımlı Güneyyurt sulama projesi suyunun uğradığı yerlerde zeytin çeşitleri, 1.000 m rakımlı Çarşı yukarısında ise nar, zeytin, incir dâhil pek kıymetli mahsuller elde edilmektedir. Son yıllarda zeytin, kiraz ve ceviz üzerine yoğunlaşma görülmektedir. Elma ise yıllık üretim bakımından yine ilk sıralarda yer almaktadır. 1.500 m’den yüksek yaylalarda ise ülkemizin en kaliteli kiraz ve eriklerinin yanında cevizler de yetişmektedir. Yaylalarda mısır ve sebzeler yetişmektedir.

1960’lı yıllarda beldede meşhur bir söz vardı: “Bizler gaz ve tuzdan başka her şeyi üretir ve imâl ederiz.

Beldenin belediye başkanı Ahmet ARI’dır [irtibat numarası: 0 (532) 204 45 01].

Beldenin eski belediye başkanları; Celil YAĞIZ (2009-2019), Saffet UYAR (1994-2009), Adil ÖZKAN (1984-1994), Turgut GÜNEY (1980- Askeri darbe dönemi atamayla 3 yıl), Hurşit AKPINAR (1977-1980), Şükrü ARI (1968-1977), Şükrü GÜNEY (1960- Askerî darbe dönemi atamayla 2 yıl) ve Ali AKPINAR’dır (1953-1968).

Gargara köyü muhtarları; Abdullah ÖZKAN (1950-1953), Cabir GÜNEY (1948-1950), Mustafa GÜNEY (Sofu, 1945-1948), Ahmet AKPINAR (1941-1945), Mustafa GÜNEY (Sofu, 1921-1940), Rıza GÜNEY (Irza Efendi, 1905-1920), Çoban-oğlu Hâcı Abdullâh-oğlu Hasan (1840-?) ve Çoban-oğlu Hâcı Abdullâh-oğlu Hüseyin’dir (1831-1840).

Aralık Mahallesi; adını ana köye mesafeli (aralı) olasından almıştır. Burada yeni büyük bir camii ile mescid bulunmaktadır. Mahallede bulunan ilköğretim okulu şu anda kullanılmamaktadır. Mahallede daha önce Cingiller mahallesi son yıllarda öbür mahallelere taşınmalarla kaybolmuş ve meskûn ev kalmamıştır. Ancak mezarlığı yerinde durmaktadır. Cingillerden her cum’a namazı için kırk atlının Kışlacık’a gittiği rivâyet edilmektedir (Habip ÇALIŞKAN).

Aralık mahallesinin arazisi kanal yukarısında Akpınar’la sulanmaktadır.

Aralık Mahallesi Muhtarı; Hasan YİRİK’dir [irtibat numarası: 0 (545) 844 59 06].

Mahallenin eski muhtarları; Bilal BAĞCI (2014-2019), İbrahim BAĞCALI (Foter, 2009-2014), Ahmet YARDIMCI (2004-2009), Bilal YARDIMCI (1999-2004), Ahmet YARDIMCI 1994-1999), Mehmet BAHÇECİ (Barakacı, 1989-1949), Ahmet GÜLTEKİN (1979-1989), Mustafa SEYHAN (Cennet, 1974-1979), İbrahim UYAR (Deli Muhtar, 1964-1974), Mehmet BAHÇECİ (Takavit, 1959-1964) ve Hasan BAHÇECİ’dir (Topal, 1953-1959).

519 seçmeni olan Aralık mahallesinde 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylamasında (referandum) 461 seçmen 1029 ve 1030 numaralı sandıklarda oy kullanmıştır. 441 oy geçerli, 20 oy geçersiz sayılmıştır.

Aralık mahallesinde %61,22 oranında “evet” çıkarken, %38,78 oranında “hayır” çıkmıştır.

Cami Mahallesi; adını 8 asırlık bir eser olan Abdüllâtif (Koca) Camii’nden almaktadır.

Cami Mahallesi Muhtarı; Abdullah CİVİL’dir [irtibat numarası: 0 (532) 490 97 53].

Mahallenin eski muhtarları; Yavuz ÖZER (2009-2019), Hasan KAYNAK (Berber, 1994-2009), İsa ÖZER (1989-1994), Yaşar KAYNAK (Kerim, 1983-1988), Mustafa BALCI (Uzunoğlan, 1968-1983) ve Ali SELVER’dir (1953-1968).

663 seçmeni olan Cami Mahallesi’nde 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylamasında (referandum) 533 seçmen 1031 ve 1032 numaralı sandıklarda oy kullanmıştır. 510 oy geçerli, 26 oy geçersiz sayılmıştır.

Cami Mahallesi’nde %49,80 oranında “evet” çıkarken, %50,20 oranında “hayır” çıkmıştır.

Habib Mahallesi; adını mahalleye yerleşen Habib oğullarından almaktadır. Mahallede bir camii bulunmaktadır.

Habib Mahallesi Muhtarı; Ali ALTUNTAŞ’tır [irtibat numarası: 0 (530) 932 78 40].

Mahallenin eski muhtarları; Nurettin DEMİRTAŞ (2014-2019), Ali ALTUNDAŞ (2009-2014), Hikmet ÜNSER (199-2009), Mustafa DEMİRTAŞ (1994-1999), Mehmet DEMİRTAŞ (Daldaban, 1988-1993), Tevfik ÜNSER (1977-1987), Hasan ÜNSER (Taklit, 1972-1977) ve Ahmet DEMİRTAŞ’dır (Daldaban, 1953-1972).

503 seçmeni olan Habib Mahallesi’nde 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylamasında (referandum) 434 seçmen 1033 ve 1034 numaralı sandıklarda oy kullanmıştır. 420 oy geçerli, 14 oy geçersiz sayılmıştır.

Habib mahallesinde %66,43 oranında “evet” çıkarken, %33,57 oranında “hayır” çıkmıştır.

Kışlacık Mahallesi; ilk yerleşim yeri olarak adını kışlamaktan almaktadır. Mahalleye eskiden Çömlekçi mahallesi de denilirdi. Buranın killi toprağı çanak, çömlek, tuğla, kiremit, küp ve toprak testi imalatına son derece elverişli idi. Tahminen 1326’dan (1910) 1985’e kadar tam bir çömlekçiliğin merkezi hâline gelmiştir. Halk bu sanatı Kışlacık’ın karşısındaki Hisar bölgesine yerleşen 2 Rum seramik ustasından (Petro ve Yorgo) öğrenmiştir. Bu ustaların II. Dünya Savaşı sırasında Gargara’yı terk etmişlerdir. Kışlacık’tan H. Hüseyin ÇÖMLEK olmak üzere birçok usta yetişmiştir. Aynı tarihlerde Ermenek askerlik şubesinde askerlik yapan Kayserili seramik ustası Kışlacık’a yerleşir, evlendikten sonra burada mesleğini icra etmeye başlar. Pazarlama konusunda da sıkıntı çekilmemiştir. Burada imâl edilen ürünler Lamoslu (Esentepe) katır tüccarları tarafından çevre illerde pazarlanmış, ayrıca halk kendi imkânlarıyla ürünlerini çevre köylerde takas usulü değerlendirmişlerdir. Bir de hariçten kendi imkânlarıyla Çömlekçi’ye (Kışlacık) mal almaya gelenler vardı. Şu an çarklar durmuş, ustalar ölmüş ve eller toprağa bulaşmaz olmuştur.

Kışlacık Mahallesi Muhtarı; Abdullah AKCA’dır [irtibat numarası: 0 (544) 844 17 76].

Mahallenin eski muhtarları; Mustafa YILMAZ (2014-2019), Mehmet FERSİZ (2009-2014), Durmuş KIVANÇ (2005-2009), Mehmet FERSİZ (1995-2005), Mehmet GÜLER (Keya, 1985-1994), Durmuş TUNCER (1975-1985), Mehmet AKÇA (1969-1975), Süleyman YÜKSEL (1964-1969), Mehmet GÜLER (Keya, 1960-1964) ve Osman SEMİZ’dir (1953-1960).

177 seçmeni olan Kışlacık mahallesinde 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylamasında (referandum) 146 seçmen 1035 numaralı sandıkta oy kullanmıştır. 136 oy geçerli, 10 oy geçersiz sayılmıştır.

Kışlacık mahallesinde %55,88 oranında “evet” çıkarken, %44,12 oranında “hayır” çıkmıştır.

Oda Mahallesi; adını burada bulunan eski köy odasından almıştır. Mahalledeki eski mescidin yanına yeni bir kubbeli camii inşa edilmiştir. Sanayi sitenin de bulunduğu mahalleye Sanayi Camii yapılmıştır. Burada ayrıca Kur’ân kursu bulunmaktadır.

Oda Mahallesi Muhtarı; İbrahim ÖZTÜRK’tür [irtibat numarası: 0 (533) 262 09 61].

Mahallenin eski muhtarları; Mustafa KOLÇAK (2014-2019), Kuddusi ÖZTÜRK (1999-2014), Mehmet KARAKAYA (Muhsin, 1995-1999), Mehmet İNCE (1988-1995), Mustafa TÜFEKÇİ (Semerci, 1985-1988), Mehmet İLHAN (1961-1984) ve Mehmet ÖZTÜRK’tür (Lavgar, 1953-1960).

772 seçmeni olan Oda mahallesinde 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylamasında (referandum) 671 seçmen 1036 ve 1037 numaralı sandıklarda oy kullanmıştır. 646 oy geçerli, 25 oy geçersiz sayılmıştır.

Oda Mahallesi’nde %53,87 oranında “evet” çıkarken, %46,13 oranında “hayır” çıkmıştır.

Orta Mahalle; Cami mahallesi ile Kışlacık mahallesi arasında yer almaktadır. Gizirler mescidi ile meşhur olan mahalleye bir de camii inşa edilmiştir. Mahalle mezarlığında üzerinde çeşitli işaret ve kitâbeler bulunan 100-150 yıllık mezar taşları (balbal) tespit edilmiştir.

Orta Mahalle Muhtarı; Mustafa BAHÇECİ’dir [irtibat numarası: 0 (533) 243 89 93].

Mahallenin eski muhtarları; Bayram ÖZKOCA (2009-2019), Mustafa GÜLER (2001-2009), Faruk GÜLER (1995-2000), Hâcı ÖZKOCA (1990-1995), Abdürrahim DİNGİL (1979-1989), Osman DİNGİL (1965-1979), Ahmet KAYA (1960-1965) ve Celil AYGÜN’dür (1953-1960).

184 seçmeni olan Orta Mahalle’de 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylamasında (referandum) 156 seçmen 1038 numaralı sandıkta oy kullanmıştır. 139 oy geçerli, 17 oy geçersiz sayılmıştır.

Orta Mahalle’de %70,50 oranında “evet” çıkarken, %29,50 oranında “hayır” çıkmıştır.

Pınargözü Mahallesi; adını burada bulunan pınardan almıştır. Eskiden bu mahalleye “Mahalar” yani mahalleler denilmiştir. Bu ifadenin Kışlacık dağıldıktan sonra denmeye başlandığı ve diğer yukarı mahalleleri kapsadığı anlaşılmaktadır. Esas pınar civarına XIX. asırda Anamur Kızılca’dan buraya “Kızılcalı Mehmed” yerleşmiştir. Bunlar Tekeli yörüklerinden olup, Tekeler sülâlesi olarak anılmaktadır. XX. asrın başında Mut tarafından gelen Hâcı Vahaplar sülâlesi iskân edilmiştir. 1928 yılında Altıntaş yaylasına göçen Anamur yörüklerinden Hâcı Abdiller yerleşmişlerdir. Biri mahallenin ortasında diğeri mahallenin aşağısında (Fatih Camii) olmak üzere 2 camii bulunmaktadır. Ayrıca Hâcı Vahaplar adında bir mescid bulunmaktadır.

Pınargözü Mahallesi Muhtarı; Özcan UÇAR’dır [irtibat numarası: 0 (538) 217 01 10].

Mahallenin eski muhtarları; Mehmet Ali IŞIK (2019), Ali ALTUNTAŞ (Çete, 1983-1988) ve Mehmet SOLAK’tır (1953-1982).

385 seçmeni olan Pınargözü mahallesinde 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylamasında (referandum) 353 seçmen 1039 numaralı sandıkta oy kullanmıştır. 340 oy geçerli, 13 oy geçersiz sayılmıştır.

Pınargözü mahallesinde %65,59 oranında “evet” çıkarken, %34,41 oranında “hayır” çıkmıştır.

Yenimahalle; 1954 yılına kadar Alakilise (Alakenise) köyü adıyla ayrı bir muhtarlık iken belediyeye dâhil edilmiştir. Köy adını batısında bulunan Kirse önü (Kilise önü) mevkiinde Hristiyanlık döneminden kalma kiliseden almıştır.

Yeni Mahalle Muhtarı; İsmail YAĞIZ’dır [irtibat numarası: 0 (536) 593 18 73].

Mahallenin eski muhtarları; Mevlit KELEŞ (1999-2009), Durmuş AYDIN (1994-1999), Abdürrahim KAYA (Hâcı Mehmet oğlu, 1989-1994), Durmuş AYDIN (1984-1989), Yahya (Yusuf) DEMİREL (1979-1984), Abdürrahim AKINCI (1977-1979), Abdürrahim KAYA (Hüsü oğlu, 1974-1979), Ali AYHAN (Azim Alisi, 1962-1974), Yahya ERGÜL (1959-1963), Kerim KAYA (1953-1959) ve Ali DEMİR’dir (1953).

542 seçmeni olan Yeni Mahalle’de 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi öngören halk oylamasında (referandum) 453 seçmen 1040 ve 1041 numaralı sandıklarda oy kullanmıştır. 453 oy geçerli, 19 oy geçersiz sayılmıştır.

Yeni Mahalle’de %50,33 oranında “evet” çıkarken, %49,67 oranında “hayır” çıkmıştır.

10 Muharrem 1295 (14 Ocak 1878) tarihinde Kaygısız-oğlu İbrâhim bin Mehmed’in vefatı sebebiyle tahrir olunan tereke defterinde eşi Emine bint-i Alî, çocukları; Mehmed, Hasan, Mustafâ ve Alî’nin isimleri geçmektedir.

6 Şaban 1310 (23 Şubat 1893) tarihinde Osmânlı-Yunan Harbi’nde gösterdiği üstün başarı ve kahramanlıktan dolayı 3. Orduy-ı hümayununa mensup nizamiye 70. Alay, 4. Tabur, 7. Bölükte 3. sıra erlerinden Gargaralı İbrâhim-oğlu Davûd, Sultan Abdühamid-i Sani Han tarafından övünç madalyası ile taltif edilmiştir (Belgenin aslı Abdülhalim SARITAŞ’ta bulunmaktadır).

15 Rebiülahir 1312 (16 Ekim 1894) tarihinde Molla Mehmed bin Ömer’in vefatı sebebiyle tahrir olunan tereke defterinde eşi Fadime bint-i Hüseyin, çocukları Zeynep, Fatma ve Rukiye ile kardeşleri Osmân Efendi ve Aîşe’nin isimleri geçmektedir.

11 Cemaziyelevvel 1318 (6 Eylül 1900) tarihli tasarruf belgesinde; İçel vilâyeti, Ermenâk kazâsı, Gargara köyü Hamdi pınarı’nda bulunan 2.000 kuruş değerindeki 10 dönümlük tarlanın (arz-ı miri) Defterhâne-i Hakani’de Hâcı İsmâ’îl-oğlu Mehmet Ali Efendi’nin uhdesinde kayıtlı olduğu, önceki sahibinin Hâcı Yusuf Efendi olduğu, her sene öşrünü vermek şartıyla kendisine verildiği anlaşılmaktadır.

1247 (1831) yılında Gargara 360 ve Alakenise 52 erkek nüfusa sahiptir (BOA., NFS., nr. 3640, d., s. 28-29).

1256 (1840) yılında Gargara 379 erkek nüfusa sahiptir (BOA., NFS., d., nr. 3672, s. 244-265).

Belde; 1935’te 1.564, 1940’ta 1.818, 1945’te 1.874, 1950’de 2.120, 1955’te 2.697, 1960’ta 3.008, 1965’te 3.388, 1970’te 3.817, 1975’te 4.783, 1980’de 4.322, 1985’te 5.139, 1990’da 5.373 ve 2000’de 5.826 kişi olarak sayılmıştır.

19 Haziran 1954 tarihinde beldeye katılan Alakilise köyü (Yenimahalle) ise 1935’te 415, 1940’ta 580, 1945’te 599 ve 1950’de 477 kişi olarak sayılmıştır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2007 yılında geçilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) göre köyün nüfusu 5.221 kişidir.

2008’de 5.278, 2009’da5.181, 2010’da 5.137, 2011’de 5.136, 2012’de 5.172, 2013’te 5.229, 2014’te 5.219, 2015’de 5.246, 2016’da 5.208, 2017’de 5.132, 2018’de 5.051, 2019’da 5.071, 2020’de 5.085 ve 2021’de 5.005 kişi olarak tespit edilmiştir.

Beldenin unutulmayan simalarından birisi Nu’mân Efendi’dir. Soyu Buhara’dan gelen “İmâmlar” sülâlesinden olup, 12 kardeş idi. Kardeşlerinin tamamı okumuştur. Kendisi de İstanbul Sultan Ahmed Medresesi’nde 25 yıldan fazla okuyarak icâzet almıştır. Vazife almayıp köyüne avdet eden Nu’mân Efendi, burada hayatını dinî irşada hasretmiştir. Nu’mân Efendi’nin 8 çocuğu vardı. Bunlardan Süvari Albay Ahmed Mevlüt DOĞAN, Devlet Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı yapan Dr. Lütfi DOĞAN’ın babasıdır.

Ahmed Mevlüt DOĞAN [1315 (1897), Gargara Ermenak- 1970, Ankara] emekli süvari albay ve İstiklâl harbi gazisidir. İstiklâl Harbi’ne Sakarya cephesinde atandığı kıtaya süvari olarak katılmış ve İzmir’e ilk girenlerden olmuştur.

Dr. Lütfi DOĞAN (1927, Gargara Ermenak- 23 Ocak 2018, Ankara); Diyanet İşleri Başkanlığından sonra din işleri ve arşivlerden sorumlu Devlet Bakanı olarak vazife yapmıştır. Başkanlığı zamanında Türkiye Diyanet Vakfı’nın (TDV) kurulmasını sağlamıştır (1975). Yayınlanan eserleri arasında, “Eş’ari Mektebi”, “İbn-i Fadlan Seyahatnamesi”, “Hz. Peygamberimiz”, “Ehli Sünnet Mektebi” ve “Adap” adlı kitapları sayılabilir. Ayrıca çeşitli dergi ve gazetelerde pek çok makaleleri yayınlanmıştır. Türkiye Körler Vakfı başkanı olarak Türkiye’de görme engelliler için eğitim ve sosyal hizmet çalışmalarında, ayrıca bazı gönüllü kuruluşların yönetim veya genel kurul üyeliği görevlerinde bulunmuştur.

Gargara doğumlu ve beden eğitimi öğretmeni olan Fikret ÜNLÜ (1943-2019); XX. ve XXI. dönemde Demokratik Sol Parti’den (DSP), XXII. dönemde bu kez Cumhuriyet halk Partisi’nden (CHP) milletvekili seçilerek, parlamentoda Karaman’ı temsil etmiştir (8 Ocak 1996-23 Temmuz 2007). Bülent ECEVİT’in Başbakanlığında kurulan 56. ve 57. Hükûmette, Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini yürütmüştür (11 Ocak 1999-24 Ağustos 2002).

1 Temmuz 1955 Gargara doğumlu olan Mükremin KIZILCA ise; “Dünden Bugüne Taşeli’nin İncisi Güneyyurt (Gargara)” isimli kitabı kaleme almıştır. Arapça, Osmanlıca, Farsça ve Çağatay dillerinde tercüme yapan KIZILCA, genel arşiv çalışmalarında bulunmaktadır. 2014 yılından itibaren 3 yıllığına merkezi Konya’da bulunan Güneyyurtlular Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği başkanlığını deruhte etmiştir.

Birinci Cihân Hârbi Çanakkale Cephesi şehitleri; Piyâde Er Osmân-oğlu Mustafâ [1309 (1893)-4 Ağustos 1331 (17 Ağustos 1915), Kireçtepe civârı], Piyâde Er Mehmed-oğlu Ömer (?- 9 Haziran 1331 (22 Haziran 1915), Sığındere], Piyâde Er Alî-oğlu Dede [1301 (1885)-12 Ağustos 1331 (25 Ağustos 1915), Sığındere], Piyâde Er Durmuş Alî-oğlu Bekir [1302 (1886)-16 Haziran 1331 (29 Haziran 1915), Triyandafil Çiftliği], Piyâde Er Aydınlıoğullarından Mehmed-oğlu Durmuş [1298 (1882)-19 Haziran 1331 (2 Temmuz 1915), Seddülbahir Muharebesi], Piyâde Er Hasan-oğlu Hüseyin [1302 (1886)-19 Haziran 1331 (2 Temmuz 1915), Seddülbahir Muharebesi], Er Abîdağaoğullarından Hâcı Abdullâh-oğlu Bekir [1308 (1892)-26 Ağustos 1331 (8 Eylül 1915), Triyandafil Çiftliği], Er Mehmed-oğlu Bekir [1298 (1882)-8 Temmuz 1332 (21 Temmuz 1916), Meydan Hârbi], Er Mezîd Alî-oğlu Dede [1302 (1886)-30 Mayıs 1331 (12 Haziran 1915), Seddülbahir], Er Abdullâh-oğlu Durmuş [1301 (1885)-27 Ağustos 1331 (9 Eylül 1915), siperde], Er Alî-oğlu Durmuş [1307 (1891)-5 Temmuz 1332 (18 Temmuz 1916), Meydan Hârbi], Er Yûsuf-oğlu Durmuş Alî [1304 (1888)-30 Mart 1332 (12 Nisan 1916), Anafartalar], Er Basmacıoğullarından Mustafâ-oğlu Feyzullâh [1304 (1888)-26 Mart 1331 (8 Nisan 1915), Yassıtepe], Er Mustafâ-oğlu Feyzullâh [1305 (1889)-5 Nisan 1331 (18 Nisan 1915), Seddülbahir], Er Mustafâ-oğlu Hasan [1299 (1883)-25 Haziran 1332 (Temmuz 1916), 2. Kolordu, 2. Fırka, 4. Seyyar Hastanesi], Er Araboğullarından Hasan-oğlu Hüseyin [1308 (1892)-6 Nisan 1331 (19 Nisan 1915), Seddülbahir], Er Hasan-oğlu Hüseyin [1303 (1887)-18 Mayıs 1331 (31 Mayıs 1915), Güney Grubu Sevk Yaralı Hastanesi] ve Er Koraşoğullarından Mustafâ’dır (?/?).

Er Hüseyin-oğlu Emîn’in [1300 (1884)-3 Şubat 1331 (16 Şubat 1916) Bağdat Abdülahad Hastanesi’nde şehit olduğu kaydı bulunmaktadır.

İstiklâl Harbi Garp Cephesinde şehit düşenler; Er Dikil Alî-oğlu Süleymân [1315 (1899)-31 Kanunuevvel (Aralık) 1337 (1921), Meydan Hârbi], Er Alî-oğlu Osmân [1315 (1899)-31 Kanunuevvel (Aralık) 1337 (1921), Sakarya Meydan Muharebesi], Er Süleymânhocaoğullarından Ahmed Saîd-oğlu Mehmed [1313 (1897)-?, Haymana Muharebesi], Er Abdülkadîr Hasan-oğlu Osmân [1318 (1902)-27 Ağustos 1338 (1922), Tınaztepe], Er Alî-oğlu Süleymân [1316 (1900)-31 Ağustos 1337 (1921), Sivri Harbi], Er Hâcırasül Hüseyin-oğlu Süleymân [1309 (1893)-30 Ağustos 1338 (1922), Kaplan Harbi], Er Topçu Hüseyin-oğlu Süleymân [1309 (1893)-31 Ağustos 1338 (1922), Adaçam], Er Alî-oğlu Süleymân [1317 (1901)-19 Eylül 1337 (1921), Yıldıztepe], Üstteğmen Şeyh Alî-oğlu Şükrü Efendi [1311 (1895)-8 Temmuz 1338 (1922), Salihli Harbi], Teğmen Hasan Fehmi-oğlu Bekîr Sıtkı Efendi [1317 (1901)-16 Temmuz 1337 (1921), Bayramtepe Hârbi], Er Fıstıklı Mehmed-oğlu Durmuş Alî [1312 (1896)-4 Eylül 1337 (1921), Meydan Hârbi], Er Hâcı Hüseyin-oğlu Emîn [1312 (1896)-8 Kanunusani (Ocak) 1332 (1917)] ve Er Hüseyin-oğlu Evliyâ’dır [1307 (1891)-29 Ağustos 1338 (1922), Kuyuderesi].

“Çavuş” lakablı Süleyman ÜNLÜ (?-1982); Çanakkale ve İstiklâl Harbi gazisidir.

Ortamahalle’den Şükrü ÖZKOCA İstiklâl Harbi gazisidir.

Belde nüfusuna kayıtlı Piyâde Komanda Er Muharrem AKÇA (1973- 6 Nisan 1995); sınır ötesinde Kuzey Irak’taki harekatta şehit düşmüştür.

Jeoloji Mühendisi olan Piyâde Asteğmen Ahmet Erkan DOĞAN, (4 Haziran 1969-5 Temmuz 1995); Kuzey Irak’ta bölücü terör örgütü mensupları ile çıkan çatışmada şehit olmuştur.

Çevre ile sosyal ilişkileri oldukça gelişmiş olan beldede okuma-yazma oranı da yüksektir. Çalışkan, oldukça şen yaradılışlı ve uyanık insanlardan meydana gelmektedir.

Belde, Navağı’nın en büyük yerleşim birimidir. Başta Konya, Mersin, Antalya, Ankara, Karaman ve İzmir olmak üzere bu nüfusun en az üç katı daha gurbette ikâmet etmektedir. Güneyyurt’ta oldukça sade bir dil kullanılır, bu dilin Türkiye de bilinen İstanbul lehçesinden farkı yoktur.

Beldede 4 ilköğretim okulu (Aralık, Kışlacık, Hurşit Akpınar ve Yenimahalle), 2 lise (Güneyyurt Çok Programlı (Gülay Azim UYAR Lisesi) mevcut olup yurt ihtiyaçları için birisi kız, birisi erkek olmak üzere iki de öğrenci yurdu vardır. Ayrıca yeni bir kız öğrenci yurdu yapımı için bir dernek faaliyete geçmiş durumdadır.

Beldede özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi bulunmaktadır.

Belde merkezinde bulunan sinema binası halkın düğün, nişan v.b. etkinliklerine hizmet vermektedir. Cami caddesinde bulunan belediye binası yetersiz kalınca Cumhuriyet Caddesi’ne yeni ve modern bir belediye binası inşa edilmiştir.

Yeni mahallede bulunan Güneyyurt stadı amatör küme maçlarına ev sahipliği yapmaktadır. 1988 yılında kurulan Güneyyurt Gençlikspor; Karaman amatör kümede mücadele etmektedir.

Sağlık ocağı faaliyette ancak kasaba halkı bir hastaneye ihtiyaç olduğunu dile getirmektedirler.

Beldede onikisi camii ve üçü mescid olmak üzere 15 ibâdethâne vardır.

Beldenin camiileri; Abdüllâtif Camii (bu tarihî camii, 1994 yılında tamamen yıkılarak yeniden yaptırılmıştır), Aralık Mahallesi Camii (2013), Habip Mahallesi Camii (1972), Hamidiye Camii (Aladınnar), Kışlacık Mahallesi Camii (2001), Mehmet Zeybek Sanayi Camii (2006), Oda Mahallesi Camii (1921), Orta Mahalle Dingiller Camii, Pınargözü Fatih Camii, Pınargözü Mahallesi Camii (1997), Pınargözü Hâcıvahaplar Camii (1959) ve Yenimahalle Ebûbekir Camii’dir.

Beldenin mescidleri; Beğbunarı Mescidi (2010), Orta Mahalle Gizirler Mescidi ve Tolpınar Yolu Deli Muhtar Mescidi’dir.

Beldede Cingiller (Aralık mahallesi), Gizirler (Orta mahalle), Kışlacık, Merkez (Cami, Habip, Oda, Pınargözü ve Aralık mahalleleri) ve Yeni Mahalle olmak üzere 5 mezarlık bulunmaktadır.

Akköprü (Manamas Köprüsü); beldeye 4 km uzaklıkta, Kışlacık Mahallesinin 1 km aşağısında, Göksu’ya akan derelerden biri üzerinde, Güneyyurt-Pamuklu arasındadır. Manamas Köprüsü olarak da bilinen köprü araç geçişine uygun değildir. Kesme taştan yapılmış olan köprü tek sivri kemerlidir. Kesme taşlar özenli işçiliklidir. Uzunluğu 22 m, genişliği 2,70 m’dir. Korkuluk taşlarından bazıları düşmüş, üzeri moloz taşla kaplanmıştır. Her iki ayak yerli birer kaya bloğu üzerinde yükseltilmiştir. Köprüde kitâbe yoktur.

Yörede oynanan oyunlar; Saya Gecesi ve Lülü, Çellik (Çelik-Çomak), Sinnenmeç, Arastı Kesti, Bandım Geldim, Yalaktaş (Mangala) ve Pısırık’tır (Beş Taş).

Yörenin özel damak tadları; Darı Ekmeği, Kapama, Darı Sütlü Çorbası, Meşli Pilav, Pateli Çorba, Kekik Çorbası, Tefek Çorbası, Süt Aşlığı Çorbası, Darı Pilavı ve Borana’dır.

Güneyyurt Sulama Birliği; 28 Mayıs 2003 tarihinde 5678 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile işletmesi faaliyete alınmıştır. 2007 yılına kadar Güneyyurt Belediyesi tarafından yürütülmüştür. 15 Mayıs 2007 tarihinde Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) 4. Bölge Müdürlüğü ile devir sözleşmesi imzalanarak tesislerin işletme ve bakımı birliğe devredilmiştir. Birlik beldenin (390 üye) dışında Aşağıçağlar (202 üye) ve Yukarıçağlar (115 üye) köylerine de hizmet vermektedir.

Güneyyurtlular Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği; 1 Haziran 2011 yılında Konya’da kurulmuştur. Kurucu üyeler; Mustafa ZEYBEK, Mehmet BAĞCALI, Mükremin KIZILCA, Ali CİVİL, Ali KORKUT, Ali DEMİRTAŞ ve İsmail ÖZTÜRK’tür. Dernek 2010 yılından itibaren Loras dağında “Güneyyurt Herse (Yahni) Şenliği”ni tertip ederek, geleneksel hâle gelmesini sağlamıştır.

Beldede S.S. 4 Nolu Güneyyurt Kasabası Minibüs, Midibüs Otobüs Motorlu Taşıyıcılar Koopeatifi 16 Eylül 2003 yılında kurulmuştur. Kooperatifin Karaman, Ermenek ve beldede yazıhâneleri bulunmaktadır. İlçeye 10 km, İle Mut üzerinden 150 km, Yellibel üzerinden 120 km aralı olan beldeden Konya’ya Hadim üzerinden 190 km sonra ulaşılmaktadır. Kasabanın sahil şehirleri olan Anamur’la arası 130 km, Alanya’yla arası ise 120 km’dir. Karaman’a ve yoğun bir Güneyyurtlunun yaşadığı Konya’ya her gün düzenli ve tarifeli yolcu taşımacılığı yapılmaktadır. Ayrıca yine Güneyyurtluların çok bulunduğu Mersin’e, İzmir’e ve Antalya’ya da beldeden sürekli ulaşım mevcuttur.

Altıntaş Yaylası Mağara ve Düden Şenlikleri; 2004 yılından itibaren her yıl temmuz veya ağustos ayının uygun bir hafta sonunda 2.200 rakımlı Altıntaş yaylası Obataşı mevkiinde gerçekleştirilmektedir. Gurbette yaşayan Güneyyurtluların sıla hasretini gidermekte ve tanışıp kaynaşmalarına büyük yarar sağlamaktadır.

Beldede 2010 yılından itibaren Bulgurca şenliği düzenlenmektedir. Ağustos ayının her yıl belirlenen uygun bir hafta sonunda yapılan şenliğe gurbetçiler, çevre köy ve kasabalarda alaka göstermektedir. Belediye “Bulgurca”nın kasaba adına tescili için müracaatta bulunmuştur.

Bulgurca (Tarhana başı); etle yapıldığı gibi patatesle de yapılmaktadır. Malzemesi (4 kişilik); yarım kg iki kere çekilmiş yağlı kıyma, kıyma oranınca ince düğürcük (köftelik bulgur), bol miktarda fesleğen, arzuya göre acı ve tatlı pul biberdir. Düğürcük yoğurma kabına alınır, içerisine kıyma, kırmızı biber ve fesleğen konularak yoğrulmaya başlanır. Tasa konulan soğuk su azar azar ilâve edilerek istenilen kıvama gelinceye kadar yoğrulur. Daha sonra ortalama 2 cm kalınlıkta yuvarlaklar elde edilir. Önceden yakılan saçta pişirilir ve servis yapılır. Patatesli bulgurca da ise haşlanmış patates püre haline getirilmekte, biber ve domates salçası da ilâve edilmektedir.

1990 öncesi dışarıya büyük göç veren kasaba 1990’lı yıllardan sonra bu göçü geri almaya başlamıştır. Güney Toroslardan çıkan zengin linyit madenleri gençlere iş imkânı sağlarken ve o günlerde çalışmaya başlayanlar şu anda emekli oldular. Yerlerini ise gençlere bırakarak harice göçü durdurmayı başardılar.

28 Kasım 2014 tarihinde meydana gelen maden faciasında beldeden 4 maden işçisi şehit olmuştur. Bunlar Mehmet ÖZCAN, Hüseyin ÇOLAK, Hasan TUNCER ve Mehmet BAHA’dır.

BİBLİYOGRAFYA:

Mükremin Kızılca, Dünden Bugüne Taşeli’nin İncisi Güneyyurt (Gargara), Konya 2016, s. 21-22, 39, 60-76, 80, 83-86, 88-89, 100, 107, 109-111, 116, 122, 129-135, 142, 146-215-216, 226, 236, 244-247, 264-266, 329, 331, 337-342, 384, 403-410, 414, 417, 442, 453-461; Şeref Kişmir, “Ermenek Tarihi Hakkında İncelemeler”, Yeni Konya Gazetesi, 6 Mayıs 1960; Mükremin Kızılca, 1830 Ermenek Nüfus Kayıtları, Konya 2017, s. 108, 113; Halit Bardakçı, Bütün Yönleriyle Ermenek, Konya 1976, s. 7, 57, 246, 248-249, 544-545; Bilal Gök, Ermenek Kazâsı (1500–1600), İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilimdalı, Genel Türk Tarihi Bilimdalı (Basılmamış Doktora Tezi), Malatya 2006, s. 9, 53, 367; Mevlüt Eser, Hurufat Defterlerine Göre Ermenek, Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2011, s. 143-146, 167, 187, 194; Önder ÇulHâcı, XIX. Yüzyıl Ortalarında Ermenek Kazası (1839-1856), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Tarihi Anabilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2012, s. 21, 42, 50-51, 58, 78, 84, 104; Mustafa Ertaş, Tekerleğin Değmediği Yer, Konya 1970, s. 7, 12; Ermenek Kaymakamlığı, Ermenek İlçesi, Merkez, Kasaba ve Köylerinin Hizmetler Bakımından İncelenmesi İle Meselelerin Çözüm Yolları, (Teksir kitap) 1967, s. 20, 138; Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları, Dahiliye Vekaleti, İstanbul 1928, s. 833; Karaman Şehit Aileleri Derneği, Karaman Şehitleri Albümü, Karaman 2006, s. 86; Törerle Mücadelede Verdiğimiz Şehitler (1984-2013), 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü 2013, s. 37; http://ermenek.bel.tr/kente-bakis/koy-ve-beldelerimiz/guneyyurt-beldesi/ Erişim Tarihi: 12.02.2018; https://www.diyanet.gov.tr/tr-TR/Kurumsal/Detay/35 Erişim Tarihi: 12.02.2018; http://www.karaman.gov.tr/il-mahalli-idareler-mudurlugu Erişim Tarihi: 12.02.2018; http://www.antandros.org/tarihce.html Erişim Tarihi: 12.02.2018; https://www.sabah.com.tr/akdeniz/2014/09/29/mubadelede-yasanan-sorunlar?paging=2 Erişim Tarihi: 12.02.2018; http://bucivar.com/karaman/ermenek/guneyyurt Erişim Tarihi: 12.02.2018; https://biruni.tuik.gov.tr/medas/?kn=95&locale=tr Erişim Tarihi: 12.02.2018; http://karaman.gov.tr/il-mahalli-idareler-mudurlugu Erişim Tarihi: 12.02.2018; http://www.resmigazete.gov.tr Erişim Tarihi: 12.02.2018; https://sonuc.ysk.gov.tr Erişim Tarihi: 12.02.2018.

Uğur ERKÂN.